• 1800lü yıllarda karma eğitimi ve laikliği önermiş türk büyüğü. bu konulardaki düşünceleri ile mustafa kemal'i etkileyen nadir türk düşünürlerdendir.

    sovyet dönemin de mezarı yıkılıp, üstüne domuz çiftliği kurulmuştur.
    utanç vericidir
  • bir zamanlar istanbul'da çıkardığı gazetede öyle bir dil kullanıyordu ki bunu hem istanbul'da, üsküp'te, mısır'da yaşayan bir türk hem de doğu türkistan'da, kazan'da yaşayan bir türk okuyup anlayabiliyordu.
    dil konusundaki önerisi ortak dilin istanbul türkçesi olmasıydı.
  • bahcesaray dogumlu ismail gaspirali bey (gasprinski). yukselen rus milliyetciligi ve panslavizme karsi panturkizmin ve dusunyapisinin gelismesinde katkisi oldu. kirim yarimadasinda, muslumanligin kohnelestirdigi bir halkin uyanmasina neden olan degisimin vesilesi bir kirim tatari olarak, kafkasyanin yukselen degeri oldu. carlik rusyasini devrilmesi ve ihtilalcilere destek verilmesi fikrini savunuyordu, ilk turkce gazete olan tercuman'i cikardi. 20.yy'da cagdas turk edebiyatinin onemli isimlerinden biri olarak anilmasinin yaninda, turkceye edebi bir kimlik kazandirarak, turk dunyasinda "tek dil" olmasi ve okuma-yazma seferberligi icin calistigi da biliniyordu. gaspirali'nin tespitleri ve dileklerini, daha sonra ekim devrimi ihaneti sonrasi kurulan stalin rusyasinda yasayan,soljenitsin ve aytmatov gibi dusunurlerde de rastliyoruz. gunumuz kirim halki - kirim tatarlari, ismail gaspirali'yi minnetle aniyor.

    (bkz: yusuf akcura),(bkz: sultan galiyev)
  • kırım tatarlarından bir aydın. 19. yy. sonu ve 20. yy. başında türk dünyasını derinden etkilemiştir. özellikle tüm çarlık dünyası'ndaki türklerin birleşmesini hedef edinmiş ve ortak müfredatı olan okullar açmıştır. önderi olduğu harekete "cedidcilik" hareketi denir. sloganları şudur: "dilde, fikirde, işte birlik" basında da faaliyet göstermiş, gazete ve dergiler çıkarmıştır. en bilineni çıktığı zaman süresince tüm türk dünyasında bilinen tercüman gazetesidir.
  • demokratik sol parti'den eskişehir büyükşehir belediyesi başkanlığını kazanan ve bu görevini iki dönemdir sürdüren yılmaz büyükerşen'in eskişehir'de opera binası önündeki sokağa adını verdiği ve 20 kasım 2006'da da aynı sokağa bir büstünü diktiği büyük insan.
  • türkiye pantürkizmi'yle, asya pantürkizmi arasinda çok ciddi çelişkiler olduğu da bilindiğine göre yilmaz büyükerşen'in neden eskişehir'e heykelini diktiğini ve kendisiyle gaspirali arasinda nasil bir ilişki kurduğunu bilemem ama orta asya'da türkçülük, turancilik vs. akimlarinin gelişmesinde önemli isimlerden biri gaspirali ismail. 1851'de doğup 1914'de ölene kadar da hayatini türk topluluklari arasinda "dil birliği" sağlama amacina adamiş bir kirim tatari. bugün sayilari çok azalmiş olmali, ama ilgili dönemde bu bölgede 150-200 bin kirim tatari yaşadiğini biliyoruz...

    gaspirali'ya bugün, türkiye tarihi açisindan önemi nedir diye baktiğimizda iki yön öne çikar saniyorum. biri turanciliğin altin dönemi olarak görülebilecek bir evrede yusuf akcura, ali merdan topçubaşı, zeki velidi togan ve ziya gökalp kusagindan yani pantürkizmin ilk kuşagindan bir figür olmasi. ikinci önemli nokta ise yaşamni adadiği şeyin, yani turanciliğin trajedisini bütünüyle gözler önüne sermesi...

    gaspirali'nin pantürkizmin kurucu figürlerinden biri olduğu doğrudur. rusya'nin çözülme, siyasal istikrarsizlik ve bolşevik devrimi sonrasi iç savaş sürecinde (kabaca 1905-1925 dönemi) türkçülük ciddi bir akim olarak gelişmeye başlamişti ve rusya'daki istikrarsizlik sürecinin de bileşenlerinden biriydi. basta kirim ve kazan'daki aydinlar arasinda olmak üzere kafkasya azerbaycan bölgesinde ve ural-volga hattinda ciddi bir türkçü, turanci arayiş geliştiğini biliyoruz. bu süreçte cedidi (yenilikçi) ve kadimi (geleneksel) akimlarin ilki türkçülüğü, ikincisiyse panislamizme daha yakin bir siyasal tercih olarak öne çikti. gaspirali, cedid'ler olarak bilinen pantürkizme vurgu yapan eğilimin önemli isimlerinden biridir. ilgili dönemde rusya sinirlari içinde yaklasik 12-15 milyon civari türkmen, türk kökenli topluluk, özbek, uygur, kazak, mogol vs. yaşadiği gözönüne alinirsa bu coğrnafyadaki siyasal eğilimlerin önemi de kolaylikla anlasilabilir. (rakami abartili bir sekilde 30-40 milyon olarak verenler de var saniyorum)
    pantürkistlerin ilgili dönemde karşiya olduklari temel sorun panislamistlerden farkli olarak "bir ulus yaratma" meselesidir. ağırlığı müslüman olmakla birlikte değişik dinlerden, farkli islami mezheplerden, kökeni belki ayni olmakla birlikte çok farkli diller konuşan, yüzyillardir iranlilarla, moğolllarla, farkli türk kabileleriyle, hatta yer yer hindu topluluklarla karişan, aralarina coğrafi olarak da büyük mesafeler ve iranlilar, araplar gibi daha rijit topluluklar (ulusal duvarlar diyelim-) giren türkler'i yeniden kurmak ve "bir millet olarak asya sahnesine çikarmak" pantürkistelrin temel sorunudur. gaspirali bu amacin ilk adiminin akdenizden, balkanlardan, okyanusa kadar tüm türk kökenli topluluklarin birbirin anlayabileceği ortak bir dil yaratmak olduğu kanisindadir. "dil içindeki arabi, farsi, latin tüm karişmalarin temizlenerek tüm türklerin birbirini anlayabileceği bir dil" yaratmaya ve ortak bir türkçe kurgulamaya yönelir. sonuç büyük bir hüsran'dir. "dilde, fikirde, eylemde birlik" slogani daha ilk adimda akamete uğrar. gaspirali'nin bir yönüyle "türk aydinlanmasi" olarak kurguladiği ve kazan ticaret siniflarina ve rus kadet partisine de sirtini dayararak ruslarin desteiğini alarak geliştirdiği türk dil birliği hamlesi çağatayca, özbekçe, moğolca gibi dillerin daha geçen yüzyilda yerel, yerleşik ve edebi birer dil olmasi nedeniyle başarısızlığa uğrar. açilan okullar (4 bin civarinda) kapanir. pantürkistler içindeki merkezi rus devleti çatısı altında biraraya gelme ve türk uluslarini rus devleti çatısında bütünleştirme eğilimi traji komik bir şekilde baskin eğilim olur. daha sonra türk kökenli galiyev vs. orta asya turanci türk komünizmi kisa bir dönem etkili olur. gaspirali'nin hamlesi açisindan bakarsak 1930'dan sonra kirim tatarcasi unutulmaya baslandiğini, kirim tatarlarinin önemli bir bölümünün türkiye'ye göçtüğünü, azeri türkçesinin kirim kafkas bölgesinde yayginlaştiğini söyleyebiliriz. dağistan ise zaten birbirinden çok farkli dilsel ve dinsel eğilimlere sahiptir. ural bölgesi disinda yerleşik diğer diller de sovyetlerin çok farkli iktisadi, sosyal kültürel koşullara sahip, bir bölümü uluslaşma aşamasinin uzağında, soy ve boylar düzeyinde, bir kismi hale göçebelikle karakterize olantopluluklardan uluslar yaratma projesine uygun bir zemin hazirlar. saniyorum 12 kadar resmi türk dili kabul edilir, konusulur ve yazi dili haline gelmesi yönünde desteklenir... hala da bu diller yaygin olarak konusuluyor ve edebi birer dil olarak varliğin isürdürüyor.

    ancak gaspirali'nin çabasi istanbul'da yetişen kirimli bir tatar aydin'in kendi halindeki fantezisi olarak görülmesin. ilgili dönemde oldukça etkili olduğu ve tartişildiği, uygulanmasi için adimlar atildiği biliniyor. hatta bu tartişmalarin ve siyasi eğilimin enver paşa'yi türkistan'a kadar götürdüğünü ve orada kendi trajedisine mahkum ettiğini, cemal paşa'nin türkistan türklerini anadolu türklerinin davasina ikna etmeye çaliştiğini, turan düşünü anadolu'nun kurtuluşuna tahvil etmeye ugrastiğini ama başarili olamadiğini biliyoruz. akçura, togan, gaspirali gibi tatar, başkurt vs. aydinlarin ve pantürkist siyasal eğilimlerin de bir yönüyle orta asya'dan türkiye'ye geldiğini ve türkiye'deki pantürkist hareketin oluşumuna katkıda bulunduklarini da biliyoruz..
    tüm bunlarin disinda birbirinden çok farkli ekonomik, sosyal, kültürel, coğrafi niteliklere sahip boy'larin, kentlerin, topluluklarin oluşturduğu, karsilikli düşmanliklarla dolu bir tarihsel geçmişe sahip olan ve farkli fonetik özelliklere sahip diller konuşan, ilgili dönemde kimi latin, kimi arap alfabesi kullanan "türk kökenli topluluklardan" bir türk turan ulusu yaratma düşüncesi ise pantürkizmin en önemli açmazi olsa gerek.
    son olarak etrafta hala turan hülyasi kuran ya da buna inanan birileri varsa gaspirali'nin şartlarin çok daha uygun olduğu 100 yil önceki yaşamina şöyle bir gözatmalari nacizane önerim olur...
  • "bugün gaspıralı'nın hayali gerçekleşmiş, diyalektlerin yanı sıra klasik bir türkçe kurulmuş olsaydı, bugün bm'de türkçe de 7'nci dil olarak bulunabilirdi. gaspıralı'yı aslında geleceğin bm'sinin 7'nci dili olmasını arzu ettiğimiz türkçe hayalimizin başlatıcısı olarak anlamlandırmak lazım. 250 milyona yaklaşan türkçe konuşan ülke var dünyada ama bu dili konuşanları standart ortak dilleri olmadıkları için bm sisteminde dilimizle yer alamıyoruz. dolayısıyla türkiye'yi güçlü, güvenilir, geleceğin dünyasını inşa eden ülkeler arasında görme hayalimiz, gaspıralı'nın bu düşüncesine de destek veriyor. "

    http://www.hurriyet.com.tr/…ltur-sanat/25834059.asp
  • sadık usta özetlemiş, yazmış hayat hikayesini. site kapanır, het olur, göt olur diye bir kısmını copy/paste yaptım, alta da linki yapıştırdım. bu tayyib ve kulları ( bahçeli filan ) din ile, türklük ile, osmanlı ile, onla, bunla, parayla, karıyla kızla, kandırılacak ne varsa onunla kandırdığı cahil anadolu öküzünü birde gaspıralı ile kandırmasın diye yazalım, gaspıralı türklük için sülalesinin servetini harcamış iyi bir sosyalistti. öyle "bir türk dünyaya bedel" diyen yurdum öküzü gibi tel maşa, kafatasçı türk değil, atatürk gibi, hasan ali yücel gibi, nazım gibi sosyalist bir türk.

    "sene 1851, günlerden nevroz…

    kırım yarımadası’nın güney ucunda, bahçesaray’da kafkasya genel valisi’nin tercümanı mustafa alioğlu’nun ismail adında bir oğlu dünyaya gelir. o sonradan babasının soyluluk unvanına istinaden gaspıralı ismail ya da ismail garpinski diye anılacaktır.

    ismail önce, islami kurallara göre eğitim veren bir okulda okur, ama anadilini bile öğrenemez. sonra moskova’da askeri okula devam edecektir. ne var ki okulu bitiremez, çünkü girit’teki rum ayaklanması nedeniyle zorluklar yaşayan osmanlı ordusuna yardım etmek için okuldan kaçar; 40 günlük bir yolculuktan sonra tam gemiye binmek üzereyken yakalanır…

    geri gönderilir ama moskova’ya da dönmez…

    önce bahçesaray’da öğretmenlik yapar, rus edebiyatı ve siyasetiyle ilgilenir. a. herzen, d. pissarev, n. çernişevski, w. belinski gibi rus devrimcilerinin (narodnikler) eserlerini ardı ardına okur ve çok etkilenir; onlar gibi halkçı olur.

    paris

    1872 yılında kırım’dan ayrılarak önce istanbul’a, oradan viyana’ya ve stuttgart üzerinden paris’e geçer. gaspıralı paris’te iki yıl kalır… ekmeğini kazanmak için ne iş olsa yapar;bir ara ünlü yazar turgenyev’in sekreterliğini de yapar…

    yerinde duramaz, avrupa’nın kültür hayatını öğrenmek arzusuyla gezer ve okur; önce edebi, sonra siyasi ve ardından da felsefi eserleri…

    o yıllarda paris de çok hareketlidir. 1871 paris komününün yıkılmasının üzerinden henüz bir yıl geçmişti. ilerici ve sosyalist akımlarla tanışır. her yere girip çıkar, genç osmanlılarla da ilişki kurar.

    istanbul ve kırım

    gaspıralı 1874’te askeri okula kaydolmak için istanbul’a gelir, amacı türk ordusunda subay olmaktır. rus elçisinin müdahalesi sonucu başvurusu kabul edilmez.

    19. yüzyılın ortalarından itibaren osmanlı devleti dağılmaktadır…

    türk ve müslümansa sahipsiz…

    rusya’da yaşayan türklerin en büyük umudu, osmanlı türkleriyle birleşmek ve kurtarılmaktır.

    19. yüzyıl türkçülüğü, sadece aydınlanma ve çağdaşlaşma sürecinin değil, aynı zamanda ulusal varlığın korunmasının da ifadesidir.

    osmanlı aydınları ise ortak bir örgütte buluşamayacak kadar dağınıktır…

    işte bu şartlarda gaspıralı, hem türk aydınlarıyla birleşmek hem de rusya’da yaşayan türklerin öncü kesimlerini aydınlatmak için güçlü adımların atılması gerektiğinin bilincine varır.

    iki yıl sonra kırım’a döner…

    halkı tanımak için köyleri dolaşır, rus halkçıları gibi o da halkın arasına karışır, türk köylülerinin hayatını paylaşır. bu arada türk ve rus gazetelerine molla abbas takma adıyla makaleler yazar…

    halk gaspıralı’yı bağrına basar, bahçesaray’ın belediye başkanı olur. beş yıl görevde kalır. ama onun esas amacı halkı ve özellikle de köylüleri aydınlatmaktır. okullar kurmak, gençleri eğitmek ve gazete çıkarmak için yetkililere başvurur. gazete başvurusu, yayın rusça-türkçe olmak kaydıyla kabul edilir.

    1883 yılında kolları sıvar ve tercüman gazetesini çıkarır…

    rusya’da toplumsal-siyasal koşullar

    ıı. katerina’nın toplumsal reformları, rusya’nın ekonomik ve siyasi açıdan canlanmasına yol açmıştı. rusya’da yaşayan türklerse bu gelişmeye ayak uyduramamışlardı.

    bu gerçeği kavrayan ve değiştirme yönünde adım atan ilk aydınlardan biri gaspıralı’dır. o önce rusya’da yaşayan türk ve müslümanları aydınlatacak; sonra da bütün türklerin ortak birliğini hedefleyecek girişimlerde bulunacaktır.

    onun amacı “dilde, düşüncede ve işte birlik” yaratmaktır. bunu gerçekleştirmek için sadece ömrünü değil, bütün servetini de harcar.

    “türkler izolasyondan kurtulmalı, avrupa’nın uygarlık seviyesini yakalamalıdır. hatta o kaynaklardan beslenmelidir.”

    trakya’daki sel felaketinde olduğu gibi osmanlı türkleri, içinde bulundukları içler acısı durumdan kurtulmalıdır.

    istanbul hükümeti batının güdümünden çıkmalıdır. emperyalist ülkelerden bağımsız, toplumsal açıdan gelişmiş ve çağdaş bir düzen kurulmalıdır. türkler için başka bir çıkar yol yoktur.

    bütün türk kavimlerinin konuşacağı ortak bir türkçe geliştirilmelidir. istanbul türkçesinin dil yapısını bozan fars ve arap etkisinden kurtulunmalıdır.

    sonradan köy enstitülerinde başarılı bir şekilde uygulanacak olan yeni bir eğitim tarzıyla, köylü çocukların yanı sıra yetişkinler de eğitilerek uygarlık seviyesi yakalanmalıdır. dincilik adı altında yürütülen yobazlığa karşı durulmalı, halk din konusunda aydınlatılmalıdır.

    gaspıralı sadece gazete ve dergiler çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda eğitimde “usul-ü cedid”i (çağdaş eğitim metodu) yerleştirmek için okullar inşa eder, müfredat kitapları yazar, öğretmenleri bizzat eğitir. türklerin yaşadığı bütün bölge ve ülkeleri dolaşır.

    o, bir toplumun gelişmişlik düzeyini kadınların gelişmişlik düzeyiyle kıyaslar. kadınları aydınlatmak ve çağdaş yaşama katmak için âlem-i nisyan (kadınlar dünyası) adında bir gazete çıkarır ve çalışmalarına ortak ettiği kızı şefika hanımı başına getirir. çocuklar için âlem-i subyan’ı (çocuklar dünyası) yayımlar.

    gaspıralı yıllar içinde şafak, tonguç, tan yıldızı, kamer, mirat-ı cedid (yenilik aynası), tercüman gibi gazete ve broşürler yayımlar.

    bunlarla da yetinmez, rusya’daki bütün türkleri örgütlemek için müslüman-türk kongresi’nin kuruluşuna önayak olur. bu kongrelerin etkisi türkiye’ye de yansır.

    kırım ve kafkasya kökenli olan birçok aydın, osmanlı topraklarında türkçü-halkçı-sosyalist akım içinde etkin roller üstlenirler.

    gaspıralı, aynı zamanda akrabası olan yusuf akçura, ahmet ağaoğlu, hüseyinzade ali, mehmet emin resulzade, sadri maksude aksal gibi türkçü-halkçı aydınlarla da sürekli görüş alış verişinde bulunur.

    akçura sonradan, gaspıralı için “türk milletinin muallimi” demiştir. kırım türkleri ise onu “türklerin babası” olarak sayarlar.

    gaspıralı'da ütopya

    gaspıralı, türk insanını aydınlatmak için birçok siyasi, toplumsal ve kültürel içerikli makaleler yazar.

    türk ütopyalarının en seçkin örneklerinden olan darürrahat müslümanları, onun kaleminin parlak bir ürünüdür. ayrıca kadınların içinde bulundukları toplumsal geriliği eleştirmek için “kadınlar ülkesi” adlı bir ütopya daha yazar.

    tercüman’da batılı ülkelerin kapitalist düzenini eleştiren yazılar yayımlar; sömürü ve eşitsizliği mahkûm eder, avrupa’nın sosyalist akımlarını tanıtır. gazetesinde r. owen, c. fourier, saint simon, edward bellamy gibi ütopik sosyalistlerden bahseder, onların eserlerini gazetesinde tefrika eder.

    gaspıralı kendi parasıyla okullar açar, matbaalar kurar, gazeteler ve mecmualar çıkarır, kongreler örgütler; türklerin yaşadığı bütün ülkeleri dolaşarak çağdaşlaşma düşüncesini savunur ve aydınları örgütler. türkçülük düşüncesinin yaygınlaşmasını sağlar.

    en büyük destekçisi ise varlıklı bir aileden gelen kayınvalidesi fatma hanım olur. o, damadının aydınlanma davasına öylesine inanır ki en son, çeyizinde sakladığı ziynet eşyasını bile verir.

    etkisiyle orantılı olarak 1894 yılında tercüman’ın osmanlı topraklarına girmesi yasaklanır. bunun üzerine istanbul’a gelir, jön türklerle de görüşmeler yapar. osmanlı ve rusya'da yaşayan türklerin karşılıklı ilişkisinin gelişmesine katkıda bulunur.

    1908 yılında jön türk devrimini hararetle destekler…

    1911 yılında hüseyinzade ali bey’le birlikte ittihat ve terakki’nin merkez yönetimine seçilir. yusuf akçura’nın yayımladığı türk yurdu’nda yazıları yayımlanır.

    türk aydınları arasında baş gösteren islamcılık, osmanlıcılık ve türkçülük tartışmasına katılarak, en doğru yolun türkçülük olduğunu savunur.

    her zaman türk ve rusların kader birliğine vurgu yapar iki halkın dostluğunu savunur. bu nedenle ı. dünya savaşı’na giden koşullarda osmanlı’nın almanlarla ittifakına karşı çıkar. ona göre savaşta en çok rusya ve osmanlı zarar görecektir.

    1914 yılında rusya’da yapılan seçim faaliyetlerine katılmak üzere yollara düşer. petersburg yolunda hastalanır ve birkaç ay sonra da baba ocağında hayata gözlerini yumar.

    ölümü türk dünyasında geniş bir yankı uyandırır…

    cenazesine o günün koşullarında 6 bin kişi katılır… gaspıralı için "dava adamı ayakta öldü" denilir.

    gaspıralı’dan geri kalanlar…

    onun kurduğu okullar, sovyet devrimi’ne kadar çağdaş kuşaklar yetiştirmeye devam ederler. gazetesi tercüman, kızının denetiminde bir 4 yıl daha çıkar. kızı şefika hanım sonradan türkiye’ye yerleşir ve 1975 yılında vefat eder.

    türkiye’nin halkçı-türkçü kuşağının gelişmesinde onun da büyük bir payı var… bu kuşak sonradan türkiye’nin kaderinde önemli bir rol oynayacak, atatürk’le birlikte cumhuriyet devrimini gerçekleştirecektir…

    üzülerek belirtelim ki gaspıralı, türkiye’nin solcu/sosyalist birikimi tarafından hiç bilinmez.

    19. yüzyılın devrimci akımı olan türkçü-halkçı akım, 1930’lu yıllardan sonra ayrışmaya uğrar; solcular türkçü-halkçı, sağcı milliyetçilerse halkçı-devrimci damardan koparak birbirine yabancılaşırlar.

    19. yüzyılın türkçülüğü hakikiydi, çünkü insanların eşitliğini savunan sosyalist teoriden besleniyordu. nitekim hüseyin cahit yalçın anılarında o dönemin kültürel iklimini, “o zaman hepimiz sosyalisttik” diyerek ifade eder.

    onlar namık kemal'in vatanseverliğini bayrak edinmiş, batı kapitalizmine karşı ulusal ekonomiyi savunuyorlardı; onlar dinci bağnazlığa karşı aydınlanma düşüncesinden yanaydılar; türk dilinin yabancı etkiden kurtarılmasını teşvik ediyor, halkçı-devrimci tutum alıyorlardı.

    şaşırtıcı ama gerçek: bugün hâlâ ciddi bir gaspıralı arşivine sahip değiliz. onun çalışmaları amerika, rusya, gürcistan, türkiye ve azerbaycan arasında dağılıp gitmiştir.

    çıkardığı gazete ve dergilerdeki makalelerin bir kısmı büyük bir özveriyle yavuz akpınar, bayram orak ve nazım muradov tarafından bir araya getirilmiştir.

    sadık usta"
  • büyük türk şairi mehmet emin yurdakul'un "türkçe şiirler" kitabına teşekkür için şu mektubuyla seslenen türkçü:

    "...asar-ı ebediyye ve şi'riyye arasında böyle meslekli bir eser aralaştırmak türk alemine büyük bir hizmettir ki derunen tebrik ediyorum. türk alemine dediğim mübalağa zannolunmasın; mübalağayı ne severim ve ne de ederim; doğrusudur, çünkü şiirlerinizi edirne, bursa, konya, ankara, erzurum türkleri anlayıp lezzetlenip okuyacakları gibi tiflis, tebriz, şirvan, horasan, türkistan, kaşgar, deşt-i kıpçak, sibirya, kazan ve kırım türkleri de okuyacaklardır ki, bu şerefe fuzuli ve nabi nail olamadılar.

    kırk elli milyonluk ve otuz asırlık bu aleme iptida bir kaşık oğul balını yediren siz oldunuz ki size şereftir, bize saadettir. tebrik ediyorum...

    tercüman'ın da çabaladığı bu yolda hizmettir. sade ve "kaba" lisandır ki, dersaadetin hamal ve kayıkçılarına, çin dahilinde bulunan türk devecilerine gazeteyi tanıtmıştır. kazan'da, sibirya'da olduğu gibi, tebriz'de ve horasan'da da bahçesaray dilini öğrenmeye meyil doğrumuştur."

    (ahmet b. ercilasun, türk kültürü, sayı: 337-338, mayıs-haziran 1991)
  • 1909 yılında istanbul fevziye kıraathanesinde eğitimle alakalı bir de konferans vermiştir. konuşması "tedrisat-ı umumiye hakkında konferans" başlığı altında sırat-ı müstahkim'de yayımlanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap