• barbaros hayreddin pasa'nin gazalarini anlattigi hatiratidir. kanuni sultan süleyman'in emriyle kaleme alinmistir. padisah, hayreddin pasa'dan denizde ve karada yaptigi tüm savaslari nazimla yazdirmasini istemis, o da gazalari nazimla destan edip söyleyen seyyid muradi'ye bu görevi vermistir. barbaros hayreddin pasa'dan dinlediklerini ve öteki reislerden duyduklarini bir araya getirip hatirati olusturan seyyid muradi hatiratin sonuna kendi gördüklerini de eklemistir.
  • fatih sultan mehmed han hazretleri, midilli'yi kafirlerin elinden fethedince, adaya türkler'in yerleşmesini buyurdu. ilk yerleşenler arasında babam da vardı. babam yakub ağa, bir sipahinin oğlu idi, kendisi de sipahi idi. selanik civarında vardar yenicesi'nde tımarı vardı. midilli'ye yerleşince, şevketlü fatih sultan mehmed han hazretleri'nin emriyle kendisine adada bir tımar verildi. bu suretle yeni dirliğine kavuşan babam, ada halkından bir kızla evlendi. babam, yakışıklı bir yiğitti. anam ona dört oğul doğurdu. ishak, dört oğulun ulusu idi. sonra ağam oruç, sonra ben hızır, sonra ilyas doğdular. cenab-ı hak her birimize uzun ömürler, nice cengler ve zaferler ihsan buyurdu.
  • barbaros hayreddin paşa'nın hatıraları'ndan (gazavat-i hayreddin paşa) alıntılardır:

    "sahte bir ricat hareketi yapalım, demişler; "bizi kaleyi bırakıp kaçtık sansınlar. bu araplar gayetle arsız bir kavimdir. galiptik, mağluptuk bilmezler. "türkler kaçtı" deyü kaleden çıkıp yağma hırsıyla üzerimize gelirler. o zaman onları haklar, kaleyi alır, emir abdullah'a teslim eder, cezayir'e döneriz."

    "benden sonra arap ileri gelenleri, birbirlerine düşecekler, halk perişan olacaktı. sonunda tek çare olarak, nice minnetle beni tekrar ülkelerine çağıracaklardı. buna imanım gibi emindim."

    "12000 askerim vardı. fakat bunların yarısı, askerlik kaidelerine göre savaşmayı bilmeyen arap gönüllüleriydi ve başları sıkışınca kaçmaları, hatta düşmanla birleşmeleri görülmemiş işlerden değildi."

    "tahmin ettiğim gibi, emrimdeki 6000 arap gönüllüsü öyle zararlı bir hareketle ihanet ettiler ki, bir an önce güneye çekilmek vacip oldu. bu sözde gönüllüler, kral karlos’a yaranmak için, ben 6000 türk levendiyle surların önündeyken, şehrin hapishanelerini açıp, 10000 hristiyan esirini serbest bıraktılar. içlerinde türkler’i seven, böyle bir alçaklığı irtikap etmeyecek derecede dinine bağlı kimseler vardı. fakat sözde hükümdarları mevlay hasan tarafından kandırılmışlardı. mevlay hasan’ın casusları, tunus şehrinde havayı bulandırıyor, ispanyollar’ın ülkeyi türkler’den kurtarmak için tunus’a geldiklerini, hükümdarlarının karlos kral’la müttefik olduğunu ağızdan ağza yayıyorlar, ispanyollar’ı şehre alırlarsa, bir tek müslüman’ın burnunun kanamayacağını söylüyorlardı. öyle bir an geldi ki, bu düşman muhit içinde, bir yandan şehirdeki 10000 hristiyan esirin muhafazası, diğer taraftan kafirlerle savaşmak, imkansız göründü. tam bu sırada halkulvad kalesi de düştü."

    "ağam oruç, hamiyet kuşağını dört elle kuşandı. sabaha kadar başını secdeden kaldırmadı. cenab-ı hak’tan nusrat ve zafer diledi. sabah güneş doğarken, leventlerini topladı. arap’tan, berberi’den, endülüslü’den de çok askeri vardı. amma bunlar, türk leventleri gibi cenk bilmezler, sıkışınca düşmandan yüzgeri ederlerdi."
  • barbaros hayrettin pasa'nin hatiralaridir. barbaros araplardan (kuzey afrika halki demek lazim belki de) zerre kadar hazzetmiyor. onlar icin pek cok yerde "her an doneklik yaparlar, savas sanatini bilmezler, kendi aralarindaki ihtilaf yuzunden ispanyollarin elinde maskara haldeler" tesbitlerinde bulunuyor. o gunden bugune pek de degisen birsey yok...
  • gözü kara bir şekilde neredeyse bütün cihana meydan okuyan bir ailenin maceralarının, son derece akıcı ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alınmasıyla oluşturulmuş nadide bir otobiyografidir. vampir, kurtadam, gözünden ateş fırlatan adam gibi sanal kahramanların hikayeleri yerine okunması gerektiğini düşündüğüm; yaşanılan hayattan nasıl zevk alınır, kime nasıl davranılır, kime ne kadar güvenilebilir gibi kavramların son derece güzel bir şekilde anlatıldığı eserde dönemin bir çok gerçeğinden de bahsedilmektedir. genellikle deniz kıyılarındaki sahil kasabalarında yaşanılan olaylardan bahsedildiği için, akdeniz insanları, olayların içerisinde geçen karakterleri kendilerine daha bir yakın buluyordur diye düşünüyorum. en azından benim için öyle.*
  • tercümanın 1001 temel eserlerde yayınladığı birinci cildi 2 gecede bitirdim. dün 90 sayfa okuduktan sonra bugün 2.5 saatte kalan 200 küsür sayfayı keyifle okudum. "kafirdi yahudi oldu" "eşekten öfke alınmazsa, semerinden alınır" gibi çok eğlenceli cümleler vardı. benim için en ilgi çekici kısım hızır reis'likten hayreddin paşa'lığa geçiş dönemi oldu. sultan selim'in "hızır reis, nasreddin ve hayreddindir. hayreddin lalam..." şeklinde başladığı cümle ile beylerbeyliği payesini vermiş ve hayreddin paşa'nın yeni isminin de sahibi olmuştur. bir çok tarihi kitapta ise bu olayların kanuni devrinde olduğu yazar. gazavat-ı hayreddin paşa'ya göre yavuz sultan selim döneminde meydana gelen genişlemeyi biraz daha artırmamız gerekir. netice itibarıyla bazı günümüzde kullanılmayan ifadeler yer almış olsa da 50-100 sayfa okuduktan sonra onları benimsiyoruz. son derece akıcı bir üslup ve güzel bir anı. türk tarihinin en büyük denizcisinin muhteşem hayat hikayesini herkesin bilmesi gerekiyor.

    ayrıca ilk entry'de nazımla yazılması emredilmiş diye bir ibare var. tercümanın yaptığı yayın bunun da doğru olmadığını söylüyor. hem nazım hem nesir ile yazıldığı ifade ediliyor.
  • filmi çekilse imdb'de 1. sıraya oturur. bundaki atraksyon ne 300 spartalı'da ne de yüzüklerin efendisi'nde var veya pulp fiction'da var. okuyan ne dediğimi anlar.

    tanım: dünyanın otoriteler tarafından kabul edilen rn büyük denizcisinin izdüşümü.
  • okumak isteyen aşağıdaki linkten pdf'sini indireblir. bir solukta zevkle okunabilen bir eserdir.

    https://yadi.sk/d/lkt5xdjiepnpm
  • amerika'ya gitmek istediğini söylemiş, hernan cortez'den amerika kıtasındaki yerli halkların intikamını aldığını belirtmiş bu hatıratında hayrettin paşa.

    tek başına dönemin dünya imparatorluğu iddiasındaki charles quint'i birçok kere yerle yeksan etmiştir.
hesabın var mı? giriş yap