• az önce twitter’da şöyle bir şey okudum:
    “bir telefon numarası ezberinde, yüz kere arasan da açmayacak o zaman güçleniyorsun. bir anı hafızanda hala taze, o anıyı için yanmadan düşününce güçleniyorsun. lime lime ediyor ama bir başka devam ediyorsun.”

    tam olarak böyle gerçekleşiyor. geçiyor. geçmedi sandığın, geçmeyecek sandığın her şey bitiyor.
  • ne zaman?
  • fethiye'de geçmiş olsun eşdeğeri bir kalıp içinde geçerlik kullanılır: "allah geçerliğini versin." iyi dilek olarak ve geçivermek anlamında. geçecek inşallah, allah kolay atlatmasını yani geçirmesini sağlayabilir, bunu diliyorum anlamında. (bkz: geçmek/@ibisile)
  • yazdım okudum. tekrarladım okudum. her okuduğumu anlamıyordum. yine de yazdım. yazdıkça geçer diye. yazdıkça geçsin diye. yazmayı öğrenmeseydim, okumayı da. hissetmek öğretiliyor muydu?
    geçecek. geçecek. geçecek. geçecek...
  • size açık kapı bırakmak niyetiyle söylenmiş bir söz. yanlış anlayıp kendinizi yara bere içinde bırakmayınız. çünkü zaman, yaralarınıza alışıp iyileşmiş günlerinizi gözden uzak yerlere atabilir.
  • en geçerli avuntu.

    evet, geçecek... biz ölmüş olacağız fakat birileri tıpkı bizim gibi ve elbette bizden başka biçimlerde yaşayacak, sonra her şey gibi, onlar da geçip gidecek, geçecek.

    senin arkandan bir türkü çığrılacak, sesler çığ olup yığılacak; benim arkamdan birkaç ağıt yakılacak, başkalarına dualar -kim bilir- belki de aryalar okunacak, fakat başka başkalarının isimleri bile okunmayacak. ama geçecek. hiçliğin tüm sesleri yok eden tokmağı duyulduğunda bizden öncekilerin başlarına geldiği üzere, her şey geçmiş olacak. geçecek.

    dünya da duracak. geçecek.

    kırkıncı yılına merdiven dayamış ömrümde birçok basamak inip çıktım; kendi paylarına hatırları tek tek sayılır. az çok yaşadım ben de; biraz nahoş olsa da, çoğu haysiyetle. "geçecek..." dedi muteberler, itibar ettim ve zaman gerçekten çabuk geçti bu kafeste. evet, geçti ama kendimi bildim bileli, hiç bir şey hissedemedim ben, hissettiysem de fark edemedim sanki. çünkü bıraktıklarım, el verdiklerim, unuttuklarım, tutunduklarım... hepsi geçti.

    benim için bir çırpıda geçip giden, artık hesabını tutmadığım bu ömür, şu sıralar başkaları için geçmiyor. etrafımızda zamanları duran, çok kötü durumda olan canlar var; inanılmayacak kadar kötü hallerdeler. hadi biz hak ettik, seninle ben zaten kötüydük ama bu insanlar şu an yaşadıklarını hiç mi hiç hak etmiyorlar, en azından az bırakılmayı, bu kadar zora sokulmayı, yalnız kalmayı... geçip gidecek olsan da, biliyorsun; sen de bu insanları hiç mi hiç hak etmiyorsun! ve geçtin, geçiyorsun.

    çırılçıplak geldik, sayende çırılçıplak yaşıyoruz ve görünen o ki, çırılçıplak geçip gideceğiz. çırılçıplaklığımızdan başka sığınacak bir koruyucumuz yok buralarda. fakat merak etmesin, o da geçecek. her ne kadar piç gibi ortada bırakılsak da, bu piçliğimiz de, bizi piç edenler de geçecek.

    adetten değil, bu kez karamsar olan içimi yırtıp yazıyorum; bu günler de geçecek, güzel günler gelecek... geçecek.

    ed:mla.
  • geçecek, her şey geçer, hepsi geçer.
    hatta sonra, çok sonra anılar hükmünü yitirdikten,
    onu iyice unuttuktan,
    içindeki acının yerini kocaman bir boşluk aldıktan,
    keşke geçmeseydi dedikten sonra,
    keşke acısını bir hastalık gibi yüreğimde taşısaydım desen bile geçer.

    zaman insanla oynamayı seven hem zalim hem de merhametli bir tanrıdır.
    ona karşı çıkamazsın, yapman gereken beklemek.
    onun, derin bir unutuşla bizi rahatlatacak örtüsünü üzerimize örtmesini beklemek...
  • bir gün baktığında bir ömür geçmiş ve sen dönüp ben bunlara mı üzüldüm diyeceksin onun için her anın tadına var
  • yalan veya avuntu olduğunu düşünmüyorum. eğer kişi gerçekten bunun da geçeceğini, daha önce nelerin geçip gittiğini kendine hatırlatabilirse iç huzuru daha sağlam olur. ha ben bunu kendime anlatamıyorum ve geçen şeyler yüzyıllar önceymiş, hayalmiş gibi geliyor o ayrı. "bu" da geçtiğinde editlemek nasip olur umarım.
  • yerine göre bir temenni veya bir teselli sözcüğü.
hesabın var mı? giriş yap