geceye bir bedri rahmi şiiri bırak
-
ve nihayet gelip çattı
bir dilimi zehir zıkkım
bir dilimi candan tatlı
masallarla indi yere
sebil oldu cümle hikâyelere
kara kara kazanlarda kaynadı
diyar diyar al kanlara boyandı
türkülerde ateş alev yandı tutuştu
gördes kiliminde nakış
minyatür bahçelerinde suret kesildi
ve nihayet gelip çattı
elveda belirsiz bedava sevince
uçan kuşa eşe dosta elveda
bütün haşmetiyle gelip çattı
bir dilimi zehir zıkkım
bir dilimi candan tatlı
kara sevda -
bütün kitapları yakmalı
sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
kitaplara göre insan
karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş
gözleri, yüreği kamaşmış insandır
aptaldır, hastadır, kahramandır
bütün kitapları yakmalı
sevda üstüne ne söylemişlerse -
kirazın derisinin altında kiraz
narın içinde nar
benim yüreğimde boylu boyunca
memleketim var
canıma ciğerime dek işlemiş
canıma ciğerime
sapına kadar.
elma dalından uzağa düşmez
ne yana gitsem nafile.
memleketin hali gözümden gitmez
binbir yerimden bağlanmışım
bundan ötesine aklım ermez.
yerliyim yerli olmasına
ilmik ilmik, damar damar
yerliyim.
bir dilim trabzon peyniri
bir avuç tiftik
bir çimdik çavdar
bir tutam şile bezi gibi
dişimden tırnağıma kadar
ressamım.
yurdumun taşından toprağından sürüp gelir nakışlarım
taşıma toprağıma toz konduranın
alnını karışlarım
şairim şair olmasına
canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
eğri büğrü , kör topal kabulum
şairim
zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
ayak seslerinden tanırım
ne zaman bir köy türküsü duysam
şairliğimden utanırım
şairim
şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm
hey hey, yine de hey hey
salınsın türküler bir uçtan bir uca
evelallah hepsinde varım
onlar kadar sahici
onlar kadar gerçek
insancasına, erkekçesine
'bana bir bardak su' dercesine
bir türkü söylemeden gidersem yanarım.
ah bu türküler
türkülerimiz
ana sütü gibi candan
ana sütü gibi temiz
türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
ah bu türküler,
köy türküleri
dilimizin tuzu biberi
memleket ahvalini onlardan sor
kitaplarda değil, türkülerde ara yemen'i
öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
ben türkülerden aldım haberi.
ah bu türküler, köy türküleri
mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
hilesiz hurdasız, çırılçıplak
dişisi dişi, erkeği erkek
kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
bıçağı bıçak .
ah bu türküler köy türküleri
karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
kiminin reyhasından geçilmez
kimi zehir, kimi zemberek gibi.
ah bu türküler, köy türküleri
olgun bir karpuz gibi yarırılır içim
kan damlar ucundan, murekkep değil
işte söz, işte ses, işte biçim:
'uzun kavak gıcım gıcım gıcılar'
iliklerine kadar işlemiş sızı
artık iflah olmaz kavak ağacı
bu türkünün yüreğinde sancı var.
ah bu türküler, köy türküleri
ne düzeni belli, ne yazanı
altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
cennet misali sevişen
cehennemler gibi dövüşen
bir çocuk gibi gülüp
mağaralar gibi inleyen
nasıl unutur nasıl
ömrunde bir kez olsun
halk türküsü dinleyen... -
marifet hiç ezilmemek bu dünyada
ama biçimine getirip ezerlerse
güzel kokmak
kekik misali
lavanta çiçeği misali
fesleğen misali
ıtır misali isâ misali
yunus misali tonguç misali
nâzım misali
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap