5418 entry daha
  • o bir çay istemişti, trenin içinde
    biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
    ben yalnız kalmıştım, senin içinde
    oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!

    aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin

    o bir dile sığınmıştı, sözü içinde
    yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde
    ben eski kalmıştım, senin içinde
    oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni!

    düşü geçtik, kendine bakabilirsin

    o bir bende kırılmıştı, hayli içimde
    ıssız otağ kurulmuştu, canım içinde
    oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni!

    kimi geçtik, kimseye sorabilirsin.

    (bkz: haydar ergülen)
  • ben geceyim diyor bir ses
    her şey konuşur benimle

    bir ağaç durduğu yerde
    dönüp duruyor

    akşamüstüne öykünüyor yüzün
    ama sen nerelerde dolaşırsın

    inanma sokaklara
    tarihe de

    rüzgârın dediklerine dönmeli

    bilinir mi bilmem
    suyun taşla konuştuğu
    hiç sormayız

    ketumdur taş.

    ilhan berk
  • senden habersizken de yoktun,
    şimdi de yoksun.
    ne tuhaf,
    her şey aynıyken daha da mutsuzum...

    bbvbn
  • kaplan

    tutman gerek kara köşelerinden ağır bu
    tutman gerek bir kez daha güçlenmeliyim
    ölümlerle o insanca yıkıntılarla gelen
    kışı başka nasıl durdurabilirim

    yalnızlık bakımlı otlar arasında
    kendiliğinden açan çiçek
    bir öğle kalabalığında yolda meydanda
    türlü şaşkınlıklar arasından
    yürüyen sarı ellik sarı atkı
    varsa da bir, bu benim

    güven mi o ağaç ayaklarıyla gelen
    yahut benim gittiğim boşalmış yerlerimden
    boşalmış hani ummaz -belki de uman hani-
    güven mi, doldurursun becerikli ellerin
    ben sana güvenirim

    sevgi mi kaplan duruşlu
    en büyük parçayı kendine ayıran
    bir kendi gözünün ışığında
    biçimsiz yağmurlar yağmurlar yağdırıp
    bütün ateşleri söndüren
    -insan daha güç durumda olamaz
    bilmem ki ne diyeyim.-

    gülten akın
  • (bkz: hiçsizliğe)

    tanrı sen ne kadar güzelsin
    bir hiç olarak
    ormansın belki bilmiyorum
    belki ormanda bir ağaçsın şuncacık
    bir pazartesi günüsün
    insanları dupduru edemeyen
    bütün karayollarında ve demiryollarında
    gider gelirim bütün dünyada
    ama biliyorum kırşehir’de mezarsın
    bir kilisesin kapadokya’da
    sözgelimi yumurtada zarsın
    ustasın sabahları yapmada
    en katı yoklukları koyarak insanın içine
    akşamüstlerinde biraz gaddarsın
    sular ve zamanlar kararırken

    ne yapalım
    bari bağışlayalım birbirimizi.

    turgut uyar
  • bugün biri aklıma getirdi bu şiiri paylaşmak istedim.

    bir eylüldü başlayan içimde
    ağaçlar dökmüştü yapraklarını
    çimenler sararmıştı
    rengi solmuştu tüm çiçeklerin
    gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
    katar gidiyordu kuşlar uzaklara
    deli deli esiyordu rüzgar
    dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
    yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

    neydi o bir zamanlar
    sevmişliğim, sevilmişliğim
    o heyheyler, o delişmenlikler neydi
    ne bu kadere boyun eğmişliğim
    ne bu acıdan korlaşan yürek
    ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
    önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
    ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım

    beni kötü yakaladın haziran
    gamlı, yıkık eylül sonuma
    bir ilk yaz tazeliği getirdin
    masmavi göğünle
    cana can katan güneşinle
    pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
    çiçekler açtı dokunduğun
    çimler büyüdü yürüdüğün
    ve güller katmer oldu güldüğün yerde

    başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
    oldurduğun yemişlerin ağırlığından
    dallarım yere değiyor
    güneşi batmadan saçlarının
    bir dolunay doğuyor bakışlarından
    gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
    uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
    başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
    ölebilirim artık

    ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
    sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
    baksana; parmak uçlarım ateş
    lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
    hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
    benimle meydan oku her çaresizliğe
    benimle uyu, benimle uyan
    birlikte varalım on üçüncü aylara.

    ümit yaşar oğuzcan
49752 entry daha
hesabın var mı? giriş yap