26814 entry daha
  • şairin kanı

    kanıdır şairin bu sevilmeyen yüz
    gözleri bir köpeğin, bırakmış köpeğini
    tanrısız, kimsesiz, her şeysiz biraz
    gözleri bir başına insanlar gibi
    kanıdır şairin ölümle kımıldamaz

    kanıdır, bilirim, şairin kanı
    kocaman bir aşk lekesi yıkanmış eski evlerde
    kanıdır, bir adam ki düşürüp ellerini
    önce yorgun ve asil, sonra mahzun ve ürkek
    beyazı unutulmuş orta çağ resimleri

    kanıdır şairin, gecenin her yerinden
    sevişmeye gireriz korkunç ve bıçak gibi
    açılıp yataklara amansız güllerimizle
    sanki biz her cinsel olayda biraz gemici
    bir gidip bir geldiğimiz o hayal illerinde

    yüzüdür şairin kanarsa yalnızlıktan
    bir yüz ki upuzun kadınsız günler gibi
    ve nasıl bir acıdır ki, acıyla anlatılmaz
    bir hiçin bir ağızla duraksız kemirildiği
    öyle bir sıkıntı ki ölümle kımıldamaz.

    edip cansever
  • evet önümüz bahardır biliyorum
    leylaklar açacak biliyorum
    kirazda çıkacak yakında
    iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
    sevfilim güzelim bir tanem biliyorum da
    şimdilik bağışla...

    (bkz: turgut uyar)
  • gördüğünü gözün ile
    beyan itme sözün ile
    andan sonra bizüm ile
    olasın mihman didüler

    çık sema'a bile oyna
    silinsin pak olsun ayna
    kırk yıl bu kazanda kayna
    dahi çiğsin yan didüler

    behey abdal nedir halin
    hakk'a şükret kaldur elin
    kese gör gıybetten dilin
    her kulu yeksan didüler

    şah hatayi imdi burda
    uğramış onulmaz derde
    mürşid açınca perde
    gör seni mihman didüler
  • halka boynumdan geçti
    geçti boynuma kemend
    d harfine bak dedim
    nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin
    harfe bak, harfe dokun, harfin içinde eri
    harf ol harfle birlikte kıyam et
    harf of harfler ummanına bat
    çünkü gördüm ne varsa sonunda kelimenin
    çünkü böndür altında kaldığım töhmet
    uğradığım kinayeler bön ve berbat.
    evet, ilmektir boynumdaki ama ben
    kimsenin kölesi değilim
    tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
    tarantulaymış benim adım diyecek değilim
    tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
    kendime rabb bellemiyeceğim
    razı değilim beni tanımayan tarihe
    beni sinesine sarmayan
    tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
    gittim su çektim en derin kuyudan
    en hileli desteden
    kendi kartımı çektim
    yaktım belgeleri
    bütün tanıkları yok etmek için
    ricacıları öldürdüm
    onlar bu dumanlı dünyanın
    beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi
    gerçekten özlemişti beni dünya öze çekmişti
    özüm gelinceye kadar bana temas etmişti
    bu dokunuş parlatınca beni
    benden biraz dünya
    isteyen ricacıları
    öldürdüm ve
    kıtal bitti.
    yazık.

    (bkz: ismet özel)
  • görmeden âsâr-ı nîsânın bahâr elden gider
    güller âhir râm olur ammâ hezâr elden gider

    | ziyâ paşa

    nisan ayının eserlerini, baharın güzelliklerini görmeden bahar elden gider. güller sonunda boyun eğerler; ama bülbül elden gitmiş olur.
  • ay karanlık sular kesildi
    musluklar tıslıyor
    bir yerde bir kapı kapandı
    ben artık sen değilim
    (bkz: atila ilhan)
  • inanıyorum söylediğini candan söylediğine,
    ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez,
    kendi kendinize verdiğiniz sözü tutmak,
    en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
    madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün,
    sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
    aşk mı kaderi kovalar kader mi aşkı,
    daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.*
  • yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
    sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
    sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

    insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
    denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
    yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
    kopmaz kökler salmaktır oraya

    kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
    kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
    ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

    insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
    hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

    insan balıklama dalmalı içine hayatın
    bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

    uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

    ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
    çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
    kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
    dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

    yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
    çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
    ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

    (bkz: ataol behramoğlu)

    editpiaf: üç beş imla.
  • dokunsan donacağım
    içimde intihar korkusu var
    bir gülsen ağlayacağım
    bir gülsen kendimi bulacağım
  • dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
    bu memleket, bizim.
    bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benziyen toprak,
    bu cehennem, bu cennet bizim.
    kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
    yok edin insanın insana kulluğunu,
    bu dâvet bizim.
    yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine,
    bu hasret bizim...
27765 entry daha
hesabın var mı? giriş yap