geceye bir şiir bırak
-
şairin kanı
kanıdır şairin bu sevilmeyen yüz
gözleri bir köpeğin, bırakmış köpeğini
tanrısız, kimsesiz, her şeysiz biraz
gözleri bir başına insanlar gibi
kanıdır şairin ölümle kımıldamaz
kanıdır, bilirim, şairin kanı
kocaman bir aşk lekesi yıkanmış eski evlerde
kanıdır, bir adam ki düşürüp ellerini
önce yorgun ve asil, sonra mahzun ve ürkek
beyazı unutulmuş orta çağ resimleri
kanıdır şairin, gecenin her yerinden
sevişmeye gireriz korkunç ve bıçak gibi
açılıp yataklara amansız güllerimizle
sanki biz her cinsel olayda biraz gemici
bir gidip bir geldiğimiz o hayal illerinde
yüzüdür şairin kanarsa yalnızlıktan
bir yüz ki upuzun kadınsız günler gibi
ve nasıl bir acıdır ki, acıyla anlatılmaz
bir hiçin bir ağızla duraksız kemirildiği
öyle bir sıkıntı ki ölümle kımıldamaz.
edip cansever -
evet önümüz bahardır biliyorum
leylaklar açacak biliyorum
kirazda çıkacak yakında
iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
sevfilim güzelim bir tanem biliyorum da
şimdilik bağışla...
(bkz: turgut uyar) -
gördüğünü gözün ile
beyan itme sözün ile
andan sonra bizüm ile
olasın mihman didüler
çık sema'a bile oyna
silinsin pak olsun ayna
kırk yıl bu kazanda kayna
dahi çiğsin yan didüler
behey abdal nedir halin
hakk'a şükret kaldur elin
kese gör gıybetten dilin
her kulu yeksan didüler
şah hatayi imdi burda
uğramış onulmaz derde
mürşid açınca perde
gör seni mihman didüler -
halka boynumdan geçti
geçti boynuma kemend
d harfine bak dedim
nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin
harfe bak, harfe dokun, harfin içinde eri
harf ol harfle birlikte kıyam et
harf of harfler ummanına bat
çünkü gördüm ne varsa sonunda kelimenin
çünkü böndür altında kaldığım töhmet
uğradığım kinayeler bön ve berbat.
evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
gittim su çektim en derin kuyudan
en hileli desteden
kendi kartımı çektim
yaktım belgeleri
bütün tanıkları yok etmek için
ricacıları öldürdüm
onlar bu dumanlı dünyanın
beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi
gerçekten özlemişti beni dünya öze çekmişti
özüm gelinceye kadar bana temas etmişti
bu dokunuş parlatınca beni
benden biraz dünya
isteyen ricacıları
öldürdüm ve
kıtal bitti.
yazık.
(bkz: ismet özel) -
görmeden âsâr-ı nîsânın bahâr elden gider
güller âhir râm olur ammâ hezâr elden gider
| ziyâ paşa
nisan ayının eserlerini, baharın güzelliklerini görmeden bahar elden gider. güller sonunda boyun eğerler; ama bülbül elden gitmiş olur. -
ay karanlık sular kesildi
musluklar tıslıyor
bir yerde bir kapı kapandı
ben artık sen değilim
(bkz: atila ilhan) -
inanıyorum söylediğini candan söylediğine,
ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez,
kendi kendinize verdiğiniz sözü tutmak,
en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün,
sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
aşk mı kaderi kovalar kader mi aşkı,
daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.* -
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya
kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
(bkz: ataol behramoğlu)
editpiaf: üç beş imla. -
dokunsan donacağım
içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım
bir gülsen kendimi bulacağım -
dörtnala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim.
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap