• ...böylece sessizlik yitişin adı olur..

    ilhan berk
  • beni hor görme kardeşim
    sen altınsın ben tunç muyum
    aynı vardan var olmuşuz
    sen gümüşsün ben sac mıyım?

    ne var ise sende bende
    aynı varlık her bedende
    yarın mezara girende
    sen toksun da ben aç mıyım?

    kimi molla kimi derviş
    allah bize neler vermiş
    kimi arı çiçek dermiş
    sen balsın da ben cec miyim?

    topraktandır cümle beden
    nefsini öldür ölmeden
    böyle emretmiş yaradan
    sen kalemsin ben uç muyum?

    tabiata veysel aşık
    topraktan olduk kardaşık.
    aynı yolcuyuz yoldaşık
    sen yolcusun ben bac mıyım?

    (bkz: aşık veysel şatıroğlu)
  • karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme
    dokunmasın kimse bana
    kimse ulaşamasin artık tenimin incinen yerlerine...
    uyanmasın bir daha etimdeki yaralı hayvan
    zamanın siyah deltasında çürümek istiyorum
    biliyorum artık kimse yok kimsesizliğime...

    biliyorum aşka kimse yok
    aşkın karanlık metali soğuyor yüreğimin derinliklerinde...
    aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım
    dağılıp gitti herkes
    içimi sızlatacak kimse kalmadı içimde.

    murathan mungan
  • uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
    yasaktı yasaydı töreydi dön
    içinde dışında yanında değilim
    içim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
    bu nasıl yaşamaydı dön
    onlarsız olmazdı, taşımam gerekti, kullanmam gerekti
    tutsak ve kibirli -ne gülünç-
    gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez
    içimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı
    gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi
    bir şeycik olmadı - deneyin lütfen -
    aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
    günaydın kaysıyı sallayan yele
    kurtulan dirilen kişiye günaydın
    şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
    bir yaşantı ile karşılayanlara
    gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum

    (bkz: kestim kara saçlarımı)

    (bkz: gülten akın)
  • duygusal söyleşi

    buz tutmuş o ıssız eski park içinden
    iki hayaletti demin kayıp geçen.

    gözleri sönmüş, gevşemiş dudakları,
    güç duyulur neler fısıldaştıkları.

    buz tutmuş o ıssız eski park içinde
    geçmiş günlerden söz etti iki gölge.

    - eski coşkumuzu anımsıyor musun?
    - ne diye anımsayayım istiyorsun?

    - yüreğini yine titretir mi adım,
    yine girer miyim düşüne? - yok canım!

    - ah o dudaklarımızın birleştiği
    anlatılmaz mutluluk günleri! - belki.

    - gök masmaviydi, umut koskocaman.
    - umut kaçtı kara göğe darma duman.

    böyle geçtiler yoz yulaflar içinden;
    yalnız geceydi sözlerini işiten.

    paul verlaıne
  • bir misafirliğe gitsem
    bana temiz bir yatak yapsalar
    her şeyi, adımı bile unutup, uyusam…
    kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
    kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
    nerede olduğumu hatırlamasam
    hatta adımı bile unutsam…

    melih cevdet anday
  • yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
    kavim göçlerinden bu yana ağlayan
    ve durmadan
    cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
    çalan, çaldıran, yakalatan
    adı bende gizli bir kadındı istanbul
    şehre bir yağmur yağdı
    ben ağladım
    sevilirken ayrılmak mı kaldı bizanstan
    yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
    verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
    eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
    bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden
    bir şehre yağmur yağdı
    ben ağladım
    kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
    hangisi talandı demli öpücüklerin
    ve buğularda yitirilen kimin adıydı
    bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
    soyulur muydu kabuğu hayatın
    yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
    yağmur şehre bir yağdı
    ben ağladım
    ben ençok seni götürdüm giderken
    aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
    yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
    kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
    ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
    benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
    ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
    ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
    ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
    ben...
    yağmur...
    ağladım...
  • sende ben,
    kutba giden bir geminin sergüzeştini,

    sende ben,
    kumarbaz macerasını keşiflerin,
    sende uzaklığı,

    sende ben,
    imkansızlığı seviyorum...

    güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
    ve kan ter içinde,
    aç ve öfkeli,
    ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin...

    sende ben,
    imkansızlığı seviyorum,

    fakat asla ümitsizliği değil...

    nazım hikmet ran
  • tanrım paran yoksa biz verelim
    kendine bir saat al
    en iyisinden
    bir daha zamanı şaşırma
    vakitli vakitsiz öldürme bizi.

    ümit yaşar oğuzcan.
  • seni, seni fark etmeden usul usul
    soğuk yatağa girip yavaş yavaş ısınırcasına sevdim

    seni, seni fark etmeden usul usul
    tüm yaz kışın kar yağışını, tüm kış yazın güneşin parlayışını özlercesine özledim

    sen, sen öyle güzel bir insansın ki
    nasıl ki herkes bi kuşun kanat çırpışından mutlu olur, seninle öyle mutlu oldum. yalnız bi farkla, kuşlar benim içimde uçuyordu...

    seni, seni fark etmeden öyle usul usul
    kadınım bildim, sahiplendim.
hesabın var mı? giriş yap