geceye nazım'dan bir şiir bırak
-
analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
sizi de bir ana doğurmadı mı?
analara kıymayın efendiler.
bulutlar adam öldürmesin.
koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
çocuklara kıymayın efendiler.
bulutlar adam öldürmesin.
gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
elbet böyle sizi de aradılar.
gelinlere kıymayın efendiler.
bulutlar adam öldürmesin.
ihtiyarlıkta aklına insanın,
tatlı anıları gelmeli yalnız.
yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
efendiler, siz de ihtiyarsınız.
bulutlar adam öldürmesin. -
siyatik ağrılarımın artması şerefine.
karıma mektup
bir tanem!
son mektubunda:
'başım sızlıyor
yüreğim sersem! '
diyorsun.'seni asarlarsa
seni kaybedersem; '
diyorsun;
'yaşayamam! 'yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
fakat
emin ol ki sevgili;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
nâzım'a! ben,
alaca karanlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...karım benim!
iyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.
haydi bunlara boş ver.
bunlar uzak bir ihtimal.
paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı,
ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı. -
kuvayı milliye destanı giriş :
onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
onlar ki uyup hainin iğvasına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır. -
sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile... * -
"ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair." -
gözlerimiz
şeffaf
temiz
damlalardır.
her damlada
demire can veren dehamızın
bir küçücük
zerresi vardır..
şeffaf
temiz
damlalarıyla gözlerimiz
bir umman içinde o kadar birleşti ki,
kaynıyan suda buzu
nasıl eritirsiniz,
işte biz de
birbirimizde
öyle kaybolduk.
yükseldi gözlerimizin şaheseri
demire can veren dehayı bulduk.
şeffaf
temiz
damlalarıyla gözlerimiz,
bir umman içinde birleşmeseydi eğer,
her zerre
dağılsaydı başka bir yere,
dinamolarla türbinleri çiftleştirerek,
çelik dağları suda kof bir kelek gibi döndüremezdik..
ve gözlerimizi yakan
gecenin ateşini
şamasız kibrit gibi söndüremezdik.. -
sabahın sahibi vardır.
gün daima bulutta kalmaz.
herhal ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri. -
ben içeri düştüğünden beri on kere döndü dünya
ona sorarsaniz lafi bile edilemez, mikroskopik bir zaman
bana sorarsaniz on senesi ömrümün -
seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum... -
işte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
dünya, her zamankinden güzel, dünya.
dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
bir tren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
bir kat daha seviyorum konukları.
ve sıcak her zamankisinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap