• "yarın, bugünü yaşanabilir hale getiriyordu. kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı! lotonun çıkma ihtimalini, aşık olunacak insanla tanışma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini içinde barındıran o sihirli sözcük: yarın. gelecek iyi bir sermayeydi. yaşadığımız sürece bitmeyen anapara gibi." *
  • mazilerin şekillendirdiği muammalar zamanı.
  • "ben geleceğin hiçbir yerde yazılı olmadığına derinden inanıyorum, gelecek bizim ona yaptıklarımız olacak."
    (amin maalouf, "ölümcül kimlikler")
  • "gelecek gerçekleşmeden çok önce kendini dönüştürmek için içimize girer." rainer maria rilke
  • ''gelecek de bir gün gelecek'' adını sanını hatırlamadığım bir reklamda geçiyordu bu cümle.. gelecek üstüne düşünmeye başladığımda aklıma geliyor hep...

    belirsiz bir gelecek bekliyorsa sizi, ister istemez kaygı dolu günler geçiriyorsunuz.. işte böyle zamanlarda hiç geçmez sandığınız şimdi ve hiç gelmez sandığınız gelecek içiçe geçiyor; biri için derin sancılar çekiyor, bir diğeri için ise ister istemez hala hayal kurmaya devam ediyorsunuz... sonra gün geliyor, badireler atlatılıyor.. mücadelelerden galip çıkılıyor... şimdi ve gelecek yer değiştiriyor; gelmez sanılan gelecek geliyor hem de yanında yeni bir sancılı şimdisiyle...

    kısır bir döngü gibi evet...

    aslında olmayan bir şey gelecek.
  • "ne varsa yarım kalmış, geleceğindir
    bir kez girilmiş sokaklar
    açılmamış kapılar"*
  • insan gelecegi ve insanligin gelebilecegi noktayi dusundugunde bir seyleri kacirdigi hissine kapiliyor ister istemez.

    1000 sene once yasamis birinin patates kizartmasini, ketcapi, cikolatayi kacirdigi gibi ben neleri kaciracagim acaba? bugun ucaga bindigimde bana dunyanin en siradan olayi gibi gelse de 200 sene once insanligin en buyuk hayaliydi ucabilmek. simdi bana bilim kurgu gibi gelen uzay yolculugu 200 sene sonra gundelik bir olay mi olacak? dunya disi koloni kurabilecek miyiz? bin sene önce bunlara kafa yoran var miydi bilmiyorum. ama komik geliyor, dedim ya. bugun dunyanin en cok tuketilen bitkileri patates, domates, misir bin sene once yoktu. yani vardi da eski dunyada bilinmiyordu. acaba ben neleri bilmiyorum?

    komik cidden.
  • kaza anında zaman yavaşlıyormuş. ayrıntılar daha bir hatırlanıyormuş. james joyce tek gözüyle kahinlik yapadursun şimdi masalına tüm kazalar iyi işlenmiş birer kaside beyiti gibi. gelecek içimizde yeni doğmuş bir impala yavrusudur. doğar doğmaz sekmeye başlar metrelerce. duygusal hemofiliye tutulmuş bir anemik gibi yılların ve saatlerin ve günlerin modüler aritmetiğidir bizi öldüren.

    bu durgunluk, bu kurumaya bırakılmışlık ayrıntılı ve renkli bir dövmeden başka bir şey değildir.

    takıntılı bir obsesifi buğday tarlalarında başaklarla ve sayılarla yalnız bırakmaktır tahmin gücünü sınamak. günler haftaların, haftalar ayların piçleridir ve ne yaparsanız yapın yarın, size çekilmiş usturuplu bir siktirden ibarettir. tüm alacaklarınızı kredi kartı ile yaparsınız.

    yola bakmanız gerekirken siz hep direksiyona bakmışsınızdır ve bir bakarsınız ki yol çatallanmış. işte o zaman geriye dönmekten başka şansınız kalmaz. geçmişe sarılırsınız. yol uzar gider, devleriyle, masallarıyla, krallarıyla...

    bir su başı bulur ve yüzünüzü yıkarsınız.
  • gelecek dünden başlarmış.
  • gelmesinin beklenmemesi gerekendir. gelecek her an gelir,gelir geçer, gelip gider.

    abc:
    a yazarken, c gelecektir. şu an ise hem a hem de c geçmiştir. hayat da, bir cümledeki harflerin, kelimelerin; şimdiki, gelecek ve geçmiş zamanları aynı satır üzerinde yaşaması gibidir. gelecek geçmiştir, geçerken uğramıştır, geçmiştir. geçmişi bırakmıştır ardında.

    öznesi olmayan belki de gizli öznesi kendinde gizlenen bir fiil gibidir, hem de gereklilik kipindedir.
    + gelecek!
    - kim?
    + gelecek gelecek.
    - ne zaman?
    + gelecekte.
    - gelirken bir kilo umut, yarım kilo sevinç getirsin. evde kalmamış hiç.
hesabın var mı? giriş yap