• cumhuriyet halk partisi'nin 36. olağan kurultayı öncesi ilhan cihaner ve selin sayek böke'nin delegelere, chp üyelerine ve türkiye’ye çağrısıdır.

    https://www.gelecekicin.biz/

    --- spoiler ---
    kurultay ve gelecek için açık çağrı
    partimizin 36. olağan kurultayının delegelerine, tüm chp üyelerine ve türkiye’ye çağrımızdır:

    geçmişi biz kurduk, geleceği de biz inşa edelim!

    bütün karanlığa rağmen umut kapıda duruyor. bu açık çağrımız işte bu umut dolu geleceği kurmak için...

    devletler, sınırlar, kurumlar, kimlikler, değerler alt üst oluyor. yeni dünya düzeni; şiddet, terörizm, göç, iklim değişikliği, artan eşitsizlikler, emeğin kazanılmış haklarının geriletilmesi, kimlik siyasetinin ön plana çıkmasıyla dönemimize damga vurdu.

    ancak bu hegemonya çöküyor. egemenler bu çöküşü, otoriter rejimler inşa ederek ve aşırı sağı güçlendirerek ertelemeye çalışıyor. bir yandan da bu çöküş, ezilenlerin ve sömürülenlerin, sol değerler etrafında örgütlenmesiyle daha eşit, daha özgür, daha demokratik bir geleceğin kurulması için de tarihsel bir fırsat yaratıyor.

    ezilenlerin ve itiraz edenlerin hayaleti yeniden meydanlarda dolaşıyor.

    türkiye’de de benzer bir tarihsel fırsatın eşiğindeyiz...

    bugün türkiye’nin karşı karşıya olduğu eşitsizlik ve adaletsizlikler, saray rejimi’nin dayattığı neoliberal ekonomi anlayışı ve din istismarcısı siyasal islam’ın tekçi, baskıcı dayatmasından kaynaklanıyor. bu rejim artık yapısal sınırlarına dayandı. bu rejimin türkiye’ye vaadi, daha fazla hukuksuzluk, daha fazla baskı, daha fazla yoksulluk ve savaş... meclis işlevsizleştirilmiş, anayasa fiilen yok edilmiş, parti genel başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları tutuklu. ülkemizin nerede ise yarısı yerel yönetimlerde demokratik temsil hakkından yoksun kalmış durumda.

    ancak umut büyük...

    saray’ın, devletin bütün olanaklarını kullanarak cumhuriyet devrimlerine saldırmasına ve baskısına rağmen toplumun tüm ilerici kesimleri, en somut örneklerini gezi’de, “hayır” iradesinde, adalet yürüyüşü’nde gördüğümüz bir karşı duruş sergiliyor; başta laiklik olmak üzere cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarını koruma iradesini gösteriyor.

    gelinen noktada, bu iradenin, bir kurucu siyaset olarak inşa edilmesi sorumluluğu önümüzde duruyor. bu siyaset, kapsayıcı bir sosyal demokrat programa ve antifaşist mücadelenin gerektirdiği örgütlenmeye dayanmalı. zamanın ruhu dünyayı ve türkiye’yi sağ siyasetin değerleriyle okuyan değil, sosyal demokrasinin ilkeleri ışığında, sınıf temelli, emekten yana, kendi ideolojik çizgisi ve toplum talebi konusunda net bir sol siyaseti çağırıyor.

    kurultay çok önemli bir fırsat...

    36. olağan kurultay, türkiye’yi demokrasiye taşıyacak iktidar yürüyüşü için gereken; ideolojik, kurumsal ve örgütsel değişimin gerçekleştirilmesi için çok önemli bir fırsat. bu nedenle kurultay, genel başkan değişikliği, kişisel dayanışma ve delege sayısı yarışına indirgenmemeli. kurultay, ülkenin sorunlarına dair partinin net bir siyasi çizgi ve tavır geliştirmesi için fikirlerin tartışıldığı bir zemine dönüştürülmeli.

    chp’nin olağanüstü rejim karşısında her türlü meşru demokratik aracı kullanmakta kararlı, toplumsal muhalefetin enerjisini siyasete taşıyacak sosyal demokrat bir alternatifi türkiye’nin önüne koyması tarihsel bir görevdir. chp benzeri bir tarihsel görevi cumhuriyetin kuruluş yıllarında yerine getirmişti. mustafa kemal atatürk önderliğinde emperyalizme karşı verilen ilk bağımsızlık savaşını cumhuriyet’le tamamlamış, devrimlerle de dünyaya ilham vermişti. bugün de, sloganlara hapsedilmemiş ve içeriğinden soyutlanmamış atatürk devrimleriyle, evrensel sosyal demokrat değerleri günümüz için bütünleştiren yeni bir devrimci siyaseti var etmek görevimiz.

    ülkemizde son dönemde olağanüstü koşulların derinleştiği her kritik dönemeçte muhalefetin tavrı, koşulların ağırlaşmasının önüne geçemedi. 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde aday belirlenmesi süreci, savaş tezkerelerine ilişkin geliştirilen tutum, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavır, yenikapı mitingine ilişkin tutum, 16 nisan referandumu gecesi gayrimeşru sonuç karşısında tepkisiz kalınması ve benzeri örneklerde tekrar tekrar yaşadığımız gibi bu “siyasetsizleşme” süreci kalıcı bir politik çizgi ve yönetim tarzı haline getirildi. chp’nin tarihi sorumluluğu, daha fazla zaman kaybetmeden, akp faşizmini aşarak, türkiye’yi laik, özgür, demokratik bir sosyal hukuk devleti olarak yeniden ayağa kaldırmaktır.

    bu anlayışla;

    toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücü ve öncüsü olan chp, “sürekli ohal” rejimini normalleştirmeyen, gayrimeşru olanı meşrulaştırmayan, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefeti örgütlemeli. bugün olağanüstü koşullara rağmen, muhalefet olağan dönemin siyasi araçları ve yöntemlerine sıkışmış durumda. bu doğrultuda, chp, meclis içindeki mücadeleyi bir siyasi tavırla birleştirmeden, “olağan dönemin yasama faaliyeti” olarak sürdürme anlayışına son vermeli. ohal rejimi sona erene, asgari demokratik bir ortama geçilene kadar ve adil, güvenli bir seçim ortamı sağlanana dek, meclis’te aktif boykot, meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli.

    partimiz siyasal islam ve neoliberalizme cepheden karşı çıkmaktan çekinmemeli. bir kitle partisinin kapsayıcılığı, ‘’ideolojik belirsizlik’’ tuzağına düşmeden, temel ilkelerini net olarak tarif etmekten ve bu ilkelere dayalı bir gelecek hayalinde toplumu ortaklaştırmaktan geçer. chp’nin kuracağı siyaset, akp’nin dayattığı siyaseti toplumun iradesi sanan ve bu duruma uymak için kendisini değiştiren, kendi kimliğine yabancılaşan değil; kendisi olarak, mevcut düzeni değiştirmek iddiasında olmalı.

    cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerinin savunulması, akp’nin tanımladığı biçimiyle “muhafazakar hassasiyetler”, “güvenlik”, “millilik”, “konjonktür” gibi gerekçelerle ihmal edilmemeli. bu değerler tavizsiz biçimde sahiplenilmeli. bu yaklaşımla, örneğin kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politikalarıyla terör arasına sıkıştırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek kalıcı toplumsal barışı sağlamakta kararlı sosyal demokrat bir çözüm çerçevesi ortaya konulmalı. bu doğrultuda, cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan; laiklik, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ve tavizsiz savunulmalı.

    akp faşizmi karşısında direnen toplumsal muhalefetin bütün ilerici unsurlarını siyasete ve partimize taşıyacak siyasi katılım mekanizmaları, meclisler/forumlar gibi yatay örgütlenme biçimleri kullanılmalı. bu siyasi dönüşüm ve örgütlenmenin gereği olarak, parti adına kararlar parti kurullarında alınmalı, bu kurulların seçimleri demokratik biçimde yapılmalı. belediyelerin ve genel merkezin örgüt seçimlerine açıktan/örtülü müdahalesi olmamalı, partinin kadroları blok değil çarşaf liste yöntemiyle belirlenmeli.

    bu değerler ışığında siyaset yapan bir chp, türkiye’nin de geleceğini değiştirecek.

    ülkemizin birikimine güveniyoruz. biliyoruz ki; milyonlar özgürlük, eşitlik, laiklik ve demokrasiyi ayağa kaldırmaya hazır. şimdi sıra bizde. kurultayımızda belirlenecek yönetim organlarımızın, tarif ettiğimiz doğrultuda oluşması için tüm partililerimizi beraber olmaya çağırıyoruz.

    36. kurultayın delegelerine, chp üyelerine ve türkiye’ye çağrımızdır:

    geçmişi biz kurduk, geleceği de biz inşa edelim!

    selin sayek böke ilhan cihaner
    chp izmir mv chp istanbul mv
    --- spoiler ---
  • özlediğimiz hareket.

    not: editlenecek
  • desteklediğim oluşum. partiye çeki düzen lazım.
  • chp icinde ideolojik durusu olan, sosyal demokrat tavrini ortaya koyan bir grup her daim vardi. 9 eylul 1992'de yeniden kurulusun ardindan 1993'te taslagi ve 1994'te son versiyonu yayinlanmis olan programa bakarsaniz bu sosyal demokrat durusu cok net gorebilirsiniz. bunun temelinde o zamanki kadroda ismail cem, henuz donmemis ertugrul gunay ve 70inden sonraki halinin aksine gayet solcu bir baykal'in olmasi yatar.

    bugun de chp'nin bu sol kanadi ilhan cihaner ve boke'nin kaleminden muthis bir bildiri paylasmis. bu bildiri chp'nin yakin gelecekteki ideolojik yaklasimini sekillendirme potansiyeline sahiptir. velev ki olmadi, bu bildiride ortaya konulan siyaset yaklasimi toplumsal bir ihtiyacin tezahurudur. bu ihtiyac oyle veya boyle, orada veya burada kendi arzini yaratacaktir.
  • altına imzamı atacağım bildiri. varolsun iki vekil de. sol bir partiye yakışır bir duruş sergilenmesi gerekliliği ortada. halkın evlatlarının terör bataklığında can verdiği yerde güç sahiplerinin çocukları saraylarda yalılarda oturmakta. ancak yine de en vatansever o güç sahipleri ve onların çocukları oluyor. halk buna kayıtsız kalmaz yeter ki kendine güvenen söylediklerinin arkasında duran sesi gür çıkan günlük siyasetin içinde savrulmayan bir ışık görsünler yeter. toplum gerçekten sıkıştı, bunaldı, umutsuz, mutsuz. anneler babalar, çalışanlar, öğrenciler, herkes. toplumun sol değerler üzerine konuşan bunun üzerine siyaset inşa eden bir aktöre ihtiyacı var, bunu bekliyor. cumhuriyet halk partisinin tarihsel misyonu gereği bu ihtiyaca cevap vermemesi en büyük ihanet olur.

    inanın zor değil! bir yıl değil, bir gün değil, bir saatte değişir koca ülke.

    kişisel not: yükselen sağ karşısında boğulduğumu hissediyorum ve tek çare olarak barajı geçemeyeceğini oyumun boşa gideceğini de bilsem tkpye oyumu vermeyi düşünüyorum. çünkü sağ bu kadar yükselip solun bu denli aciz kalmasını sindiremiyorum, bu artık mutsuzluğu da aşıp çaresizliğe evrilen bir süreç, ben bunu kabul etmiyorum.
  • (bkz: sol cesaret)
  • siyasete aklım erdi ereli çok fazla bildiri, çok fazla manifesto, çok fazla basın açıklaması gördüm, okudum. ama hepsi de balon olup uçtular. patlamadılar bile. çünkü icraate koyulmadı bile çoğu. değil yıllar, günler geçtikçe unutulup gittiler. çok uzak örnek vermeyeceğim 15 temmuz darbe girişiminden 1 hafta sonra kemal kılıçdaroğlu taksim'de miting yaptı. mitingde de bir bildiri yayınladı. ve mitinge katılanlar ellerini havaya kaldırarak onayladılar. bir karar verildi, sözler verildi. şu an o 10 maddelik bildirgeyi kim hatırlıyor? açık söyleyeyim kemal kılıçdaroğlu'nun kendisi bile hatırlamıyordur şu an.

    hatırlamak için;
    (bkz: 24 temmuz 2016 taksim bildirgesi)

    ayrıca gelecek için biz ekibi kılıçdaroğlu'na isyan bayrağı kaldırıp kılıçdaroğlu'nun listesinde yer aldı. (nefi kara hariç) bu bile ciddiye almamam için bir neden. kemal derviş'i övüp, parti sola yönelmeli diyen bir kadını ciddiye alamayacağım.

    ayrıca;
    (bkz: #74018666)
  • 2019'da kılıçdaroğlu'nu kaybetmesi için öne sürüp, bile bile ona seçimi kaybettirdikten sonra chp'nin başına hdp'den daha hdp'li birini getirecek hareket. bunların bütün hesabı 2019'dan sonrası için.
    atatürkçü chp seçmenini, hdp'ye kalkan etme, hdp uğruna sokağa dökme projesi.
    imfci selin sayek böke neoliberal politikalara karşı çıkıp, sınıf temelli siyaset yapacakmış.
    yalçın küçük gibi hele hele hele hele diyorum. .
  • merakla ve ilgiliyle takip ediyorum bu hareketi.
    gizlenerek, saklanarak üretilen, korkakça söylenen sol söylem yerine, göğsünü gere gere sol söylemlerde bulunmaları, üretmeleri ilgimi çekiyor. plan ve programa dayalı çalışmaları ya da arkadan iş çevirmeden isteklerini söylemeleri merak uyandırıyor şimdilik.

    okuyabildiğim kadarıyla, kendilerini tartışmaya açtılar ve biraz geriye çekilip tepki ölçüyorlar. ne yazık ki hala "geçmişin bekçiliğini yapmakla" meşgul olan ulusalcılık/kemalizm ve türevlerinin başarısız olacağını görmekte ve buna alternatif olabileceklerini göstermek istiyorlar.

    yolları açık olsun.

    yukarıda yazdıklarıma ek yapılabilir eleştiriler çoğaltılabilir ama benim bugün için söylemek istediğim şey, kullandıkları tasarımlar, renk seçimleri, seçtikleri logo.
    ilk olarak dikkatimi çeken şey *logo olarak kullandıkları tasarım oldu (*logo olarak o tasarım mı kullanılacak bilmiyorum).

    kullanılan font, vaat ettikleri şey için basit ve sönük kalmış. sınırlanmış ve bir ağırlık altında ezilmiş hissiyatı yaratıyor. tasarımda kullanılan kırmızı çerçeve ve çerçevenin dışına taşan lacivert hareketli çizim sınırlara sığmama ve taşma hissiyatını bize verse de, kullanılan renkler yine çok pasif ve memur ağırlığından kurtulamamış.

    *logolarını gördükten sonra twitter adreslerine ve internet sitelerine baktım.
    https://www.gelecekicin.biz/
    https://twitter.com/gelecekicinbiz

    internet siteleri daha temiz bir tasarım olmuş bir iletişim biçimi olarak kabul edilebilir bir tasarım.

    fakat twitter üzerinden paylaştıkları tasarımlar yine vaat edileni karşılamıyor.
    buruşmuş kağıt görseli üzerinde kullanılan memur ağırlığındaki kırmızı ve mavi renklerle yazılmış mesajlar ve sağ altta leke gibi duran *logo.
    tasarımın uyandırdığı hissiyat bürokratik ağırlık altında ezilmişlik.

    bunlar benim naçizane görüşlerim.
    derin bir analiz kastırmadan bu işlerle uğraşan birinin gözünden ilk görüşte, nasıl gözüktüklerini anlatma çabası.
hesabın var mı? giriş yap