• chp icinde ideolojik durusu olan, sosyal demokrat tavrini ortaya koyan bir grup her daim vardi. 9 eylul 1992'de yeniden kurulusun ardindan 1993'te taslagi ve 1994'te son versiyonu yayinlanmis olan programa bakarsaniz bu sosyal demokrat durusu cok net gorebilirsiniz. bunun temelinde o zamanki kadroda ismail cem, henuz donmemis ertugrul gunay ve 70inden sonraki halinin aksine gayet solcu bir baykal'in olmasi yatar.

    bugun de chp'nin bu sol kanadi ilhan cihaner ve boke'nin kaleminden muthis bir bildiri paylasmis. bu bildiri chp'nin yakin gelecekteki ideolojik yaklasimini sekillendirme potansiyeline sahiptir. velev ki olmadi, bu bildiride ortaya konulan siyaset yaklasimi toplumsal bir ihtiyacin tezahurudur. bu ihtiyac oyle veya boyle, orada veya burada kendi arzini yaratacaktir.
  • altına imzamı atacağım bildiri. varolsun iki vekil de. sol bir partiye yakışır bir duruş sergilenmesi gerekliliği ortada. halkın evlatlarının terör bataklığında can verdiği yerde güç sahiplerinin çocukları saraylarda yalılarda oturmakta. ancak yine de en vatansever o güç sahipleri ve onların çocukları oluyor. halk buna kayıtsız kalmaz yeter ki kendine güvenen söylediklerinin arkasında duran sesi gür çıkan günlük siyasetin içinde savrulmayan bir ışık görsünler yeter. toplum gerçekten sıkıştı, bunaldı, umutsuz, mutsuz. anneler babalar, çalışanlar, öğrenciler, herkes. toplumun sol değerler üzerine konuşan bunun üzerine siyaset inşa eden bir aktöre ihtiyacı var, bunu bekliyor. cumhuriyet halk partisinin tarihsel misyonu gereği bu ihtiyaca cevap vermemesi en büyük ihanet olur.

    inanın zor değil! bir yıl değil, bir gün değil, bir saatte değişir koca ülke.

    kişisel not: yükselen sağ karşısında boğulduğumu hissediyorum ve tek çare olarak barajı geçemeyeceğini oyumun boşa gideceğini de bilsem tkpye oyumu vermeyi düşünüyorum. çünkü sağ bu kadar yükselip solun bu denli aciz kalmasını sindiremiyorum, bu artık mutsuzluğu da aşıp çaresizliğe evrilen bir süreç, ben bunu kabul etmiyorum.
  • hala içinde geleceğe dair (gram da olsa) umut barındıran ülkem insanı için kanalize olunabilecek tek kanal.

    bu kadar iddialı bir cümleyi bana kolay kolay herhangi bir oluşum kurduramaz (yakın hissettiğim tip dahil) ancak bu başka, bildiğiniz her şeyi unutup siyaset üstü düşünün biraz, yukarı doğru çekilin ve ülke haritasına kuşbakışı bakın, nüfus dağılımındaki sağ baskınlığa rağmen hala savaşmaya (ve gerektiğinde barışmaya) değer pek çok değer bulunduğunu gözardı etmeyin.

    bir parti oluşumuna gidilecekse bakarsın adını u*p koyarlar, adı u2 gibi kısa olur öz olur diye de notumu düşeyim hehe (sonradan çok saçma da gelebilir şu anki fikrim bu)

    konuya daha fazla girersem doygunluğa ulaşıp alışık olduğunuz şekilde tembelleşirsiniz. kalanını kendiniz araştırın.
  • temelsiz değişim çağrılarındansa, kulak verilmesi gereken gruptur. yıllardır eleştirdikleri siyaset önce chp'yi ardından türkiyeyi uçuruma sürüklemiş ve çaresiz bırakmıştır. bu grup bu eleştirileri yaparken marjinal olmakla yaftalansa da yılların ardından haklı oldukları açık şekilde ortaya çıkmıştır.

    tüm bunları göz önüne alıp, şu anda yaptıkları eleştirileri de dikkate almak gerekli diye düşünüyorum. lider değişsin, o gitsin bu gelsin gibi temelsiz değişim çağrıları yerine neyin değişmesi gerektiğini açık olarak tartışıp sağa çeken türkiyeye bir sol alternatif yaratabilme ihtimalini konuşabilmeliyiz.

    hala chp'den umudu olan dostlarıma takip etmelerini tavsiye ediyorum.
  • 2 şubat 2024 tarihinde yaptıkları açıklama aşağıdaki gibidir.
    ne kadar haklı olduklarını görmek isteyenler 31 mart 2024 ankara chp ilçe adayları başlığını takip edebilir.
    31 mart yerel seçimlerinin ülkemiz ve partimiz açısından önemi tartışmasızdır.

    geniş kitleleri umutsuzluğa sürükleyen genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yerel seçimlerde yaşanacak bir gerilemenin ülkemize maliyeti çok daha fazla olacaktır. bu nedenle partimizin karar alıcılarının politik tutumları ve özellikle- aday belirleme süreçlerini yönetme biçimleri her zamankinden daha önemlidir. bilindiği üzere mevcut yönetimimiz büyük bir “değişim” iddiasıyla kurultayımızı kazanmış bu süreçte başta parti içi demokrasi olmak üzere sözler verilmiştir.

    duyduğumuz sorumluluk gereği, sürece ilişkin aşağıdaki değerlendirmeleri yapmayı zorunlu buluyoruz.

    iktidarın izlediği kutuplaştırıcı düşman siyaseti yerel seçimleri de genel seçim havasına büründürmektedir. bu tuzağa dikkat edilmekle birlikte genel siyasete dair alinan tutumların, ülke genelinde yerel seçimlere de yansıyabileceği unutulmamalıdır. bu bağlamda nato'nun genişleme sürecine verilen desteği doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz. iktidarın halkın iradesiyle seçilmiş ve aym'nin bağlayıcı kararına rağmen hukuku ayaklar altına alarak, can atalay nezdinde topluma gözdağı vermesine karşı daha güçlü tepkiler örgütlenmelidir. başarıya seçimleri de içine alan topyekûn bir mücadele ile ulaşılabilir.

    öncelikle kurultay sürecine dair gerilim ve kırgınlıklar, kişisel ego ve hırslar, kariyer planları karar süreçlerine yansımış ve vahim tablolar oluşmuştur. bu süreçte maalesef önemli ölçüde parti hiyerarşisi, hukuku ve önseçim göz ardı edilmiştir. bu nedenle başta ankara ve istanbul olmak üzere birçok yerde apolitik adaylaşmalar gerçekleşmiştir. özellikle ankara'da, genel seçimlerde yaşanan sağ partilere 39 milletvekili verilmesi hatasına, belediye başkan adaylarının belirlenmesinde de düşülmüştür. en azından henüz ilan edilmemiş yerlerde ve belediye meclisi üyeliği adaylarının belirlenmesinde bu hataya düşülmemelidir. sadece genel merkez yöneticilerinin değil onlar adına davranan/davrandığını iddia eden kişilerin de bu konuda özenli olması gerekir. adayların çoğunlukla atama yöntemi ile belirlendiği göz önünde tutulursa ortaya çıkabilecek kırgınlıklar büyük sorunlar yaratacaktır.

    2019 yerel seçimlerinde belli başlı büyük şehirler kazanıldığı halde partimiz, genel seçimlerde anlamlı bir başarı elde edemedi. bunda "rozetsiz belediyecilik" yaklaşımının ve sağdan devşirilen adayların etkisi olduğu tartışmasız. aynı hatanın birçok yerde tekrar edildiğini gözlemekteyiz. parti yönetimini 'yarıştıklarımızdan', akp/mhp eskilerinden aday devşirmemeye ve aday belirlemeyi derebeyi yöntemiyle siyaset yapma eğilimindekilere ciro etmemeye çağırıyoruz. bu süreçte ideolojik ve politik olarak yetkin üyelerin önü açılmalıydı. onayı sol değerlerden alıp, iş yönetmeye gelince sağ kadrolara ve politikalara savrulmayı her şeyden önce tabanımıza ve kurultay iradesine haksızlık olarak görüyoruz.

    bazı partililerimizin seçim sonrası hesapları içerisinde olduklarını kaygıyla izliyoruz. bu yaklaşımın yoldaşlık hukukuyla bağdaşmayacağı açıktır. “ben yoksam batsin parti” tutumunu doğru bulmuyoruz. ancak "eleştiri yapılır gene oy verilir" yaklaşımına sığınılarak aday belirleme süreçlerinin kişilerin keyfine, ahbap çavuş ilişkilerine bırakılmasını, dayatmaları da kabul edilemez buluyoruz.

    bu uyarılarımızı saklı tutarak tüm partililerimizi 31 mart yerel seçimlerini farklı bir gelecek yaratma zeminine dönüştürmeye, dayanışma içerisinde seçimleri kazanmak için mücadeleye çağırıyoruz.
    gelecek için biz
  • azerbaycan-ermenistan savaşı hakkında skandal bir bildiriye imza atan grup şeysi.

    işgalci ve sistematik soykırımı ermenistan'a tek laf edilmeyen bildiri (haber7)->

    konuya o kadar uzak ve o kadar yabancılar ki; bildiride çözüm önerisi olarak "derhal ateşkesin sağlanması ve işgallerin sonlandırılmasına dönük agit ve bm güvenlik konseyi kararlarının uygulanması müzakere için güçlü bir başlangıç olacaktır" deniliyor.

    kardeş, sorun zaten ermenistan'ın agit ve bm kararlarını uygulamaması!!! ermenistan bu kararları uygulasa zaten ortada problem kalmayacak. ortada problem yoksa neyi müzakere edeceksiniz?

    bm'nin 822, 853, 874, 884 no'lu kararları ermenistan'ın işgalci olduğunu ve işgal ettiği topraklardan derhal çıkması gerektiğini söylüyor. üstelik 30 yıllık ermenistan işgali sırasında defalarca ermenistan müzakere masasını terketti. aamlar hak, hukuk tanımıyor. sizin çay grubunuz bunca zamandır bir arabuluculuğa oyunmadıda, azerbaycan ermenistan ordusunu patates yapınca mı aklınız başınıza geldi?

    "milli" olun demiyorum ama bari köstek olmayın. ateşkesin yolu basit. ermenistan işgal ettiği topraklardan kayıtsız şartsız çıkacak ya da her geçen gün binlerce askerini kaybetmeye devam edecek.

    çay çorba grubuna not: haklının yanında olmamak, "tarafsızlık" değildir.
  • siyasete aklım erdi ereli çok fazla bildiri, çok fazla manifesto, çok fazla basın açıklaması gördüm, okudum. ama hepsi de balon olup uçtular. patlamadılar bile. çünkü icraate koyulmadı bile çoğu. değil yıllar, günler geçtikçe unutulup gittiler. çok uzak örnek vermeyeceğim 15 temmuz darbe girişiminden 1 hafta sonra kemal kılıçdaroğlu taksim'de miting yaptı. mitingde de bir bildiri yayınladı. ve mitinge katılanlar ellerini havaya kaldırarak onayladılar. bir karar verildi, sözler verildi. şu an o 10 maddelik bildirgeyi kim hatırlıyor? açık söyleyeyim kemal kılıçdaroğlu'nun kendisi bile hatırlamıyordur şu an.

    hatırlamak için;
    (bkz: 24 temmuz 2016 taksim bildirgesi)

    ayrıca gelecek için biz ekibi kılıçdaroğlu'na isyan bayrağı kaldırıp kılıçdaroğlu'nun listesinde yer aldı. (nefi kara hariç) bu bile ciddiye almamam için bir neden. kemal derviş'i övüp, parti sola yönelmeli diyen bir kadını ciddiye alamayacağım.

    ayrıca;
    (bkz: #74018666)
  • merakla ve ilgiliyle takip ediyorum bu hareketi.
    gizlenerek, saklanarak üretilen, korkakça söylenen sol söylem yerine, göğsünü gere gere sol söylemlerde bulunmaları, üretmeleri ilgimi çekiyor. plan ve programa dayalı çalışmaları ya da arkadan iş çevirmeden isteklerini söylemeleri merak uyandırıyor şimdilik.

    okuyabildiğim kadarıyla, kendilerini tartışmaya açtılar ve biraz geriye çekilip tepki ölçüyorlar. ne yazık ki hala "geçmişin bekçiliğini yapmakla" meşgul olan ulusalcılık/kemalizm ve türevlerinin başarısız olacağını görmekte ve buna alternatif olabileceklerini göstermek istiyorlar.

    yolları açık olsun.

    yukarıda yazdıklarıma ek yapılabilir eleştiriler çoğaltılabilir ama benim bugün için söylemek istediğim şey, kullandıkları tasarımlar, renk seçimleri, seçtikleri logo.
    ilk olarak dikkatimi çeken şey *logo olarak kullandıkları tasarım oldu (*logo olarak o tasarım mı kullanılacak bilmiyorum).

    kullanılan font, vaat ettikleri şey için basit ve sönük kalmış. sınırlanmış ve bir ağırlık altında ezilmiş hissiyatı yaratıyor. tasarımda kullanılan kırmızı çerçeve ve çerçevenin dışına taşan lacivert hareketli çizim sınırlara sığmama ve taşma hissiyatını bize verse de, kullanılan renkler yine çok pasif ve memur ağırlığından kurtulamamış.

    *logolarını gördükten sonra twitter adreslerine ve internet sitelerine baktım.
    https://www.gelecekicin.biz/
    https://twitter.com/gelecekicinbiz

    internet siteleri daha temiz bir tasarım olmuş bir iletişim biçimi olarak kabul edilebilir bir tasarım.

    fakat twitter üzerinden paylaştıkları tasarımlar yine vaat edileni karşılamıyor.
    buruşmuş kağıt görseli üzerinde kullanılan memur ağırlığındaki kırmızı ve mavi renklerle yazılmış mesajlar ve sağ altta leke gibi duran *logo.
    tasarımın uyandırdığı hissiyat bürokratik ağırlık altında ezilmişlik.

    bunlar benim naçizane görüşlerim.
    derin bir analiz kastırmadan bu işlerle uğraşan birinin gözünden ilk görüşte, nasıl gözüktüklerini anlatma çabası.
  • secim sonuclari ile ilgili onemli tespitlerde ve cagrilarda bulunmus chp icinde daha cok sesi cikmasi gereken hareket. vallahi biz cihaner'i ozledik.
  • 2019'da kılıçdaroğlu'nu kaybetmesi için öne sürüp, bile bile ona seçimi kaybettirdikten sonra chp'nin başına hdp'den daha hdp'li birini getirecek hareket. bunların bütün hesabı 2019'dan sonrası için.
    atatürkçü chp seçmenini, hdp'ye kalkan etme, hdp uğruna sokağa dökme projesi.
    imfci selin sayek böke neoliberal politikalara karşı çıkıp, sınıf temelli siyaset yapacakmış.
    yalçın küçük gibi hele hele hele hele diyorum. .
hesabın var mı? giriş yap