• tam bir geri kalmışlık örneği. adama "çocuğun yüzde 80 olasılıkla engelli olur" diyorlar, ama uyarılan kişi bana mısın demiyor. üreme güdüsünün kölesi olmuş genetik engelli, uyarılara rağmen çocuk sahibi oluyor ve bir insanı hayat boyu ekstra zor bir hayata mahkum ediyor. ne diye? soyu sürsün diye.

    kimse "ama keller de bir tür engelli" demesin, engelli nedir hepimiz biliyoruz.
  • fiziksel ve ya zihinsel engelli bir bireyin bakımı, eğitimi, meslek edinmesi, toplumda bir yer edinip kendi hayatını sürdürmesinin çok zor, neredeyse imkansız olduğu bir ülkede yaşıyoruz. en basitinden ilkokullarda 2-3 katlı binalarda asansör olmadığından çocuğu okuyabilsin diye her sabah çocuğu kucağına alıp merdivenlerden çıkıp sınıfına götüren, bütün gün tenefüslerde tuvalete gitmek isterse diye kucağında taşıyıp merdiven indirmeye hazır bekleyen anne babalar var. yollarda görme engellilere kılavuzluk edecek şekilde düzenlenmiş kaldırımlar olmadığı gibi, kaldırımların hali sağlıklı bir insan için bile tehlikeli yamuk yamuk kaldırımlarda çocuğu zarar görmesin diye, 20 li yaşlarına gelmiş ve zorluklarla da olsa meslek edinmiş çocuğunu her sabah koluna gidip işe kadar götüren sonra geri getiren yaşlı ana babalar var. sağır dilsiz ve ya görme engelli çocuklara eğitim verme sorumluluğunu üstlenmekten kaçınan okullar var, bu nedenle okul okul dolaşıp çocuğunu kabul edecek bir okul bulamayan, engelli çocuklara özel eğitim veren kurumlara ulaşmayı hayal bile edemeyen aileler var. anne yabancı baba türkken, türkiyede yaşıyorken, sırf down sendromlu çocukları eğitim alabilsin diye, işi gücü bırakıp anne nin vatandaşı olduğu, engelli çocuklara eğitim konusunda başarılı olan bir ülkeye yerleşebilen nadiren şanslı örnekler var.
    bu durumda türkiye şartlarında kendisi bütün bu zorlukları yaşamış, zorluklarla okumuş, belki meslek edinebilmiş belki edinememiş bir kişinin, aynı zorlukları çocuğunun da yaşayacağını ancak kendi ana babası gibi ona destek olamayacağını, gerekirse okul merdivenlerinden sırtında taşıyamayacağını bilerek, engelli olacağı yüksek ihtimalli de olsa çocuk yapmakta ısrar etmesi, bencillik denilemese bile oldukça düşüncesiz bir davranuş gibi geliyor bana da. özellikle kendi engelli olduğundan, çocuğun bütün bakımını ihtiyaçlarını eşinin karşılaması gerekecekse, bu konuda öncelikle eşinin fikrini önemsemeksizin çocuk istemesi ise bencillik.
    bahsedilen genetik engellelilerin aynı zamanda görünür fiziki rahatsızlıkların yanısıra pek çok sağlık sorunu(örneğin iskeletindeki sorunlar nedeniyle sık sık ameliyat olması, sürekli ağrı ya da iç organlarında fonksiyon bozuklukları çok sık görülüyor), sürekli hastanede bakıma ihtiyaç duyması vs. düşünüldüğünde, çocuğun bu şekilde engelli doğması büyük bir olasılıksa çocuk yapmaktan kaçınma, içindeki evlat isteğini bastırma, çok daha özgecil bir yol.
    ancak korunulmasına ve bu konuda özen gösterilmesine rağmen, hamile kalınması halinde, bu çocuğun engelli de olsa doğmasına karar vermek, yalnız anne babayı ilgilendiren bir durum. bu halde bir bencillikten değil, çok zor bir karardan bahsedilebilir ancak. hele ki 10 haftalık normal kürtaj süresinden sonra ancak bebeğin gelişimi aşamalarında testlerle belirlenen bir anomali halinde, sen engellisin çocuğun da engelli olacak, o bebeğin doğmasına izin vermek bencilliktir diyenleri, akla fikre davet ediyorum. zira bu konu o çocuğun sorumluluğunu üstlenecek ana baba dan başka kimseyi ilgilendirmez.
  • doğrudur, bencilliktir. hatta bazen orospu çocukluğu seviyesine ulaşır. ancak genel toplum ahlakı ve tabuları tarafından desteklenir. yine toplum tarafından desteklenen bir diğer bencillik örneği de organ nakli gereken çocuğuna organ sağlamak için kardeş yapma olayıdır. alenen organ hırsızlığı olan bu olay toplum tarafından kabul ve teşvik edilmektedir.

    gelelim öbür konuya. anlamını bilmediğiniz kelimeleri cümle içinde kullanmayın olum rezil oluyosunuz... nasyonal sosyalizm akımını destekleyen kişi anlamına gelir nazi. bildiğin ülkücü hareket yani. hitlerden önce de vardı, bugün hala var. amma nasyonal sosyalizmin nazizm diye kısaltılması hitler zamanına tekabül ettiğinden, nazi kelimesi hitler tarafından çok önemli görülen ari ırk yetiştirme fantazisini de içine almış bir terimdir. hitler nasyonalizminin haricinde(bunu bugün sürdüren neo-nazi örgütleri hariç yani) radikal naziler olayı biraz yanlış anlayıp "mensubu olduğun ülke ve millete kayıtsız şartsız hizmet etmek ve korumak, çıkarlarını diğer ulusların çıkarlarının üzerinde tutmak" ilkesini "bizim millet en büyük millet yayaya şaşaşa sizin milletin kızları çirkin olum yemeğiniz bile çok iğrenç ıyy" minvalinden başlayarak ayrımcılık, dışlamacılık ve ırkçılğa doğru yolculuk etmişlerdir.
    --- ara not ---

    aklı başında okuyan her insan tarafından görüleceği üzere nazizm desteklenmemiştir. şahsen bırak ırkçılığı, nasyonalistliği global sosyalist bir dünya görüşüm vardır. götünden anlayanlar düşüncelerini buraya değil kentsel atık taşıma sistemine(bildiğin kanalizasyon) aktarsın.
    --- ara not ---

    yukarıdaki tamamı doğru olmayan, yeterince ayrıntı içermeyen kısa özetten de anlaşılacağı üzere, bir kişinin kendi ihtiyaç yada isteklerini, toplumun ihtiyaç, istek, vicdan gibi değerlerinden üstün görmek ve ortaya çıkacak bireyin hak, eşitlik ve geleceğini göz önünde bulundurmamak suretiyle çocuk sahibi olmasını eleştirir bir görüşe sahip olmak nazizmle ilişkilendirilebilecek bir olgu değildir. nazizm ve ırkçı nazizm bireyi etnik kökeniyle değerlendirirken sözü geçen düşünce yapısı yada görüş, kişinin etnik kökeni gibi seçemeyeceği birşeyi değil, aksine yaptığı seçimi eleştirir. "nasyonel" kelimesinin anlamı bakımından getirdiği fiillerle zıt olarak "topluluğa ait ve/veya topluluğa yönelik" fiiller barındırmaz. bir bireyin yaptığı seçimi bireyin özel durumu üzerinden değerlendirir ve tenkit eder.

    çok şükür kendi fikirlerime gelebiliyorum.

    tanımda da söylediğim üzere büyük bencillik ve duruma göre ağır orospu çocukluğu. insan soyunun geleceğine hizmet etmediği gibi kişinin çocuk yetiştirmek için gerekli şefkat ve kendini bilmek özelliklerini barındırmadığını gösterir bir aktivite. engelli bireyin hakları dersen, sevişme hakkını kimse elinden almıyor arkadaşım. "sağlığını, güvenliğini ve eşit geleceğe sahip olmasını sağlayabileceği çocuk sahibi olma" hakkını da elinden alan yok. örneğin yeterince zengin yada yüksek sosyal statüdeki bir engellinin tüp bebek ve embriyo seçme yöntemiyle tamamen sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesinde sorun yok. ama bu şansı ve geleceği çocuğuna veremeyecekse, öncelik çocuğun haklarındadır çünkü onun seçme hakkı yok.

    düşüncelerimi daha fazla açmaya vaktim yok şuan belki bir gün editler genişletirim, yukarıda lafını ettiğim iki önemli nokta hakkında birer küçük izahat cümlesi yazmam şart.
    1-çocuğun seçme hakkı yoktur, yani ana babanın engelli çocuk doğurma olasılığından hariç, çocuğun sosyal ekonomik fırsatları, çocuğa sağlayabilecekleri imkan eğitim, ilgi alaka gibi herşeyi düşünmesi, götüne güvenmiyorsa o çocuğu yapmaması gerekir, bu sorumluluğu sadece genetik bozukluğun soya aktarılması ile sınırlamak yanlış.
    2-sağlığını, güvenliğini ve geleceğini teminat altına alabileceği çocuk yapmak, kişinin illa ki engelli olmasına gerek yok, anne babanın çocuklarına aktaracağı kalp, şeker, epilepsi, kanser gibi tüm genetik faktörleri düşünmesi gerekir. bu mevzu bazı tabulara yaslanır. eğer toplum olarak kardeşine organ yada ilik sağlamak için bebek yapılmasını onaylıyorsa, embriyo manipülasyonu ve genetik mükemmelleştirilmiş embriyo gibi şuan yasak olan şeyleri onaylaması gerekir. bu uygulamalar ebeveynin çocuğunun sağlığını garanti altına alma yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlayacak şeylerdir. bugün bir hamilenin sigara içmesi tenkit edilen birşey ise, amniyotik sıvı testiyle özürlülük tespiti vs gibi yöntemler, ultrasonik muayeneye gerek görmeyen çiftleri ayıplayıp doğru yolu göstermeye çalışıyorsak şuan etik dışı diye tanımlanan bu yöntemleri de kabul etmemiz gerekir. yok toplumlar bu tabularından vazgeçmiyorsa, ozaman kardeşine organ çalmak için çocuk yapmak da suç olmalı, anne karnında özürlü doğacağı belirlenen ceninin düşürtülmesi de suç olmalı.
  • yaşanmış hikayedir, cam bebek doğuran kadının, ailede yapılan genetik araştırma sonucu, doğuracağı tüm bebeklerin de aynı problemle doğacağı söylendiği halde, 2 cam bebek daha doğurmasına ne denir? tekerlekli sandalyede yaşayan, kıpırdattığınız zaman bile kemikleri tuz buz olan 3 çocuk.
    bir de bu örnek var.
    http://www.sabah.com.tr/…diler_yine_de_dogumu_secti

    üzerinde çok iyi düşünülerek karar verilmesi gereken durum. bu durumda ben ne yapardım bilemiyorum.
  • beyinsizliktir.
    icgudunuze ve cocuk sevgisi denilen sacma sapan uydurmaniza sicayim.
  • genetik engellilik ne demek sorusunu sorduran başlık.

    hepimizin dna'sında mutasyona uğramış, doğal halinden sapmış dünya kadar gen bulunmakta. bu genlerin bazısı hastalıklara sebep olmakta, bazısı da sessiz sessiz varlığını sürdürmekte, bir sonraki kuşağa aktarılmak için çaktırmadan beklemektedir. yani aslında hepimiz genetik engelliyiz. bunu bi kabullenin artık rica ediyorum!

    her engellilik durumu genlerle de aktarılmaz bu da ayrı bir sorunsal. yanılsamalarla aklınızı bulandırıp çıkmaza düşmeyiniz sevgili sözlükçüler!

    bu entry yi okuyan sen! evet evet, sen. bakma sağına soluna. benim genlerim aslan gibi, dünyanın en mükemmel genlerini ben taşıyorum diye kasım kasım kasılıyorsun ama yemezler anam! kimbilir senin genetiğinde çocuklarına aktaracağın ne mutasyonlu genler var ve senin sayende bu mutasyonlu genler doğada var olmaya devam edecek.

    çok bencil gördüm seni!
    bence üreme ve senin hastalıklı genlerin doğaya yayılmasın. ne dersin? bence süper çözüm.

    aslında başlığın açılma amacı bu bahsettiklerimiz de değil. genetik danışmanlık verirken böyle ailelere maalesef çok rastladık.. anne karnından alınan amniyon sıvısı bir dizi prosesten geçirilmiş ve o sıvı içerisinde bulunan bebeğe ait kromozomlara ulaşılmıştır. kromozom analizi yapılmış (ki bu süreç yaklaşık 20 gündür) ve bebeğin genetiği ile ilgili birçok bilgiye ulaşılmıştır. örneğin çocuğun down sendromlu olacağı kesindir ve aileye bunu açıklarsınız.. bu o kadar zor bir andır ki ben burda ne yazarsam yazayım o dakikaları ifade etmem olanaksızdır..

    anne-baba çocuklarının sağlıklı olduğunu düşünmekteler ve sizin ağzınızdan çıkacak kelimeleri beklemektedirler. zor da olsa bi şekilde söylersiniz.. önce tepki gösterirler. haklı olarak.. kabullenmek bir süreçtir. ama çok fazla zaman da yoktur.. önce esip gürlerler. sonra evlerine giderler. ertesi gün tekrar gelirler. bu nasıl bir hastalıktır, onları neler beklemektedir gibi yüzlerce soru sorup anlamaya, durumun ciddiyetini kavramaya çalışırlar. 1-2 dakikalığına o çiftin yerine kendinizi koyup bir düşünmenizi öneririm. nasıl bir karar verirdiniz?

    aradan 2-3 gün geçer. bu arada küretaj için belirlenmiş son tarih hızla yaklaşmaktadır. anne-baba adayı alıp verirler, ne yapalım, nasıl yapalım, her seçeneği etraflıca düşünmeye başlarlar. ama bu nasıl bir süreçtir?? tahmin edebiliyor musunuz? kadın karnındaki çocuğun engelli olacağını (farzı misal down sendromu demiştik) biliyor ama kabullenme sıkıntısı çekiyor. tahlil sonucundan şüphe ediyor ama başka bir yerde tetkik yaptırmak için fazla zaman da yok.. ama tek veri tahlil sonucu da değildir bu arada. ultrason sonuçları da bu bulguyu desteklemektedir...

    düşünülür, düşünülür, düşünülür... elbet bi karara varılır. ama varın siz düşünün bu karar verme sürecini...

    zor değil mi? hem de çok zor..

    o nedenle her ne kadar dışardan bencillik gibi görünse de bu kararın birçok alt parametresi vardır. zırt diye kesip atmak hiç de kolay değildir.

    edit:imla
  • evet bencilliktir. bir de empati yoksunu yazmamışlar mı buna savunanlara. asıl empati yoksunu sizsiniz.

    entry'lerden birinde yazılmış. cam adam hastalığı varmış çocukta, ayağa bile kalkamıyormuş, sürekli kemikleri kırılıyormuş. ömrü boyunca da böyle olacak.

    bir empati yapın bakalım, böyle bir hayat yaşamayı mı tercih edersiniz hiç yaşamamayı mı?

    yirmi yaşına gelmenize rağmen annenizin sizi yıkadığını bir düşünün bakalım hoşunuza gidecek mi? hiçbir şeyi tek başınıza yapamadığınızı hayal edin. güzel değil, değil mi?

    daha da konuşmayın o zaman. tabii ne olacak ya zırt pırt kemiklerim kırılsa deli gibi acı çeksem diye düşünüyorsanız yapacak bir şey yok. siz de çocuk yapmayın, engelli değilsiniz ama geri zekalısınız.
  • tam bir geri kalmışlık örneği. adama "yüzde 50'sin, tek bildiğin alkol ve cinsellik karşıtlığı" diyorlar, ama uyarılan kişi bana mısın demiyor. üreme güdüsünün kölesi olmuş idrak engelli, uyarılara rağmen çocuk sahibi oluyor ve bir insanı hayat boyu ekstra zor bir hayata mahkum ediyor. ne diye? soyu sürsün diye.

    kimse "ama iyi niyetli dinciler de bir tür engelli" demesin, engelli nedir hepimiz biliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap