• babası olay açığa çıktıktan sonra kendini öldürmüş ve şu notu bırakmıştır

    "the world will never understand."

    evet anlamadık orospu çocuğu
  • hakkında okuduklarım baya ilgimi çektiğinden yıllarca onu gözlemlemiş olan nörolinguist susan curtiss'e şuanki durumu ile alakalı mail attım.*
    susan curtiss'in genie ile ilgili bir röportajı için: https://youtu.be/zvu0ma2cf2a

    genie'nin şuanki hali: https://media.bizarrepedia.com/…nie-wiley-today.jpg

    mailde hala onunla ilgili araştırma yapıp yapmadığını, şuanki durumunu, bulunduğu yeri ve konuşup konuşmadığını bizleri anlayıp anlamadığını sordum. gelen cevabı aynen kopyalıyorum: "dear aloscuk,
    ı do not see her any more, regrettably. ı believe she is still in california and doesn't really speak but does still understand some language."

    çevirirsek:
    "sevgili aloscuk, ne yazik ki onu artık görmüyorum. sanırım hala californiada ve hala konuşamıyor sadece konuşulanları biraz anlıyor."

    araştırmacı gazeteciliğimin sonuna gelmiş bulunmaktayız. umarım iyisindir genie kalbimiz seninle.
  • babası tarafından hayatı elinden çalınmış , boşa heba edilmiş , aslında tamamen sağlıklı olmasına rağmen zorla özürlü hale getirilmiş kişi.hikayesini okuyunca çevremde bir akrabamın da aynı şekilde yıllarca kızını bir odada zincirli bir şekilde büyütmesi geldi aklıma.fakat bu durumdan daha farklı olduğu için öyle olmak zorundaydı bizimkisi.ruh ve sinir hastalıkları hastanesi ağır vaka olduğu için belli bir süreden fazla müşahade altında tutmuyordu ve ailesine geri teslim ediyordu.ismi meliha'ydı.köyde dedemlerin hemen altındaki evde oturuyorlardı.meliha küçükken geçirdiği bir rahatsızlık sonucu beyin fonksiyonlarından bazılarını yavaş yavaş yitirmiş.hareket olarak bir sorun yoktu fakat düşünme ve konuşma olarak günden güne geriliyordu.zamanla saldırganlaşmaya başlamıştı.o kadar ki yanına yaklaşılmıyordu.hastaneye yatırdılar bir müddet sonra ailesi olduğu için geri iade ettiler.geldiğinde daha kötüydü.geceleri çığlıklar atıp adeta köyü inletiyordu.herkes üzülüyordu duruma ama yapacak hiç bir şey yoktu.hatta o zaman çok moda olan tv programlarından birisi bile gelmişti yardım edilmesi için.kimseden yardım falan gelmedi.bir gün meliha'nın annesini bahçede gördüm meliha'ya yemek götürüyordu.meliha'nın kaldığı oda evin dışındaydı.onu merak etttiğimi görmek istediğimi söyledim.sadece nasıl yaşadığını merak ediyordum.kabul etti.sonradan çok pişman oldum gördüğüme çünkü hâlâ aklımdan çıkmıyor o görüntü.kaldığı odada ışık olmadığı için karanlıktı.ışık olmamasının sebebi kendisinden kaynaklanıyor çünkü ışık takılsa bile kırıyormuş.pencereleri kırdığı için tahta ile kaplıydı.içerisi filmlerde gördüğümüz vahşet sahnelerinden farksızdı.anca filmlerde görebileceğiniz bir atmosfer yani.karyolanın köşesine oturmuş bize bakıyordu.belinden bağlıydı.bağlı olmadığı zaman kapıyı kırıp dışarı çıkabiliyordu.yemeğini önüne koyduk , dışarı çıktık , kapıyı kitledik.tam o esnada içeriden şangır şungur sesler geldi.ben korktum ama annesi alışmış.yemekleri önce devirip sonra yiyiyormuş.bu şekilde 20 yıl kadar yaşadı meliha.ben ilk gördüğümde hastalığı henüz yeni başlamıştı.8-9 yaşlarındaydım.3 sene önce öldü meliha.oda demeye dilim varmadığı o kafeste ölü bulundu.

    şimdi bu kızın hikayesini öğrenince meliha gibi kaybolup gitmiş bir hayat olduğunu görünce geldi aklıma meliha.ikisi de çocuk olamamış , genç kızlığını yaşayamamış , sevgilileri olmamış.karanlık odada heba olup giden bir ömür.
  • bu kızın hikayesini okuyunca bikaç hafta etkisinden çıkamadım. ama internette hiç şu anki hali ile ilgili bir video ya da resim yok, en fazla 30 lu yaşlarında annesiyle çektirdiği bir resmine rastladım sonrası tamamen gizem.

    yazanlara göre babası kızı beyin özürlü zannediyormuş, bu yüzden onu 20 aylıkken bir odaya tıkıp 13 yıl boyunca çıkartmamış. evde çıt çıkınca adam deliye döndüğü için evde fısıltıyla konuşuluyormuş ve odasından hiç çıkarılmayan bu kız 15-20 kelime dışında hiçbir kelimeye maruz kalmamış. kıza odasına tıkıldığı günden beri deli gömleği gibi bir şey giydirmişler, ellerini ve ayaklarını da hiç kullanmamış. o güne kadar süt lapasıyla beslenmiş ve babası yavaş yediğinde yemek tasını yüzüne boşaltıyormuş o yüzden yemekleri hiç çiğnemeye bile alışamamış.

    ben okurken kıza kıyamadım ve çok üzüldüm, özürlü filan da değilmiş kız kurtarıldıktan sonra dil öğretilmeye çalışılmış ama bebekken beyni gelişemediğ için kelime öğrense bile grameri asla çözememiş. şu an da 50 küsür yaşında ve hala konuşamıyor.

    şurada beyin gelişimiyle ilgili bir resmi var:
    http://www.orble.com/im/009/08/extremeneglect.jpg
  • bilimsel araştırmalar için kobay olarak kullanıldığını düşündüğüm günahsız zavallı bir kurban. zira babasının arkasında bıraktığı not, bunu üstü kapalı itiraf ediyor gibi. fakat böyle bir ihtimal olsaydı herhalde herkesten önce noam chomsky dile getirirdi.
  • her ne kadar hayatı bir ızdırap olsa da, genie insan psikolojisi için önemli adımlar atılmasında öncü olmuştur.

    babası 12 yaşına gelene kadar genie ölmezse onu serbest bırakacağına dair eşine söz vermiştir ancak böyle bir zulüme neden olan bir insanın sözünü tutması beklenemez.

    nitekim genie 12 yaşına kadar hayatta kalabilmeyi başarmıştır. 12 yıl boyunca bu fotoğrafta gördüğünüz odada kollarından beşiğe bağlı olarak verilen aşırı sınırlı yemek stoğundan günlük(belki de haftalık) besinini almaya çalışması ve ses çıkarması durumunda dövülmesine rağmen tam 12 yıl boyunca hayatta kalmayı başarmıştır: http://firsttoknow.s3.amazonaws.com/…enies-room.png

    sözünü tutmayan baba üzerine evin annesi bu ızdıraba dayanamaz ve kocası ile çok büyük bir tartışmaya girerek evden kaçar.

    genie uzmanlar tarafından ilk kez incelendiğinde yürümeyi ya da konuşmayı bilmiyordu. izlediğim belgeselde yine de ona ilk kez gülmeyi öğrettiklerini farkettim çünkü klinikteki ilk görüntülerde adeta ruhu sömürülmüş ufak bir kız çocuğu varken ilerleyen zamanlarda objektifi farkedip ona gülümsüyordu.

    genie 12 yıl boyunca yeteri kadar beslenmediği ve hiç hareket etmediği için çok zayıf bir bünye ve kemik yapısına sahipti dolayısı ile yürümeyi öğrenme aşamasında zamanla "bunny walk" adı verilen kendine has bir yürüme tarzı geliştirdi: https://upload.wikimedia.org/…nie_(feral_child).jpg

    diğer bir ilginç olay ise dili henüz öğrenmediği zaman dahi genie yaşadığı travmaların bazılarından bahsedebiliyordu:

    "father hit arm. big wood. genie cry ... not spit. father. hit face – spit. father hit big stick. father is angry. father hit genie big stick. father take piece wood hit. cry. father make me cry. father is dead." gibi...

    evet, genie hala yaşıyor, nerede olduğu, ne yaptığı büyük bir sır. ancak o karanlık odada 12 yıl boyunca nasıl hayatta kalmayı başarabildiği, daha da büyük bir sır olarak kalacak.
  • dünya o kadar adaletsiz bir yer ki melek de olsanız bazen direkt kötülüğün orta yerine doğuyorsunuz. daha doğmadan yazılıyor bütün kaderiniz. genie'nin hikayesi de bunlardan işte. belgeseli izlerken en çok iç acıtan kısım, 13 yıl boyunca böylesine büyük bir zulme maruz kalan bu dünyalar tatlısı kızın tüm yaşadıklarına rağmen etrafına nefretle ve korkuyla değil, merak ve sevgiyle bakabilmesi. yarım yamalak anladığı dünyaya, insan denen o acımasız yaratığa hala daha sıcacık gülümseyebilmesi.

    gerçek görüntülerinden oluşan belgeseli ve filmini online izlemek için:
    belgeseli: https://www.youtube.com/watch?v=vjzolhcrc8e
    filmi: https://www.imdb.com/title/tt0273822/
    noam chomsky röportajı: https://www.youtube.com/watch?v=-30zchk1ydk

    filmin imdb adresinde yapımcı/yönetmenin tutarlılık eleştirilerine verdiği bir yanıt da mevcut:
    http://www.imdb.com/user/ur1230625/
  • videosu:

    http://alkislarlayasiyorum.com/…wiley-yabanii-cocuk

    hassas ve duygusal bir insansanız seyretmeyin :/
  • 13 yaşına kadar zalim babası tarafından bir odaya kadar kapatılan ve böylece dil edinimi için elzem olan kritik dönemi geçen, çevresiyle etkileşime girme imkânı olmadığı için chomsky'nin bahsettiği dil edinim cihazı aktif hale gelemeyen ve bir tür feral child olan bu zavallı kızla ilgilenen bilim insanları ona, bir cin gibi bir anda ortaya çıktığı için genie, yani cin adını vermişler.
    (bkz: case study of genie)
  • bebeklik çağında orbitofrontal korteksin gelişmesi sosyal çevre yoluyla gerçekleşir. sosyal çevreden yalıtılmış bebekler üzerinde yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu çocukların orbitofrontal korteksleri olması gereken yerde sanki siyah bir nokta olduğu görülmüştür.

    1966'da çavuşesku'nun devlet politikası dolayısıyla(nüfusu ve işgücünü artırmak) dolup taşan yetimhanelerdeki çocuklar üzerine yapılan deneyler bu çocukların orbifrontal korteksinin gelişmediğini gösteriyor. yani en sosyal hayvan olan insandan başka bir şeye dönüşüyor bu çocuklar. karyolasında tek başına oturan, bakım verenin ilgisinden tamamen yoksun bebeklerden bahsediyorum. ki bu bebeklerden bazıları çalışanlar tarafından bakım zamanlarında hasbelkader biraz ilgi görmüş ve yapılan deney sonucunda bu bebeklerin dil gelişiminin diğer bebeklerden ileride olduğu sonucuna varılmış.

    1957 yılında doğan genie wiley'in ise durumu daha kötüydü; olabilecek en kötüsü belki. o kendi öz babası tarafından bir odaya hapsedilmişti. genie'nin ablası da babası tarafından (ağlamalarını duymak istemediği için) garaja kapatılmış ve bebekken ölmüştü.

    genie ise yürüme çağına geldiğinde bir lazımlığa deli gömleği giymiş gibi arkadan bağlandı. besin değeri düşük gıdalarla beslendi. babasını kızdırdığı zamanlarda bir odun parçasıyla dövülüyordu. 14 yaşına kadar bu yoksunluk devam etti.
    kurtarıcıları onu bulduğunda tepkisiz ve konuşamaz durumdaydı. iki yaşındaki bir bebeğin motor becerilerine sahipti. fiziksel olarak sekiz yaşında gösteriyordu. ucla çocuk hastanesine gittiğinde birkaç kelime biliyordu. 1971'den 1975'e kadar "aşırı sosyal izolasyonun gelişimsel sonuçlarını" araştıran akıl sağlığı enstitüsünün çalışma öznesi oldu. aynı zamanda vahşi çocuklar üzerinde araştırma yapan dilbilimciler için bulunmaz nimetti.

    genie'den önce dilbilimciler çocukların ergenlik çağından sonra dil öğrenemeyeceğini savunuyordu ta ki genie ile tanışana kadar. çünkü 14 yaşındaki genie'nin basit de olsa konuşmayı öğrenebildiği keşfedildi. ancak dilbilgisini değil yalnızca konuşmayı öğrenmişti. dil yetisi basit cümlelerden ibaretti. dilbilimci susan curtiss'e göre birçoğumuzun düşüncesi sözlü olarak dizgelendirilebilir ama genie bunu yapamıyor. ancak bu genie'nin bunları düşünmediği anlamına gelmiyor. dil yetisi gelişmediği için bunları sözel olarak ifade edemiyor yalnızca.

    genie wiley'in hayatı psikoloji ve dilbilimi başta olmak üzere birçok disiplinde yeni yollar açtı. umarım şimdi her neredeyse mutludur (mümkün mü bilmem) ya da umarım bir gün başka bir mümkün dünyada huzur bulur.
hesabın var mı? giriş yap