• hakkında okuduklarıma ve başardığı işlere dayanarak diyebilirim ki, dünya tarihinde gelmiş geçmiş en büyük devlet adamlarından biri, belki de birincisidir. amerika'yı dünyanın hakimi yapan her şeyin temelini atmıştır. ülkemizde amerikan tarihi hiç okutulmadığı için, bir çok insan sadece adını filmlerden bilir.
  • "yerlilerin işleviyle ilgili olarak kafalarda herhangi bir şüphe kalmaması için, george washington bütün yerli yerleşimlerinin ortadan kaldırılmasını teklif etti; thomas jefferson bu talihsiz ırkın kendi yok oluşunu doğruladığı yönünde bir fikir beyan etti; benjamin franklin de bu vahşilerin kökünü kurutmak için romun uygun bir araç olduğunu söyledi." eduardo galeano - espejos una historia casi universal

    (bkz: e pluribus unum/@ibisile)
    (bkz: kurucu babalar/@ibisile)
  • başkan olmadan 11 yıl önce 1778'de 'the get quit of negroes' adlı calismayi yazan ilk mr. president. öldüğünde 150'den fazla siyahi kölesi vardı. döneminde, kuzey bölgeleri arasında köleliği kaldıracak söylemler yayılmasına rağmen kendisi, köleliği ülkesinin ekonomik refahı için şart görmüştür.
  • 17 eylül 1796'da yaptığı konuşmadaki tespitleri dikkat çekicidir.

    “belirli bir millete sevdayla bağlanmaktan kaçınınız. başka bir ülkeye nefret yahut sevgi duyguları beslemeyi adet edinen milletler köleleşirler, kendi görev ve çıkarlarını unuturlar. zira bir millet ortaklık hayaline kapılarak başka bir millete bağlandı mı, bu ikincisinin kavgalarına boşu boşuna karışır. üstelik ona imtiyazlar tanır. bu ise kendisinin sömürülmesine yol açmakla kalmaz, başka ülkelerinin düşmanlığını ve misillemelerini de üstüne çeker. büyük ve güçlü bir ülkeyle öyle bir ilişki kuran küçük yahut zayıf bir millet, ötekisinin uydusu olmaktan kurtulamaz. yabancı entrikaların aleti durumundaki kişiler, güvenini ve alkışını kazandıkları halkı aldatarak, onun çıkarlarını başkalarına teslim etmesini sağlarken, bütün bunlara karşı çıkan gerçek yurtseveler şüpheli duruma düşürülüp lanetlenebilirler.”
  • bizim trablus eyaletindeki hasan dayı ile anlaşama imzalayan abd'ni kurucu babalarından olan zat-ı muhterem.

    olay şöyle gelişir. payitahta en uzak eyaletlerden olan trablus eyaleti beyi hasan dayı, ek gelir sağlasın deyu korsanlık da yapmaktadır. devlet memuru maaşı neye yetecek?

    o sıralarda yeni yeni piyasaya çıkmağa çalışan abd'nin ticaret gemisi akdeniz üzerinden mısır'a yol almakta. hasan dayı çeker emaneti ve bu ticaret gemisini basar. ve ağzında şu cümleler dökülür;

    "imdi yeni dünya neyin gibi tevür bir diyardan gelüp, para kazanmak deyu bir şey yok. beyle bişe yoh. altunu veren düdüğü öttürür. evvela 650.000 altun, daha sonra ise her sene 12.000 altun verüp, anca geçersünüz."

    hasan dayı'nın bu şartlarını içeren trablus anlaşamasını george washington bey imzalayarak, onaylar. amerika birleşik devletleri 1796-1818 seneleri arasında bu anlaşamaya sadık kalmıştır.

    george washington döneminde, abd'nin ingilizce olmayan tek anlaşması ve vergi ödediği tek anlaşma böylece yürürlüğe girmiş olur.
  • 100 doların üzerinde olmadı gerektiğini düşündüğüm ilk amerikan başbakan.

    neden:

    1788 yılında savaştan yeni çıkmış amerika kıtasının başkanlık seçimleri yaklaşırken 1788 yılının nisan ayında halk tarafından o derece benimsenmiş bir savaşı kahramanı olmuştur ki oylardaki sonucu 100 yüz olmuştur. bu başarı şu ana kadar ki kırılmış rekor olmakla birlikte kendisini onurlandırmak adına (bkz: benjamin franklin)in bulunduğu 100 dolarlık banknotlardan kendisini kaldırtıp, george washington'ı o banknotlarda görmek isteriz. benjamin franklin kim ki zaten?
  • yirmi yıl eş dost arası dışında gülememiş. amerikan halkının ne kadar kahramanı ya da amerikanın kahramanlık anlayışını sorgulamak bir hayli uzun sürecek, biz bu adamın neden 20 yıldır gülmediği konusunu ele alalım.

    lider vasfı herkese yakışmıyor, bugünki liderleri değerlendirdiğimizde ne yazık ki türkiye'den ele alacağım, hemen hepsinin karizmatik ve sosyetik tavırları yetersiz. hitap biçimleri güçlü olsada bu yalnızca marş nevi borazan sesinden ibaret, ses tonunu ayarlamak da önemli, konuşurken söylediği şeylerin nereye gideceğini bir kaç sanise içerisinde zekice hesaplayıp konuşmak da.

    washington gülmeye programlıydı aslında, gerçekten araştırmak isteyen araştırsın "yok olmaz" diyen bana inansın, iman et demiyorum. washington yaptığı işlerle o kadar çok pohpohlanıyordu ki ağız yapısı gülmeye programlıydı sanki, bütün konuşmalarında güler, rakiplerine güler, eşine dostuna zaten güler, japonlara bile gülücük dağıtırdı.

    reisi cumhur olduğu zamanlarda ise hep somurttu. son 20 yılı somurtarak geçti çünkü parayı görünce yani amerikan başkanı olunca ağrıyan dişlerini tek tek söktürüp gümüşten takma bir diş yaptırdı. fakat yaptırdığı dişçi çok fena sorunlu bir takma diş yapmıştı, o zaman gerçi diş hekimliği için yüzyılın icadıydı bu fakat washington kardeş gülmek istediğinde dişler düşüyordu ve tam yirmi yıl boyunca sürekli gülen adam somurtmaya başladı. gülme yetisi elinden alınmıştı. ölümünden 10 yıl sonra çenelere monte edilen takma dişler icad edildi fakat yetişemedi.

    eğer son yarım asır içinde dünyaya gelmiş olsaydı, tarihe güler yüzlü bir lider olarak geçecekti fakat nasip değilmiş.

    aklıma reisi cumhurumuzun attan düşüşü geldi, washington o attan düşseydi kahrından ölürdü ya da o anda bir şekilde kafa gözü kırılma pahasına ayakları üstüne düşer, artsitlik yapar, konu attan düşmek değil attan nasıl karizmatik düştüğü üzerine olurdu. adam gülerken dişim düşer, amerikan halkı rencide olur bu görüntüden gibi bir dertle gülmeyi unutmuş, bizimkiler attan düşüyor tık yok.
  • yaşadığı dönemin şartları gereği sergilediği bazı ırkçı eylemler dışında biraz otoriter ama genel olarak vicdanlı bir devlet adamıdır. kendisine teklif edilen ömür boyu başkan olması yönündeki öneriyi elinin tersiyle geri çevirmiş, amerikan demokrasisinin oluşumuna önderlik etmiştir. abraham lincoln ile beraber amerikanın iki atatürk-sel figüründen biri olup, ona kıyasla daha çok sağcı/muhafazakar/cumhuriyetçi kesime hitap etmiştir.
  • birleşik devletler için partiler üstü bir yeri vardır ki kendisi oy birliği ile seçilen tek başkandır. özellikle siyasi tutumu dönemdaşlarına göre oldukça ılımlıydı. yürütmenin önemini erken anlamış ve anayasayı bu yönde ağırlık vererek yazdırmaya teşvik etmiştir. askeri kazanımları ile sivrilmiş bir kurucudur. 1789'daki kongrede kendisine 25000 dolar* maaş ödenmesi kararlaştırılmıştı ancak washington'ın durumu iyiydi ve bunu reddetti. kamu hizmetinin önemli olduğunu öne sürerek halkın refahına kullanılacak her kuruş önemlidir ilkesi ile hareket etmek istedi. washington’un kendine önerilen maaşı reddetmesi ile tehlikeli bir durum ortaya çıkmıştı. başkanlık görevi için, gelire ihtiyacı olmayan, sadece varlıklı kesimlerden adaylar çıkması gelenek olacaktı. oysa, abd’nin kurucu üyeleri, gelecekteki başkan adaylarının geniş bir kitleden çıkmalarını istiyorlardı. bu yüzden, kongrenin ısrarı üzerine, washington sonunda maaş almaya ikna oldu.

    demem o ki washington gerçekten dünya tarihinde ender rastlanacak bir kumandan, insan ve kurucu. ancak bu on üç koloni isyanı ile başlayan süreci kurtuluş savaşımız ve atatürk ile kıyaslayacak olursak nispeten daha kolay bir süreçti. birleşik devletlerin kuruluşunu küçümsemiyorum yalnızca bizim kuruluşumuz gerçekten dahan büyük imkansızlıklar içinde oldu. washington her zaman ülkesinde saygı ile anılan, hiçbir zaman küfür edilmeyen, yaptıklarını kıymeti bilinen bir adam. oysa atatürk bütün yaptıklarına rağmen kurtardığı kendi milleti tarafından kötülenen birisi oldu. bakıyorsun amerika neden şu an bu kadar güçlü diye. adamların tarih belleği o kadar diri ki yepyeni bir ülke olmasına rağmen dönemin roması kudretine eriştiler. eğer biraz değerlerimizi bilseydik şu anda çok güzel bir ülkede yaşıyor olacaktık. atatürk bunun için her şeyi yaptı ve hazırladı ancak ardılları olarak biz bunu beceremedik. tarih sahnesine 18. yy sonunda henüz çıkan commonwealth göçmenlerinin kurduğu bir devlet ile 8000 yıllık bir tarihi olan türk milleti. değerler her zaman önemidir, geçmişi bilmek geleceği şekillendirir.
hesabın var mı? giriş yap