• gerçeklerden kaçamazsınız.

    gerçek sevgi, gerçek aşk, gerçek dostluk, gerçek bir farkındalık ya da aklınıza gelen herhangi bir şey...

    gerçeğin tadını bir kez olsun bile alırsan, onu asla unutamazsın ve sahteliklerle kuşatılmış bilincinin parçası haline çoktan gelmiştir.

    kaçmaya çabalarsın umutsuzca...

    sonra kendini oyalamaya çalışırsın, kendini avuttuğunu zannedersin. modern dünyanın oyalamacaları bitmez; oyunlara dalarsın, sosyal medya zırvalıklarına gömülürsün, paramparça aşklar ve köpekler'deki gibi yitip gitmiş ilişkilerle sahte kurguların nesnesi olursun...

    ama gece o küçük kafanı yastığa gömdüğünde ve kendinle yalnız kaldığında, gerçek her yanını sarmaya başlar. hem de öyle bir sarar ki, artık gerçeklikten başka bir şey düşünemeyecek hale gelirsin.

    görünürde nefes alıyor olabilirsin, görünürde gülüyor olabilirsin, görünürde yaşıyor gibi dursan da; içten içe yüksek devinimli metal bir pervane gibi parçalar içini.

    kaçmaya çalıştıkça sahteliğe batarsınız, battıkça çırpınırsınız, çırpındıkça boğulursunuz...

    gerçek ise içinizde büyümeye devam eder, ta ki sizi kıskıvrak yakalayıncaya kadar.

    emin olun yakalayacaktır.

    boşuna kaçmaya çalışmayın, gerçeklerle yüzleşin ve korkmayın.

    bunca mutsuz, hayatını ıskalamış ve pişmanlık dolu insan neden var sanıyorsunuz?

    yarattıkları delüzyonların kurbanı oldukları ve zaman hepsinin sanrılarını parçalayıp bir kenara attığı için.

    çok geç olmadan, tembelliğinizi bir kenara bırakın ve gerçek için emek harcayın. çoğu kişi gerçeklerle karşılaşamıyor bile ya da farkında olmadan ellerinden kayıp gidiyor.

    siz bu aptal yığınsal kümenin, sefil bir parçası olmayın.

    kaçınılmazdan kaçamazsınız.
  • dogrulugu tartisilmayan ve suphe edilemeyecek kadar dogru olan sey.
  • kedi gibidir. götürüp uzağa bıraksan bile ertesi sabah kapında bulursun.
  • gercek kusursuz bir hastaliktir. - dostoyevski
  • insanlar zerre hazırlık, planlama, çalışma yapmadan gerçeği bekliyor. oh ne ala. gerçek gelse nerde yatıracaksın, neyle besleyeceksin, zaten havaalanında gördüğün zaman nasıl tanıyacaksın? herhalde biz gerçeği aramaktan çok, gerçek bizi arayıp duruyor.

    (bkz: dıt dıt dıt dııııt)
  • gerçek, uykudan uyandığında okuduğun kitabın etkisinde kalmak değil, aynada kendini görmektir. gerçek aynada gördüğün boş bakışlar değil, suratında yara halini almış sivilcelerdir. gerçek canının yandığını hissetmen değil, telefonun günlerdir bir kere bile çalmadığını hatırlamaktır. gerçek telefon ekranında telefon ahizesi ikonunu aramak değil, telefonu bırakıp kitaba geri dönme gereksimini tüm vücutta hissetmektir.
    gerçek 6 buçuk milyarlık dünyada yalnız olduğunu düşünmek değil, dışarı çıktığında etrafın ne kadar da değişmiş olduğunu görmektir.
    gerçek ordadır, gördüğündür. gerçek maskelenen ve bildiğimizi sandığımız değil, maskelenmiş olduğunu hissettiğimizde elde kalan acımasızlık ve boşluktur.
    gerçek, annenni özlendiğini ve ona ihtiyaç duyulduğunu bilmek değil, ne kadar zamandır uykuda öpülmediğini ve saçların okşanmadığını hatırlamaktır.
    gerçek artık gülmemek değil, gülmenin surata yabancılaştığını ve artık yakışmadığını düşünmektir.
    gerçek ruh yiyicidir, acıdır. iki dünya arasında kalındığında kişiyi yerden yere çarpandır. gerçek ruhun sıkışması değil, gözlerden akan yaştır.
    gerçek yalnız kaldığını düşünmek değil, etrafa bakıldığında kimsenin olmadığını görmektir, görülen yalnızlıktır.
    gerçek, bir pazar sabahı uyandığında, gördüğün kabusu hatırlamaya çalışmak değil, yüzünü yıkamak için baktığın aynada zona olduğunu apaçık görmektir.
    gerçek, yardım çağrısı için yapılan sessiz aktiviteler değil, gözünü açtığında kendini psikiyatrın verdiği reçeteyi alırken bulmaktır.
    gerçek sekstir, yalan olan aşk.
    bünyeyi uyuşturan değildir gerçek, uyanmaya başladığında hissedilen yoksulluktur.
    gerçek, düşlerinde yarattığın tanrılar ve krallıklar değildir, haberlerde izlediğin ve her defasında sana daha da uzak gelen insan manzaralarıdır. ilk yardım sinyalleri verilmiştir böylece: "sakin ol, kaçma bizden"
    gerçek, hayattan kaçma isteği değil, etrafındakilerin kaçık olduğunu düşünmeleridir.
    gerçek, iyi olmak için dua etmek değil, bileğinden boşalan kanın ne kadar hızla aktığını izlerken suratında oluşan yavan gülümsemedir.
  • “küçük şeylerden filizlenen, büyüyen balta girmemiş orman.
    ona yazgı diyoruz, ama masa saatinin içine nasılsa girip altı rakamının dibinde ölmüş kalmış küçük bir sinek de diyebiliriz. çünkü artık burada, bu dünyada her şey parçalar halinde ve her bir parça diğerinin yerine geçebiliyor. yadırgamıyoruz. çıldırmamız gerek ama yadırgamıyoruz. ben örneğin hem kendini beğenmiş biri hem bir akvaryum balığı olabiliyorum, tül tül yüzgeçlerimle aptallık ve ölüm taşıyorum. bu balık gerçeğin kendisi olabiliyor, ama gerçek daima biraz hüzünlüdür. gerçeği ararken bir yandan da bulduğumuz anda değiştirmeyi düşleriz. çünkü aynı zamanda gerçek daima biraz utanç vericidir.” *

    barış bıçakçı
  • vücutta alkol eksikliğinden kaynaklanan bir çeşit illüzyon.
  • az önce bir kamyondan öğrendiğim üzre, kahpe olan şey.
  • “gördüğüm bulutu,
    geyiğe benzetmek istiyorum,
    ama yapamıyorum.
    sevimli yalanlar gitgide azalıyor."

    yannis ritsos
hesabın var mı? giriş yap