• “her bir aileye 300 tane damızlık koyun vereceğiz. 300 damızlık koyunu alan ayrıca asgari ücret alacak. sigortasını da yapacağız. yem, ilaç, veteriner eksiği varsa onu karşılayacağız. sadece köyde arazi tapusunu ipotek olarak alacağız. 300 koyun 300 yavru verecek. bu yavruların tamamı da işletmemizin sahibine ait olacak. geri ödeme 300 tane doğacak yavru ile başlayacak. bu yavrular bir kaç ay sonra her biri 700-800 liraya satılabilir. bir senede 210 bin lira eder."

    bahçeli nin bu arkadaşların gizli koalisyon ortağı olmasına şaşmamalı. hesaba bak.

    beyimizin iddiasına göre bugün işi gücü bırakıp bu işe giren yılda 200.000 lira kazanacak.

    çünkü 300 koyun 300 yavru verir öyle oyunlardaki gibi , hiç hastalanmaz ve ölmez bu damızlıklar ve yavrular zaten yem filan ülkede bedava hatta yeme ne gerek var ülke yeni zelanda heryer mera. hem bi kaç aylık yavrular kesin en az 700 lira eder yüz binlerce kuzunun bir anda piyasaya çıkacağı yerde.

    şu adamlara bilinçli olarak oy veren insanlara hayranım.
  • türk tarımına katkısı olacak her projeye sempatiyle bakıyorum. buna fazlasıyla ihtiyacımız var. bu ülkenin tarımdan başka kurtuluşu yok.
  • teşekkürler sözlük tam geri döndüğum gün böyle bir jest yapılması... yalnız sedat abi benim maaş yatmış ama koyunlar ortada yok.
  • birincisi;
    böyle bir projeye ülkenin ihtiyacı var. büyük şehirlere göçün bu kadar arttığı, yatırımın homojen dağılmadığı, tarım ve hayvancılıkta bile dışa bağımlı hale geldiğimiz böyle bir zamanda bu ülkenin böyle bir projeye ihtiyacı var.

    ikincisi;
    doğru kişiler mi bu projenin başında olur. hiç sanmıyorum.

    böyle bir vaadin gerçekçiliğini tartışabilecek bir konumda değilim, bilgi sahibi olduğum bir konu değil. bilgi sahibi olan suserlar aydınlatırsa seviniriz
  • kendileri 1 milyon koyunu yavrulata yavrulata 40 milyona çıkardılar.
    tecrübelerine güveniyorlar.
  • (bkz: bitkoyun)
  • ''hem işinin patronu ol hem maaşını al'' bu cümlenin muazzamlığına bakar mısınız, adeta orgazm niteliğinde.

    açıklamanın sahibi bakanın soyadı da gerekli önlemler için ön bilgi veriyor ya nys.
  • ülkenin tarım ve hayvancılıktan sorumlu bakanının sektörün sorunlarından bu kadar uzak olması ülkede yaşanan et fiyatlarindaki yüksekliğin sebepleri hakkında ipucu vermektedir.
    fazla detaya inmeye gerek yok. teşvik kapsamında verilecek damızlık hayvanlar nasıl temin edilecek? ithalata gidilecekse malum ithal ırklar ülkemiz iklimine uyum sağlamamakta. yok damızlık verilecek yerli ırk hayvan ve mevcutta bizde var ise neden et fiyatları bu kadar yüksek. yapılacak işlemde muhtemelen a üreticisinden hayvan alıp b üreticisine satmak. sonuçta toplam hayvan sayısı aynı kalacak.
  • "şehirler çok kalabalık oldu, varoşlar boşalsın" mantığına hoş gelmiş bir uygulama. ancak bunun ne ülkenin plansız şehirleşmesine ne de tarım ve hayvancılık sektörüne faydası olmaz. tarım ve hayvancılık ciddi bir sermaye, bilgi birikimi altyapı, gerektiren bir iş kolu, köyde kalanın otomatik olarak yapacağı iş natürel orgaanik bir iş değil. öyle olursa amerikalıdan dört kat daha az gelirimiz olduğu halde iki üç kat daha pahalı et alırız (alamayız) dandik, antibiyotik manyağı olmuş tavuk eti dışında et göremez vatandaş..

    işin çaresi ölçek ekonomisi ile verimlilik artışıdır. bunun yolu da iki türlüdür, ya kamu yatırımı ile dev üretme çiftlikleri kuracaksın, köylü amcamı da orada tam sigortalı üç dört bin tl maaşla iş güvencesi ile verimli çalıştırmayı başaracaksın.. ya da özel girişim bu üretme çiftlikleri işine girecek, yani üç bin koyunu, minimum 500 sığırı olan adamlar yapacak. sermaye derinlikleri olacak, hastalık, fiyat dalgalanması, ekonomi kriz, girdi maliyetlerinde tırmanma gibi ilk aksilikte tefeci eline düşecek veya işleri tasfiye edecek, sırtında yorganı şehre göçecek bireysel rençber çoban aile üretim birimi olamaz. ayrıca özel girişim işçiyi gayet verimli şaapıyor, çalıştırıyor malum orda sıhıntı yok. ancak işçi iflah olmuyor. benim oyum soyulmaması şartıyla devlet çiftliğine...

    tüm tarım hayvancılık iktisadi tarihi bunların maksimum iki üç nesilde mülksüzleşmesi ve daha büyük ölçekli mülk sahibi muktedir toprak ağasına, vs.ye maraba olmasını anlatır. şimdi modernlik endüstri devrimi öncesinde olmayan bir seçenekleri daha var, şehre göçmek. ondan dolayı göçüyorlar da. işin gerçek çözümü olan büyük ölçekli verimli üretimde de size söyleyeyim, nüfusun maksimum %15'inin kırsal alanda yaşaması yeterli olur. dünyanın en büyük tarım ve hayvancılık üretim gücü amerika birleşik devletlerinde bu işlerle uğraşan nüfus %5 civarında. yani işin çözümü ne olursa olsun türkiye şehirleşmek zorunda. bunun da çaresi şehirleşmeye çocukça itiraz etmek değil, bunu tüm mevcut şehirlerdeki iş imkanlarını ve hayat standardanını (iş, eğitim, sağlık altyapısı imkanları nerdeyse eşit 50 tane 900 bin nüfuslu şehir yaratmak) yükseltmek. yoksa 15 milyonluk istanbul'u 20 milyon, adana ankara ve izmir'i 6şar milyon yapmaya çalışarak değil.

    kısacası, misafir misafiri istemez modunda herkes başkasının köylü akrabasının şehre gelmesine karşı çıkıp kendisini köyde kırsalda hayal edemezken, çözüm öyle bir çözüm olacak ki, şehirdeki girişimci amca, esnaf hatta pastoral beyaz yakalı büyük şehre 100 km mesafede veya anadolunun ortasında yatırım ve iş modeli olarak hayvancılık ve tarımı değerlendirecek. o zaman tarım ve hayvancılık işi yoluna girer.
    ancak konunun köyden kente göçü "engellemek" adlı saçmalığa çare olmayacağını bunun bir sorun değil durum olduğunu tekrar belirtelim.
  • bu tür projeler iş bilen köylü kurnazlarının, ama kelimenin tam anlamıyla köylü kurnazlarının iştahını kabartır cinsten projeler. hibe destek işlerinde ortalama bir çiftçinin ilk aklına gelen, karşılığında istenen tesis koşullarını nasıl kırpıp hibeyi nasıl daha rantabl hale getireceği. sera vs işlerinde serayı kurup onayı alıp sonra serayı tanıdığa satıp ona da hibe çıkartıp aynı serayı beş senede beş defa hibe için taşıyan efsane kurnazlar var. ilgilenen herkes bu ihtimallerle ilgileniyor. köy kısmını geçtim, genç/kadın girişimci işleri daha evlere şenlik. bunlardan daha ben kâr edene rastlamadım, borçla kapatıp cepten ödeyen çok gördüm ama. arada açılan işletmenin mobilyası, kirası, ekipmanı falan piyasaya tatlı para kazandırdı ama devletin katkısı (yani halkın vergileri) ve niyetlenenlerin birikmişleri buhar oldu.
    sermaye çok güzel el değişiyor bu adamların düzeninde.
hesabın var mı? giriş yap