• ilkokul 6. sınıfta matematik öğretmenim derse olan ilgisizligimden şikayet edip tahtaya çıkarmıştı beni...
    ben de ona kafamda başka sorular var demistim
    bana sorabilirsin dedi
    ilk sorum gezegenler neden dönüyor olmuştu
    2. sorum ise uzay boşluğuna düşersek bize ne olur

    sanırım beni anladığını düşünüyorum....
  • dönmesem olmaz
  • yazılanları okuyunca bir çok kişinin “gezegen” kavramını sadece dünya ile ya da en iyi ihtimale güneş sistemindekilerle sınırlandırdığını fark ettim.

    sen, “neden dönüyorlar” derken hangi gezegenleri kastediyorsun güzel kardeşim?

    çünkü;

    sınırları hakkında bilgi sahibi olunmayan evrenin görünürlüğü, insan gelişmişliğine paralel olarak artıyor. evrenin bir kısmının görünür olduğu aşikar, fakat gözlemlenebilen evren daha sınırlı, hata test edilebilir evren daha da dar. test edilebilirlik ve gözlemlenebilirlik niye önemli derseniz, anlaşılmak istenen “şeylere” dair ortaya atılan hipotezlerin değerlendirilmesi veriye bağlıdır. hipotez verilerle doğrulanır veya yanlışlanır (bilimin temel prensibi). bağımsız çalışmaların desteklediği hipotezler, “nesnel doğruluğa” yakınsar, sonra teoriye/yasaya dönüşür. teorilerin, hipotezlerden farkı, bazı durumları genellemesi ve ayrıca henüz gözlemlenmemiş/deneyimlenmemiş durumlara bile uygulanabilmesidir. daha doğrusu onlar hakkında öngörüde bulunabilmesidir. (bilimin temel prensibi)

    örneğin, newton’un, gezegenlerin hareketine dair yasasını ele alalım (kütle çekim yasası). newton’un güneş sistemindeki bazı gezegenlerin hareketini gözlemleyerek oluşturduğu hipotezi, sonraki yıllarda gök bilim alanındaki bağımsız çalışmaların ortaya koyduğu destekleyici veriler sayesinde genellenerek “yasaya” dönüşmüştür. hata daha önce hiç gözlemlenmemiş neptün, newton yasasının gerekliliğinin bir öngörüsü sonucunda keşf edilmiştir. uranüs, keşf edildikten sonra yörüngesinin newton yasasına uymadığı gözlemlendi (gözlemlenebilirlik ve test edilebilirlik). newton yasasının öngörüsüne göre uranüs yörüngesindeki uyumsuzluğun arkasında henüz bilinmeyen bir kütle çekiminin olması gerekiyordu. bu ihtimali değerlendiren dönemin matematikçileri ve gök bilimcileri, yaptıkları hesaplamalarla aradıkları boyuta bir kütleyi belirlenen koordinatlarda buldular, neptün. bum! (teorinin öngörme gücü.) bu newton yasasını perçinleyen bir zaferdi.

    ta ki!

    bilimsel serüven, hiç satranç bilmeyen birinin oyunu izleyerek anlamaya çalışmasına benzetilebilir. zamanla oyun hakkında bilgisi artan izleyici, bir süre sonra bazı durumları genelleyecek ve hatta hamleler hakkında öngörü de bile bulunacaktır. ta ki, oyunculardan biri daha önce izleyicinin hiç görmediği yeni bir şey yapana kadar.

    neptün’ün keşfinden sonra, merkür'ün de güneş etrafında newton yasasına uymayan bir yörünge izlediği gözlemlendi. neptün’ün keşfinden tecrübe sahibi olan gök bilimciler, bu durumun sebebinin, yine keşf edilmemiş bir kütle etkisi olduğunu düşündüler. hesaplamlar yapıldı, kütlenin güneş ve merkür arasında bulunabileceği koordinatlar belirlendi, hata bu gezegene bir isim bile verilmişti “vulcan”. fakat vulcan bulunması gereken yerde değildi. güneş’e çok yakın olması sebebiyle, ışıktan fark edilmediği düşünüldü. doğru gözlem için güneş tutulması olayı beklendi. fakat yine de gözlemlenemedi, çünkü öyle bir kütle yoktu. peki merkür’ün uyumsuz yörüngesinin sebebi neydi? bu sorunun cevabı için 20. yy beklemek gerekiyordu. einstein’ın başka bir çalışmaya istinaden geliştirdiği “genel görelilik” kuramı, çok büyük kütlelere yakın dolanan gök cisimlerinin kütle çekiminde farklılık olabileceğini açıklıyordu. güneş sistemindeki 7 gezegenin dönüşünü açıklayan newton yasası, merkür’ün dönüşünde çuvallamış ve açıklama yeni bir kuramdan gelmişti. (bilimin yeni verilerle güncelenme prensibi - satranç izleyicisi yeni bir hamle gördü, mevcut bilgisini güncelledi )

    bütün bunlardan niye bahsettiğimi soracak olursanız. insanoğlu için görünen evrenin test edilebilir uzaklığında bulunan dünyanın ve güneş sistemindeki diğer gezegenlerin dönüşünü açıklamak için bile en az iki kurama ihtiyaç duyuluyor. einstein’ın kuramı merkür’ü, newton yasası da geri kalan 7’sinin dönüşünü açıklar. test edilebilirliğin uzaklıkla ters ilişkili olduğu düşünüldüğünde, görünür evrende bulunan, gözlemleyemediğimiz veya test edemediğimiz diğer tüm gezegenlerin newton yasası ve einstein’ın kuramına uymayan bir davranış içinde olabileceğini kim inkar edebilir?

    öte gezegenler: güneşten kat be kat büyük yıldızların etrafında dönen, yıldızı olmayan başı boş gezegenler, sönmüş yıldız etrafındakiler, karadelik etrafında dönen vs, bunlar adını koyabildiğimiz durumlar. görünür evren de bile henüz tahmin bile edemediğimiz gezegen sistemleri ve davranışları gözlemlenebilir.

    peki ya göremediğimiz evrenin bizim için nasıl süprizler hazırladığını biliyor muyuz?

    özetle, “gezenlerin neden döndüğünü” açıklayabilecek genel geçer ortak bir kuram yok. test edebildiğimiz aralıkta olan güneş sistemi gezegenlerinin şu an ki dönüşünü (çünkü gelecekte öngörülmeyecek bir etkenle bu durum değişebilir) açıklamakta gayet başarılı olan newton yasası ve einstein kuramı var.

    (nadir de olsa sözlükte iyi başlık açılması güzel!)
  • fizik kurallarını anlamakta zorluk çekiyorsan deneyele açıklamak lazım. eline yüzlerce misket al ve havaya at, bunu yavaş çekimde videoya çek. göreceksin ki az çok farketmez tamamı döner,yalpalar bir şekilde hareket eder. tabiki hava sürtünmesi ve yere temas ile bu hareketi duracaktır.

    big bang ile momentum kazanan ve daha sonrasında oluşan yıldızlar, karadelikler vs ile birlikte çekim kuvvetlerinin devreye girmesi sonucunda kütlenin bir yere çarpana kadar dönmemesi-hareket etmemesi için bir sebep yok.
  • (bkz: gravity)

    evrende makrodan mikroya her şey bu yüzden döner.

    talihim hariç...
  • açısal momentum ve açısal momentumun korunumu ile ilişkilidir.

    gezegenler ve yıldızlar büyük gaz ve toz bulutlarının çökmesi ile oluşur. bu gaz ve toz bulutlarında muhtelif yönlerde düzensiz bir hareket vardır, ama bu hareket eşit değildir. zamanla çökme sürecinde bütün kütlenin açısal momentumu (bu düzensiz hareket vektörlerinin yanal eksende üstün gelen kısımları yani) çökmenin odağını oluşturan gezegende toplanır. gezegen boyut olarak başlangıçtaki buluttan çok daha küçük olduğu için, bu bulutta küçük bir hız vektörü olarak tezahür eden bu açısal momentum gezegen ölçeğinde ciddi bir dönme olarak ortaya çıkar. bu dönme tabii ki muhtelif etkilerle zaman içinde yavaşlar (dünya ilk oluştuğunda bir gün 6 saatti, şimdi 24 saat) ve nihai olarak sistem ağırlık merkezine göreceli olarak durur. buna "tidal locking" (kütleçekim kilidi) denir. mesela ay dünya sistemi özelinde bu durumdadır. aynı şekilde ay dünyaya bir kütleçekim torku uygular, bu yüzden dünyanın dönüşü yavaşlar ve transfer edilen açısal momentum nedeniyle ayın yörüngesi büyür. bu tarz ilişkiler güneş sistemindeki tüm cisimler için geçerlidir.
  • gezegenler neden dönüyor. hıımm arttırıyorum ve soruyorum atomlar neden dönüyorlar atom çekirdeğinin etrafında neden proton ve elektron dönüyor meseleye oradan başlamak daha doğru olur bence
  • gezegenler dönen gaz ve toz bulutlarıyla oluşur. bir araya gelen toz zerreleri giderek büyür ve büyüdükçe de dönme hızı hızlanır. buna açısal momentumun korunumu yasası denir. uzayda dünyada ki gibi sürtünme kuvveti olmadığı için bu dönme gezegenlerin doğumundan ölümüne kadar devam eder. uzay boşluğunda sürtünme yoktur. fakat gezegenler ve ya yıldızlar arası manyetik sürtünme vardır. yani gezegenlerin birbirlerine olan çekim kuvvetleri zamanla dönme hızlarını yavaşlatır. dünyanın milyonlarca yıl önceki dönme hızı ile şu an ki dönme hızı aynı değildir. her yıl iki mikronsaniye kadar yavaşladığı biliniyor. ilk oluşurken gaz ve toz bulutlarının dönerek başlayan birleşimi, güneşin kütle çekimi ile ivme kazanır ve güneşin etrafında belli bir yörüngede dönmeye başlar. güneş de hem kendi etrafında hem de galaksinin merkezi etrafında döner. evrende ki her şey hareket halindedir. bu hareketin en temel sebebi ise kütle çekimidir.
  • gezegenleri allah mı döndürüyor ?
  • google aramasıyla basit bir cevap bulunabiliyor.

    "gezegenler belli bir yörüngede ve belli bir eksen etrafında aynı yöne dönerler; çünkü başlangıçta onları yaratan moleküler bulutun dönüş yönü budur ve açısal momentumun korunumu yasası, bu yeni oluşan gök cisimlerinin de onları oluşturan bulut ile aynı yönde ama çok daha hızlı dönmesini dikte etmektedir."

    çok güzel, sözlüğün formatına ve ruhuna uygun bu başlığa " açacağın başlığı.... " yazan, espiri kasmaya çalışanlar nasıl başlıklar istiyorsunuz?
hesabın var mı? giriş yap