• giacomo puccini, 1858-1924 yılları arasında yaşamış ve verdi sonrası italyan operasının en büyüğü ve de son büyüğü kabul edilmiş besteci.
    aileden müzikçidir puccini, kilisede org çalmak gibi görünmektedir kaderi, ta ki 18 yaşında bir gün verdi'nin aida'sını seyredene kadar. o andan sonra hayatını operaya adamaya karar verir, milano'da konservatuara gider. ilk eserlerinde şahane bir başarı göstermemiş, ama yavaş yavaş açılmıştır. tosca (bkz: e lucevan le stelle), la boheme (bkz: che gelida manina), madame butterfly (bkz: un bel di vedremo) ve tamamlayamadan ölmek zorunda kaldığı, sonradan öğrencisi alfano'nun bitirdiği, başyapıtı sayılan turandot (bkz: nessun dorma) bugün tüm dünyada opera repertuarının vazgeçilmez parçalarıdır.
    operaları çoğu zaman aşırı melodramatik, vıcık vıcık bir duygusallıkta olmakla tenkit edilmiştir puccini'nin. çok zengin bir hayal gücü, geniş bir yaratıcılığı yoktur, konuları, karakterleri, müzikal derinliği kısıtlıdır belki, evet. misal nerdeyse her operası aşk için yaşayan ve aşk için ölen bir kadının etrafında döner, bir madame butterfly olsun, bir liu* olsun, bir minnie* olsun. il tabarro operasında sokak satıcısının söylediği "chi há vissuto per amore per amore si morì" (kim aşk için yaşadıysa, aşk için öldü) özetler belki bu tarzı. 12 operasının 7'si isimlerini baş kadın karakterlerden alır sonra mesela, bir sınırlılık vardır kısacası. ama budur puccini sonuçta, seveni de boldur.
    melodi yaratma konusunda bir numara, seyirciyi elinde tutma olayını çözmüş, bir de mükemmeliyetçi bir insandır. oyuncularının her yaptığına karıştığı, librettolardan tutun da ışığa, perdenin iniş kalkışına kadar her şeyi obsesif bir şekilde kontrol ettiği anlatılır. nicelik değil niteliğe prim vermiş, bir verdi 28 tane opera bestelemişken, o 12'de kalmıştır.
    özel hayatında hafif hedonist bir insandır, av partilerinden, kadınlardan haz almış, teknolojinin yeni olanaklarına çok ilgi duymuş bir insandır. araba kullanmış, nerdeyse italya'nın ilk trafik kazalarından birinde ölmekten kılpayı kurtulmuştur bu şekilde. hayatının çalkantılarından ve o dönemin şamdan'larını süsleyen sansasyonel olaylarından biri de eşinin evlerindeki hizmetçi kızı puccini'yle ilişkiye girmekle suçlayıp evden kovması, buna dayanamayan kızın intihar etmesi ve ölümünden sonra bakire olduğunun anlaşılmasıdır. aslında tam bir puccini operasına yakışacak bir konudur bu, öyle değil mi?
    toskana'da tatlı bir kasaba olan lucca'da doğmuş, bestecilik hayatının çoğunu floransa yakınlarında, torre del lago'daki villasında geçirmiş (ki şimdi müzedir), ölümünden bir süre önce kasabada kurulan fabrikadan kaçarak viareggio adlı yazlık beldeye gitmiş, ve de brüksel'de ölmüştür, 65 yaşında. nur içinde yatsın.
  • tu tu piccolo iddio, o mio babbino caro ve vissi d arte vissi d amore adli sevilesi aryalar da giacomo puccini tarafindan bestelenmistir.
  • "when kids think puccini is a kind of mushroom, clearly there is not enough art in our schools"
    -afta
  • fotoğraflarında, heykellerinde sigarası elinden düşmeyen maestro. gırtlak kanserine yakalanmış, belçika'da olduğu ameliyat sonrasında yaşamını yitirmiştir. bugün tek varisi torunu simonette puccini'dir. torre del lago'daki puccini müzesini gezerken audioguide'da misafirlere rehberlik eden ses kendisine aittir. içerisinde halen yaşanan bir evin havasına sahip olan müzede siz dalmış puccini'nin madama butterfly'ı bestelediği piyanoyu incelerken yanınızdan geçip gidebilir. ruha derinden dokunan aryalar besteleyen bu dahi müzisyenin av merakını gözler önüne seren odaya girmek ise insanı biraz sarsıyor; nerede e lucevan le stelle'deki o dramatik, duygu yüklü notaların yaratıcısı, nerede öldürdüğü geyiğin üzerine basıp poz veren, kafasını doldurtup kapının üzerine asan adam... şimdi sonsuzluk uykusunda ailesiyle beraber, o çok sevdiği torre del lago'daki evinde yatıyor.
  • libretto içindeki gizli dramatik dönüşümlerin altını, eşsiz melodileri ve aşmış armonileriyle kelimesi kelimesine çizen, hiç bir detayı ıskalamayan, metin ile senkronize anlatımı göklere taşımış muazzam bestecidir ki, bu yönüyle soundtrack besteciliğnin de j.s. bach' ı sayılmalıdır.

    özellikle tosca' sını, m. butterfly' ını, turandot' unu derinliğiyle inceleyenler görürler ki, sahne ve film müziği tekniğinin kuramını henüz yüzyılın başında yazmış, bitirmiştir. orkestrasyonu derin, müzikal dili damardan ve coşkulu, armoni anlayışı in ve out' un, yani uyumlu ve uyumsuzun tam ortasındaki o sihirli noktadadır. yani her hocanın öğrencisine anlatmak istediği ve her bestecinin de tam olmak istediği yerde... kısacası geçmiş ve geleceğin kesiştiği event horizon tarzında bir okuldur puccini.

    bugün adı, bach, beethoven, mozart, brahms gibi devler arasında geçmiyorsa sadece az sayıda opera bestelediği içindir.
  • çoğu şeyin en iyisinin italyada olması gibi operanın da iyisi italyanınmış meğer

    puccini'nin müziği insanın kalbine böyle ruhuna işliyor sanki...

    madame butterfly ile uyumak da rüyalarda dans ettirir ayrıca...
  • çocukluğunda müzikten nefret eden, genç yaşında boğazına kaçan kemikten kaynaklandığının düşünülmesi nedeniyle gırtlak kanserine yakalandığı çok geç fark edilen, hayata veda ederken "ben sevmesini unuttuğum gün ölürüm" diyen italyan bestecidir.
  • ölen bir arkadaşının anısına bestelediği crisantemi(chrysanthemums, krizantemler) adlı melankolik string quartet i unutulmazlarındandır.
  • pisa yakinlarinda, şimdi adı torre del lago puccini olan yerde yaşamıştır..
    bir göl kenarinda ev ve bir kule..
    muhteşem eserlerini beyninden kagida gecirdiği yer...
    her yıl ağustos ayında düzenlenen puccini festivali'nde madam butterfly, tosca ve turandot gibi önemli eserleri sahnelenir burada.
    gölün tam yanıbaşında kurulan sahnede, bir yaz gecesinde, hem de dolunay eşliğinde madam butterfly'ı onu yazdığı yerde izlemek ve dinlemek, anıların en özelleri arasındadır..
hesabın var mı? giriş yap