• corona virüs'ün en üzücü kurbanlarından; fiziksel değil, entelektüel kurban. en gerizekalının bile ihtiyatla yaklaştığı bu virüs meselesi hakkında analiz kasıcam derken o caanım agamben ismini sıçtı, batırdı. entelektüel camiada şu anki yeri coronayla dalga geçip bütün mikrofanlara elleyerek virüs kapan nba oyuncusu ile aşı karşıtı soner yalçın düzeylerinde. isa mesih hasan mezarcı'nın inanırlığı şu an bunların tamamından fazla, düşünün yani.

    agamben'in sıçışı nasıl oldu anlatıyorum: italya'da 100'e yakın vakanın ve on civarında ölümün yaşandığı 26 şubat tarihinde "covid-19: gerekçesiz bir acil durumun yarattığı istisna hali" başlığıyla bir yazı döşendi (it ing., tür.) ve italya'da covid-19'a karşı alınan tedbirleri 'istisna hali' yaratma bahanesi olarak yorumlayıp "vakaların % 80'i zaten hafif geçiyor, ohal ilan etmek ve abartılı önlemler almanın alemi yok" dedi, özetle. sadece dün italya'da 250 kişi öldü bu virüs nedeniyle (bkz: 13 mart 2020 italya'da 250 kişinin ölmesi). toplam vaka sayısı 20 bine, ölü sayısı ise 1500'e yaklaşmış durumda. istisna he mi! nasıl olsa elinde kendi kavramsallaştırması da olan "istisna hali" gibi bir maymuncuk var, her deliğe sokup durursan boyunun ölçüsünü alırsın, gerizekalı!

    agamben'in bu saçmalamasına yakın dostu jean-luc nancy kibarca virüsün istisnası mı olur aptal herif demeye getiren bir cevap verdi (it., ing.,tür,) verdi ve ekledi: "neredeyse 30 yıl önce doktorlar kalp nakli yaptırmam gerektiğine karar verdiler. giorgio bana onları dinlememem gerektiğini söyleyen bir iki kişiden biriydi. şayet onu dinlemiş olsaydım, muhtemelen çok geçmeden ölecektim."
  • " > peki italyan filozof giorgio agamben hakkında ne düşünüyorsunuz? agamben, virüsün bizi korkutmasına izin vermememiz gerektiğini düşünüyor.

    slavoj zizek: doğru. agamben koruyucu önlemlere karşı. agamben kısa süre önce "ev yandığında" başlıklı bir metin yazdı (almanca: "wenn das haus brennt"). evin yandığını kabul ediyor ama aynı zamanda şöyle diyor: “biz felaketi sadece izleyebiliriz. onu değiştirmeye çalışırsak, sadece daha da kötüleştiririz.” orta çağ'daki insanlar gibi yaşamamız gerektiğini söylüyor - hiçbir tehlike yokmuş gibi yaşamak. öyleyse arkadaşlarla buluş, öğleden sonra kahve iç, her şey yolundaymış gibi davran. her şeyin biteceğini bilsek bile. agamben dediği gibi: bu ölmenin tek onurlu yolu.

    >siz ne düşünüyorsunuz peki?

    zizek: agamben şeklinde düşünürseniz, bir solcu olarak trump'a hızla yaklaşabilirsiniz. sağcılar da sokağa çıkıyor ve maske takmanın ağızlık takmak gibi olduğunu ifade ediyor. bunu oldukça ilginç buluyorum. bu nedenle bilincimizde bir yarılma gerçekleştiğini söylüyorum. agamben, yarılmaları görmezden gelmemizi ve eskisi gibi yaşamamızı istiyor. bu, pandeminin yayıldığı ve daha fazla insanı hasta etmesi anlamına geliyor. sanırım bu, agamben'in söylediği gibi olmayacak - insanlar ölecek, ama toplum bir bütün olarak sosyal itibarını koruyacak - aksine, toplum iğrenç bir barbarlığa doğru sürükleniyor. sadece abd'ye bakmanız gerekiyor: şu anda orada kaç kişi silah alıyor? 20 milyon ya da daha fazla. bunun anlamı daha fazla vahşet ve huzursuzluk. eğer agamben’i takip edip virüsü görmezden gelirsek, barbar bir orta çağ görüntüsü ile karşı karşıya kalırız. başka kimin agamben tarzında argümanlar sunduğunu biliyor musunuz?

    >kim?

    zizek: trump'ın damadı jared kushner. ne dediğini biliyor musun? alaycı açıdan bakarsak oldukça güzel söylediği. kushner, trump’ın covid'i doktorlardan aldığını ve halka iade ettiğini söyledi. agamben ayrıca maske takmayı da eleştiriyor. "zorba yüzsüzdür" diyor. agamben, filozof emmanuel levinas'a atıfta bulunuyor. kişi yüzündeki benliğin sonsuzluğunu tanır. yüzünü örtmek artık bunu imkânsız kılar. çünkü mutlak olan görünmez. bunun doğru olmadığını düşünüyorum. şimdi bir freudcu olarak konuşuyorum. psikanalizde yüz tamamen önemsizdir. yüz yüze görüşme, analizin her zaman sadece ön aşamasıdır. psikanalizde göz teması olmamalıdır. freud, "ben" in gerçeğine ulaşmanın tek yolunun bu olduğunu açıkça belirtir. diyorum ki: tamam, maskeler var. ancak nihai maske yüzün kendisidir. yüzümüz yalan söylüyor. gözler gerçeği söylese bile. ama yüzümüz söylemez. maskeye rağmen gözleri hâlâ görebilirsiniz.
  • kurama meraklı siyaset bilimi ve sosyoloji çevrelerinin yükselen yıldızı. memlekette de yakında patlar sanırım. bir yabancı kuramcının türkiye şubesini açma niyetlisi akademisyenlere duyurulur.
  • gencliginde pasolini'nin the gospel according to st. matthew isimli filminde isa'nin havarilerinden philip'i canlandirmis, tamamen sans eseri rastgeldigimiz bu kisa omurlu oyunculuk kariyeriyle bizleri saskina ugratmistir.
  • okumak isteyenin eger yabanci dil biliyorsa kesinlikle turkce tercumesinden okumamasi gereken felsefeci. kitaplarini ozellikle de "gelmekte olan ortaklik" (yani la comunita che viene ) basan monokl bir seyler yapmaya calisiyor bir itirazimiz yok da yayincilik denilen sey o korkunc tercumelerle olacak is degil. agamben'e yazik, o metinlere yazik. su da bir gercek ki kendisi ozellikle de gezi 'den sonra superstar kategorisine yukselmis dusunurlerden. fakat ben "gelmekte olan ortalik" 'i turkce yani o evlere senlik tercumeden okuyup, ustune bir de anlayabileni, onun da ustune olaylari yorumlayabilenin gercegi soyledigine inanmiyorum. kesin ferda keskin 'nin konusmalarini dinleyip ancak oyle yorumlamistir cunku mumkun degil o tercumenin anlasilabilmesi. ha butun bunlarin disinda agamben'nin o kitabinda soyledigi yazdigi her sey o kadar dogru ki... hele bir de jean-luc nancy ile birlestirince her sey yerli yerine oturuyor.
  • en son state of exception kitabi raflarda yerini almistir.
    not: yakin zamanda okuyup, icerikle ilgili yorumlari ekleyecegim

    edit: nasil sallamisim! hemen yorum yapacakim falan diye, 5 sene olmus. okudum da unuttum bile sozlukcu. artik nasip kismet, belki bir ara yeniden okurum. ama "istisna hali", bir de schmitt diyeyim ben sana, kafanda bir fikir olusur konuya dair.
  • homo sacer sovereign power and bare lifeda yazdıkları devlet, şiddet ve iktidar konusunda ufuk açıcı niteliktedir. homo saceri ve -özellikle foucaultyla birlikte okunduğunda- biyopolitiği üzerinden milletçe sarıldığımız bütün bir politika ezberini aşındırmak, olup biten bi çok şeye başka türlü bakmak mümkün. steril milli hikayemizin dışına iterek üç maymunu oynadığımız, aşağılayıp ötekileştirdiğimiz, sözdeleştirdiğimiz ya da hain değil insan sıfatıyla ölme ve yas tutma hakkını elinden aldığımız hayalet tarihlere mesela...
    (bkz: http://www.radikal.com.tr/…r.php?ek=r2&haberno=5796)
  • önadı giorgio olan "kutsal insan" kitabı ayrıntı'dan çıkan radikal italyan düşünür-taşınırı; taşınır-düşünürü.
  • hep istisna hali ve kutsal insan'la anılan, fakat bir de metis'ten basılmış nesir fikri adında bir kitabı olan düşünürdür.
    kitap eşik'le başlıyor, sırayla 1. bölüm;konu*, nesir*, durak*, iş*, biricik*, dikte*, hakikat*, esin perisi*, aşk*, çalışma*, hatırlanmayan*
    2.bölüm; iktidar*, komünizm*, politika*, adalet*, barış*, utanç*, çağ*, müzik*, mutluluk*, bebeklik*, evrensel yargı*
    3.bölüm; düşünce*, isim*, muamma*, sessizlik*, dil*, ışık*, görünüm*, zafer*, ölüm*, uyanış*
    gibi başlıklar içeriyor, her başlıkta en fazla 2-3 sayfayla bir düşünce anlatmış, hatta fikir vermesi açısından, kısa bir alıntı da yapayım;

    aşk fikri
    yabancı biriyle mahremiyeti yaşamak ve bunu ona yakınlaşmak ya da onu tanımak için değil de uzaktaki bir yabancı olarak tutmak için yapmak:görünmez -öylesine görünmez ki adı tümüyle içerir onu. ve rahatsız durumdayken dahi, günler boyu, her daim açık yerden, varlığın -o şeyin- sonsuza dek açık kaldığı batmayan ışıktan başka bir şey olmamak.

    kendime not: can sıkıntısı** insana sayısız fikri yazdırabilirmiş.
  • veriye ilişkin çarpık bir yola çıkış öyküsü olduğu için yamulmuş görünen filozof. ama veri dediğin, bir kuru retorik de olabilir agamben'in metninde. bilemiyorum.

    agamben'in tartışmalı metni "italya ulusal araştırma konseyi"nin bir raporuna dayanıyordu. yani agamben eğer sırf retorik olsun diye bu veriyi metne yerleştirmediyse ve değerlendirmesini, üzerine bina ettiği ve somut gerçeklik yansıması varsaydığı bu rapora dayandırdıysa çok budalaca bir hata yaptı.

    bir defa rapor, "italya'da bir salgın yok, devletimiz dört dörtlük çalışıyor, kendinizi evlerinize kapatmayın, günlük hayatınıza devam edin, elinizi yıkayın yeter"

    (non c'è un'epidemia di sars-cov2 in ıtalia. ıl quadro potrebbe cambiare ovviamente nei prossimi giorni, ma il nostro sistema sanitario è in stato di massima allerta e capace di gestire efficacemente anche la eventuale comparsa di altri piccoli focolai come quello attuale. quindi, ribadiamo, al di fuori dell'area limitata in cui si sono verificati i casi, il cittadino può continuare a condurre una vita assolutamente normale. seguendo le elementari norme di igiene, soprattutto lavandosi le mani se ha frequentato luoghi affollati, ed evitando di portarsi alla bocca o agli occhi le mani non lavate.)

    derken çok basit bir kaygıyı güdüyor gibi görünüyor. ["(...) ma il nostro sistema sanitario è in stato di massima allerta e capace di gestire efficacemente anche la eventuale comparsa di altri piccoli focolai come quello attuale" kısmı kesinlikle "devletimiz dört dörtlük çalışıyor" şeklinde çevrilmeyi hak ediyor.]

    "biz kimiz" metninden, burjuva devlete burjuva bilim adamlarının çalışmalarıyla payanda olduğu şıp diye anlaşılan bu araştırma merkezi, açıktır ki piyasanın zarar görmemesi için yersiz bir sükûnet telkin ediyordu. zizek'in de değindiği bu "panik yok" durumu, yine aynı metinde richard dawkins'e atıfla anlatılanları da bir yandan onaylar gibi aklıma şu meme'i getirdi.

    öte yandan bu sükûnet çağrısı ise gizli bir bilgiyi, bir bilinmeyeni açığa çıkararak veya yepyeni bir yöntemle bunu yapmıyordu. salgının ne denli hızlı yayıldığı ortadayken bugünlerde türkiye'de de birçok çomarın dile getirdiği bir itirazı, alışıldık bir dar görüşlülükle kurumsal düzeyde dile getiriyordu yalnızca. agamben de gidip buna "aldanmadı". argümanlarına veri lazımdı, gitti, aradı, buldu ve bu dayanıksız imajı "istisnai durum" kavramına yamadı.

    bazen düşünürler, belki biraz cesaret gösterip dünyayı açıklama biçimlerinin yeni durumlar karşısında ezilişini serinkanlılıkla izleyebilmeliler. yoksa hızla yok olabiliyor ortaya koydukları şeyler, gerçeğin ağırlığı karşısında. agamben'in bir sonraki yazısı da maalesef pek ufuk açıcı görünmüyor.

    agamben'in ilk yazısında salgını reddeden verilere yaslanması ve reddetmesi, ikinci yazısında da "ama daha önce nelerini gördük nelerini nelerini" diye sayıklaması nasıl gözden kaçar anlayamıyorum. çok rahatlıkla söylenebilir ki agamben'in kafası durumun vehametine basmamıştır. o yüzden "bu sayfadaki yazıların hepsini okudum ve mahmut, sen haksızsın."
hesabın var mı? giriş yap