• başkasındaki herhangi bir maddeye veya manaya özenmek, imrenmek; ona içerlemek... "gıpta eden" insanın göz bebekleri büyür, yüz hatları gerilir, içinde küçük bir çocuk ölür, üzünç doludur "gıpta etmek" eylemi içinde olan insanlar.
    (bkz: gipta).
  • bu sözle ilk olarak 10-11 yaşlarında "süperman" çizgi romanında karşılaştım. luis bir arkadaşını trene bindirirken "sana gıpta ediyorum" diyordu ve ben ne olduğunu anlayamamıştım. "gıpta etmek" yazılı olarak karşıma çıkmıştı, anlamını bilmiyordum.

    aynı yıl mahallede benim de çok sevdiğim saatçi kemal amca vefat etti. sokakta yaşıtım arkadaşımla karşılaştım, bana annesiyle kemal amcaların evine başsağlığına gittiklerini anlattı. nedendir bilmem bizimkiler gitmemişti. o anda arkadaşıma çok imrenmiştim. şimdi de duygu olarak karşılaşmıştım ama duygunun adını bilmiyordum.

    gıpta etmek nedir, o duygunun adı nedir ne zaman ve nasıl bir araya geldiler hatırlamıyorum. ama gıpta etmek dendiğinde aklımda oluşan iki imaj bunlardır.

    görüldüğü üzere tuhaf bir çocukmuşum. cenaze evine gitmeye gıpta etmek ne?
    bisiklete gıpta et, çikolataya, şekerlemeye, dondurmaya gıpta et. çocuksun be!
  • çok nadir hissettiğim bi şey bu.
    bugün bi kez daha hissettim.
    gıpta ettiğim kişiyi tanımıyorum bile ama onun yerinde olmayı çok isterdim...
hesabın var mı? giriş yap