glow

• ilk sezonu sevmiştim. aslında fragmanlara bakıp sıkıcı diye düşünmüştüm ama eğlenceli çıkmıştı. alison brie ve marc maron ilk sezonu sürüklüyorlardı. brie'nin rus aksanını pek sevmiştim. ha ortalama bir diziydi. öyle aman aman, mükemmel bir dizi değildi ve belki kablolu kanallarda yayınlansa 2. sezonu onaylanmayabilirdi. gene de ilk sezon her şeye rağmen eğlenceliydi. 2. sezonu da açıp izledim tabii ki. lakin çıta çook düşürülmüş. özellikle mizah konusunda. birkaç kez gülümsediğim yerler oldu, ama o kadar. diziyi bi güzel sıkıcılaştırmışlar. bazı bölümleri ilerlete ilerlete izledim, ki hepi topu da 30 dk'lık bölümler yani. 9. bölüm epey sıkıcı bir filler bölümü, katlanamayıp 10 saniyede bitirdim mesela. velhasıl sıkıcı bir sezon olmuş. espriler iyi değil ama güreş sahneleri de çok kötü. keza ruth-debbie çatışması ve yönetmenin babalığı dışında bir çatışmanın olmaması da kaliteyi epey düşürüyor, ki ruth-debbie çatışması da bir süre sonra sıkıyor. şu sezondan sonra iptal edilirse üzülmem. gerçi 3. sezon las vegas'ta geçecek. belki eğlenceli olur. son kertede: metoo hareketinden yola çıkarak kaleme alınmış 5. ve 6. bölümler. fakat öyküye de gereksiz bir ciddiyet katıyor bu taciz meselesi. bu dizinin tonu belliydi, ciddi bir dizi değildi, germe, duygulandırma amacı yoktu. ama bu taciz meselesi dizinin dokusuna uymamış bence. ama yapımcılar hemen nemalanacaklar metoo'dan. e klasik hollywood işte. ikiz kulelere saldırılır saldırılmaz bu saldırılarla ilgili filmler yaptırmış bir sektör neticede.
• ilk sezon sonunda izlemeyi tadında bırakmanızı tavsiye ederim; ki baya beğenmiş ve şunları yazmıştım;
  (bkz: #70018238)
  
  ikinci sezonu birinci sezonun yanından bile geçemiyor. herkes söylemiş, komedi unsuru çok çok azalmış, ancak hikaye de bir türlü akmıyor.
  
  ilk sezonunu ve özellikle allison brie’nin oyunculuğunu çok beğenmiştim ancak bu sezonu göze batan neredeyse hiçbir yanı yok. sıradan, bütün ana oyuncuları kadın olan bir dizi olmuş çıkmış. eklenmeye çalışan yani hikayeler de diziyi sürükleyemiyor.
• --- spoiler ---
  
  diziyi izleyip sadece ruth-debbie çatışması gören izleyiciler belki sıkılır, bilemem. ben kendinin olanı almaya çalışan kadınların mücadelesini de görüyorum. yapımcı olarak diğer erkek yapımcıyla aynı statüde olduğu halde kadın olduğu için ciddiye alınmayan, toplantılara çağrılmayan, fikri sorulmayan bir kadının didinmesi nasıl oluyor da gözden kaçırılıyor anlamış değilim. öte yandan bu konuda en belirgin çatışmanın ruth ve sam'in çatışması olduğu düşüncesindeyim. sam'in, ruth onun alanına girip bir jenerik çekince onu tehdit olarak algılamaya başlaması ve yerinden, iktidarından olma korkusuyla onu hemen cezalandırmaya girişmesi kadınların kendine iş dünyasında hak ettiği yeri bulma uğraşına bir set çekilme örneği daha.
  
  sam bu sezon kendini ciddi anlamda kuşatılmış ve sıkıntıda hisseden karakter. bir yandan yönetmenlik alanına dahil olabilecek bir ruth var, öte yandan bekar hayatını tehdit edip evindeki alanını literal anlamda sınırlayan kızı var. ruth'un ona "ı'll give you some space" minvalindeki sözü alıcıda aslında bayağı anlam bulan bir ifade.
  
  ruth-debbie çatışması ise daha içinden çok şey çıkacak bir çatışma. ruth debbie için klasik "yuva yıkan kadın" tipolojisinden çıkıp bir nemesis'ten dayanışma kurulacak bir dosta dönüşecek mi acaba? sırf bu ilişkinin gelecekteki seyri bile insanı meraka sürükler. ^*
  
  hasılı bakışımızı değiştirirsek belki bir şeyler daha anlamlı gelebilir.
  
  --- spoiler ---
• 2. sezonun 8.bölümünde 70 leri ve seksenleri biraz bilenler için bir efsane yaratmışlar...
  we are the world e benzeyen şarkı sahnesi süper. her anı başka bir klişe... şahane olmuş.
  
  get down dan sonra 2. bir netflix klasiği. 10/10
  
  edit: düzeltiyorum 10/15
  
  ve starship çaldılar ya lo... and we can build this together... bu şarkının hala varolduğunu bile unutmuşum.
• acayip güzel dizi. detaylı yorumu sezon bitince (muhtemelen üç beş saat sonra kfşşfşf netflix çıktı mertlik bozuldu) yazacağım ama kadınlar için izlemesi zorunlu diziler listesi yapılsa üst sıralarda yer alır diye düşünüyorum.
  aylavyu netflix.
• güreşle hiç ilgilenmeyen bir insana güreşi sevdirebilecek dizi.
  
  başroldeki alison brie için ise ayrı bir parantez açılması gerekiyor.
  
  110 bölüm community izlemiş biri olarak, ruth'u seyrederken bir an bile alison brie'nin community'deki rolü aklıma gelmedi. çok daha farklı bir karakteri, güzel oynuyor kadın. tabii bunda bence biraz da fiziksel değişiminin payı var. ilerleyen yaşla beraber, zayıflayınca aşırı çökmüş. (bkz: o eski halinden eser yok şimdi)
  
  onun dışında 3.sezonda güreş sahnelerini geliştirip, biraz daha fazla tutarlarsa kendi adıma daha eğlenceli bulabilirim. çünkü 2.sezonda da devam eden debbie-ruth çatışması bir yerden sonra sıkmaya başlayabiliyor. dizi, biraz da diğer kadınların hayatına detaylı odaklanabilir. aynı zamanda güreşteki gelişimleri gösterilebilir.
  
  sheila mis gibi karakter mesela, bize biraz da onu anlatın.
• acayip sıkıcı bir dizi. ilk sezonu ite kalka ancak bitirmiştim. ecnebiler “predictable” diyor ya, hah ondan işte.
• --- spoiler ---
  
  tek bir sahnede kaldım.
  
  arkada don't you want me çalıyor ve sam sylvia, ruth'u öpmek için uzun uzun düşünüyor. öpmeye yeltendiği anda da ruth kırık bacağını umursamadan arkasına bile bakmadan diğer herife koşup gidiyor. daha güvenli, daha stabil daha uygun olacağına inandığı adama. (daha sonra debbie'ye bahsederken 'he is easy, you know.' dediği adama.)
  20'lerde 'ppfffft salak' diyeceğim bu davranışa sanırım şu an hak veriyorum ve bu beni kendimle ilgili çok şaşırtıyor.
  ha ben 50 yaşında da olsam sam gibi adamları seçerim, o ayrı. sadece hak vermeye başladım. sanırım bu da bir gelişmedir.
  
  --- spoiler ---
• birinci ve ikinci sezonu bir haftada izledim. dizi adeta akıyor.
  dizi 30 sene öncesinde geçiyor ama anlatılan konular (kadınların ikinci plana atılması, sömürülmesi, ciddiye alınmaması ) hala geçerliliğini daha sert koruyor.
• gerçekten 10 numara oyunculuk sergilenen şahane bir dizi. özellik yönetmen ve başrol 10 numero. tavsiye edilir.