• bilerek mi yanına
    almadın giderken
    başının yastıkta
    bıraktığı
    çukuru
    güveniyordum
    oysa ben sevgimize
    vapur iskelesi
    ya da tren istasyonundaki
    saatin doğruluğu kadar
    beni senin gibi
    bir de annem terketmişti
    ki göbeğimde durur
    onun yokluğundan
    bana kalan
    çukur

    sunay akın
  • insanın bir zamanlar bir çeşidi vardı.
    androgynos denilen bu çeşit insanlar, yuvarlak sırtları ve böğürleriyle tostoparlak birşeydiler.
    bu çeşidin adı gibi biçimi de hem erkek hem dişiydi.her birinin dört eli,dört bacağı vardı.
    yusyuvarlak bir boyun üzerinde birbirine tıpatıp eşit, ama ters yöne bakan iki yüzlü bir tek kafa,dört kulak, edep yerleri ve herşeyleri ona göre ikişerdi.

    yürürken istedikleri yöne doğru,bizim gibi adım atabilir, koşmak istedikleri zaman da tepetaklak,
    havaya fırlayan bacaklarıyla bir tekerlek olur, sekiz kola,bacağa birden dayandıkları için,
    döne döne uçar giderlerdi.

    ve bu insanlar birgün göğe tırmanmaya, tanrılara karşı koymaya yeltenmişler.
    bunun üzerine zeus ve diğer tanrılar aralarına görüşmüşler.
    "insanlar hem kalsın, hem de kuvvetten düşüp hadlerini bilsinler, ikiye bölelim onları,hem zayıf kalsınlar, hem de sayıları artsın daha faydalı olsunlar.yine hadlerini bilmezlerse yeniden ikiye bölelim"
    kararını vermişler.
    zeus,insanları ikiye bölmüş.
    kestiği insanlar kesilen yerlerini görsünler ve bu cezayı unutmasınlar diye de yüzünü boyunlarıyla tersine çevrilmesini buyurmuş.

    apollon da insanların yüzlerini tersine çevirmiş, derilerini şimdi karın dediğimiz yerde bir kesenin ağzını kapar gibi birleştirmiş, orta yeri sıkı sıkı büzmüş ve bir tek delik bırakmış.
    işte biz buna,"göbek"diyoruz.

    sonra buruşuklukları düzeltmiş ama eski halleriniunutmasınlar ve baktıkça hatırlasınlar diye,
    göbeğin etrafında birkaç kırışık bırakmış.

    insanın yapısı böylece ikileşince, her yarıdiğer yarısını özleyip üstüne atlıyor, kollarını birbirine sarıp,
    yeniden bir bütün haline gelmek arzusuyla kucaklaşıyor, birbirinden ayrı hiçbirşey yapamadıkları için,
    açlıktan ve işsizlikten ölüp gidiyorlarmış.

    yarılardan biri ölünce,sağ kalan,bir başkasını arıyor, ona sarılıyormuş, rastgele sarıldığı bu insan
    bir dişi yarısı da olabiliyormuş,bir erkek yarısı da.

    böylece insan soyu azalmaya başlamış. bu durumda zeus başka bir çare bulmuş, insanların edep yerlerini de önlerine getirmiş, edep yerleri öne alınınca, insanlar sarıldıklarına çiftleşiyorlarmış.
    zeus'un amacı da buymuş zaten, ve böylece insan yeniden çoğalmaya başlamış...

    sevgi,bizim ilk yapımızı yeniden kuruyor, iki varlığı tek varlık haline getiriyor.
    her birimiz bir insan symbolon'un,tamamlayıcı parçasıyız.
    hep tamamlayıcı parçamızı arar dururuz.
  • seksi ayrıntılardan. içinden çıktığımız ve asılı kaldığımız.
    (bkz: navel)
hesabın var mı? giriş yap