• spotcularda 450 tl gibi bir fiyatla gordugum oyun,zaten konsol 2.000 tl iken oynamak icin daha cok beklerim gibi gozukuyor.
  • tek kelime ile epik olmuş bir oyundur.

    ağır bir god of war hayranı olan ben, adeta mest oldum. oyunun büyük kısmını ayakta oynadım, çünkü yerimde duramadım. bundan sonrası spoiler.

    --- spoiler ---
    açıkçası kratos'un yeni hali hoşuma gitti. gereksiz şiddetten kaçınan ve daha temkinli olan birine dönüşmüş. magni'yi öldürdükten sonra "ben sadece kendimi savundum' demesi, ruhlara yardım etmek isteyen oğlunu sürekli olarak uyarması, kendisini ilgilendirmeyen olaylardan uzak durmaya çalışması, valkür'e girişmeden önce "böyle güçlü bir düşmana hazır olduğum zaman saldıracağım" demesi bunları işaret ediyor. oyunda iyilik yaptığımız yerler mevcut ve bu iyilikleri tamamen atreus yüzünden yapıyoruz. eğer yanımızda companion olarak atreus olmasa ve kratos yine de bunları yapsa, hoşuma gitmezdi açıkçası.

    oyunda boss fight az diye çok eleştiren gördüm, ancak hikayeye bakış bence bu normal. adam karısının küllerini dağdan serpmek gibi gayet masumane bir sebeple yola çıktı, buna rağmen üç tane tanrı, bir tane de ejderha öldürdü lan. trolleri, kara elf lideri svartaljofurr ve valkürleri saymıyorum bile. bence dövüşler gayet yeterli ve kararında olmuş. ulan zaten en zor modda valkür kraliçesi sigrun'u öldürmek saatler sürüyor. bundan alâ boss mu var? bazıları adamın direkt asgard'a dalmasını bekliyordu sanırım.

    oyunda tek eleştireceğim nokta, sürekli bir sorun çıkması olur sanırım. oynanış süresi uzasın diye yapılmış, ama fazla abartılmış bana göre.

    1. midgard'daki en yüksek dağa çık, ama kara nefes yolu kapatsın. bunu aşmak için alfheim'a git ve ışık elfleri'nin ışığını getir. dağın zirvesine ulaş, ama en yüksek zirve jotunheim'da olsun.

    2. jotunheim'ın kulesi gizlenmiş, açmak için thamur'un keskisinden bir parça lazım, onu almaya git. kapıyı bul ve aç, tam girecekken baldur saldırsın, kapı yıkılsın. bu da yetmezmiş gibi baldur yüzünden helheim'a gitmek zorunda kal, bir de oradan çıkmaya uğraş.

    3. jotunheim'a gitmenin başka bir yolu tyr'in mahzeninde olsun. oraya git, bir sürü tuzağı atlat ve giriş için gerekli anahtarı al. bifrost kapısı'na gel, ama gideme. çünkü kapı mühürlü ve açmak için kristal lazım.

    4. kristal ise mimir'in gözü ve odin o gözü alıp bir yere saklamış. gözün nerede saklandığını bul, almaya git. gözün olduğu heykeli jörmungandr yemiş olsun. yılanın midesine gir, gözü oradan al. tam yeniden yola koyulacakken, yine baldur saldırsın.

    "yeter lan" diye bağırdım en sonunda. baldur öldükten sonra da bir sorun çıkacak sandım, ama çıkmadı neyse ki. buna ek olarak npc sayısı da az olmuş. koca midgard'da sindri, brok ve freya'dan başka yaşayan kimse yok sanki. köyler olsa ya da yolculuk yapan birileri ile karşılaşsak hoş olurdu.

    oynanış gayet güzeldi bence. başta alışmak zor oluyor, ama bir süre sonra otomatik tepki vermeye başlıyorsunuz. yaratıklar çeşitli olmuş ve her birine karşı bir strateji geliştirmek lazım. dan dun girince genelde ölüyorsunuz. beni en çok şu wulver denen itler uğraştırdı, savaşması en zevkli olanlar da traveller denen ağır zırhlı abilerdi.

    atreus'a da bir parantez açmak lazım. meraklı olması ve sürekli soru sorması hoşuma gitti açıkçası. ancak tanrı olduğunu öğrendikten sonra hemen götünün kalkması ve mal mal konuşmaya başlaması canımı sıkmadı değil. neyse ki sonradan aklı başına geldi, adam oldu.

    daha yazılacak çok şey var, ama yazıyı burada bitiriyorum. oyunu en baştan dikkatli ve sindirerek oynayıp, detaylı bir inceleme yazısı yazabilirim. yazımı oyunda beni kendimden geçiren o replikle sonlandırıyorum.

    the cycle ends here.
    --- spoiler ---
  • an itibariyle far cry 5 ile kendisi arasında acaba hangisini satın alsam diye ciddi tereddüt yaşamaktayım.

    ikisinin de ps store fiyatı 134 tl olarak gözükmekte.

    önerisi olan?
  • 1.30 güncellemesi ile yeni oyun + ( new game plus) özelliği gelmiştir.
  • --- spoiler ---

    1. hikaye ve kurgu

    çoğu yazarın bahsettiği gibi bence de hikaye biraz fazla uzatılmış. yaptığımız iş belli ama oynanış süresi gerçekleşen esas olaylara göre çok fazla. ya da "give me a challenge" zaman aldığı içindir, bilmiyorum. ama yeni bir üçleme olduğunu göz önüne alırsak ilk oyunda dokuz diyara birden kafalama dalmamız beklenemezdi tabi. ilk üçlemenin ilk oyununu düşünürsek denk tutabiliriz bu açıdan ve eyvallah diyebiliriz. üç oyun olacağını varsayarak söylüyorum, asgard'ın sonunu son oyunda getireceğiz muhtemelen. https://www.youtube.com/watch?v=gv92iwudoh0

    2. yeni oyun mekaniği

    yeni oynanış ve kamera sistemine ilk saatlerde çok nalet ettim yalan değil ama alıştıkça, baltayı da geliştirdikçe eğlenceli olmaya başladı. hatta karakter gelişiminin rpg kafasına girmesine; yok tılsım tak, yok efendim balta kabzasını değiştir runik seviyesi artsın falan filan ohoo.. neyse fazla ses çıkarmayacağım. alıştık ve sevdik evet.

    blade of chaos'u bu yeni mekanik üzerinde kullanmak nasıl olurdu diye hayal kurarken, kratos'un "açtırma kutuyu söyletme kötüyü" diyip malı meydana çıkarması oyunun final dahil en etkileyici bölümüydü. freya'nın otonom kayığıyla eve gönerken gökyüzü kararır, şimşekler çakar, kıvılcımlar uçuşmaya başlar; kratos'un içinde kopan fırtınalar midgard'ın atmosferine de yansır.

    oynanışın yeni oyunlarda yine biraz farklılaşacağını, üzerine konarak mükemmele yakınlaştırılacağına inanıyorum.

    3. harita ve yan challenge'lar

    kurgu kısmında dediğim gibi fazla uzatılmış olduğunu hissettiğim için mümkün olduğunca yan davalara fazla bulaşmadan hikayeyi nihayetlendirmeye çalıştım. sonuçta büyük merak söz konusu.
    yengenin küllerini sonunda jotunheim'ın tepesinden taş olmuş devlerin üstüne üstüne serptikten sonra cast akarken diyar ağacına döndük. ve ekranda valkür uyarısı belirdi. haritada yapılabilecek daha onlarca iş olduğu hatırlatıldı. bu yan görevler evet "yan" görev ama hepsinde de mimir ve atreus ile diyaloglar hazırlanmış. yani yine kendince küçük hikayeler ve mitolojik bilgiler barındıran görevler bunlar. datlı.

    4. grafik kalitesi ve mekanlar

    görsellikle ilgili söyleyebileceğim tek şey var, oyun ps pro'yu zaman zaman ağlatıyor.

    diyar tasarımları harika. alfheim biraz sıkıcı bi mekandı bunu söylemem lazım. diyarlara özgü düşmanlar ve uygulanması gereken taktikler hoş, original işler olmuş. alev gücüyle gelen düşmanı baltanın buzuyla söndürdük, soğuk nevaleleri de blade of chaos'la ısıttık. baldur'a da hangisiyle dalacağımızı şaşırdık!

    her diyara bir kapıdan girilip yine o kapıdan çıkılıyor. midgard dışında. oyun tam "open map" değil. yine ilk üçlemedeki gibi doğrusal rotalarımız var. fakat midgard'da bu doğrusal rotalardan dokuzlar gölü (meydan) etrafına konumlandırılmış olan kabaca 15 rota(yol) falan var. bu olay open map havası veriyor biraz ama diğer diyarlar(gördüklerimiz kadarıyla tabi) için bu pek geçerli değil.

    ayrıca pusulaya hedef işaretleyip navigasyon açma, gizli kapılardan diyar içi ışınlanma olayı da işi kolaylatırıyor.

    oyunu oynadığım süre boyunca "surtr" bu kadar kolay yok edilecek bi düşman mıydı lan diye içimden söylenip durdum. oyunun daha en başında karşılaşıp onu yok ettiğimizi düşündüm hep. oyun bittikten sonra bi youtube'a girip bakınca aptallığım beni sevindirdi. o sahne thor ragnarok'taydı.
    şimdi mitolojide surtr'un asgard'ın felaketi olduğunu düşünürsek yeni oyunlarda o da müttefikimiz olacak demektir. uu beybi.
    ayrıca bkz. jörmungard vs thor. midgard baya şenlenecek.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    yer yer çok sıkıcı ve çok tekrara sardı, kaosun biçağını alınca hem hikaye hem oynanış daha rahatlıyor, baldur'un amacını anlamadım faye için niye o kadar bekledi, belki konuşsalardı ilk başta hiç sıkıntı olmazdı, oyun sonunda bir kaç yıl thor niye bekliyor anlamadım, senaryo çok düşük, last of us çakması olması, yan görevler gereksiz.
    --- spoiler ---

    gerçekten beğendiğim şey atreus'un gelişimi oldu. pısırık bir çocuktan öfkeli bir delikanlıya dönüşmesi güzeldi. ama oyunun yönetmeni cory diyor ki; bosslar yetersizdi evet daha çok boss olsaydı daha geç çıkardı, 7 yıldır zaten bekleniyor, 2016'da e3'te gameplay yayınlanan oyun için daha ne kadar beklemek gerekiyor merak ettim.
  • playstation 2 de tanıştığım güzelim oyun
    oyunun akıcılığı hikayesi insanı çok çabuk sarar ilk seri de su canavarlarını öldürmek 2 de heykelin gözünü çıkarmak tanrılara kafa tutmak felan
    yanlız ascensionda batırdılar.4 de oğlan felan zıpladı ya iyice bokunu çıkardılar hikayesi sarmamaya başladı oynamam artık
  • özellikle spartalı öfkesini kullanıp yaratıkları tokatlarken bana orgazmik anlar yaşatan muhteşem oyun.

    yakın dövüş mekaniği gerçekten mükemmel. baltayla kafa keserken çoğu zaman "yakarız bu gezegeni, yakarızzzzzz" diye bağırırken buluyorum kendimi.
  • hiç oyun kültürüm yoktur hayatımda bir kez pes oynamışımdır kısa çok kısa bir süre oda bemi avarajcı yaptıklarından bozulup oyunu öğrenmek için bir hafta gece gündüz oynamışımdır, neyse gelelim god of war a bu oyunu üniversitede ev arkadaşlarım playstation kiralayıp oynarlardı bizde seyrederdik seyretmesi çok zevkli bir oyundu tabi sene 2007-8
  • oyunu bitirdikten sonra düşüncelerimi yazabilmeyi o kadar büyük bir borç bildim ki erinmedim ve işte buradayım.

    hakkında yazılan entrylerin çoğunu okudum ve okuduğum çoğunluğun çoğunluğuna da katıldım. öncelikle, bu zamana kadar god of war oynamış herkes için oyun bir süre boyunca eşekten düşme hissi yaratıyor. neden? çünkü, oynanış, hikaye, amaçlar son derece yabancı bir evrene ait. klasik gow'da massacre söz konusudur, kıyımın olmadığı ve büyük kanların dökülmediği bir gow düşünülemez. ya da şu ana dek düşünülemezdi. serinin bu oyununda kratos dinginleşmiş ve tabiri caizse şiddete tövbe etmiş bir aile babasıdır. en baştan itibaren yeminini bozmamak için azami çaba sarf eder. öfkeden gözünün döndüğü anlar yalnızca oğlu atreus'a zarar gelme ihtimali olan yerlerdir.

    bu zamana dek chaos blades, clash of hades falan sallamaya ve dolayısıyla bir vuruşta ortalığın ağzına sıçmaya alışmış oyuncuları bu yeni tarz, bir süre kahredecektir diye düşünüyorum. çünkü elinizde ancak ve ancak oyunun ortalarına geldiğinizde gelişmiş ve ağır hasar verebilen bir kratos, bir atreus ve bir leviathan baltası bulunuyor. üçünü de özellikle söylüyorum, zira oyun alet edavat ve kabiliyet gelişimi ile paralel gidiyor. yani ilerlemek için gelişmek ve geliştirmek zorundasın. daha ağır aksak ilerlenilen oyunun başlarında karşılaştığınız birtakım yaratıkları hırs yapıp öldüreceğim diye debelenmemeye çalışın örneğin, çünkü mümkün değil. ancak ve ancak başka yollardan ilerleyip belli bir seviyeye eriştiğinizde dönüp bu karşılaşmaya girmeniz mantıklı. ama tabi bunu oyuncu nereden bilecek, bu bir soru işareti. kendi adıma, çok yerde uzun uğraşlar verdim ve pes edip ayrıldıktan sonra biraz daha alet edavat gelişimi ile birlikte bu zorlu yerleri rahatlıkla geçtim. doğru tabir mi bilmiyorum ancak, oyun kendi sınırları olan bir açık dünya oyununa benzemiş diye düşünüyorum. lineer ilerlemiyor, burası cepte. bir başka konu ise, oyun bittiğinde %100'ü tamamlamış olmuyorsunuz. oyunun ana hikayesi bitti ama sen gez dolaş bu evrende diyor oyun sana. bir nevi final fantasy'deki keşif konusuna benzettim ben. lineer ilerleme konusuna tekrar dönecek olursam, elbette oyunda bazı yerler var ki ''dur ben buraya sonra bakarım'' diyemiyorsun, hikaye gereği ''burada ve şimdide'' olup çözmen gerekiyor. ancak, pek çok yer keşif mantığı üstüne kurulu olduğu için dilediğin yeri dilediğin zaman ve dilediğin kadar keşfediyorsun. ben oyunu midgard'ın %71'i keşfedilmiş olarak bitirdim, şimdi hazine haritaları gibi ikincil işlerin peşinden gidiyorum. demem o ki son derece serbestsiniz bu konuda.

    buraya kadar ana mantığı anlatmaya çalıştım, şimdi biraz da detaylardaki konularla ilgili fikirlerimi vermeye çalışacağım. oyun boyunca, incelikli tasarlanmış olmasına karşın silah gelişiminden bir bok anlamadım desem yeridir. evet verdiğim hasar arttı bu gelişimlerle fakat eskiden aşina olduğumuz, örnek veriyorum: l1+üçgen şunu yapar tarzı şeyleri kavrayamadım. çoğu zaman gelişine tüm tuşlara bastım, ve büyük düşmanlar söz konusu olduğunda da sürekli olarak vur kaç yaptım. kratos'un hantal hareketleri yetmez gibi bir taraftan atreus'a da komut vermeye alışmak başta epey zorladı, sonrasında alışıyorsunuz bu duruma ve atreus gerçekten de çok faydalı oluyor ama işte biraz sabır gerek. başka bir konu, diğer oyunlarda yeşil, kırmızı ve sarı sandıklar, boynuz ve göz falan kovalardık, burada toplanabilecek çeşit çok çok fazla. işin içine bir de kertik gümüş denen bir para girmiş ki ben bu konuda kratos'un oturduğu köyü satın alabilecek kadar çok kertik gümüş biriktirmiş biri olarak pek bir numarasını görmedim diyebilirim. silahların, alet edavatın gelişimi bir hayli önemli ve bu da sağdan soldan topladığınız şeylere bağlı. o yüzden siz siz olun her yeri didik didik arayın.

    gelelim sona, oyunu bir oyundan fazlası yapan ve beni buraya getiren şey kesinlikle hikayesi oldu. mitolojiye oldum bittim ilgiliyim, ancak burada bahsettiğim şey bu mitler vs. değil. iki karakterin ve bu iki karakter arasındaki bağın gelişimine yönelik hikayeye hayran kaldım. hele hele kratos'u önceki oyunlardan bilen biri olarak oynuyorsanız bu oyunu, o zaman hakikaten her şey daha da anlamlı hale geliyor gözünüzde. en temelinde her şey bir baba oğul hikayesi ve bu da karakterler arasındaki her şeyi daha da derinden kavrayabilmenize sebep oluyor. yeri geliyor atreus'a çokça kızıyorsunuz, yeri geliyor üzülüyorsunuz, bazı bazı sağlam güldürüyor ve sonra yine düşündürüyor oyun sizi. ve her şey bittiğinde, eğer mitoloji bilginiz biraz olsun varsa, kendinizi ''oha'' derken buluyorsunuz.

    ezcümle, sindire sindire keyifle oynayın, verdiğiniz paraya kesinlikle değer.

    ha bu arada; sayesinde (!) de quervain denen bir el bilek rahatsızlığına sahip oldum, geçmiyor geçmiyor geçmiyor...
hesabın var mı? giriş yap