• galiba bi last.fm grubunda haklarında okuduğum şu lafın bence çok iyi özet geçtiği ulvi mahluklar bandosu: "god's pee"
  • bilinen her kültten daha bir külttür bu grup. bunun pek bilinmiyor oluşu da, bilinenden daha fazlasına sahip olmasındandır.
  • bu gruptan nefret ediyorum yaa,
    en sevdiğim şarkısını açıp yatayım bunu dinleyeyim uyurken diyorum, en sevdiğim yerine gelene kadar uyuyakalıyorum..
  • galiba yeni bi albüm geliyor.. demedi demeyin de sonra (efrim söyledi, yeminlen.. hahaha)...
  • haberi duyulduğu günden beri büyük umutlarla beklenen, seneler sonraki büyük buluşma silsilesi nihayet atp (all tomorrow's parties) ile başladı geçtiğimiz hafta sonu...

    gittim...

    gördüm...

    erdim...

    eridim...

    bittim...

    müzikte bunun daha ötesi var mıdır, işte ondan şüphem var...

    ayrıca (bkz: #21096916)
  • şöyle güzel, dumanı üstünde bir röportaj var haklarında, efrim ilen:

    http://drownedinsound.com/…dspeed-you-black-emperor
  • kalabalık ortamda dinlenişi nasıldır bilmem ama yalnız dinlemeye son derece müsait, kişiselleştirmenin kaçınılmaz olduğu müziği yapan grup.
    herkesten başka anlamlar yüklenebilir müziklerine, tamamen farklı hisler uyandırabilir. neticesi de yine değişik olur, değişik amaçla tekrar dinlemelere yöneltebilir.

    kim ne derse desin, ben godspeed you black emperor dinleyip karanlıklara gömülemiyorum mesela. son derece karışık atmosferinden sonra olumlu hisler duyduğum daha çok oluyor. sleep olsun, dead flag blues olsun, 09-15-00 olsun... düşünüyorum, hiçbirisi "leaanet olsun sana dünya!" dedirtmiyor bana. biri mutluluk veriyor, biri huzurlu keyif, birisi de nedense pek güçlü-coşkulu hissettiriyor. öyle ki her şeyi aşılır, her yol geçilir gibi gelebiliyor. dönemsel bir sorun mu var? hiçbir şey!

    ve çoğunlukla (çoğunluk derim çünkü hepsi değil, misal storm aykırı diyeceğime) şarkı sonunda en yoğun noktaya ulaştırıyorlar. biraz çakallık da var tabii sanki bunda, sonuna gelip de "heheeey" haline geçmiş insan ne yapar? öncesindeki 20 dakikayı bir daha tekrarlamayı göze alır. genelliyorum, kural gibi söylüyorum ama "sadece sonunu dinleyeyim" de demez, öncesiyle hazırlanması lazım gibi gelir.

    post-rock içinde godspeed you black emperor'dan çok daha melodik yapısı hoşa gidecek, daha çabuk tutulacak müziği yapan grup vardır ve dinlenirler de ama... bu adamlarda bir başkalık var, özgünlükleri sanki anlamlandırılmaya en müsaiti. ortalarda hiç durmayıp tamamen uçta sivrileşmeleri var ve belki de normalde son derece korkak, son derece belirsiz kişiyse dinleyici (ki o da bilinmez) onu en cesur kılacak alanı açıyorlar.

    hem birileriyle (herkesle değil, belki de birisiyle) paylaşmayı istetiyorlar, hem de... aynı hissin olmayacağından mütevellit, tamamen kendine saklatıyorlar.
    çok kişiseller, çok...

    ve hiçbir şekilde savunulamazlar, kanımca. savunulacak yanları yok çünkü gelecek eleştiride. "bence" ötesine geçemezler, çünkü diyorum ya... kişisel anlamlandırmadalar. sahiplenmeden kişiselleştirme, nelbette pek saçma ama... öyle.
  • son zamanlarda dinlediğim en ama en hipnotik, en epik grup. yıllardır aradığım soundu burada buldum desem yeridir. gece yarısından önce dinlemeye de pek müsait değiller. gece ve yalnızlık olacak bu adamları dinlerken.

    underground poetix'in bir sayısında okuduğum kadarıyla son derece tavizsiz bir duruşları var, hem müzik hem de dünya görüşü olarak. örneğin, albümlerini raflarda satılan tüketim metaası olarak görmek istemedikleri için sembolik olarak sadece birkaç yüz tane bastırmışlar. konserlerinde dinleyici ile birebir etkileşimde olunmalıdır düsturu ile hareket etmişler. ben bi atraksiyona katılmam sadece müziği dinlerim kafasındaki insanlar için değil yani gybe'nin konser anlayışı. tabi bu tavrın anlaşılamamak, yeterli ilgiyi görememek* gibi sonuçları da olmuş.

    kısaca sadece bambaşka alemlerden akan notalardan değil, aynı zamanda müziğe ve dünyaya karşı duruşları ile de gönlümde taht kurdu bu oldukça geç tanıştığım grup.

    o zaman sleep
  • birkaç gün önce verdikleri akıllara ziyan kilise konserlerinin (church of st. paul the apostle, new york city) ve mekanın ne menem şeyler olduğunu özetleyen enfes fotografları için:

    http://www.flickr.com/…aphy/sets/72157626312266158/
  • atp sayesinde nihayet izleyebilecegim grup. 39 derece atesten dolayi kacirdigim efsane konserin yerini tutmayabilir ancak ilk defa izlemenin heyecani hicbir seyin yerini tutmaz tabi ki! gerci konser mekani hakkinda dandik akustik soylentileri var ama gorecegiz...

    (bkz: i'll be your mirror)
hesabın var mı? giriş yap