• türkiye'deki metalci profilinin sikkoluğunu bir kez daha bana hatırlatmış grup.

    gojira sizi aşar arkadaşlar. heee ergen metali hee. git öyle daha önce bir şarkısını bile duymadığın grup hakkında konseri izleyip ahkam kes. yarrak kafalı seni.

    siktir git dinle manowar mıdır megadeth midir ne dinliyosan dinle amk dinozoru.
  • metalcisi bile bu kadar muhafazakar olan bir ülkede sağ partilerin mütamadiyen 70% ve üstü oy almasına şaşırmamak lazım.

    evet sizin dediğiniz gibi olsun metallica'nın siyah albümünden sonra güzel heavy metal albümü piyasaya çıkmadı. gojira, baroness, isis, kvelertak, ghost bunların hepsi müzikten anlamayan sivilceli ergenlerin dinlediği gruplar. ian lemmy kilmister, steve harris, mille petrozza falan albüm çıkarıken size akıl danışmaları lazım aslında.
  • 1954 yapımı ishiro honda filmi.

    (bkz: ben bu oyunu bozarım)
  • yaklaşık 10 senedir heavy metal ile ilgilenen müzisyenlerin, müzik yazarlarının ve dinleyicilerin çoğunlukla övgüyle bahsettiği bir grubu yaratıcılıktan uzak, ergen osbirci müziği, metal yapmıyor diye etiketlemek ne kadar da kolay. adım gibi eminim ki bunu yapan adamlar eleştirmeden önce değerli vakitlerini ayırıp herhangi bir gojira albümünü baştan sonra dinlemeye bile üşenmişlerdir. hatta çok büyük ihtimalle 2010 yılından sonra çıkan 10 tane rock veya heavy metal albümü sayamazlar bile.

    müzik zevki bir şarkıyı günde 20 kere çevirip çevirip dinlemekten ibaret olan yeni ergenlerin müzik hakkındaki görüşleri benim gözümde böyle kasıntı tiplerin görüşlerinden çok daha değerlidir.
  • fransa'dan değil sanki sirius'tan çıkmış hissini birebir veren grup. o nasıl rifflerdir, davullardır ve özellikle o acılı vocal. bu adamlar ne yapmak istediklerini biliyor. zamana yayıp ifade etmek istediklerini, insanın suratına çarpa çarpa ifade ediyorlar. bu güzellikle albümler yapmak, hem kafa sallama isteği aynı zamanda ağlama isteği uyandırmak başka bir gruba nasip olmaz herhalde.

    umarım zaman içinde daha da büyürler ve hak ettikleri yere ulaşırlar. zaman içinde yaptıkları işlere bakınca bir tane bile yanlış ya da eksik iş olmayınca, bunu başarmaları da çok zor olmayacaktır. bu soğuk ve hüzün aynı anda fransa'dan nasıl çıkar, anlamak cidden mümkün değil.
  • telaffuzu biraz sorunlu bir gruptur. yurt disinda bir muzik markette su tarz bir diyalog, sizin de basiniza gelebilir.

    ben: do you have any gojira? (gojira)
    adam: excuse me?
    ben: do you have any gojira? (goyira)
    adam: aa.. uu..
    ben: do you have any gojira? (gohira)
    adam: oh yes we have gojira. (gohira)
  • sözcüğün etimolojisine bakmak gerekirse: goril alamına gelen "gorira" ve balina anlamına gelen "kujira" sözcüklerinin birleşiminden oluşmaktadır.
  • amk toplu trolleme deneyi sandım ama ciddi ciddi ergen bilmem ne diyen var.

    şimdi siktirip gidiyosunuz ve flying whales, where dragons dwell falan dinliyosunuz. sonra gelip bu entry'lerinizi silin ki daha fazla gülünç duruma düşmeyin.
  • ilk albümden itibaren karanlık ve kaotik soundunu oluşturmuş, kendine ait olan atmosferi ile fransanın karanlık atmosferine yolcu eden, tür sınırlamasının üzerinde olan grup. bu grubun içindeki bütünlük her grupta ortaya çıkmayan konseptte. ortaya koydukları eserler manifesto niteliğinde kalıcı ve sert. "duvara toslamak" gojira soundun içini en iyi ihtimaller içinde tanımlıyor. gojiranın bu atmosferi yıkıcı ve çiğ. insanı düşünmeye ve üretmeye iten bir havayı, bu kadar yaratıcı bir şekilde yakalamak zor.

    kavramların ötesinde, bilindik ama bir o kadar kolay alışılmayan bir sound var karşımızda. kaotik ögeler, death metalin matematiksel düzlemlerinde eriyor. down temponun sertlik ile buluşması ve terrör hissi. çiğ et yiyen maymunların, küçük maymunları ağaçlardan atması gibi. peki ya meyve? en belirgin olanı ve fark edileni from mars to sirius. uçan balinalar bize ne anlatıyor? yollar çiğlik içinde mi bize uzanıyor?

    kaos u tanımlamak zor. nefes alış-verişin kontrolünde bu yıkımı tanımlamak zor. sadece düşünsel değil, kan akışındaki hız, damarın içindeki yollarda kilometreler alırken, düşünce bundan daha hızlı.

    lisede bomboş yatakhanede duvara baktığım zamanlarda arkada gojira çalsaydı, bu dünyayı nasıl algılardım? sarsılırdım muhtemelen. daha fazla okuyup, daha başka yollar için elimde bir klavuzum olurdu. bu klavuz sezgisellik içinde ilerlerdi ve bitmeyen fizik derslerinde karalamalardan fazlası olurdu. acil servislerdeki temizlik kokusu ve florasanlar. bunlar daha çok ambient yada drone konseptleri tanımlarken, death metal içinde gojira bu kaosun tamamını net bir şekilde veriyor.

    ses? ton? titreşimler? bunlar formulüze edilmiş kavramlar. yüzbinlerce seçeneğin içinde en doğru ve yalın ifade tarzı ne olmalı? bunu doğru içinde yada tanımlanan doğrular içinde kitapçıklarda bulamıyoruz. sezgisellik nasıl en doğru yolu sanatın içinde tanımlıyorsa, müziğe ihtiyaç duyanlar içinde en keskin formüllerden ve matematikselliğin sezgisel olanı, florasan ışığının boş karanlık hissi ile gojira içinde tanımlanıyor.
  • müzikleri bence çok yoğundur. yoğunlaştırılmış tarz metal diyorum buna ben. aynı hissiyat opeth'in bazı albümlerinde de oluşuyor. biraz da ulver albümlerindeki gibi.. dinlemesi zihni hafif yoruyor, konsantrasyon istiyor, başka bir işle meşgulken fon müziği olarak dinleyince pek bişi anlamıyorum yani. yoğunluktan kasıt bu.

    geleneksel rock disiplini ve yüzlerce albümde tekrarlanan metal kalıplarına şeklen benzese de, müzik örüntüleri aslında çok farklı, yaratıcı ve sınırları zorlayan cinsten. ama sınırları işin bokunu çıkararak, aşırı progresifleşerek zorlamıyorlar. "bak hacı bu iş böyle yapılır, müzik zekası ve orantısız teknik kabiliyet, kalıplaşmış bir tarzı bile bu seviyelere taşır" diye bağırıyor insana bu adamların müziği..

    bir çok grup death vb. tarzlar çalabilir, çalıyor ya da çaldığını iddia ediyor. ama çok azı böyle yoğun ve akıl dolu icra edebilir. bu sebeple gojira son 20 yılın müzik dünyasına bir hediyesidir, adeta bir mücevher gibidir.
hesabın var mı? giriş yap