• richard leakey ve roger lewin'in yazdığı kitapta insan evriminin belirleyici temasının hayvanlarıdaki gibi rekabet değil paylaşım olduğu iddia edilmemekte hatta karl marx'a laf giydirilmekte olan kitaptır. ayrıca cinayetin serbest olduğu yamulmuyorsam güney amerikalı bir kabile kitabın sonlarına doğru incelenmiş;cinayet ve insan öldürme oranlarının herhangi medeni(!) bir toplumdan daha düşük bulunduğu iddia edilmekteydi.yazık ki bu eseride yok edecekler.
  • kemal tahirin daha önce tan gazetesinde cemalettin mahir takma adıyla yayınladığı dört hikayenin kitaplaştırılmış şeklidir. göl insanları için nazım hikmet "göl insanları türk edebiyatının en güzel dört hikâyesi olarak kalacaktır" cümlesini kullanmıştır
  • richard leakey ve roger lewin'in yazdığı kitapta insan evriminin belirleyici temasının hayvanlarıdaki gibi rekabet değil paylaşım olduğu iddia edilmekte, bu görüşü destekleyen şaşırtıcı bulgular sergilenmektedir.
  • benim için kitaptaki en ilginç kısım insansı maymundan yani 4 ayağını kullanan bir canlıdan iki ayağa geçiş sürecine ait teorilerin bulunduğu kısımdı. hatta iki ayağı kullanmaya başladıktan sonra metabolizma hızlandığı için ter bezlerinin gelişip tüyleri dökmüş olabileceğimize dair bir teori vardı.

    onun dışında hayvanlar özellikle kuşlar arasında kıskançlığı anlatan bir kısım vardı ki, sürekli yerdiğimiz kıskançlığın doğamızda olduğunu algılamamı sağlamıştı. erkek, kendi genlerini aktarmak istediği için çiftleştikten sonra dişinin başka erkeklerle çiftleşmesini istemiyordu vs.

    iyi ki okumuşum dediğim kitaplardan, nereden geldiğimize dair fikir edinmek için ideal.
  • kemal tahir'in 1955 yılında yayınladığı, ilk yayınlandığında 4 öyküden oluşan kitabıdır. daha sonra 1969 yılındaki baskısına 4 hikaye daha ekleyerek, toplam 8 hikayeden oluşan son ve şu anki halini vermiştir. ilk 4 hikaye, 1955 yılında kitap halini almadan önce 1941 yılında tan gazetesinde cemalettin mahir takma adı ile tefrika edilmiştir. tüm diyaloglar, kemal tahir'in köy ve köylüyü anlatan bütün romanlarında olduğu gibi, iç anadolulu ağzı ile yazılmış, genelinde çankırı/çorum ağzı kullanılmıştır.

    bana göre, türk köy hayatı ve köylüsü üzerine yazılmış en vurucu kısa öyküler bunlardır. özellikle 1950 öncesi türk köylüsü ve onların yaşamını anlamak için kitaptaki herhangi bir hikayeden faydalanmak ülkemiz insanını anlamak adına bir çok araştırmadan daha net sonuç verecektir. fakirlik, fukaralık, garibanlık, özellikle ağa merkezli ata-erkil toplum yapısına dayanan anadolu'ya özel kast sistemi ile boğuşan köylünün hayatı, bu kadar çıplak ve vurucu şekilde anlatılmamıştır. özellikle o yıllarda köylerde yaşayan kadınların ve üzerlerine çöken sosyal yapının gerçekliği, kadın okuyucuları biraz daha fazla etkileyebilir. zaten bazı hikayelerdeki erkek karakterlerin devamlı freng kanunlarına çemkirmesi büyük ölçüde yeni rejimin kadınlara sağladığı yeni haklar yüzündendir. ama emsalsiz şekilde içine kapanık yaşanan köy hayatı ve kast sistemi sebebi ile kadınların o yıllarda bu yeni haklardan faydalanması çok sınırlıdır.

    kadın hakları yanında, azınlık ve etnik unsurlara yönelik devlet baskısı hakkında hayatımda okuduğum en ironik ve kara mizah dolu öykü yine bu kitapta yer almaktadır. kondurma siyaseti başlıklı öyküsünde 1939 yılında zorunlu iskanla birlikite tunceli'den trakya'ya sürülen bazı zaza aşiretlerinin hikayesini, bir şekilde onların arasına düşmüş çorumlunun ağzından öyle anlatır ki, gülseniz mi ağlasanız mı anlayamazsanız.

    kısaca, anadolu hakkında biraz fikir sahibi olmak isteyen her arkadaşın okumasını tavsiye ettiğim güzide bir eserdir efendim.

    hikayelerin başlıkları aşağıdaki gibidir;

    - göl insanları
    - çoban ali
    - gelin-kadın oyunu
    - arabacı
    - nam uğruna
    - kondurma siyaseti
    - bir kodoşluk hikayesi
    - fermanlı hoca
  • bendeki basımı (bilgi yayınevi-1969) sekiz hikayeden oluşan ve ilk kez 1940-41'de gazetede dizi olarak yayınlanmış kitaptır.

    cehalet ve yoksulluk içinde yaşarken, bunu sonsuz bir boyun eğişle kabullenmiş, yazıldığı yılların diğer örneklerindeki kahramanların aksine, başkaldırıyı aklından bile geçirmeyen kahramanlar var öykülerde. kemal tahir, sınıfsal çatışmaların şiddetle sorgulandığı bir dönemde ortaya koyduğu bu öykülerdeki kahramanları vasıtasıyla, klasik marksist teorideki sınıfsal çatışma diyalektiğinin ve batı toplumlarında kölelikten feodaliteye, ve oradan da sanayileşmiş kapitalist topluma geçişte toplumsal başkaldırının rolünün, anadolu'da geçerli olmadığını ortaya koyuyor.

    evet; zengin-fakir, ağa-köylü ayrımı kesin olarak hissediliyor hikayelerde ama, kahramanları başkaldırmıyor, hatta aklından da geçirmiyor bunu. yazdığı mektupta kendisine " hiç endişeye düşme, göl insanları türk edebiyatının en güzel dört hikayesi olarak kalacaktır" diyen arkadaşı nazım hikmet'ten burada ayrılıyor. anadolu'nun kendine has kimyası olmalı insanlarını böylesine sabırlı ve kaderini baştan kabullenmiş yapan.
  • leakey ailesinin, afrika'da yaptıkları fosil avcılığını anlatan kitap. kitabın başlarında roger lewin'in güzel anlatımıyla renklenen bir hominid hikayesi vardır, okunmalıdır.
  • tübitak'ın zamanında güzel bir çevirisini yayınladığı kitap. richard leakeyninkinden bahsediyorum. bu tarz anlaşılır dilde popüler bilim kitapları genç insanların ufkunu genişlettiğinden olsa gerek akp hükümeti döneminde elbette basımları durdu. bende böyle tek tük o dönemden kalma kitap mevcut. bir diğer ufuk açıcı olanı misal kralın yeni usu*idi. hey gidi. geldiğimiz noktaya.
  • kemal tahir'in, "binbir gece'den halk hikayesi'ne aktarma denemesi" diye tanımladığı 'bir kodoşluk hikayesi' adlı muhteşem hikayenin bulunduğu kitaptır. 'fermanlı hoca'yla birlikte bu iki kapanış hikayesi ilk altıyı unutturacak ölçüde ayrıksıdır, fantazyalıdır.
hesabın var mı? giriş yap