• 30 sene once cektikleri, yayinladiklari seylere bakiyorum da cidden bu cesurlukta diziyi bugun bile zor cekerler. hangi sezonun hangi bolumu oldugunu hatirlamiyorum, ikinci sezonda olsa gerek. blanche menopoza giriyor.

    evvela, vardir muhakkak da, ben menapoz gibi bir tabuyu acikca isleyen bir dizi bolumune rastlamadim. ama beni asil vuran -yine tam kelimesi kelimesine hatirlamiyorum diyalogu- blanche’in adet gormeye basladigi zamanlari anlatirken soyledikleridir. cocukken 13 yasina gelince lanetleneceksin derlermis de o da cok korkarmis bundan, o sene isiklar acik uyumus hep. ama lanet manet gelmemis, artik 16 yasina gelip de hala “lanet” olmayinca doktora gitmisler. buraya kadar saniyorsun ki blanche gec adet gormeye baslamis da ondan konuyu abartiyor saniyorsun; fakat isin asli doktor adet olmadin mi diye sorunca cikiyor: “adet tabi ki gordum, ben laneti bekliyorum” ne bileyim, ben erkek olarak yasamadim bunu tabi ama, kizlardan gozlemledigimiz kadarini su an dusununce turkiye ya da abd fark etmeksizin bunun nasil ocu bir sey haline getirildigini anliyorum bi kez daha. annesi soramamis bile, oyle ayip bir sey. isledikleri konulara bakiyorsun adamlarin taa 80 kusur yilinda, lezbiyenin heteroseksuele ilgi duymasi, bunu ilan etmesi- karsi tarafin da kibarca ilgilenmedigini ama arkadasligina deger verdigini ifade ettigi bolumler var. bugunun standartlarina gore bile asiri sayilabilecek belalti espriler mevcut ya da hicbirine gerek yok, baya cinselliklerini acikca konusan, yasayan 60 kusur yasinda kadinlari konu edinen bir dizi. gecenin korunde nereden aklima geldiyse, yazan iyi ki yazmis oynayan iyi ki oynamis da bugunlere gelebilmisiz. dizi tarihinden bir bu, bir de married with children yok olsa bugun hala cosbyleri izliyorduk.
  • 80li yıllarda televizyonda hakikaten büyük keyifle izlediğimiz altın kızlar dizisi toplamda 7 sezon sürmüş bir dizi.

    diziyi dört sezon izledim. ilk üç sezon, bir kaç vasat bölüm dışında oldukça iyi yazılmış, gerçek hissi veren, amacını gerçekleştirebilen sezonlardı. bu sezonlarda karakterler, bu karakterlerin birbirleriyle olan ilişkileri ve dizinin belkemiği olan espri ve şakalar oldukça uyumlu bir tarzda akıyor. kadın olmanın, anne olmanın, arkadaş olmanın, aile olmanın yüceltildiği bu bölümlerin oldukça keyif verdiğini söylemek gerek .

    dizinin dördüncü sezonunda öncelikle üç sezondaki uyumlu hikâyeler, karakterler ve o olumlu sıcak atmosfer bozuluyor. sanki değişen bir şey yokmuş gibi görünüyor ancak aslında öyle değil. zorlama şakalar, zorlama kahkaha efektleri ile daha itici bir hal alıyor. örneğin rose karakterinin neredeyse bir embesile dönüştürülmesi bu karakterin insancıl ve doğal halinin hasar görmesine sebep oluyor. dorothy karakterinin neredeyse zoraki rol yaptığı bölümler dizinin tadını iyice kaçırıyor. okuduğumda göre özellikle dördüncü sezonda dorothy karakterinin fiziksel özellikleri ile dalga geçen şakalar bu rolü oynayan oyuncuyu çok rahatsız ediyormuş . bu yüzden 7.sezonun sonunda dorothy evlenerek diziden ayrılıyor. bu arada finaldeki vedalaşma sahneleri çok iyi. dizinin finalinden sonra diğer oyuncular bir sezonluk.golden palace dizisinde oynamış. burada da blanche evi satıyor, bir motel satın alıyorlar, ve orada yaşıyorlar.

    dizinin başrolünü oynayan bütün oyuncular geçtiğimiz senelerde birer birer ölmüş. ilk ölen de dorothy'nin eski eşi stan.

    80ler bizim çocukluğumuz demekti. herkesin çocukluğu sırf bir hatıraya dönüştüğü için bile güzeldir. gezegende geçen zaman kaybolup gitmiş, ama onun çeşitli ve türlü anları zihne kimbilir başka hangi anılarla bir arada kaydedilmiştir. o hatıraları hatırlamak da güzel. ben de diziyi izlerken yer yer bu hatıraları düşündüm, hatırladım. allah rahmet eylesin bu oyunculara. hepimiz yolcuyuz, hepimiz eninde sonunda bitecek bir misafirlikteyiz. aileden ,güzel insani ilişkilerden başka bir şey de kalmıyor gibi geriye. bir şey daha var ama onu buraya yazmayacağım. şimdilik buradayız ve hayattayız. bir gün burada olmayacağız ve yapabileceğimiz bir şey de yok. çünkü din djarin ve bütün diğer mandalorluların söylediği gibi, this is the way.

    dizinin ilk üç sezonunu mutlaka öneririm.
  • aynı zamanda baywatch yedinci sezon yirmi birinci bölümünün adı.
  • kahramanları teker teker gitmiş olan muhteşem dizi... bir bölümde yaşlanınca(: aynı huzur evine gitmeye karar verirler. sarılır mutlu olurlar. sonra rose ya sonunda tek başına kalan ne yapacak diye sorar... hüzünlenirler. rose gerçek hayatta da en son kalan olmuştur. bize güzel anlar yaşattıkları için toprakları bol olsun
hesabın var mı? giriş yap