• bir greenaway* alamet i farikası.

    "engravers, printers, a writers, an actor or two."
  • greenaway'in yaşamakta olan en büyük yönetmen olduğunu tekrar kanıtlamıştır. haa pardon, godard daha ölmemişti yahu.
  • yok böyle bir film diyeceğim ama basbayağı var işte, gözlerimle gördüm. son zamanlarda izlediğim en sıradışı ve en yenilikçi filmlerden biri olarak kaydedildi hafızaya. ahlak ve din üzerine varılacak yargıların ve kararların, güç ve iktidar ile olan ilişkisi çok katlı bir dille anlatılmış, resmedilmiş, yazılmış, çizilmiş, oynanmış. film boyunca karşımıza çıkacak olan; adem ile havva, lut ve kızları, davut ve bat-şeba, samson ve delilah, john the baptist ve salome gibi, incil'deki "kutsal erotik" hikayelere gözlerimizi dikmeye başlamadan hemen önce, goltzius şöyle diyor;

    - ilk günah ve muhtemel suç; röntgenciliktir. tabii ki kendinize şunu sormalısınız; "şu an buradaki yığınla seyirci aslında ne yapıyor? ve ben aslında ne yapıyorum?"

    ve film, kaçınılmaz olarak seni de bu ikilemin içine sürüklüyor. haydi hayırlı uğurlu olsun.
  • başlarken bu girinin sofistike olmaktan uzak olduğunu belirteyim. bir greenaway filmini değerlendirmenin gerektirdiği entelektüel birikimden yoksun olacak cümlelerim.

    ilk önce, greenaway filmleri size eleştiri, aşırılıklar, gerçeküstü durum, mekan ve karakterler ve türlü absürtlükler vaat eder. hepsini ve daha fazlasını bu filmde bulabilirsiniz. hristiyanlığa ve genel olarak ilahi dinlere sansürsüz şekilde giydiriyor. sansür derken, filmin erotik hikayeleri gayet pornografik anlattığı ve kadın çıplaklığının yanı sıra sinemada nedense tabu olagelmiş erkek çıplaklığını sonuna kadar resmettiğini belirtelim, penis görüp iğrenecekler varsa hemen uzaklaşsın.

    peter greenaway inanılmaz bir adam. din eleştirisini, sanat tarihini, kadın-erkek ilişkilerini, hristiyanlığın kısır döngü ve çelişkilerini, ahlak tiradlarını, tiyatroyu, absürdü, f. murray abraham'ı, goltzius gibi muhtemeşem bir karakteri (ki ramsey nasr çok iyi bu rolde), bilinçaltını ve bilinci; yani her şeyi bir filme sığdırmış, yine. bunu yaparken görsellikle, kolajlarla, genel olarak sinematografisiyle ve müzikle iyice sarsıyor.

    ben sinemada yenilik arıyorum diyorsanız, buyurun, mutlaka izleyin.

    bir de not: filmi reks sinemasında izleyen festival seyircisi öyle bir tokat yedi ki, sıradan sayılabilecek filmleri alkış yağmuruna tutan seyirci gitti, yerine dut yemiş bülbüller geldi. salonu terk ederken insanlar hemen konuyu değiştirip normal hayatlarına karışmak istiyordu.
  • izlemek için 2 senedir bekledigim film. bulan, gören vb. haber ederse sevinicem.
hesabın var mı? giriş yap