• on yıl önce iş hayatına ilk başladığımda ağzını eğe eğe “ay bu benim işim değil” diyen tiplere ciddi derecede sinir olurdum ve senin işin değilse en azından kimin işi olduğu konusundaki bilgi kırıntısını paylaş suratsız dememek için kendimi zor tutardım. ve onlardan biri olmayacağımı düşünürdüm. olmadım da. ama ne oldum, görev tanımında olmayan bin tane işi yapmaktan aşırı derecede dikkat dağınıklığı yaşayan ruh hastası bir insan oldum. bu yapılsın diyen kişi olmak yerine hiç alakam olmayan yerde form bile tasarlayan insan oldum. hoş yeni nesil allahtan böyle değil, haklarını yedirmiyorlar helal olsun. ama denklerime sesleneyim, eski iş yerinizde olmaz ama yeni bir işe girerseniz olabildiğince net çerçevede görev tanımınızı belirleyin. sonra bir araba amelelik yapınca benim gibi ağlamayın.
  • kurumsal olmayan bir yerde çalışmaya başladıysanız ve özellikle öğrenciyseniz şunu çok duyarsınız "görev tanımın dışında birşey yapmayacaksın"
    tabii kafalarına göre esnetirler bunu,minareyi çalan kılıfını uydurur. öğrenci bu,bana muhtaç diye düşünürler çoğunlukla. yok efendim biz bir aileyiz. hiçbir çalışanımla kötü ayrılmadık falan fıstık. inanma sikecekler.

    öğrenciyim, ilk iş yerimde bana, 2 gün geleceksin gelmesen de olur e ticaret ile ilerleyeceğiz diyen bir patronum olmuştu. sonra ona yetmedi yok efendim her gün gel. bir dediği öbür dediğini tutmazdı. bir bakmışım e ticaret diye gelen ben dükkana bakıyorum. bir gün ; "sen olmasan da satış yaparız benim dükkanımı 9 da açan var" derdi , öbür gün "sabah 9 da dükkanı sürekli açıcak biri lazım" baktım beni 5 gün istiyor,"görev tanımım" ona yetmedi verdiği para gözüne geldi. her hafta bana bu gibi konuşmaları yapardı -yaptığın işi haketmiyorsun,bir işe yaramıyorsun alt metinli- ve her seferinde hatırlatırdım, "ben buraya gelmeden önce 3 kez ön görüşme yaptık ve hepsinde haftasonu ve haftaiçi 1 günlük boşluğum olur ve o zamanlar gelebilirim" dedim sen de bana " sadece fotograf cekip e ticaret sitelerine yükleyip takip edeceksin" dedin. ve eklerdim,görev tanımım dışında herşeyi yaptım. çektiğim ürünler için raf boşalttım,ilaçlanan yerlerdeki böcek ölülerini temizledim. sözde ben işe başladığımda orası hazır olacaktı :)
    sömürü işte. bir de çok solcu,komünist gecinirdi madam. ona kalsa 7 gün geleyim sabah 9 akşam 11 hem dükkana bakıp hem de 4 e ticaret sitesi birden fotoğraf paylaşıp, yöneteyim. dükkana baktığım yetmezdi bir de şuraya da mı girsek buna da mı ürün yüklesek. yahu dükkana bakmaktan asıl görevimi yapamaz olmuşum,bir de gece uyumayıp ürün yüklüyordum.
    öğrencilik işte fazladan para iyi geliyordu. ben biraz kazandıklarımı biriktirdim neyse ki, o da birkaç ay sitelerdeki gidişata bakıp çıkaracağım diyordu.
    ben de pekala dedim,olay şu ki 100tl lik malı 1000tl ye turiste iteleyebilirsin ama e-ticarette tutunamazsın. aynı fincanı kargo dahil 200e satanı var. tutunmak istiyorsan da zaman lazım,birsuru prosedure uyman lazım. reklam parasına hık mık yapmaman lazım.
    türk bir alıcı olarak düşünüyorum 1000tl seramik bir fincana neden vereyim? sikeyim handmade ini. etsy e açıl desek bana diyor ki hem 1000tl net kazancımız olsun,hem de kargo parasını da ürün fiyatının içine itele.

    böyle işte. çok doluydum o zamanlar. görev tanımım ve harici herşeyi yapıp bir de işe yaramıyorsun temalı her hafta üstükapali işten çıkarma konuşması dinliyordum paramı alırken. her hafta " bu hafta çıkarılıcam herhalde" diyerek gidiyordum işe. gittiği yere kadar paramı alayım düşüncesindeydim. birsürü aktarmayla evime dönüyordum. omuzlarımdaki o yükü,stresi deli gibi hissediyordum. her gün toplutaşımada insanlarla kavga ediyordum. şükür bitti,ailem destek oluyordu her zaman ama onlardan bağımsız bir birey olmak istemiştim. birkaç aylığına işe yaradı o zamanlar ama çektiğim ceremeyi ben biliyorum. neyse ki muhtaç değildim,ailemden aldıklarımla idare ediyordum o maaş olmasa da. sadece ekstra kıyafet,arkadaşlarla dışarıda vakit geçirmek,teknolojik alet vs almama yaradı.
    başka yerlerde görev tanımında temizlik yok diyip tuvalet kağıtlarını toplattıklarını falan duydum. göt kadar yerlerine şirket derler bir de. kendini kurumsal sanan minik pırtıklar. aman nakit e %10 indirim diyelim kredi kartı olmasın. yahu 100liralık malı 1000 e kaktırmışsın.
    bir de kendim hiç rastlamadım ama arkadaşlarımdan duyduğum farklı bir orospu çocukluğu çeşidi var "ilk gün parası içeride kalır" milleti sömürdün bari parasını ver o günkü. öğrenci adam zaten arada harçlık çıkarmaya gelir. çoğu yer de bunu bilir günlük anlaşılır. ama sen gün bitiminde bunu diyorsan katıksız bir orospu çocuğusun. en başında diyeceksin.

    türk esnafı, kimileri kendini ne kadar aydın sansa da şark kurnazından başka birşey değildir. iliğini kemiğini sömürmek isterler yeter ki seni muhtaç falan sansınlar. bana hep kendini anlatırdı o patronum da, yok şöyle aydınım ailem zengin dünyayı gezdim evliliğe karşıyım 10 sene sevgilime baktım çocuk istemedim. aman siz de gezin evlenmeyin çocuk yapmayın sevmeyin kimseyi kurmayin aile bu köylülük çünkü. hani en marjinal bizdik?
    turistler eskisi gibi kazıklanamayınca,dükkan da batışta sürekli. kendisi hep tatile çıkardı,2 çocuk baksın dükkana. aman dükkanım batsa da dışarı fire vermeyip herşeyi eriteyim. çünkü baktığımda dükkan ve geziler harici hiçbirşeyim yok.
    nasihatler için teşekkür ederim,ben 65 yaşımda böyle bir insan olmak istemiyorum.
  • (bkz: iş tanımı)
  • kurumsal şirketlerde çalışana görevininin gereğini minimum sorunla yerine getirtmeye yarayan tanımlardır. "bunu niye ben yapıyorum ki" v.b. cümlelerin boşa sarf edilmemesini sağlar. aksi durumlarda yönetici kapıları sıklıkla aşınır. görev tanımı harici iş taleplerinde "benim görev tanımımda yok" v.b. cümleler gönül rahatlığı ile dile getirilebilir.
hesabın var mı? giriş yap