• yıllardır tanıdığım, zengin bir arkadaşım var. ama hala zengin olup olmadığından emin değilim... işte öyle bir şeydir görgü.
  • farklılıklara tahammülü olmayan insanda görgü yoktur. öyle ırk, din, milliyet gibi bir farklılıktan söz etmiyorum. (ayrımcılık küçük şeylerle başlar zaten ama) atıyorum sandviçe yeşillik koydurmazsın, bu yüzden bile dışlanabilirsin. ya da bi grupta herkes a menüsünden yer. sen b menüsünden yersin. ya da bişeyi sevmiyorsundur birisi çıkar "o sevilmez mi la" diye hayret krizleri geçirir. ciddi ciddi sinirlenir. bazıları için çok doğal bi şeyken bazıları kabullenemez. işte o herkesin kendisi gibi olması gerektiğini zanneden bazıları, görgü kazanamamış insanlardır. bi insan farklı yörelerdeki hayat tarzlarını, hayatsal kararları gözlemleyerek belki görgü kazanabilir. belki de odun olarak devam eder.
  • eşya satın almak, bir yerlere gitmek veya bir yerlerde yemek içmekle eş tutulmayan, insanın insana ve dış dünyaya nasıl davrandığı ile ilgili olan kavramdır. türk insanı ise bunu entelektüel olmakla veya parayla pulla karıştırdığı için kavram anlamından kaymaktadır. esasen görgü ailede öğrenilir. para pul veya okumuşlukla ilişki düzeyi de zannedilenden daha azdır.
  • oscar wilde ne güzel de söylemiş:

    "ahlaktan önce gelir görgü!" diye...

    şakir eczacıbaşı'nın oscar wilde tutkular, acılar, gülümseyen deyişler kitabından...
  • richard sennet'e göre "görgü" insanları birbirine karşı korurken aynı zamanda birlikte olmaktan zevk alınmasını sağlar. görgünün özü maskedir.
    zira maske, onu takanları gizli ve kişisel duygularından kopararak tam anlamıyla sosyalleşmeye izin verir.
    dolayısıyla görgünün hedefi başkalarını kendileri olma yükünden kurtarmaktır.
  • arkadaşımla ev yemekleri yiyelim diye bi restorana oturduk. dersten çıkmışız deli gibi açız, direkt oturduk masaya yumulduk yemeklere falan. arka masada türbanlı bi kadın, iki kız çocuğu yemek yiyorlar. kızlardan biri lise sonda (konuşmalarından çıkardım), diğeri daha küçük anasınıfı yaşlarında. lisede okuyan oldukça yüksek sesle, bağıra çağıra annesine birşeyler anlatıyor. ilk başta farketmedim ne anlattığını, dinlemedim daha doğrusu. ama arada geçen bikaç cümle resmen dikkatleri çekmek için kuruluyor. "biz sömestr'da dubai'ye gidiceeeaazz babamla, iphone 5 alıcam nihayet yaaa" şeklinde ağzını yaya yaya anlatıyor. ufaklık bağırarak "ben de ipad alıcam!" diyor bi yandan ve o an itibariyle kulak kabartmaya başladık olaya, önümüzde resmen psikolojik vakalar var. susup dinliyoruz.
    kadın, bak başı kapalı diyorum sana. "babanızın ailesi zaten bi bana zenginliklerini göstermedi, düğünde hiçbişi takmadılar" vs falan demeye başladı. (kadınla adam boşanmış, çocuklar o hasta karıda kalıyor.) liseli olan şımarıyor da şımarıyor, bi gözü bizde, sömestrda dubai'de yapacağı alışverişi anlatıyor. o kadar görmemiş o kadar itici ki.. ki ben ergenlik çağındaki çocukları da severim, asidirler, kendilerine laf söyletmezler falan. bu tam bi gerizekalı yetişmiş belli. anne, "ben de sömestrda italyaya gitmeyi düşünüyorum, roma ordan paris falan gezerim." ufaklık, "vatikan'a gitmeeeee çok sıkıcııııı" diye basbas bağırıyor. ulan daha anasınıfındasın. vatikanın nasıl yazıldığını bilmiyosun. ben anasınıfında isveç, norveç, danimarka, belçika, alaman, hollanda'dan başka bişi bilmezdim lan. o da tekerlemesi var diye. sana yemin ediyorum anlattıklarımda en ufak bi abartı yok hatta unuttuğum travmatik cümleler bile vardır. neyse bu bayan triple görmemiş ailesi yemek boyunca bağıra çağıra böyle konuşuyolar. marka kıyafetlerden mi bahsetmiyolar, efenim onun giydiği elbise çok mu rüküşmüş, yok babasının arabasını değiştirme vakti mi gelmemiş... hayattan soğudum yemin ediyorum iştahım kalmadı. bağıra çağıra kafamızı sikip çıktılar arkalarından elimizde çatal kalakaldık. en uzak köşede bi beyfendi oturuyordu o da yemek yiyor. biz ona, o bize bakıyor gerçek miydi lan bunlar modunda. (bkz: bu da böyle bir anımdır diyip konuyu bağlama ekolü)
  • o kadar eksik ve o kadar üzerinde konuşulması gereksiz bir şey ki 18. entryisini girmemin bende tuhaf hisler yarattığı kültür ve saygı sentezi olgu. ülkemizin içindekilerinde eser miktarda bile zor bulunmaktadır. tahammülsüzlüğün varlik bahanesi görgünün yokluğudur. ayni zamanda görgünün yokluğu başkasinin yaşam alanina saldirmanin en "gecerli" bahanesidir. soylenecek cok seyin olduğu ama hakkinda konuşurken de bi o kadar da çaresiz bir nafilelik hissinin doğduğu bi mecra. en çok ihtiyacımız olan şeylerden bi şey.
  • bir behcet necatigil şiiri:

    yığın yığın söz koydular önüme
    öğren dediler öğreniyorum
    hepsini yerli yerinde
    kullan dediler kullanıyorum.

    yarım ağız:
    harika, pek sevdim!
    buyurmaz mısınız?
    aman efendim!

    içinizden gelmese de idare
    ne şeref!
    inci, mercan sözlerim
    lale, sümbül her taraf.

    kibarlık başka şey, mermeri
    gıcır gıcır yıkadım.
    karşıdan şaşkın bakıyor
    hamam böcekleri kabalıklarım.

    duvarların ardını
    görebilene bravo!
    öyle bir zırh giydim ki
    kırabilene bravo!
  • dr. gottfried andreas tarafindan yazilmis ve turan aziz beler tarafindan cevirilip tertip edilmis kitabin adi. kitap, adindan da anlasilacagi uzere gorgu kurallarini ihtiva etmektedir. ustelik resimli aciklamalar da mevcuttur. fransiz hayranliginin egemen oldugu yillarda (1943) basilmistir. kitabin ic kapaginda aynen sunlar yazmaktadir:

    gorgu
    memleketimizin biricik muaseret kılavuzudur
    hicbir kitap bu kadar basari kazanmamistir
    fayda gormekliginiz icin okuyunuz

    kitabin icerigi hakkinda biraz daha bilgilenmek icin kucuk bir alinti yapmakta fayda vardir. kitabin sofra adli bolumunden bir paragraf:

    "intizamli bir evde yemekler muayyen saatlerde yenir. aile efradi yemek vaktinden bir ceyrek saat evvel odalarina cekilir, el ve yuzlerini yikar, tirnaklarini temizler, saclarini duzeltir, elbiselerini fircalayip temizler. yemek odasinda herkes sandalyesini gurultu cikarmadan cekip masaya munasip bir mesafede oturur. oturmadan evvel buyuklerin, ana ve babanin varsa misafirin oturmasina intizar edilir..."
  • daha da fazla iyi olmak.
    (bkz: angelica)
hesabın var mı? giriş yap