• bu tür, korku ve şaşkınlığın getirdiği ruh hali izlenimlerini yansıtır. akıla sığmayan, dehşetli ve çarpık bedenli, hatta bedensiz varlıkların dünyasıdır. aklıcı düşüncenin dışarıda bıraktığı herşey bu gotik edebiyat dünyasına taşınır.
    (bkz: gotik roman)
    mary shelly-frankenstein, emily bronte-wuthering heights,henry james-the turn of the screw bu dalin başlıca eserleri olarak gösterilebilir.
  • 19. yüzyıldaki realist ve akılcı akıma karşı çıkan romantizm akımı içinde kendine yer edinmiş bir edebiyat türü. gotik mimarinin etkisinde kalmış coğrafyalar ve italya, ispanya gibi katolik ülkeler ve ortaçağ genellikle bu edebiyatın yer ve zamanıdır. yazarlar her ne kadar edebiyatta mantıksallığa ve aşırı gerçekçiliğe karşı çıksalar da mistik ve korkutucu karakterleriyle bezedikleri öykü ve romanlarını tema dediğiz mantıklı ana düşüncelere bağlamayı tercih ederler. misal mary shelley'in frankenstein romanındaki doğanın dengesiyle oynarsan kötü sonuçlarına da katlanırsın teması gibi.
  • 18.yy'ın sonlarına doğru çıkmış gotik edebiyat, daha sonra başka türlü değişimlere uğramıştır. ilk olarak ortaya çıkan gotik romanlarda genellikle belli bir havuz ve dönüşümlü olarak tekrarlanan bir takım öğeler bulunuyordu. örneğin, en çok kullanılan öğelerden birkaç tanesi kale, manastır, şato gibi ulaşılması zor, mistik ya da gizemli havası olan mekanlar idi. ayrıca burada yaşayan insanlar da, hem fiziksel hem de ruhsal olarak normal insanlardan daha doğaüstü bir havada çizilmişlerdi. örneğin; dracula ya da frankenstein ve yaratığı. kısaca ilk dönem gotik edebiyat için genellikle uzak, ulaşılması zor, fantastik mekanların yanı sıra, daha doğaüstü ve gerçeklikten uzak karakterleri ele alıyor denebilir.

    daha sonra gotik edebiyat dönemin sentimental romanı ile birleşince farklı bir duruma ulaşmıştır. artık gotik olarak nitelendirilen, fantastik olaylardan ziyade, halkın içinden sıradan insanların mantıklı bir açıklama ile takiben yaşadığı fantastik olaylar haline gelmiştir. bu da kısaca "domestication of gothic" olarak adlandırılmaktadır. artık uzak olan, egzotik olan ya da yabancı mekanlarda ya da karakterlerde gerçekleşen olaylar, hayatın içine yedirilmiştir. gotik olaylar da artık kalelerde şatolarda değil, gündelik hayatta, sıradan evlerin içinde yaşanmaya başlamıştır, dışarıdaki olaylardan ziyade içsel bir boyut kazanmıştır. gotik olan, artık kişinin zihninde gelişen olaylar ve onun dışarıdaki dünyayı içinde yarattığı ile nasıl algıladığı durumuna dönüşmüştür. dışarıdaki herhangi basit bir olayı karakter, artık kendi zihninde doğaüstüymüşcesine ya da fantastik bir olaymışcasını algılamakta ve hayatı bu şekilde deneyimlemektedir. kişinini bu algısı da hareketlerini ve sergilediği tavırları gotik bir havaya büründürmektedir.

    örneğin, bu süreç dickens'tan örnekler ile açıklanacak olursa, şatosunda kan emen vampir dracula'nın, metaforik olarak, evinde estella'nın kanını içip kurutan miss havisham'a dönüşmesi ya da frankenstein'ın yarattığı canavar/ yaratık ile gene sembolik olarak miss havisham'ın kendi arzuları uğruna estella'yı bir canavara dönüştürmeye çalışması gotiğin geçirdiği süreci anlamada yardımcı olabilir.
  • kasvetli, iç karartıcı yapısı, korkutucu dekorları ve insanın içini ürperten, sonu gelmek bilmeyen koridorlarıyla eski bir malikane ya da şato;tipik gotik edebiyat eserlerinde karşımıza çıkması muhtemel bir mekanla karşı karşıyasınız. tabii ki de bu mekanların vazgeçilmez unsurları olan büyük salonlar, gıcırdayan merdivenler, mum ışığının aydınlattığı karanlık duvarlarda oluşan uğursuz şekiller, kaynağı belli olmayan inlemeler, uğultular ve gecenin sessizliğini bir bıçak gibi kesen korkunç bir çığlık… mekan korku hikayelerinin en önemli unsurudur belki de. çevresi de pek iç açıcı değildir bu mekanların. sis, bu sisin arasında belli belirsiz siluetler ve bir mezarlık görülmektedir.hikayedeki kahramanımızın sakin ve normal geçen gündüz yaşantısı, geceleri kabusa dönüşecektir. ortaçağ’ın ezici dini baskısı sonucu ortaya çıkan şeytan tanımı, hayaletler, cadılar, kötü ruhlar ve çeşitli canavarlar bu yeni türün ortaya çıkmasını tetiklemiştir. bu türe ‘gotik’ denilmektedir. gotik kelimesini bu bağlamda ilk kez kullanan horace walpole’dur.genellikle benzer temalar üzerine kurulu oldukları ve benzer korku öğelerini kullandıkları için, tüm gotik hikayeler aynı görülebilir. doğru düzgün ışık olmayan karanlık gece sahneleri, insanın sürekli ensesinde hissettiği soğuk nefes ve büyük ve içine girenlere bir boşluk hissi veren eski evler gibi unsurların neredeyse tüm romanlarda bulunması bunun nedenidir. türün ortaya çıkışıyla ilgili pek çok şey söylenmiştir. ancak yapılabilecek en güzel açıklama; yazarın neoklasizmin kısıtlayıcı kurallarından sıyrılıp romantizmin hayal gücüne kapılmasıyla olduğudur. yani gotiğin, gerçekçi ve mantıkçı romanlara karşı olduğu söylenebilir. 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan ve okuyucuyu hayal gücünü kullanmaya iten romantik akıma gotiğin katkısı “korku” unsuru olmuştur. walpole’a göre korku ve beraberinde getirdiği heyecan duygusu okuyucuyu daha iyi ele geçirir ve bu bağlamda bir yazarın en önemli aracıdır.
    ilk olarak mimaride görülen gotik akımı, romantik akımla birlikte bazı yazarların eskiye dönmesini ve eserlerinde ortaçağ esintileri yaratmasıyla,edebiyat alanına sıçramış oldu. 18. yüzyıldan günümüze gelen bu korku edebiyatının kaynağı; insanoğlunun evrenin gizemlerine ve doğaüstü şeylere karşı bitmek bilmeyen merakıdır. dinin baskıları altında oluşan bastırılmış duyguların, düşünülmesi bile günah ve yasak kabul edilen fikirlerin dışa vurumudur gotik. okuyucuyu hayrete düşürerek ve onları yüzleşmeye cesaret edemedikleri her türlü korkularıyla karşı karşıya getiren her türlü ayrıntı, gotik romanlarda günlük hayatın bir parçasıdır. hayal gücünü en uç noktasına kadar kullanan ve sınırları zorlayan gotik, romantizmle de iç içedir. buradaki “romantizm” günümüz anlamından çok uzak, korku ve dehşet duygularıyla doludur. romantik akımın en büyük gayesi, aklın sınırları dışına çıkarak hayal gücü elverdiğince yazmaktır. bu bağlamda gotiğin de romantizmden doğduğunu söylemek pek de yanlış olmaz. ancak, gotik her ne kadar ortaya çıktığı dönem için fazla yeni ve sıra dışı görülse de, ortaçağın batıl inançlarına, mantık sınırlarını aşan hortlak hikayelerine dönüş yaptığı için değişime ayak uydurmayan gerici bir tür olarak sayılabilir.
  • (bkz: ann radcliffe)
  • gotik edebiyat, içerisinde insanların gözüne çarpan çok fazla korkunç evler ve şatolar bulunduruyor. ayrıca bu evlerin ya da yapıların özellikleri o kadar birbirleriyle bağlantılı ki; gotik edebiyatın gelişimi içerisindeki muhteşem anların bir zaman çizelgesi eşliğinde bu tarihin derinliklerine gidilebilir.

    tabii ki burada başlıca kitapların ve dönemlerin tamamı bulunmuyor; fakat bunun yerine, ilk esrarengiz evlerden ve saldırgan yaratıklardan başlayıp, günümüzün tüyler ürpertici şeylerle dolu dönemine kadar gelerek bazı dikkat çekici olayları değinebiliriz.

    horace walpole - the castle of otranto

    18. yüzyıl; gotiğin doğuşu:

    horace walpole'un otranto şatosu adlı kitabı genellikle ilk gotik roman olarak kabul ediliyor. kitap, lanetli bir miğferin, bir şatonun çatısından düşüşü ile başlıyor ve daha sonra yanlış kimlikler ve tutukluluk gibi konuları ele alıyor. bu kitabı sıra dışı yapan özelliği ise, şiirde bulunan fantastik serüven unsurları ile diğer biçimleri, yeni roman biçiminin gerçekçiliği ile birleştirme tarzı. walpole bu eserde gerçek insanları fantastik durumların içerisine sokuyor ve bu da en modern korku anlatımında hala temel olan bir özellik.

    matthew lewis - the monk

    saltanat dönemi – korku, teröre karşı:

    on sekizinci yüzyılın son bulması gotik romanlarda ufak bir yükselme yaşanmasına sebep oldu ve eleştirmenler bu yükselmeyi iki kategoriye ayırdılar. birincisi, gözler önüne serilmiş olan korku; ikincisi ise şeytani ya da esrarengiz bir şeyin sunulmasıyla ortaya çıkan korku hissi olan terör. bilge bir profesörün bir zamanlar açıkladığı gibi; korkunun perde arkasında bozulan bedenler vardır. terörün perde arkasında ise başka bir perde vardır.

    matthew lewis'ın keşiş (1796) adlı başarılı romanı, erken "korku" türünün somut bir örneği ve çok erkeksi olarak ele alınıyor. kitabın içerisinde hayal edebileceğinizden daha fazla tecavüz, cinayet, şeytana tapınma ve zindanlara kapatılan kadın figürleri var. bunlara ek olarak birçok çürüyen vücut sahneler ve tüyler ürpertici bölümler de var.

    ann radcliffe - the mysteries of udolpho

    keşiş adlı kitaptaki korkunçluklar ve seksüel belirginlik – popüler romanları udolpho'nun gizemleri, italyan ve ormanda aşk olan – ann radcliffe tarafından yaratılmış kadınsı etiketli terör ile kıyaslanıyor. radcliffe'in romanlarının içerisinde zorunlu evlilikler içeren entrikalara yakalanan masum kadınlar, gizli kalıtımlar ve şüpheli sesler, gizemli olaylar eşliğinde egzotik kalelerin içerisine hapsedilmeler içeriyor. romanlarında çok fazla kinaye ve hatta bazen şiddet de var fakat en baskın gelen özellik, o şeyleri korkunç kılan "bilinmezlik" unsuru.

    mary shelley - frankenstein

    19. yüzyıl; insan yapımı canavarlar:

    hepimiz mary shelley'nin frankenstein (1818) romanının hikâyesini biliyoruz. bu roman, romantik şairler olan percy bysshe shelley ve lord byron arasında geçen "birbirlerini korkutma" yarışmasının bir bölümü olarak yayınlandı. doktor frankenstein'ın insan yapımı canavarı – kibir, ters giden bilimsel bir tutku ve zalimlik ile yanlış anlaşılmanın cezalandırıcı etkilerini içeriyor. ayrıca bu canavar, o zamanlardan beri üretilen filmler, devam filmleri, parodiler, edebi takdirler ve daha fazlasını içeren popüler bilinçliliği ezip geçti.

    robert louis stevenson - dr. jekyll and mr. hyde

    frankenstein'ın ve canavarının soyundan gelen en belirgin edebi eserlerden birisi de robert louis stevenson tarafından yazılmış, 1886 yılında yayınlanan dr. jekyll ve mr. hyde adlı eserdeki dr. henry jekyll'ın "öteki doğası" olan mr. hyde. bu romanda da planları beklenenin ötesine giden bir bilim adamı ve tasmasından kurtulmuş kötülük ve cinayet var.

    j.s. le fanu - carmilla

    19. yüzyılın sonları; vampirler:

    insan yapımı canavarların ortaya çıkışıyla aynı zamanlarda vampirler de antik mit ve efsanelerden çıkıp romanlara giriş yaptılar. o zamandan beri de bizleri terk etmediler. j. s. le fanu'nun carmilla adlı kitabının konusu olan ilk vampir, ilk lezbiyen kan emici ve bugünlerde edebiyatı darmadağın eden seksi vampirlerin öncüsü.

    bram stoker - dracula

    birkaç yıl sonra, carmilla'nın ardından kont drakula ortaya çıktı; o da zarif sahte görüntüsü ile bütün tehditlerini saklayan bir adamdı.

    the complete tales and poems of edgar allan poe

    diğer taraftan amerika: poe, poe, poe

    victoria dönemine ait çağdaşlarından çok uzaklarda bulunan amerikalı edgar allan poe, popüler zevke hitap edebilmek için şiirler ve hikâyeler yazdı. kısa, 40 yıllık hayatında tamamlamış olduğu çalışmalar fevkaladeydi. canlı mezarları, tekrar canlanan cesetleri, uğursuz hayvanları, meraklı dedektifleri ve trajik ölümlere maruz kalan güzel kadınları ile "kuzgun" adlı hikâyesinden başlayarak "morgue sokağı cinayetleri" hikâyesine kadar, tüm eserleri terör ve korku unsurlarını bir araya getiren en iyi klasikler. günümüzde bu eserler ilkokul ve lisansüstü öğrencileri tarafından da okunuyor ve sayamayacağımız kadar fazla sayıda popüler kültür taklitçilerine de ilham verdi.

    the woman in white - wilkie collins

    yüksek victoria dönemi: "duygu romanları" ve brontë ailesi

    radcliffe ve walpole gibi yazarların ait olduğu eski gotik kurgudan ve aynı zamanda gerçek cinayetleri içeren "newgate" romanlarından ödünç unsurlar alarak oluşturulan duygu romanları, doğaüstü unsurları içermeyen korku ve endişe romanlarıydı. bunun yerine yazarlar sahtekârlık, değiştirilen kimlikler ve aile sırları konularını ele alıyorlardı – ve bu da charles dickens, george eliot gibi çağdaş yazarlar tarafından popüler hale getirilmiş olan yoğun psikolojik gerçekçilik ile birleştiriliyordu. bu hareketin başlıca eseri wilkie collins'in eseri olan beyazlı kadın adlı kitap. fakat mary elizabeth braddon'ın lady audley's secret (lady audley'in sırrı) ve collins'in aytaşı gibi, diğer romanlar da neredeyse bir asır sonra televizyon ekranlarından izlediğimiz arthur conan doyle dedektif kurguları, cinayetler ve soygunlar için zemin hazırladı.

    wuthering heights - emily brontë

    bu esnada haworth evinde üç brontë, bariz bir biçimde feminist bir yol kullanarak ve kadınların durumlarını eleştirmek amacıyla gotik unsurları kullanıp radcliffe'in ayak izlerini takip ederek kendi kasvetli aşk hikâyelerini yazıyorlardı. jane eyre, villette, şatodaki kadın ve uğultulu tepeler'in ıssız bozkırları ve köşkleri ataerkillik, kalıtım kanunları ve evlilik sınırlamaları tarafından "hapsedilmiş".

    william faulkner - as ı lay dying (döşeğimde ölürken)

    20. yüzyıl: güney gotiği

    bir önceki yüzyıldan gotik kurgu unsurlarını alıp bunları karanlığa ve modern sosyal eleştiriye yönlendirerek; william faulkner, flannery o'connor, truman capote, tennessee williams ve carson mccullers gibi yazarlar cinayet, yıkılan çiftlikler, bozuk aile ilişkileri ve kırsal topluluklar kullandılar. bunları kullanmalarının amacı toplumun köleliğin günahları ve cinayetleri, şiddet, bağnazlık ve dar görüşlülük tarafından nasıl "hapsedildiğini" göstermekti.

    white is for witching - helen oyeyemi

    günümüzde gotik edebiyat: post-modernden popülere

    geçmiş yüzyılların klasik gotik hikâyelerinin çoğu film ve televizyon üzerinden sürekli yeniden icat edilmiş olsalar da, romanlar birçok yöne ayrılmıştır. helen oyeyemi'nin white is for witching (beyaz, büyü içindir) eseri gibi eserler ve sarah waters'ın çarpık edebi oyun alanları, gotik metinleri post-modern alanda eski eserlere benzer eserler üretmek amacıyla kullanmışlardır.

    stepheine meyer - twilight

    bu esnada; cadılar, hayaletler, vampirler ve zombilerle ilgili popüler yetişkin serileri ürkütücü ve epik türden eski ve duygusal (örneğin; twilight) türe kadar çeşitlendirilmiş. stephen king ve anne rice gibi üretken yazarlar ve tür şefleri de kendi melez bölgelerinde her zaman korku dolu romanların yeni değişimlerini ürettiler ve bunu yaparken de korku talep eden okuyucularına devamlı olarak kaynak sağlamış oldular.
  • giovanni scognamillo'ya göre şablonu şöyle olan edebiyat türü:

    "... atmosfer yaratan mekan kullanışı (yıkık eski şatolar, dehlizler, gizli geçitler, kuyular), bir duygu çatışması (aşk, onur, intikam, arzu, günah) ve plastik malzeme, dekor bolluğu (kocaman nesneler, miğferler, eldivenler, heykeller) olarak ifade edilir." *

    * giovanni scognamillo, korkunun sanatları, istanbul - inkılap kvi. - 1996, s.48.'den alıntı.
  • horace walpole (1717-1797) the castle of otranto isimli eserinin 1764 yılında çıkan ikinci baskısında kitabını “gotik bir hikâye” olarak tanımlamış ve böylece sözcüğün bu anlamdaki ilk kullanımını gerçekleştirmiştir. mahlas kullanarak kitabını yayımlayan yazar, “antik ve modern romantizmin bir sentezini” yarattığını kitabının önsözünde belirtmiştir. walpole’un başlattığı bu moda, zaman içerisinde düzyazıda ve tiyatroda taklit edilse de esas yükselişi 1790’lı yıllarda (walpole’un öldüğü zamanlar) britanya adaları’nda, avrupa’da ve birleşmiş milletler’de popülerlik kazanmıştır. bu dönem özellikle mary shelley’in frankestein’ı (1818) dönemi olarak da bilinir. ardından bu tür 19. yüzyılın, bazı tiyatro ve operalarda, dergilerde yayınlanan fantastik hikâyelerde, kadın okuyuculara yönelik “duygusal” romanlarda, zaman zaman şiir ve resim sanatında da kendini göstermiştir.

    “gotik hikâyeler çoğu zaman eski ya da eski görünen (kale, yabancı bir saray, manastır, muazzam bir hapishane, yeraltında bir mezarlık... eski ve büyük bir ev ya da tiyatro salonu, eski bir şehir ya da yeraltında bir şehir, çürüyen bir dükkan... kitaplarla dolu bir ofis vb. gibi yerlerde geçmektedir. bu yer veya yerlerde geçmişten (ya da yakın geçmişten) kalan bir gizem, hikâyenin karakterlerine musallat olmaktadır. bu musallat olma durumu çoğu zaman bu eski yerlerden veya insana yabancı olan boyutlardan gelen hayaletler, hortlaklar ve canavarlar olarak kendini göstermektedir. bunlar, henüz çözülmemiş olan bir çatışmanın veya suçun tezahürüdür... walpole’a göre bu noktada gotik edebiyat geleneksel gerçeklik ve doğaüstünün olanağı düşüncesi üzerinde oyunlar oynamalı, ardından ikisinden birisini hikâyenin sonunda seçmelidir.”

    amerika coğrafyasında yaşanan gotik dönem; klostrofobi, atmosferin kasveti, yaklaşan tehlike gibi ortak temalar içermektedir. yine aynı şekilde öcünü almak isteyen hayalet, perili ev, yeraltı mezarlıkları, hapishaneler gibi ortak mekânlarda geçmektedir. amerikan gotiğini farklı kılan şey, onun merkezinde yer alan biçimsel özellikleridir. bunlar ise tuhaf metaforlar, figürler, söylem teknikleri, tarihi suçların yarattığı derin kaygılar ve insanlığın tuhaf arzularıdır. bu geleneğin iletilmesinde prosopopoeia (kişileştirme) tekniği sık bir şekilde kullanılır.

    bu teknik ile soyut fikirlere bir hayalet beden verilir, ölüler uyandırılır, yok yerden bir ses karakter seslendirilir ya da objeler canlandırılır. böylece musallat olanın tekinsizliği, amerikalıların hayatında ve psikolojisinde baskıladıkları şeylerin dönüşünü simgelemektedir. amerikan gotiğinin gücü, coğrafyada olan kötü olayların marjinalliği ve çeşitliliğinden meydana gelmektedir. bu bağlamda walt whitman’ın “birleşmiş milletlerin kendisi en büyük şiirdir” diye cesur bir iddiası bulunmaktadır.

    leslie fiedler ise amerika gotiğini “düzgün bir edebiyat hareketinden ziyade patolojik bir semptom” olarak görmüştür.

    ancak gotik edebiyatın içine sinmiş olan tarih, bu yazarları eserlerinde tarihi açıklamaya ya da hikâyelerinde direkt olarak değinmeye yöneltmemiştir. sanırım bu mevzu sanat tarihi içerisinde irdelenebilir.

    nitekim, gotiğin doğuşu 1631'de püsküren vezüv'dür. insanoğlunun ilkel korkuları olan belirsizlik, karanlık, yükseklik, canavar olarak lanse edilen vahşi hayvanlar ve görünmeden insana ulaşan varlıklardır.
  • set halinde en güzel örneklerini bulabileceğiniz can yayınları gotikromantik 10'lu kitap seti bunun en güzel derlemesidir. tarafımdan okunmuş onaylanmıştır.
    https://www.dr.com.tr/…-klasik/urunno=0000000412580
    dipçe: stokta görünmesede kitap fuarlarında can yayınları standından ya da kitap evinizden istetebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap