• benim ilgimi oldukça çeken,bayıldığım mimari türü.artık fresklerin yerini vitray sanatı almış,uçan payandalar,çapraz tonozlar,gül pencereler görülmeye başlanmıştır.bana göre en güzel örnekleri notre dame ve köln katedralleridir.
  • hakkında rahatlıkla 5-6 ciltlik ansiklopedi yazılabilecek konu. avrupa tarihinde ortaçağ, her ne kadar bir nevi duraklama dönemi gibi yansıtılsa da mimari açıdan romanesk sonrası gotik mimarinin ortaya çıktığı ve aslında çok görkemli bir dönemdir. o dönemde kasabalar, şehirler, en yüksek kiliseye/katedrale sahip olmak için birbirleriyle rekabet halindeydiler. özellikle ingiltere, fransa, almanya gibi bölgelerde her köşe başında yüksek gotik yapıların görülmesi esasen bundandır. inşa edilen kilisenin parası kasaba halkı tarafından toplanırdı, bir nevi imece. bina yüksek olunca yapımı hem daha zor hem daha maliyetli. o yüzden avrupa'daki gotik kiliselerin yapım tarihlerine baktığınızda genelde 100-200 yıl, bazen 600 yıl sürdüğünü görürsünüz. bunun nedeni, halkın topladığı para bittiğinde inşaatın durması, uzun sürdüğü için ustanın ölmesi, bir süre için yerine yenisinin bulunamaması vb. durumlardır. aslında tam da bu nedenlerden romanesk başlayıp barok biten çok bina vardır. konu hakkında temel bilgiye sahip gözler birinci katla üçüncü kat arasındaki farkı rahatlıkla görür. neyse... gotik mimari içine gireni cüceleştirir. gerçekten heybetlidir ve insanı ezer. zaten amaç da budur zira dönemin tanrı inancı budur.

    gotik mimaride binayı yükseltmek için payandalar kullanılırdı. şimdi, burayı okuyorsanız büyük ihtimal notre dame'ı bildiniz. onun yan ve arka tarafına geçince her pencerenin yanından destek amaçlı yay benzeri yarım kemerlerin çıktığını görecekseiniz. işte onlar uçan payandadır. dönemin elverdiği koşullarda, en uzun yüksekliğe ancak bu tip destekler sayesinde ulaşılabiliyordu. gotik mimarinin en gösterişli örneklerinde bol bol bulursunuz bunlardan.

    gotik mimariyi sadece ortaçağ ile sınırlamak büyük haksızlık olur. o zamanlar doğmuştur ama mimaride gotik unsurlar hala kullanılır. tek tek vermeye üşeniyorum ancak "modern gothic architecture" "21st cent gothic architecture" vb yazıp ararsanız şahane örneklerini görürsünüz.. mesela 20. yy ny gökdelenlerinde çokça vardır gotik unsurlar.

    son olarak, türkiye'yede de görürüsünüz gotik mimari. doğrudan, katıksız bir örnek var mı emin değilim ancak özellikle 19. yy sonrası cami ve kiliselerde çokça gotik pencere, süsleme mevcuttur.

    çok güzel yaw.. izlemeye doyulmuyor...

    edit: barok sonrası gotik unsurların geri döndüğü dönemi "gothic revival", "victorian gothic" veya "neo-gothic" olarak arayabilirsiniz.

    edit 2: anlatım bozukluğu vardı, el attım.
  • avrupa'da rönesansla beraber terk edilmeye başlanmıştır.
    benim çok hoşuma gidiyor ama kaleler falan *
  • en sevdigim mimari ekol. sivri kuleleri, batiya donuk kapilari, camlari, gargoylelari ve genel olarak keskin hatlari cok guzel. sanki anglo-saksonlugun bir disavurumu gibi; keskin, net, kuralci.
  • (bkz: harpy)
  • bu dönemden kısa bir süre önce norman* *ve romanesk tarzında binalar yapılmıştır. bu yapılar; ahşaptan yapılmış evlerle çevrili küçük yerleşim yerlerindeki tek taştan yapılardır. yine bu yapıların süslemeleri yok, pencereleri çok az ve küçüktür. dışarıdan görünen; koca, dümdüz duvarları ile tam bir ağır ve iç sıkıcı birer ortaçağ kalesidir. kilise tarafından, putperest inançlarından kısa bir süre önce dönmüş köylülerin ve askerlerin yaşadığı yerlere dikilen bu güçlü ve herkese meydan okuyan taş kümeleri yeryüzü kilisesi kavramını yani, kıyamet günü zafer saati gelinceye kadar yeryüzündeki karanlık güçlerle kilisenin savaşacağını açıklıyor gibidir .

    norman ve romanesk döneminden sonra gelen gotik mimari ile tavanların örtülmesi için çapraz kemerler kullanılmaya başlanır. tavan tonozunun kemerini taşımak için ayakların yeterli olduğu anlaşılır. yani artık aradaki duvarların taşımada görev almadığının, buralara büyük pencerelerin ve cam vitrayların yerleştirilebilineceğinin farkına varılır. gerekli olan tek şey ince ayaklar ve dar kaburgalardır.
    büyük pencereli, renk renk vitraylaya süslenmiş; altın gibi parlayan ayak, kaburga ve taş kafeslere sahip bu zarif yapılar adeta göksel kilise‘nin yer yüzündeki küçük bir yansımasıdır.**

    edit:imla
  • yüksek daha yüksek...
  • burjuva sınıfının ortaya çıkmasıyla 1140 yılında fransa'da doğmuştur.aydınlık ,hoş havadar yapılar inşa edilmek istenmiş.kutsal olanı gösterme arzusuyla yapılmıştır.bunun için de sivri kemerler ,yükselen mekanlar kullanılmıştır.(özellikle kilise ve katedraller)
    kubbeli ihtişamlı ve zarif tavanlar mevcut.vitraylı pencereler kullanılmış.hem iç hem dış mekanda bolca süsleme var.en önemli yapı grupları fransa almanya ingiltere'de bulunuyor.sivri kemerler , kaburgalı tonoz çatılar kullanılmıştır.uçan payandalar destek olarak kullanılmıştır.gül pencereler mevcut.karakteristik özelliklerinden bir de yaratık biçimli heykelciklerdir.genelde çatılarda kullanılıyorlardı.işlevleri ise ağızlarından çatıda biriken suyu boşaltmaktı.

    örnekler

    fransa
    st denis katedrali
    charles katedrali
    notre dome katedrali

    ingiltere
    salisbury katedrali
    lincoln katedrali
    exeter katedrali
    wells katedrali

    almanya
    köln katedrali
    ulm katedrali

    italya
    milano katedrali
    floransa katedrali
    santa maria novella
  • orta çağ mimarisi olarak da bilinir. orta çağ'ın ortalarından sonuna kadar yapılan yapılarda yaygın bir şekilde gotik* mimarisinin özelliklerine rastlanır.

    dünya üzerinde en önemli sayılabilecek gotik mimari eseri fransızlar için notre dame katedrali, italyanlar için ise milano katedralidir (bana göre de milano katedrali). bu iki yapı arasında da fransızlar için mona lisa, italyanlar için son akşam yemeğinde olduğu gibi bir çekişme vardır.

    gotik yapılar uzun, görkemli ve sivri hatlara sahiptir. tüm bunlar tanrı' nın ve din fenomeninin o dönemde her şeyden üstün tutulduğunun göstergesidir.

    gotik mimarinin karakteristik özelliklerinden biri olan dayanma kemerleri, yapıların ağırlıklarını yayması sayesinde, o döneme kadar cesaret edilemeyip yapılamayan devasa büyüklükte yapılar inşasında kolaylık sağlamasının yanında, pratik ve dekoratif olmasıyla da çok kullanılan bir inşaat tekniğidir. aynı şekilde sivri uçlu kemerler ağır ve büyük tavanların ağırlıklarının yayma konusunda başarılı olduğu kadar göze de hitap eder. gotik mimari’den önce ise tavanlar sadece daire ya da dikdörtgen biçiminde olabilirken, sivri kemerler sayesinde kubbeli, ihtişamlı yapılar yapılmaya başlandı.

    romanesk inşaat tekniklerinin gelişmesiyle temelleri atılmış olan bu mimari tür yatay düzlemden dikey düzleme geçişin miladıdır.

    yapılarda vitraylarla süslü büyük pencerelerin kullanılması daha aydınlık, daha ferah bir ortam sağlamıştır.

    en ince noktasına kadar süslemelere önem verilir bu sebeple tek bir yapının inşası uzun yıllar boyu devam eder.

    köln katedrali:
    https://eksiup.com/p/6y2617bamj52
    https://eksiup.com/p/vn261959shmq
    https://eksiup.com/p/yi26219n7qyo
    https://eksiup.com/p/cq2622wmadjr

    notre dame katedrali:
    https://eksiup.com/p/wx2623xa3h9t
    https://eksiup.com/p/hf26247bue36
    https://eksiup.com/p/592626fn5syw

    duomo di milano:
    https://eksiup.com/p/gj2628vb3ua8
    https://eksiup.com/p/o626294wb68h
    https://eksiup.com/p/fa2630yevkw2
  • on üçüncü yüzyılda zirve noktasına ulaşmış her örneğini hayranlıklıkla izlediğim bir dönemin mimari akımı.

    yunan ve roma mimarisi ile ortak temellere sahip olmayıp başlı başına bir aykırılık göstergesi olan bu akım ismini de kendi gibi aykırı olan uyumsuz barbar germen kökenli gotlardan alır.

    gotik mimarinin en temel özelliklerinden bir tanesi de göğe doğru olabildiğince yükseltilmeye çalışılmasıdır. kimin katedrali daha yüksek olacak diye yarışa giren avrupa devletleri bile vardır. genelde de teşvikçileri ve finansörleri din adamları olmuştur. göğe doğru olan yarışın asıl sebebi de budur. tanrıya yakın olma gereksinimi.

    ayrıca kendisi ile birlikte aynı ada sahip gotik resim ve gotik heykel akımının da doğmasına sebep olmuştur.

    uçan payandaları, sivri kemerleri, kendine has üsluptaki tabloları, vitrayları, heykellerle dolu cepheleri, ne kadar materyalist bir hayat bakışına sahip olsanızda içeri adımınızı attığınız anda gelen “allahım sana geliyorum” hissi... yaşayın
hesabın var mı? giriş yap