• farazidir. girebilir de, girmeyebilir de bir havası vardır. bu götümüze girer veya bu götümüze girmez gibi kesin bi' ifadesi olsa bu kadar etkili olmazdı belki. girebilir, bak dikkat et! böyle dedikten sonra, bir de; erojen bölgeye doğru yapılan cüccük hareketi yapılırsa eğer muhatabını daha çok korkutabilir sanırım. evet.
  • sabah programları yapan bir bayan şarkıcımızla, programına telefonla bağlanıp küfür eden bir adamın diyaloğu küfrü sansürleseniz bile bu sebepten silinebiliyor. bilginiz olsun.
  • fikir ve sanat eserlerine ilişkin koruma süresi, fsek'e göre eser sahibinin ölümünden itibaren 70 sonra sona erer. o nedenle, ölümünden itibaren 70 yıl geçmiş olan bir sanatçının eserlerinin kısmen veya tamamen alıntılanmasında hiçbir sakınca bulunmamaktadır. bu konuya getirilmiş istisnalar olmakla beraber, burada ayrıntılı açıklamayı gerekmediğini düşünüyorum.

    hiçbir şekilde korumaya tabi olmayan hususlar:

    resmen yayımlanan veya ilan olunan kanun, tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve kazai kararlar ayrıca büyük millet meclisi'nde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, umumi toplantılarda söylenen söz ve nutukların, haber ve bilgi verme amacıyla kullanılması yasaya aykırılık teşkil etmiyor.

    daha önce de belirtildiği gibi, "basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir." ayrıntısı için (bkz: #8942211)

    başkaca istisnalar da var ancak yazılı ortama uygunlarını koymaya çalıştım.
  • birisinin çekici olduğunu belirtmek de götümüze girebilir. (bkz: #17544592)
  • su gg silinem gerekcelerinin her turlusune eyvallah diyebilirim de; su, seksi, cekici, 'iyi sevistigini tahmin ettigimiz' turk veya turkiye'de yasayan ecnebi kisiler hakkinda bir sey demek nasil gotumuze giriyor anlayamiyorum. bunun gotumuze girdigi bir ornek var mi, ondan emin degilim. bunun bi acidan iltifat kapsaminda bile sayilabilecegi dusunulurse aslinda kendilerini "seksi olmayan, sumsuk, iyi sevismedigini tahmin ettigimiz" kisilerden saysak asil o zaman gotumuze girer gibi geliyor. bir seyler ters ama ne?
  • (bkz: #16960885)
  • bu hususta mutemadiyen kapsam daraltmasi yapiyoruz. "bunlar gge kapsaminda degil artik" diyoruz. bu konuda hakli olarak sorular geliyor "kanun mu degisti?" diye. onlari gelecekte de yapacagimiz bu turde uygulamalara da yanit olmasi acisindan buradan izah edeyim.

    oncelikle bu gerekce adi ustunde sozlugun varligini tehdit edecek unsurlara dair bir onlem olarak mevcut. bu onlemi bizim daha kimse sikayet etmeden aliyor olmamizin sebebi malesef t.c. kanunlarinda bu tur davalarda uyari/tebligat zorunlulugu olmamasi ve bunu ancak mahkum olduktan sonra ogrenme ihtimalinin varligi. sadece bu ihtimalden dolayi biz basimizi yasal derde sokacak konularda sikayet olsun/olmasin onlem almak zorundayiz.

    yani derdimiz yuce turk adaletinin yilmaz bir savunucusu, hukuktan cok hukukcu olmak degil, eksi sozluk'un icinde bulundugu habitatin kural ve sartlarina belli oncelikler dogrultusunda uyum saglamasi geregidir. yoksa dogru ve yanlisi ayirdetme konusunda bireysel sagduyunun kanunlardan daha iyi is gorebilecegine inaniyorum.

    bu isi kanuna endekslemek gayet kolayci bir cozum. ama malesef yasal cercevenin belli konularda cok genis olmasindan dolayi "hitler'e aptal demis", "su futbolcuya iyi oynuyor pezevenk demis", "bokum hakkinda fikir yurutmus" gibi gerzek gerzek sikayetlere, ayni sekilde yasal cercevenin belli konularda cok dar olmasindan dolayi da irklara, gruplara yonelik nefret soylemi gibi konulardaki entry'lerin silinemiyor olmasi gibi baska tur kepazelige yol acabilmektedir.

    kisaca turkiye'de icerik denetiminin kanunlara endeksli olmasi iki yonden de rezilliktir. kanunlar ne fikir ifade ozgurlugu ne de nefret soylemi konularinda yeterlidir. bu yuzden de turkiye'de got korkusunun motivasyonu cok guclu olabilir. ortada konuyla ilgili bir mahkeme karari olmamasina ragmen itu sozluk ve uludag sozluk'te adnan oktar'la ilgili hicbir baslik bulunmamasi da sozkonusu motivasyonun en buyuk kanitidir.

    bu yuzden biz de denetim kapsamimizi poliscilik, hakimcilik oynamaktan kendi gotumuzun yaricapina indirgeme surecini donemsel olarak gerceklestiriyoruz. adnan oktar'a karsi defalarca catir catir dava kazandigimizdan kelli adnan oktar basligini rahat rahat acik tutabiliyoruz. bu yuzden gidisatimizi "dava acma riski barindiran insanlar" odakli belirledik o yonde ilerliyoruz.

    oleli cok olmus tc vatandaslari, tc uyruklu olmayan sahislar gibi insanlarin kapsamdan cikarilmasi, sozluk yazarlari arasindaki atismalarda sikayet geregi gozetilmesi gibi gerekcelerle bu kapsami daralttik. soyledigim uzere temel cikis noktamiz "bu entry'den dolayi got altina girer miyiz?" yonunde.

    bu kapsami bir yandan daraltirken tc kanunlarinin yetersiz kalmasindan dolayi toplumsal sorumlulugumuzu sirtlanarak bu kapsami kanunlarin yetersiz kaldigi fakat vicdanimiza yedirmekte zorlandigimiz konularda da genisletecegiz. bugune kadar bu konuda ellerim bagli gibi bir seydi artik degil. gelecekte tc kanunlari da modern hukuka uygun bir bicme donusurse onu da islatiriz.
  • kürtlere pembecik izmirli amı siktirmicez demek kısaca.
  • "götümüze girebilir, belki de girmeyebilir ama biz yine de götü sağlama alalım, seni de hiçe sayalım, entryni de silelim" gibi bir mantığın önermesi.

    + sansüre hayır diyordun?
    - yok abi o işin şey tarafı. onu sonra konuşuruz ya

    bambaşkaymışsın be...
  • soru: istedigini herkes yasal cercevede soyleyebiliyordu, bunun disina cikmak daha subjektif, haliyle daha yoruma acik ve yanlis olmaya musait olmaz mi?

    cevap: bir eylemin suc niteligi hakim onaylayana kadar kesin degildir. yani biri yasalar onunde "suclulugu kanitlanana kadar" degil "hakkinda sucunu kesinlestiren bir mahkeme karari cikana kadar" masumdur. birinin sucunu kanitlayan aslinda giyilen hukumdur. bu da su anlama gelir: yasalar hukum verilene kadar yoruma dayalidir. praetor'larin "oylama" ile karara varmasi ve praetorium grubunda bu konulari tartisma ihtiyaci duymalari da yasanin bu yoruma dayali dogasindan gelir. yoksa belki hic entry silmesek bile butun davalari kazanacagiz, ya da belki tum entry'leri silsek bile butun davalari kaybedecegiz. bu konuda ilginc bir ayrinti da bugune kadar mahkeme karariyla silmek zorunda kaldigimiz entry'lerin cogunun praetorium tarafindan zaten incelenmis ve "sakincasiz" bulunmus entry'ler olmasidir.

    turkiye cumhuriyeti yasalari koskoca bir milleti bir tane video yuzunden youtube, last.fm gibi sitelere sokmayacak muhtesemliktedir. buradan ahlaki ve toplumsal sorunlarla basa cikarken sagduyu ile arasinda kalan ucurum net bir sekilde gozlenebilir. bu gozledigimizden yasalarin sadece yasa olduklari icin dogru olmak zorunda olmadiklarini, yasalarin "carpik" ve "curuk" de olabilecegini anlayabiliriz. turkiye cumhuriyeti yasalari ile insan haklari arasindaki ucurumdan rahatsiz olan herkesin hissettigi hissiyata biz "vicdanimiz" diyoruz. bu vicdana herkes sahip olmak zorunda degildir. eger herkes sahip olsaydi bu vicdani dinlemeye de gerek olmazdi zaten.

    yasa koymak kolay is degildir. sozlugun hali hazirdaki kural ve yaptirim sureclerinin carpikligindan gotten uydurulan yasanin nasil tutarsiz ve sorunlara yol acar cinsten olacagini gorebilirsiniz. bu yuzden yasalar celiskilere izin vermemek adina hali hazirdaki mevzuati, ictihati, tuzugu, hukuk ilmini bilen uzmanlarca hazirlanir ve hazirlanma sureci sonunda meclis onayiyla yururluge girer. bu noktada dogal olarak uc tane sozlukcunun sozkonusu uzmanlar kadar dogru ve tutarli bir yasayi nasil uretebilecegi sorulabilir. onun yaniti da bizim yeni yasa uydurmayacagimiz, eger bir kapsam genisletmesi yapacaksak bunu hali hazirdaki modern yasalardan alarak uygulayacagimizda yatar. buna ragmen uygulamamizin dogrulugu sorgulanmak istenirse her zaman evrensel insan haklari bildirisine goz atilarak bir tutarsizlik olup olmadigi cikarilabilir.

    soru: hoca sozluk platformunu ayakta tutmayi yasal sinirlari yok saymaya tercih etmeni kendini korumak icin sansurculuk yapmak olarak yorumladim. acaba ben gerizekali olabilir miyim?

    cevap: evet.

    soru: yasakli basliklari neden baska yerde yazamiyoruz?

    cevap: en basta bir basligin kapatilmasinin sebebi basliktaki ifadenin kendisinin suc teskil etmesi oldugundan. yoksa birine kufur etmek istesek bunu "nasilsa sadece listeliyoruz" diye rahat rahat yasakli basliklar gibi bir yerde yapabilirdik. yani cumle yasakli basliklar altina konunca bir anda yasalardan muaf kalmiyor. o yuzden gazeteler "nasilsa adamin soyledigi kufru aktariyoruz" diye rahat rahat alinti yapamiyorlar boyle "y...k", "p.....k" gibi maymunluklara basvuruyorlar.
hesabın var mı? giriş yap