• "simdi gözlügüm olsaydi ben o gözlügü iki dakkada bulurdum" dedirten durum
  • yarasa giibi ultrasonik sesler çıkartarak yaptığım eylemdi, şimdi kulaklar da duymuyor, duvarlara çarpıp duruyorum.

    edit : kapıymış
  • kabustur. zaten goz gormemektedir, gozluk de ufak tefektir, bulunmaz. etrafta birileri varsa onlara aratilir, olmazsa el yordamiyla banyoya gidilip lens takilir, varsa oyle bir opsiyon.
  • cep telefonu kaybedilince çaldırıp sesine gidebilme imkanı varken, gözlük kaybolduğunda bu olanağın bulunmayışına hayıflanmaya sebep olan bir durumdur.
  • yaşanabilecek en büyük çaresizliklerden biri. yalnız olduğunuzu ve yardım isteyebileceğiniz kimse olmadığını düşünün. gözleriniz de ufak bir numara falan değil baya bozuk olsun. bir türlü bulunmaz o gözlük. bir de çerçevesiz olduğu için gözlüğü seçmek iyice zorlaşır. of, daha fazla yazamayacağım.
  • tembel ve daginik sevdicek, kanepeye yayilmis altyazili filmi izlemeye hazirlik yaparken, sizden gozlugunu getirmesini isterse basiniza gelecek hadise.
  • kayıp gözlük, yorganın kıvrımları arasında gizlenirken kıçınızın yüzeyiyle temas edip "çıtırt" sesini verdiği anda son bulan durum.
    (bkz: piedra ırmağının kıyısında oturdum ağladım)
  • bir de su versiyonu vardir, goz ameliyati olup gozlerini cizdirip gozlukten kurtulmusunuzdur ancak yillarin aliskanligi ile gozlerinin mukemmel gormesine ragmen deli danalar gibi gozluk aramaya devam edersiniz.
  • ilkokulda öğretmenimiz, gözlüklü bir arkadaşımızı tahtaya kaldırıp istediği randımanı alamadığında dövmek için gözlüklerini çıkarttırırdı. işi bitince "tak gözlüğünü otur yerine" komutunu verir, çocuk, kısmaktan iyice ufalmış gözlerini odaklayamayarak, el yordamıyla masanın üzerinden gözlüğünü alır ve avuçlarıyla kavrayarak gözüne takardı.

    o arayışın acizliğini, çaresizliğini, bizim "sıra beklerken" çarpan kalbimizi ve öğretmenin götlüğünü asla unutmadım.
hesabın var mı? giriş yap