• tim buckley'in oğlu jeff buckley ilk ve tek albümünü 1994'te yayımladı, grace. ismi gibi zarif bir albüm grace. mojo pin başlar başlamaz bu albümde iş var diyorsunuz. en iyi enstrümanıyla giriyor şarkıya jeff, sesi... robert plant, jim morrison karışımı bir şey bu. grace ise albümün genel atmosferini belirleyen parçalardan biri, karanlık, hüzünlü. eski bir james shelton şarkısı lilac wine, batsın bu dünya dedirtiyor adama, şiir mükemmel, buckley'de öldürüyor tabii...

    "i feel unsteady, where's my love,
    listen to me, why is everything so hazy?...
    lilac wine, i feel unready for my love..."

    neyse ki so real'da yeterince gitar var, daldığımız uykudan uyandırıyor bizi. bir sonraki şarkı ise leonard cohen imzalı hallelujah.

    "well, maybe there's a god above
    but all i've ever learned from love
    was how to shoot somebody who outdrew ya"
    lover you should have come over da last goodbye gibi bitmiş ilişkiler üstüne bir parça. özellikle giriş kısmı etkileyici.

    "and maybe i'm too young
    to keep good love from going wrong
    but tonight you're on my mind so (you'll never know)"
    corpus christi carol, "lu li lu lay" lom gibi kilise korolarını anımsatan bir parçadan sonra -belki de öyledir- eternal life giriyor, soundgarden ya da daha çok faith no more rock'ı bu. bir önceki parçada ne kadar melekse bunda da o kadar şeytan. ben hem ilahi okurum hem de rock yaparım, hem joni mitchell'im hem de jim morrison diyor sanki. ve herşeyin ortası dream brother'la son buluyor albüm.

    "the love you lost with her skin so fair
    is free with the wind in her butterscotch hair
    her green eyes bloom goodbyes
    with her head in her hands and your kiss on the lips another
    dream brother with your tears scattered round the world.
    don't be like the one who made me so old
    don't be like the one who left behind his name
    'cause they're waiting for you like i waited for mine
    and nobody ever came... "

    1997 yılında missisipi nehrinde boğularak zamansız ayrıldı jeff. ölümünden sonra kayıtları birleştirilerek bir double albüm yayımlandı, for my sweetheart the drunk.
  • ayrıca jeff buckleynin albüme adını veren şarkısı:

    there's the moon asking to stay
    long enough for the clouds to fly me away
    well it's my time coming, i'm not afraid to die

    my fading voice sings of love, but she cries to the clicking of time
    oh, time,
    wait in the fire...

    and she weeps on my arm
    walking to the bright lights in sorrow
    oh drink a bit of wine we both might go tomorrow
    oh my love...

    and the rain is falling and i believe my time has come
    it reminds me of the pain i might leave behind...
    wait in the fire

    and i feel them drown my name
    so easy to know and forget with this kiss
    i'm not afraid to go but it goes so slow...
  • yıllardır dinleyip usanmadağım bir albüm olmasına rağmen, grace şarkısı geçen günlerde girdiğim bir müzik mağazasında bir çalıyordu ki yine aynı şok, yine ilk defa duyuyormuş hissi, yine bu ne güzel şarkı diyerek büyülendim, gezegenler arası seyahat dediğim bir yolculuk yaptım. öyle güzel şarkı işte...
  • jeff buckley nin en tutku dolu şarksıdır ,şarkının orta kısımlarında jeff buckley nin çıplak sesiyle , ağlıyomuşçasına uğuldayıp melodiyi takip etmesi, ağlatırda...
  • jeff buckley in insanı hayattan uzaklaştıran,bulutlara çıkaran,sonra bir anda yere fırlatan,vuran,kıran,acıtan dokunan albümü ve albümle aynı adlı şarkısı....
  • jeff buckleynin gerek gitarlar gerek vokal açısından en güzel şarkısıdır fikrimce.
  • jeff buckley mucizesi diyorum bu şarkı için de. adam çığlık attıkça benden bir nefes gidiyor sanki.
  • jeff buckley’nin live at sin-e’de

    “this is a song about another dream (ilk dream mojo pin’dir). it’s about not feeling so bad about your own mortality when you have true love” dedigi ilahi
  • şarkı, havaalanında sevgiliyle vedalaşmadan önceki o birkaç dakikayı anlatıyor. jeff buckley ile sevgilisi, uzak mesafe ilişkisi yaşıyorlar. derken, buckley'nin gitme vakti yaklaşıyor. kadın, saatine bakıp dakikaları sayıyor, bir yandan da gözyaşı döküyor. ayrılmadan önce son kez birbirlerine sarılıyorlar. jeff buckley o an, "seviyor ve seviliyorum" diye düşünüyor. şarkıda geçen "ölmekten korkmuyorum" cümlesi de birini gerçekten sever ve karşılık bulduğunuzu hissederseniz, günün birinde her şeyin biteceği korkusu dahi yok olur, anlamını taşıyor.
  • jeff buckley'nin geceleği hissettiğini de gösteren şarkıdır ayrıca.

    there's the moon asking to stay
    long enough for the clouds to fly me away
    well it's my time coming, i'm not afraid to die.
hesabın var mı? giriş yap