• farsça girift,içiçe geçmiş yakalanmış, kelimesiyle hint-avrıpa dil bağlantısı olan kelime. girift doğuda içiçe geçmiş şekillerle süsleme sanatıdır.
  • sabahın yedisinde yetmiş-seksen yaşlarında iki teyzenin konuşmasına tanık oldum:
    -duvara şu abuk sabuk yazıları niye yazarlar ki!
    -duvarlar delilerin defteridir, bırak yazsınlar...
  • gece vakti yapilir.asil amac sanat degil yakalanma riski ve o salgiladiginiz adrenalindir.onemli olan bunu hissetmektir.
  • görsel sanat.. 1970'li yılların başında taki 183 sayesinde dinamit ateşlenir, hatta julio 204'un ondan daha önce bu fitili ateşlediği söylenir.. daha sonra 70'li yılların ortalarına doğru papo 184, junior 161, cay 161, stitch 171, barbara 62 gibi diğer sanatçıların da katılımıyla new york metrosu, şehir merkezinde bronx, queens gibi siyah nüfusun yoğunlukta olduğu yerlerde ilk örnekleri görülür bu sanatın, sadece tag şeklinde.. 70'lerin sonlarına doğru sahneye ikinci jenerasyon burner makerlar çıkar: mare, seen, lady pink, ramo, lee, zorro80, futura, daze, revolt, zephyr, skeme, demon, ces 157, dondi, crash, wasp 1 gibi isimler artık görselliği de ön plana çıkartarak graffiti sanatını bir adım daha öteye götürürler.. amma velakin new york halkı ve vali edward koch olanlardan memnun değildir, görüntü kirliliği ve trenlerin bakım masrafları ikiye katlandığından ötürü etkili reklam kampanyaları yapmaya çalışırlar fakat bu çılgınlık karşısında başarısız olurlar, bu durum henry chalfant'ın style wars belgeselinde çok güzel özetlenmiştir. 1980'den 1986'ya kadar graffiti altın çağını yaşar, 86'dan sonra da alınan sıkı önlemler sayesinde ve demode olması sebebiyle çaptan düşer.. 90'lı yılların ortalarında tekrar hortlar graffiti sanatı ve 2000'lere doğru bu sefer vagonlara fazla yapılamasa da dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin duvarlarını süslemeye tekrar başlar yeni jenerasyon burnerlar..
    (bkz: jean michel basquiat)
    (bkz: graffiti rock)

    edit: düzeltme için dreamania'ya teşekkürler.
  • graffitiyi kısaca açıklamak gerekirse duvarlara yapılan resim sanatıdır.geçmişin askine günümüzde çok gelişmiş bi seviyededir,kendi ticari sektörü,kendi giyim tarzı,kendi yaşam tarzı ve kendi literatürü vardır.graffiti
    çıkışı almanyada gerçekleimiştir, 2.dünya savaşından sonra dogu bloku belirlemek için yapılan duvar,uzun süre insanlar üzerinde özellikle dogu almanya halkı için bi baskı olmuştur.1970lerin basında protest amacıyla ghetto insanları çeşitli yazılar yazmaya başladı.yazıların amacı sadece mevcut düzene başkaldırma idi,yani hiç bi sanat ruhu taşımıyodu.80'lerde graffiti kültürü gelişmeye devam etti,artık insanlar sadece mesaj vermek verine görselligede onem veriolardı,berlin ve münih graffiti sanatçıları(writer) bu konuda cok uzmanlaştılar.
  • güzel sanatlar fakültesine konulması gerekli alan. *
  • evliya çelebimiz bu işin eski ustalarındandır.

    malatya sınırında 200 haneli bir köyün (hasan badrak köyü) camiinin kıble kapısı solundaki duvarına şöyle bir ibare yazdığını söylüyor:

    "bu hakîr kıble kapusu yesârında celî hat ile

    mâ reâhü'l-mü'minîne hasenûn fehüve

    deyü tahrîr etdüm."

    .

    evliya camiyi o kadar beğenmiş ki, "müminlerin güzel gördüğü şey allah katında da güzeldir" diye kazımış.

    evliya'mızın üç beş yerdeki kendi el yazısıyla kazıdığı graffiti'leri günümüzde hâlâ durmaktadır. bunlar hakkında ilmi yazılar da yazılmıştır.
  • j-rart diye bir arkadas gelmis ıstanbul'a şoyle bir sanat eseri graffiti yapmis. sivri zekali, versen íki koyunu gudemeyecek sehir yoneticileri ve onlarin gerzek postası zabita, gelmiş badanayla bu sanat eserini kapatmış

    sizin ben o tek tiplesmis, vizyonsuz, kalas ruhunuzu s2yim.
  • ne kadar doğru bilmiyorum ama akşam gazetesi şöyle bir sözlük derlemiş:

    graffiti sözlüğü
    back-on: tren üzerine çıkıp yapılan çalışma.
    battle: kapışma, yarışma (graffiti'de, rap'te, breakdance'ta olabilir)
    bite: bir yazarın stilini kopyalamak, çalmak.
    blackbook: taslak defteri.
    bomb: bir yere kaçak graffiti yapmak, tag'le(etiketlemek) doldurmak.
    buff: graffitinin temizlenmesi.
    bunny: kadın graffitici grubu.
    burn: daha iyi yapmak.
    burner: çok iyi yapılmış çalışma.
    can: sprey boya.
    cap: boyayı farklı kalınlıklarda sıkmaya yarayan sprey başlığı.
    chuck-up: bir yeri hızlıca outline ile kaplamak.
    crew: yazar ekibi.
    donut: tren kapısı civarındaki çalışma.
    end2end: tren vagonu boyunca yapılan çalışma.
    fill-in: iç doldurma.
    going over: bir graffiti/tag'in üzerini başka yazarın kendi graffiti/tag'iyle kaplaması.
    hang outs: tren çalışırken açık pencere ya da kapıdan tren dışına tag (etiket) atmak. highlights: çalışmanın ışıklandırması.
    illegal: kaçak yapılan çalışma.
    ink stains: kalın yazan keçeli kalemler.
    kill: her yeri boyamak.
    king: usta graffitici.
    lay-up: gece ve hafta sonları trenlerin park edildiği yer.
    legal: izinli yapılan çalışma.
    nark: yetkililere ihbar eden kişi.
    one: herhangi bir grupta olmayan yazıcı.
    outline: çalışmanın dış çizgileri.
    panel: bir tren vagonunun iki kapısı arasında, cam altına yapılmış çalışma.
    piece: graffiti çalışması.
    public: okunması kolay stil.
    props: saygılar.
    quick bombin': hızlı bombalamak.
    quick piece: hızlı yapılan çalışma.
    rack: çalmak.
    rainbow: tren kapısı üzerinde tag atmak.
    respect: saygılar.
    roof top: çatılara yapılan illegal çalışma.
    run-up: tren istasyona girdiğinde arkasına çıkıp bombalamak.
    simple style: basit çalışma.
    sketch: taslak.
    skinny: sprey başlığı.
    slash: bir çalışmanın üzerine tag atmak.
    sticker bomb: tag atılmış etiketi bir yere yapıştırmak.
    t2b (top to bottom): baştan aşağı boyanan tren paneli.
    tag: yazarın takma ismi/imzası.
    taggin': tag atmak/imza atmak.
    throw ups: gaffitinin basiti,tag'in büyüğü.
    toy: çaylak yazar.
    walls: duvar çalışması.
    wild style: karışık, okunması zor stil.
    window down: pencere altına yapılan çalışma.
hesabın var mı? giriş yap