• gözümüzün içine sokmadan savaş sonrası acı ve korkularını sade ve etkili bir biçimde iletmeyi başarmış bir film. hiçbir olayı olduğundan daha dramatik hale getirmemiş olması filmin-yönetmenin samimiyetine olan inancı artırıyor.
  • kendi ismini taşıyan filmde sırplar tarafından tecavüze uğrayıp, hamile kalan ve çocuğunu büyüten annenin yaşadığı semtin adı. nasıl telaffuz edildiği bir türlü çözülememiş olmakla birlikte, hani şu tecavüze uğramış bosnalı kadının filmi diye anılır kendisi. film içindeki bütün karakterlerle savaş sonrası dramı çok güzel yansıtır.
  • saraybosna'daki bu semtin adinin kelime anlami "kambur kadin" demekmis..
    filmde de bu anlama atif yapilarak savasin kamburunu hala sirtinda hisseden bir kadin anlatilmistir; usulca, daha fazla incitmeden..
  • g(ı)rbavitsa diye telaffuz edilen kelime. g'den sonraki ı'yı telaffuz etmemeye çalışarak okuyunuz - grbavitsa diye.
    boşnakça, "kambur" (kadın) demektir.
  • jasmila zbanic'in şaheseri.

    direkman kalbe ateş ediyor. yok böyle bir şey.
  • grbavica, tek bir tankın görünmediği, uçaksavarların rol çalmadığı, tüfeklerin ateş, ölüm ve kan kusmadığı, sirenlerin çalmadığı, mayınların patlamadığı; kopan kol, bacak ve kellelerin görünmediği ve fakat bedenlerin değil asıl insan yüreğinin nasıl da cayır cayır ama dumansız yandığını gösteren bir savaş filmi.

    grbavica, kambur kadın demek, grbavica cennetten yeryüzüne damlamış, canımızın köşesi sarajevo'nun bir semti. grbavica bir ana-kız hikâyesi...

    grbavica, babasının o korkunç savaşta şehit olduğunu bilen sara'yı ve onun kederli annesi esma'yı anlatayım derken uzaklara dalıyor, savaş, kadınlık, ülke, aşk, mecburiyetler üzerine yumruk gibi cümleler kuruyor. mütevazı bir sinemasal dille boyundan büyük cümleler kuruyor. bu cümlelerin de altında allah'a şükür ezilmiyor.

    yani grbavica, boşnak kahvesi gibi acı, boşnak böreği sıcak, bosna gibi sade bir film. bosnalıların değil, bizim sırtımızdaki kamburdan bahseden bir film. bize utanın demese de biz utanmak için gerekli dersi filmden çıkarıyoruz ve utanıyoruz... yüzümüzde bir tokat, boğazımızda bir yumruk, göğsümüzde bir tekme, ensemizde bir leke ama yine de yüreğimizde bir umutla.

    filmin başında ve sonunda ise iki boşnakça ilahi var. o ilahilerin sonuncusunu bosna savaşı'nda tecavüz, soykırım, işkence yapmadan duramayan; var oluşlarını bu insanlık dışı eylemlerde bulan çetniklerin kararan ruhlarına ithaf ediyorum. belki biraz ezilirler ve insan olduklarını hatırlarlar:
    http://www.youtube.com/watch?v=eijolgsguqw

    filmin sonunda öğrencilerin söylediği sonra da yazılar akmaya başlarken kemal monteno'nun devam ettiği sarajevo ljubavi moja adlı muhteşem şarkı ise şüphesiz saraybosna halkının bize hediyesidir:
    http://www.youtube.com/watch?v=c8c-tpr1r2y

    burada ise ilahi ve şarkı bir arada bulunuyor:
    http://www.youtube.com/watch?v=auabshzzomo
    ---/---
    filmin tek kusuru yeteri kadar cesur olmayışı. oysa boşnaklar savaşın ateşinden öyle ahlâkî bir zerafetle sıyrılmışlardıki bu mağduriyeti sömürmeden de cesur cümleler kurabilirler. sıradaki filmleri, başka romanları, diğer hikâyeleri bekliyoruz artık.

    ---/---
    bir de not: filmin yönetmeni jasmila zbanic'in bu ilk filmini ve kendisini emir kusturica'ya sorduklarında, kusturica'nın dilinden bir ton küfür boşalmıştır. sırp faşizminin bu zibidi ve zoraki "estetisyen"inin zaten başka türlü davranmasını beklemezdim. bir de orada burada "hâlâ yugoslavyalıyım" demiyor mu, yakalarsam kesin döveceğim. bir gün, "kusturica dayak yedi" diye haber okursanız bilin ki o haberdeki gözü bantlı kişi benim.
  • no man's land ile birlikte bosna hersek sineması'nın çıkarttığı en büyük iki şaheserden biri...

    bosna'ya gidip geldikten sonra izlediğinizde çok daha içiniz acıyor ...
  • zeljo'nun stadi.
hesabın var mı? giriş yap