• noah baumbach'ın yeni filmi. öyküsünü eşi jennifer jason leigh yazmış, noah senaryolaştırmış ve çekmiş. 2010 yılında görme şerefine nail olacağımız bu arıza olma ihtimali yüksek filmin başrolünde ben stiller var.
  • gayet hoş bir feel good movie. son dönemde özellikle independent amerikan sinemasının bilindik aşk hikayelerini alaşağı etme amacını bu harikulade film de güdüyor. her ne kadar öyle gözükmese de, kulak memesi kıvamında, hiç işlenmemiş tarzda, sıradışı bir aşk filmi izlemek isteyenlerin izlemesi gerekiyo sanırım..
  • büyük ihtimalle festivalin en kötü filmlerinden birisiydi zira orta sıralarda oturmuyor olsaydım hiç adetim olmamasına rağmen filmin ortasında çıkacaktım. o derece boş ve anlamsız bir çalışma. ayrıca, olur olmaz her yerde kahkaha atan kadın seyirciler de festivalin izleyici kitlesi konusunda ciddi anlamda şüpheye düşmeme neden oldu.
  • son 10 senedir ''amerikan bagimsiz sinemasi'' adi altinda piyasaya arz olunan orta/ust sinif sehirli, beyaz yakali, egitimli, beyaz amerikali muharrirlerin otobiyografik sahalarindan eselediklerinden derlenmis, cevre destegi ile pazarlanmis (village voice yazari ana, the onion av club'tan dost cevresi, et al) islerden bir tanesi daha.

    hakkini yemeyelim, baumbach'in the squid and the whale'i iyiydi, guzeldi, gerekliydi. ama tipki oykulerinde konu ettigi kisiler gibi yasayan, hayatini o cevre icinde mumtaz muzmin memnuniyetsiz olarak konumlandirmis bir oykucu'nun de 'yeni ve gercek' bir hikayeyi bir oncekinde netlestirdigi bir alan ve konuda anlamsiz tekrara girmeden anlatmasi da mumkun degildi.

    film komple vasat ve anlamsiz demeyelim. iki seye bir milyon puan verdim: kurtaj olan kadin'i canavarlastirmamasi, stiller'in kok yaptigi sahnedeki enfes oyunculugu (sanirim oyunculuktu).

    gerisini arkasina indie soundtrack konmus benzerleriyle beraber (bkz: garden state) at cope.
  • henüz filmin 27. dakikasındayım ve şunu söylemem gerekiyor, başrolde ben stiller yok, steve nash var.
  • film zamanın doğrusallığı içerisinde bir nokta da sabit kalmış bir adamı anlatıyor. zaman ilerledikçe, o ilerleyememiş. verilmiş iki yanlış karara 15 yıl boyunca takılıp kalınca geri kalan her şey de takıntılı hale gelmiş.

    baumbach'ın sinema tekniği içerisinde; kitlesel kalibre yüksekliği, politik veya sosyal mesaj kaygısı bulunmuyor. orta sınıf, rahatsız, eksik, arızalı, kişisel karakterlerin üzerinde yoğunlaştırdığı basit bir sinema düzeneğine sahip. bu düzenek formasyonel olarak akıcılık ve klip estetiğine sahip değil. hatta usta bir senarist olmasına rağmen geleneksel hikaye modüllerine de fazla itibar göstermiyor.

    filmin en sevdiğim yanı önyargıdan sıyrılan ve özenilmesi mümkün olmayan dramatik yapısı. roger greenberg, (hadi atalım)orta kalitede bir rockstar olma fırsatını kaçırmış köksüz ve rahatsız edici orta yaşta bir adam. florence ne istediğini tam olarak bilmeyen, kafası karışık ve sevgi ihtiyacı hisseden bir genç kadın. romans yok, trajedi yok, hatta hikayenin eşiği dahi yok. izleyiciye kendini beğendirme arzusu hiç mi hiç yok. en önemlisi final vuruculuğu yok. insan böyle şeyleri sinemada neden sever ki?

    --- spoiler ---

    florence: do you think you could love me?
    roger: i.. i don't know, florence.

    --- spoiler ---
  • öncelikle belirtmeliyim ki; ben stiller'ın da artık bir indie movie'de arızalı adamı oynayarak dram oyunculuğunu nasıl öttürdüğünü göstermesinin zamanı gelmişti, ailecek ferahladık.

    filme gelirsek, hikaye kendini çok ciddiye alıp bir yandan da sıradan olmaya çalışırken feci sıkıcı olsa da yine de insan seyrettiğine pişman olmuyor. sanki disfunctional karakterlere ve onları inandırıcı kılmaya o kadar uğraşılmış ki, hikaye unutulmuş gitmiş.
    (oysa adam sandler'ın indie movie'de arızalı adamı oynayarak dram oyunculuğunu öttürdüğü filmi punch drunk love da benzer dinamiklerden yola çıkarak sıradan insanların sıradan hikayelerini sıradışı bir şekilde anlatmayı ne de güzel becermişti.)

    ben stiller ile greta gerwig'in kusursuz oyunculukları filmi unutulmaz yapmasa da uzun süre aklınızda kalmasını sağlıyor. garanti

    not: düşündüm de, ben stiller'ın parti sahnesindeki manikliği şimdiden bir klasik. sırf bunun için seyredin ben ne bilim.
  • bir hollywood romantik filmi gibi başlayan ama noah baumbach filmi olarak devam eden film.
    sıkılmadan izleniyor, hepsi o.

    filmden güzel bir aforizma:

    hurt people, hurt people...
hesabın var mı? giriş yap