gula sor
-
mükemmel bir ciwan hacosarksısı;
hay gula sor, hilbû jor, bîn da dor
gula sor, gula sor
li paş çiyayê kaf şîn bû
alem jêre evîn bû
bi me xweş, da me heş
em bi bîna wê sermest
emê pê şa bin serbest
hey gula sor, hilbû jor, bîn da dor
gula sor gula sor
hay gul, gula sor gul
gul gula sor, gula sor gula sor
nezanîn, xemrevîn, xemilîn
pê zemîn
gula bi kelemê di nav baxê îrema
hey gula sor, alem li dor
bicivin û bînbikin dor bi dor
hey gula sor, hilbû jor, bîn da dor
gula sor gula sor
hay gul, gula sor gul
gul gula sor, gula sor gula sor
türkçesi;
kırmızı gül, yukarı yukseldi, etrafina koku yaydı.
kırmızı gül, kırmızı gül
kaf dagının ardında yer etti[ kokusu duyuldu]
alem kendisine aşık oldu
aklımızı başımıza getirdi
kokusuyla sermest olduk
hayat bulup serbest olduk
hey kırmız gül, yukarı yukseldi, koku yaydi.
kırmızı gül, kırmız gül
ey gül, gul kırmız gül
cehalet, dagildi, süslenip bezendi
yeryüzünde
budakli gül, irem baglarında
hey kırmız gül, alem çevresinde
koklamak için etrafi sarildi
hey kırmız gül, yukarı yukseldi, koku yaydi.
kırmızı gül, kırmız gül
ey gül, gül kırmız gül
ve ciwan haco albümü;
gula sor :kırmızı gül
pir xweşe:çok güzel
yerivan:yerivan
eman heyle :aman heyhat
berivane: berivan
can :can
di binim :görüyorum
hevala evîndar : aşık arkadaş(bayan)
le dine :deli (kadın) -
kürtçe'de "kırmızı gül" anlamına gelen tamlama...aynı zamanda "ciwan haco"'nun ilk kasetinin* ismi...ancak 1990 sonrası yasal olarak satılabilmiş, ama öncesine el altından dağıltılmıştır...
-
ciwan haco'nun çok sevdiğim ve her dinlediğimde ciwan haco'yu geç tanıdığıma üzüldüğüm parçası.
-
ciwan haco amcanın dinlemesi en keyifli kasetlerinden biri (mazur görünüz, bir cd devrine yetişemedik), belki de en keyiflisi.. hele bir hevala evindar vardır ki, insanı alır götürür bir taraflara (orda bırakır namussuz, geri gelmek de olmaz)
-
bir ciwan haco albümü olarak belki de en iyi albümü.yazdığı gitar/saz melodileri o harika sololar geçişler direkt insana "müzik" dinlediği hissini verir.bir ciwan haco parçası olarak girişinde ki saz melodisi akabinde giren gitarın ufak çaplı bir fırtına yaratması üstüne bir de harika vokal eklenince tarifi zor bir parça olarak çıkmaktadır.albümde yer alan parçalar:
gula sor
pir xweşe
yerivan
eman heyle
berivane
can
di binim
hevala evîndar
le dine -
umut altincagin, dusler vadisi albumunde yer alan ve hakki yeten'in yazdigi guzel bir siir.
ozge can, cok guzel yorumlamaktadir bu siiri.
bilmem nasil baslamali
ne demeli
nasil etmeli gulasor
dun gece yoldaydim
arka koltukta
kirk numarada,dimdik,uyuyamadim
akip giden arabanin seyrine uyan
duslerimi anlatmak istiyorum sana
gelecegin dusu ne kadar guzel ve ne kadar ince
duslerim, kipirdayan,daldan dala konan
bir sercenin, canliligini kivrakligini
ve hareketlerindeki karmasikligi andiriyordu
ama bu dusler hayal degil
olacak ve olmasi gerekenin beynime yansimasiydi
bazen en barbar gericiligin zulmun ve acinin
ozgurluk turkulerini dindiremedigi
munzur'un, toroslarin doruklarindayim
atesler yakili,mavzerler catili
icimdeki ates ile doganin o dondurucu sogugu
birbirine karsi savasiyor.
bir ses geliyor kulagima, inceden inceye bir turku :
de lori lori berxa min lori
bir ici geciyorum derinden, nedendir bilmem
302 mercedesin artan hizina uyuyor duslerim
toroslardan geciyoruz, ince memed'i dusunuyorum
kel abdi'yi,
memed'in gun batmadan, anafartalari asan kanatli atini
haticeye olan askini...
sonra, sen geliyorsun aklima
seni dusunuyorum gula sor
al yanagini bal dudagini zulut sacini
o minicik yuregini dusunuyorum
bildigim tek kürtçe kelime geliyor aklima
ez buka kurmanc im. icin icin guluyorum. uyumusum cok kisa bir sure,
simdi buradayim. anandan aldim haberi yakalamislar seni. icim buruk,
yuregim cok daha kati, uzulmedim diyemem, uzuldum,
ama yanip yikilmadim.......... -
eksiksiz sözleri şu şekildedir;
bilemem nasıl başlamalı
ne demeli
nasıl etmeli gulasor
dün gece yoldaydım
arka koltukta
kırk numarada, dimdik, uyuyamadım
akıp giden arabanın seyrine uyan
düşlerimi, anlatmak istiyorum sana
geleceğin düşü ne kadar güzel
ve ne kadar ince
düşlerim, kıpırdayan, daldan dala konan
bir serçenin, canlılığını, kıvraklığını
ve hareketlerindeki karmaşıklığı andırıyordu
ama bu düşler hayal değil
olacak ve olması gerekenin beynime yansımasıydı
bazen en barbar gericiliğin zulmün ve acının
özgürlük türkülerini dindiremediği
munzurun torosların doruklarındayım
ateşler yakılı
mavzerler çatılı
içimdeki ateşle doğanın o dondurucu soğuğu
birbirine karşı savaşıyor
nöbetteki yoldaşta
inceden inceye bir türkü tutturmuş
"de lori lori berxamin lori"
bir iç geçiriyorum derinden
nedendir bilmem
302 mersedesin artan hızına uyuyor düşlerim
bir baskındayım bazen
elimde dünya gericiliğine kan
kusturan halkların silahı
kendimi yivle set arasnda dönen
ve döne döne düşmanın ciğerini dağlayan
kızıl kurşunlarda hissediyorum
toroslardan geçiyoruz
ince memedi düşünüyorum
kel abdiyi
memedin gün batmadan
anafartaları aşan kanatlı atını
hatçeye olan aşkını sonra
sen geliyorsun aklıma
seni düşünüyorum gulasor
al yanağını, bal dudağını
zülüt saçını, o minicik yüreğini düşünüyorum
bildiğim tek kürtçe kelime geliyor aklıma
"ez buka kurmancim"
için için gülüyorum uyumuşum çok kısa bir süre
şimdi buradayım anandan aldım haberi
yakalamışlar seni içim buruk, yüreğim çok daha katı
üzülmedim diyemem, üzüldüm ama yanıp yıkılmadım
bilmem biliyormusun düşman zindanda yenilmez diye
düşünme hiç hatırla ibrahim'i, mehmet zeki'yi, orhan'ı
umut altınçağ yorumu bir başkadır, alır götürür. -
dinlemeye doyulmayacak gerek özgünlük gerekse enstruman bakımından zengin olan bir albüm...
pir xweşe ayrıca güzeldir. -
şiirin sahibi qedrican dır.
-
af edilirse, bir şey söylemek isterim bu albüm hakkında. hem de öyle absürt ki, sanırım ki kendim hariç okuyan herkes için aynı düzeyde anlamsızlıkta gelecektir. canınız sağolsun. sanıyorum ki, bu albüm bruce springsteen'in o lo-fi nebraska albümü vardır ya, kürtçe'de lo-fi üzerine gelecekte bir pop kültür araştırılması yapılsa birebir karşılığıdır. birisi 1982 diğeri 1983 hem de. çok yakınlar. ilk dinlediğimde ki bu utanarak söylüyorum iki hafta önceydi, şok oldum ciwan haco'nun bu albümüne. insanın tam yüreğine saplanır. haco'nun tek sıkıntısı sanıyorum ki yıllardır düğünlerde çalmaktan ötürü, suriye düğünlerinde falan şartlandığı için girişi ve çıkışı çok uzun tutmasıdır. bağlama hoş bir alet de olsa sürekli dinlenecek eşiği yok benim için en azından. bu sebeple, uzadıkça insan soğur bu albümde haco'nun yeteneğinden.
edit: bağlamanın kafa sikiciliği bile, springsteen'in nebraska'sında kendini bir şey sanıp ritmlere abandığı yerler kadar benziyor. gördüğünüz gibi bunu içten bir kürt müziğiyle falan karşılaştırmıyorum, kendi sınıfında kendimce belli bir yere koyuyorum. ama dediğim gibi haco'nun en büyük sıkıntısı alete yüklenmek olmuş.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap