• sınıfında ya da etki alanında* gülme gafletinde bulunan öğrencilere laf sokma amacli, iki kisinin gülebilmesinin imkansız olduğu ve gülmenin toplum genelinde yapılması gerektiği kuralına dayanan salak öğretmen lafı.

    bu lafı söyleyen hocanın, ödev vs. unutma durumunda kendini niye unutmadin evladim demesi de muhtemeldir..
  • bunu dedikten sonra, ahaha komikmiş la gerçekten, diyen öğretmenler tanıdım ben. gerçi o esnada okulda değildik; derste değildik; öğretmen de benim öğretmenim değildi. daha doğrusu ben öğrenci değildim; öğretmen olan kişi de benim arkadaşımdı. güldük eğlendik ama bu piç niye böyle bi' çıkış yapmıştı, onu anlamadım ben. baya baya fırça çekmiş terbiyesiz. vay arkadaş? alışkanlık demek ki.
  • aşırı klasik ve klişe bir lise hocası repliğidir. duydukça hep lisede başımdan geçen şu olayı hatırlarım.

    fizik hocası, ertesi gün yapacağı sınavla ilgili konuşmaktadır. arkamızda oturan hayvanlardan hayvanca bir kahkaha sesi gelir. hoca kendini tutamaz:

    hoca: noluyor orada, gülecek bir şey varsa hep beraber gülelim
    hayvanlar: pardon hocam, yok bişey.
    hoca: e niye güldünüz o zaman, gelin tahtaya.

    (hayvanlar tahtaya çıkar.)

    hoca: neye gülüyordunuz.
    hayvanlar: hocam çok özür dileriz, birdaha olmayacak.
    hoca: söyleyin neye gülüyordunuz, kızmayacağım

    (hayvanlar yaklaşık 10-15 dakika boyunca tahtada gülmekten kıvranmış, fakat ağızlarından tek kelime laf çıkmamıştır. buna karşın hoca çileden çıkmıştır. )

    hoca: söylemiyorsanız çıkarıyorum not defterini.
    hayvanlar: hocam tamam. ya, arkadaş sizin sınavda kağıtları rulo halinde vereceğinizi söyledi

    (sınıftan çık çıkmaz, kimse gülemez.)

    hoca: e yavrucum, zaten hep öyle vermiyormuyuz size kağıtları.
  • lisede sevgili matematik hocam gul hanim'dan bir enstantane:

    fonksiyonlari anlatmaya calisan gul hocayi sinifin arkasinda gulusup duran ogrenciler sinir eder ve muhtesem (!) ingilizcesiyle soyle der:

    "- children you are laughing now, when i call your parents, we will laugh as a family"
  • bir cafe'de arkadaslarla ders calisilmaktadir,yan masada ise "tamam abi..ben pankartlari hazirladim...rustem abi de hazir abi...her seyi ayarladik abi saat mekan.." tarzi konusmalar donmektedir..bu masada yaklasik 10 kisi vardir ve genelde sac sakal karismis tek bir adam konusmalari yapmaktadir..o anda alakasiz bir konuya kendi aramizda konusup gulmekteyizdir..

    sska:sac sakal karismis adam
    b: biz

    sska: neye guluyosunuz?
    b: neye mi guluyoruz..niye ki?
    sska: hayir bize guluyosaniz bilelim..
    b: size niye gulelim ki..ne alakasi var..
    sska: hayir bu tarafa bakip guldunuz gibi geldi..bize guluyosaniz soyleyin
    b: ne gulcez size..kendi kendimize guluyoruz..
    sska: hayir,eger bizle ilgili biseyse,gulcek bir sey varsa hep beraber gulelim..

    artik rahatsiz adam yuzunden sinirler iyice bozulmus,gulme kontrolu tamamen kaybolmustur..

    b: puhahahahahha
    sska: bizle ilgili guluyosunuz di mi..neye guluyosunuz komik mi..
    b1:* size falan gulmuyoruz..______* oldu,ona guluyoruz..
    sska: ha,tamam o zaman..ben de bize guluyosunuz zannetmistim..bize guluyosaniz bilelim diye..
    b:**
  • - gulecek bir $ey varsa hep beraber gulelim!!!
    + hocam fermuariniz acik kalmi$...
    - gulp!!
  • bu cümleyi sarfeden hoca öğrencinin anlatacağı şey karşısında gülemeyeceğini çok iyi bilir, bu fırsatı kaçırdığı için de için için öğrencisine kinlenir. zira artık çocuk değil eşşek kadar öğretmen olmuştur afedersiniz. çocuklar gibi vara yoğa gülmekten artık çok uzaktadır, çocukken kendi yaptıklarını unutup makamına pek bir güzel uyum sağlamıştır, zira aynı şeyi kendi yaptığı zaman yıllar önce, öğretmeni de aynı cümleyi sarfetmiştir kendisine.
  • sene 1997, istek atanur oğuz lisesi'nde kredili sistemin son kurbanları için sıradan bir gün daha. tarih dersi esnasında herkes dönemin öğrencilerinin takıldığı çıtacılar cafe'ye kaçma hesapları peşinde. iyi niyetle yüksek sinir kat sayısını aynı potada eritebilme gibi ender rastlanan bir özelliğe sahip olan tarih öörtmeni not almak yerine klasörüne türlü şekiller çiziktirmekte olan bir öğrenciye çemkirmekte. tam bu esnada nereden estiyse çizilen şekilleri inceleyip sanatsal yorumlarda bulunmaya başlayan öörtmen, şu an hatırlamadığım bir iki başarısız espri yaptıktan sonra kahkaha atıyor.
    öörtmen: bikbikbikı aahhaahhhiiiğğğhhhoooyyy!
    öğrenci: gülecek bir şey varsa hep beraber gülelim!
    tenefüste kredili sistemin son kurbanlarının bir kısmı müdür muavini odasında çıta'ya kaçma hesapları peşinde. kıssadan hisse: bu geleneksel söz öbeği öörrtmenlerin tekelindedir.
  • sık duyulan bir öğretmen ikazıdır bu. benim okuduğum yıllarda öyleydi en azından. ne hakaret içerir ne de kalp kırar, hala gülümseyerek hatırlamamızın sebebi budur sanırım. öğrencilere ansızın gelen gülme krizini bertaraf etmek amaçlı kullanılır lakin bu söz duyulduğu vakit daha da artar genellikle tebessüm eden yüzlerin sayısı. "peki niye gülüyorsun evladım?" diye sorulduğundaysa, "yok bir şey hocam, affedersiniz" demek ya da suçu bir anda iki saniye önce beraber güldüğünüz arkadaşınıza atmak gibi durumdan sıyrılma amaçlı çeşitli davranışlar da görülmüştür.
    (bkz: hocam şemsi arkadaşımız beni güldürüyor)
hesabın var mı? giriş yap