• bbp sivas il başkanlığı tarafından suç duyurusunda bulunulmuş pankart. tabi rahmetlinin(?) bu işlerde hiç bir suçu günahı yoktur. o nedenledir ki sivas katliamını protesto eden kalabalıga muhsin yazıcıoğlu resmi açılmıştır.

    http://www.milliyet.com.tr/…rt davasi&kategoriid=12
  • bu yıl 16.yıl dönümü düzenlenen sivas katliamı anma programında açılan pankartlardan birisidir. pankartın açılması sonrası bbpsivas il başkanlığı suç duyurusunda bulunmuş ve bir açıklama yapmıştır; "2 temmuz olayları karşısında merhum genel başkanımız muhsin yazıcıoğlu'nun asil tutumu, olaylarda partimizin o tarihteki il binamızın arka tarafından 33 kişinin canının kurtarılması yönündeki gayret ve direktifleri açıkça biliniyor olmasına rağmen şerefsizce taşıdığınız bu pankartın iğrençliği karşısında bütün bir sivas olarak nefret ve şiddetle kınanacağınızı bildiğiniz halde tahriklerinizi yine sürdürmeye devam ediyorsanız biliniz ki köpeklerin insanlık güneşine doğru havlaması asla o güneşe ve ondan aydınlananlara tesir etmeyecektir.'' bla bla bla biz de bu lafları yedik ve tatmin olduk.
    muhsin yazıcıoğlu.
  • söz konusu haberde bbp sivas il başkanı'nın insanlık onuru'ndan dem vurduğu de görülmekte. bence bu daha büyük bir haberdir:
    bir bbp'linin insanlık onurundan dem vurması.

    protestoculara ölüm taciri, kan emici, şerefsiz demesini geçtim bile. halk kimin ölüm taciri, kan emici ve şerefsiz olduğunu iyi biliyor.
  • altina imzami attigim pankarttir..

    olumunun ardindan methiyeler duzulenin gercek kimligi ve kisiligini gozler onune sermeye utanan, onu bambaska bir iyilik melegiymis gibi yansitmaya calisanlarin begenmeyip dava ettigi pankart. kimin ne oldugunu biz gayet iyi biliyoruz!

    "seni tanıyordum.
    elinde silah, komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.
    önce ankara’da sonra istanbul’da ve tüm bir ülke de kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.
    ev baskınları yaptın, kör karanlıklarda.
    boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin arasındaydı. bahçelievler'de yedi canıma sen kıydın.
    ellerine bulaşmış insan kanıyla, yüzünü yıkıyordun her sabah.
    sarkık bıyıkların, yaz-kış üstünden çıkarmadığın kara ceketin, korkak- hain sinsi, kan oturmuş bakışların, gözümün önünden hiç gitmedi.
    16 mart katliamı'nda kardeşlerimin üstüne kurşun yağdıranların başında sen vardın.
    1979 kışında, ankara ziraat fakültesi öğrencisi, kayınbiraderim sabit torun’u balgat’ta evinin önünde pusu kurup, yaylım ateşine tutanların başında sen vardın.
    kalbura çevirdiğiniz o körpe bedendeki, yirmi bir kurşunun dört adedi, senin cinayet aletinden çıkmıştı.
    maraş’ı kana sen buladın.
    annelerimizin karnındaki, bebeklerimizi katlettin.
    bir değil, beş değil, on değil yüzlerle canımızı ateşe verdin.
    yozgat, çorum ve 93'te sivas'ta yine sen vardın.
    bir dağ başında, elinde silahın uluyan resimlerini anımsıyorum,
    madımak ateşe verildiğinde, "tahrik var" diyen yine senin ölüm kokulu sesindi.
    korkağın tekiydin.
    uçan kuştan, akan sudan, kararmış geceden, gündüz güneşten ve insan sesinden ödün patlardı.
    bu yüzden olsa gerek seni yalnız başına kimse görmedi!
    kuyruğunu kıstırıp, sokak köşelerine pusu kuran, uyuzluk misali yaşadın.
    ardında iş ortağın onca "tosuncuk" varken, hep güvencede hissettin kendini.
    bu ülke katillerini seviyor ya, seni daha çok seviyorlar!
    bahçeli de seviyor seni, baykal da, tayyip de, erbakan da.
    halen arkan sağlam.
    ardından methiyeler düzülüyor!
    yazık oldu sana yazık. ölümün böyle olmamalıydı!
    ateşe verdiğin o maraş yolu, canını aldı!
    çakılıp kaldın bir dağın başına.
    beş santim buz tutmuş bedenin.
    zavallı ürkek yüreğin donmuş!
    üzülmedim.
    hiç unutmayacağım söz!
    aklıma faşizmin düştüğü her an, önce seni anıyordum, yine seni anacağım..."

    not: yazi kaynagi orhan aydin..
  • bu dövizi hazırlayanın şahsi düşüncesi olan bu yazıya suç duyurusunda bulunmak için ilk önce ocakça astıkları pankartlarına iyice bir bakıp düşünmeliler.

    2008 yılında ankara'da yapılan bir yürüyüşte şansa çektiğim fotoğraftaki pankarta bir göz atsalar fena olmaz, zira eylemi yapan insanların sağlıkları açısından suratlarını silmek zorunda kaldım, böyle bir pankartı asan hiç cani, ölüm taciri, kana susamış olmayan, sadece sevgi pıtırcıkları gibi sevgi dolu pankartlar asan kesenlerden her şey beklenir şahsi fikrimce. arada, tam susturmak çok temiz iş olsa gerek, sessizlik oh miss.

    söz konusu pankart : http://img197.imageshack.us/…g197/3316/img1223e.jpg
  • altina imzami attigim cumle. muhsinim'in altina odunu atiyorlardir, soguktan donmasini telafi edercesine.
  • sabah sabah görüp nasıl da cuk oturmuş bir pankart diye düşündüm. muhsin efendi ve eşrafının din ve ülkü kardeşliği üzerinden birlik(?) kavramı oluşturduklarını düşününce batıl inançlı olduklarını anlayabiliyorum, zira dillerinden dogmatik zırvalar da düşmez. gerçekten içlerinden hiç biri, bu adam için hangi canı yanmış insan, evladını kaybetmiş anne "dağlarda kurda kuşa yem olsun, nasıl yaktıysa öyle donsun gebersin" diye beddua etti acaba diye düşünmemiş midir? bence içten içe düşünmüşlerdir bunu bir de karşı taraftan doğrulayınca kaldıramadılar heralde. neyse kolay gelsin diyorum dava mava olayına da gelince sonuçta pankart gizli özneyle yazılmış bir cümle içermektedir. akıllıca olmuş, hedefini bulmuş diyorum. yazanı tebrik ediyorum.
  • pankartta değil bir dövizde yazıyor.

    pankartı tutmak için en az iki kişi gerekir. dövizi tek kişi taşır.
    pankart önceden hazırlanır. dövizi hemen o an bile yazabilirsin.
    pankart bir topluluk işidir. döviz bireyseldir.

    yazılı olduğu şeye pankart demek ona başka anlamlar yüklemeye müsait hale getiriyor. yani mesela dava açmışlar basın açıklaması yapmışlar falan. hiçbir kuruma dava açamazlar, basın açıklamaları tamamen şov. çünkü pankart değil döviz. ne altında bir imza var ne topluluk işi. ancak taşıyan kişiye ismen dava açılabilir. neden? çünkü taşınan pankart değil döviz.

    sevmedim gazetelerde de pankart diye yazılmasını.
    pankart değil döviz.
  • bbp sivas il başkanının "aklıselim olan ve insanlık onuru taşıyan hiçbir kişi, kurum ve kuruluşumuz da bu ölüm tacirlerinin tahriklerine göz yummamıza ne de sessiz kalmamıza asla razı olmayacaktır" şeklinde bir cümle kurmaya çalışmasına vesile olmuş döviz. kendisi herhalde medyaya konuşurken uzun cümle kurma mecburiyeti var zannedenlerden. beceremiyorsan kurma kardeşim demek isterim öncelikle.

    tahrik lafı böyle durumlarda genellikle olumsuzlama içerir ve o tahriğe kapılmamaktan söz edilir. ama bu cümleden anladığıma göre sayın il başkanı tahriklere kapılacaklarını peşinen ilan ediyor. göz yummayacak ve sessiz kalmayacaklarmış. ya tam susturacağız ya kan kusturacağız gibi sloganlara sahip bir partinin göz yummayarak ve sessiz kalmayarak ne yapacağını merak ve kaygıyla bekliyoruz.

    hem kimmiş bu tahriğin failleri? "ölüm tacirleri"ymiş! sivas'a kültürel bir etkinlik için gelmiş 12-13 yaşındaki semahçı küçük kızların da aralarında bulunduğu onlarca insanın diri diri yakılmasına göz yumulmasını ve sessiz kalınmasını bekliyorlarmış anladığım kadarıyla. ölenler gömülüp bayramdan bayrama aile olarak ziyaretlerine gidilse yetecekmiş.

    köleliğe karşı çıkan siyahları ırkçılıkla suçlayan beyaz amerikalı gibiler. böyle ufak tefek katliamları mevzu yapınca "ölüm taciri" oluyormuşuz. adalet yerini tam anlamıyla bulmamışken, yaralar hâlâ kanarken hem de. bu konuşmanın devamında "askerlerimiz şehit edilirken sesi çıkmayanlar..." muhabbeti geçmezse eksik kalacaktır. hele bu katliamdan nemalanmaya çalışan terörist bir grubun gerçekleştirdiği başbağlar katliamı sivil bir sürünün alkışlar ve sloganlar eşliğinde insan yakmasıyla eşleştirilmeye çalışılmazsa hiç olmayacaktır.
  • yanlış dövizdir. donarak ölmemiştir. evet umdum donarak ölsün, ne yalan söyleyeyim, ama çarpmanın şiddetiyle hemen can vermiştir.
hesabın var mı? giriş yap