• güllü? gııız? allah canıñ almaya e miii?

    hehehe. çingeneleri severim dostlar. cingitleri severim gardaşlar. bu milletin kadınlarının da belli bir meşrebi haiz olduğunun farkında olarak severim. salon hanımefendisi gibi davranmanın çingene kızlarında ne derece eğreti durduğu malumunuzdur. işte bu güllü kızımızı da hem hanımefendi olmayı kasmaması, lafını esirgememesi, gacılığından ödün vermemesi sebebiyle severim, hem de her kıyıda köşede kalmış karaktere duyduğum gibi merhamet duyar, sempati beslerim.

    bu gacımızın enteresan bir şekilde, matematikteki çarpma işlemiyle de ortak noktaları vardır. şöyle ki; çarpma işleminin nasıl ki dağılma, birleşme ve değişme özelliği varsa, aynı özelliklere güllü de sahiptir. inceleyelim:

    ** güllü'nün dağılma özelliği: kendimi bildim bileli başına gelmedik hadise kalmamıştır zavallıcığın. ya alkol komasına girer, ya kocası zumzuğu indirir aklına beynine burnu kırılır, ya kurşunlanır, ya ekmeğin arasına dürülür yenir. garibimin her sene mutlaka şanzımanı dağılır, ağzı burnu şaftı kayar. anam bu gızın çektiği çile...

    ** güllü'nün birleşme özelliği: dünya üzerinde iki adet güllü yaşamaktadır. biri güllü'nün bildiğimiz normal sesine sahipken, diğeri ise yalnızca hayvan-ı mahlukatın işitebileceği incelikte ve tizlikte bir sese sahiptir. bu iki güllü yalnızca şarkı söylerken bir araya gelebilir. bu da güllü'nün birleşme özelliğine tekabül etmektedir. konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyen arkadaşlarım, ünitemizin nereden sevdim o zalimi isimli konusunu inceleyip örnek soru çözebilirler.

    ayrıca bu akımın günümüzdeki temsilcisi de ferhat göçer'dir.

    ** güllü'nün değişme özelliği: işteee, güllü'yü güllü yapan özellik de budur. güllü'nün piyasaya çıkışından günümüze kadar gelen değişim serüvenini adım adım, madde madde inceleyeceğiz arkadaşlar, dikkat buyurun:

    1- http://i42.tinypic.com/n53f4g.jpg

    bilindiği gibi ve fotoğraftan da anlaşılacağı üzere güllü, piyasaya öncelikle kukla olarak çıkmıştır. güllü ile sahtekar adlı iki kişilik gösterisiyle yeni nesillere kukla sanatını tanıtmakla kalmamış, direklerarası'nı da eski günlerine kavuşturmuştur.

    2- http://img693.imageshack.us/img693/1552/gul.jpg

    bu fotoğrafta da güllü'nün kuklalıktan ayrılıp şarkıcılığa geçtiği döneme şahitlik etmekteyiz. yine fotoğraftan anlaşılacağı üzere güllü'nün; ilkokul öğretmeninden mahallenin dedikoducu teyzesine, evde kalmış kokanadan utangaç, gelinlik çağı gelmiş kıza kadar toplumun her kesimini kucaklayan, geniş bir yelpazede hayran kitlesine sahip bir sanatçı olduğunu görürüz. ha, bu fotoğrafı gördüğümden beri ruh sağlığım yerinde değil, o ayrı mevzu.

    güllü bu dönemde, geçmişteki kuklalık kariyerini anlatan oyuncak gibi adlı şarkısıyla parlamıştır.

    3- http://i54.tinypic.com/raafzt.jpg
    güllü, şarkıcılık kariyerini de tamamladıktan sonra bilumum züccaciyelerde, real gibi, praktiker gibi, bauhaus gibi yapımarketlerde "misafirkaçıran" olarak satılmaya başlanmıştır. benim fotoğraftan anladığım bu. sağ kolu havaya kaldırılmış, müthiş bir hırsla kilo aldırılmış ve kıyafet niyetine bir adet orman giydirilmiş güllü'yü züccaciyeden satın alıp salonda baş köşeye oturtuyoruz, gelen misafir daha kanepeye oturmaya fırsat bulamadan aynen kaçıyor. misafir sevmeyenler için muhteşem bir süs, bulunmaz bir icat.

    4- http://www.turkei.net/images/news/12014.jpg

    ve güllü'nün geldiği son nokta. kendisi bütün dünyevi zevklerden arınmış, nefsini mağlup etmiş ve bir hindu tanrıçası olmaya karar vermiştir. gerçi güllü'nün fotoğrafı diye koyduk ama, güllü burada bülent ersoy maskesi takmış. güllü'nün yanındaki adamın da erol büyükburç maskesi taktığı göz önünde bulundurulursa sanırım fotoğraf bir maskeli balodan.

    dikkat edilirse bu sene kurban bayramı'nda kurban satışları son derece düşüktü. bu, güllü hindu tanrıçası olmaya karar verdikten sonra gerçekleşmiştir. (abi allah belamı versin daha dün gayet ıssız ve alakasız bi caddede herifin birini "kurbanlık koyun" pankartıyla yol kenarından bana işaret çakarken gördüm. ulan hala ne kurbanı?)

    ***

    son bir fotoğrafla güllü'nün çarpma işlemiyle olan son bir ortak noktasını belirtir ve entry'mi bu vesileyle tamamlamak isterim:

    http://yenisafak.com.tr/…ullu0bca55e80ba82a95by.jpg (yutan eleman)
  • bu kadının eteğinden, en delikanlı arabeskçiye bir gardırop dolusu takım elbise çıkar..

    (bkz: kopamam senden)
    (bkz: oyuncak gibi)
    (bkz: ağlamam ondan)
    (bkz: unuttum işte)
    (bkz: ödüm kopuyor)
    (bkz: değmezmiş sana)
  • bergen'den sonra, en koyu, en ağır arabesk yapan kadın sanatçı kesinlikle bu abladır.* kibariye de bir dönem bu klasman içerisinde yarışır gibi olsa da beyaz şov'a çıkmaktan fırsat bulamadığı için diskalifiye edilmiştir tarafımdan. umarım bir anda ortaya çıkıp ucuz pop şarkılar söyleme mecburiyetinde kalmaz. eğer öyle olursa çok üzülürüm ve ben üzülmek istemiyorum. o yüzden böyle şeyler olmasın. bir de her bakkal probis satsın. bazen bazı bakkallarda bulamıyorum. yine üzülüyorum. ya yeter artık üzmeyin beni amına koyim yaa :(
  • cok derin anlamları olan sarkıları vardir bence, ve hayatımın sonunda , olmeden once bu kadının konserine gitmek istiyorum.hemen gulmeyin , niye boyle hissediyorum aciklamak istiyorum. bu kadın cok hisli soyluyo sarkiları , ve her nabza serbet veriyo, her ruh haline. benim gibi de hayatı hep boktan geçmiş , loserlar için biçilmiş kaftan. işte olmeden once hayatımda ki tum sevdiklerimi , sevip de soyleyemediklerimi , beni terkedenleri , nankorleri , beni sevenleri , beni sevipte benim sevmediğim insanları*, nefret ettiklerimi , kıskandıklarımı , alçak gorduklerimi toplucam bi toplantı salonunda. sonra gulluye konser verdircem. her şarkı bitiminde elimde mikrofonla , ismen rencide ederek "al serefsiz , bu sarkı sana idi" veya "seni seviyorum işte , bu senin içindi" veya bi başkasına " beni boyle bırakıp gittin, bu şarkı da senin gibilere zilli" diyip duygularımı gullu'nun sarkılarıyla anlatcam. en buyuk hayallerimden biri bu. ha olur allah korusun gullu dayanamazsa o vakte kadar , kibariye ile anlaşırım konser için.boyle de hisli bi insanım işte.
  • gecenin bir vaktinde, efkar, karanlık, biteviyelik, belirsizlik, durgunluk üstünüze üstünüze geliyorken, radyoda üstüste beş şarkısını -reklamsız- dinleyince insan bu kadına hayranlık duyuyor gayriihtiyari. şarkı sözleri, posta gazetesinin "sizin şiirleriniz" bölümünden çıkmış gibi dursa da, bu muhteşem kadının ağlar gibi söylediği şarkıları; türk insanının genlerinde bulunan mazoşizmin özellikle kristalize olduğu belli bireylerin içlerinde belli zemberekleri boşaltıyor. hayatının ilk 10 yılında, her türden ve seviyeden, arabesk şarkılara maruz kalmış, hayatın acılaşacağına dair ipuçlarını taa o yıllardan bilinçaltına almış, şimdi ortayaşlarını yaşamakta olan bir neslin bireyleri, yıllar sonra hayat gerçekten de acılaştığında, tesadüf eseri bu yıllar öncesinin ruhunu, rüzgarını getiren eserlerle; küçükken yaptığı gibi melankolik/üzgün/depresif taklidi yapmıyor; gerçekten de depresif/melankolik/üzgün oluyor. yaraları daha bir ve bir daha sızlıyor. şu an ağlıyorum ve entry giriyorum biliyor musun.

    "no es facil de entender
    que al verte otra vez
    yo estoy llorando"

    ya da:

    "demekki yıllarca boşa yanmışım
    boşuna sevmişim değmezmiş sana"
  • gece gece saatlerce baba dinleyip, onu yad ettikten sonra, kollarına koştuğum biricik kadın. şu kadın belki de türkiye'de değeri en bilinmeyen sanatçıdır. o boğuk, birden yükselip birden düşen güçlü sesiyle, söylediği içten şarkılarıyla falan. çok ciddi söylüyorum lan. ben çok seviyorum bu kadını. arabesk sevmeyenlere çok büyük saygım var, kesinlikle yetiştiğin çevreyle de alakalı bu, hani çok arabesk dayatılan da, hiçbir şekilde karşılaşmayan da ilerde kendi dinleyeceği müziği seçmeye başladığında arabeskten koşarak uzaklaşıyor. ama arabesk dinleyebilenlerin, güllü'den hiç söz etmemesi beni çok üzüyor be.

    her şey babamın aldığı ağlamam ondan kasetiyle başladı. ondan sonra asi ergenlik döneminde yine bir kopuş oldu ama ordan burdan kulağıma çalındığında yine de eşlik ediyordum, unut demek çok kolay gel de bana sor bir de diye. velhasıl hayatıma bir yerlerden sirayet etti, hiç üstümden atmaya da çalışmadım.

    şimdiyse, yıllar sonra ablamla büyükşehirdeyiz. güllü burlarda bir yerlerde sahne alıyor olmalı nerde acaba diyip duruyoruz, bir türlü denk gelemedik, bi gelsek koştura koştura gidicez. ama yok kadın ortalarda.

    bir de böyle kıymeti yeterince bilinmeyen cengiz kurtoğlu var. şükürler olsun ki kıymeti bilinen, aynı duyguları yaşatan bir de selami şahin.

    ama güllü, en itilmişi.
  • kendisiyle ilgili çok ilginc bi anım vardır. facebook yeni patladigi donemlerde 40-45 yaslarında tanimadigim bi adam facebooktan bana arkadaslik istegi gonderir.
    akabinde “lan ibneee gozlerinden tanidim seni yıllardır arıyorum buldum sonunda:))” diye bi mesaj gelir.
    ben adami tanimadigim için kim oldugunu sorarim. amca beni 1990 da erzurum orduevinde askerlik yaptigi arkadasina benzetir. adama yasimin 23 oldugunu soylemem sonucu zor da olsa, asker arkadasi olmadigima ikna ederim.
    neyse bu abiyle komik bi sekilde tanistigimizdan oturu ara sira hal hatir sorarak muhabbeti ilerletiriz.
    adam almanya'da oto galeri isletmektedir. ve bi gun facebookta gullu ile bir fotografını paylasir. ben de gullu hastasi biri olarak muhabbeti ilerletirim. bu abi gullu ve esiyle aile dostudur. gullu ile ilgili cok acaip anilarını anlatir bana.
    aradan gecen zamanda bu abiyle uzun sure muhabbet edemeyiz.
    bir gün is için almanya'da bulundugumu facebook paylasimlarimdan gorup beni arar. berlin'de oldugumu ogrenince ayni gun leipzig'den gelip beni alir. aksam gece klubu tarzi bi mekana goturur beni. cok kral masa kurdurup beni guzel agirlar ve olay burada baslar. sahneye gullu cikar, ben şok vaziyette olaya alışmaya çalışırken bi şokta programı bittikten sonra güllü'nün masamıza gelmesi ve abinin beni tanıştırmasıyla yaşarım.

    bir saat falan oturup muhabbet ettikten sonra her daim saygi duydugum arabeskin kralicesinin ne kadar mutevazı oldugunu gormustum ve saygım daha da artmıştı.

    arabeski bana sevdiren kadındır güllü. ve hic bir kadın onun mertebesinde okuyamaz arabeskte. ilk iki albumunu tum arabesk dinleyenler ezbere bilir. bana gore muslum gurses'le birlikte en damar sarkilar kendine aittir.
  • kişiliğiyle karakteriyle ilgilenmediğim, "sensiz de düşermiş takvimden günler/ zorlasan da anmaz adını diller / gideni sanma ki bu gönül özler/ unut diyordun ya unuttum işte" şeklinde sözlere sahip inanılmaz damar şarkısıyla öğrenci evimizin halkını darmaduman etmiş buğulu sesli şarkıcı. "'sensiz de düşermiş takvimden günler' diye şarkı yapılır mı be. yeni terkedilenler ne hale geliyo insan bi düşünür!" dedirtmiyo değil.
  • "ben kavgayı gürültüyü sevmem. aile terbiyeme yakışmaz" şeklinde beyanati bulunan asil ve narin ses sanatcimiz.
  • unluler ciftligi canli yayininda banu alkan'a
    - sen once abdest almayi taharetlenmeyi öğren

    diyen ki$i. adami öttürür valla tırstım ben..

    öte yandan bir sarkisina yetmi$lik rakı icilecek kadın..
hesabın var mı? giriş yap