• ülkemizde süt kardeşler filmiyle ünlü olmuş efsanevî yaratık.
    kitap okumayı seven bir millet olsaydık hüseyin rahmi gürpınar'ın gulyabani adlı eseriyle de çok önceden şöhret kazanabilirdi.

    devam edelim...

    arap mitolojisinde bahsi geçen korkunç bir yaratık vardır: gûl.

    her renge ve şekle girebilen, çöllerde gezen, korkunç suratlı, uzun boylu bir canavardır. şekil değiştiği zaman sadece ayakları değişmez. at toynağına benzer ayakları.

    dünyadaki bütün milletlerin mitolojilerinde birbirlerine benzeyen varlıklar vardır. işte araplar, bu gûl adındaki yaratığın aslında insanlara güzel görünmek niyetiyle kadın kılığına giren bir cinden meydana geldiğine inanırlar. yani gûl, kadındır. bu söylence anadolu topraklarına yani türklere, albastı şeklinde geçer.
    albastı da kadındır.

    gûl ve albastı arasında birçok benzer yan vardır. sadece bizim efsanelerimizde değil birçok millette de bu şekildedir.

    araplar; gûl adlı dişi yaratığın, çocukları ve kadavraları yediğine, at kuyruğu örmeyi sevdiğine inanırlardı.

    türkler, albastı adlı dişi yaratığın lohusa kadınları ve bebeklerini öldürüp yediğine, at kuyruğu örmeyi sevdiğine inanırlardı.

    yunanlar, lamia adlı dişi yaratığın hamile kadınları ve bebekleri öldürdüğüne ve kanlarını içtiğine inanırlardı.

    slavlar, baba yaga adlı dişi yaratığın insanları öldürüp yediğine ve kemiklerini de evinin etrafına dizdiğine inanırlardı.

    japonlar, jorogumo adlı yaratığın güzel kadın şekline girip* erkekleri kandırarak yakaladıktan sonra onları yediğine inanırlardı.

    ayrıca azerilerde, taciklerde, iranlılarda ve kırgızlarda da guleybanı, gulbiyaban, gulyavanı gibi isimlerle anılır bu yaratık ve yine kadındır.

    gûlyabani hususunda tüm bu mitolojilerde en büyük ortak nokta ise bu yaratığın yalnız bulunan kişilere zarar veriyor olmasıdır.

    ayrıca gûlyabani, anadolu efsanelerinde başlı başına da yer edinmiş ve bu sefer erkek sûretinde, ayaklarına kadar uzanan sakalıyla tasvir edilmiştir.
  • kaynak tarih lugati

    süt kardeşler filmine ilham kaynağı olan hüseyin rahmi'nin gulyabani adlı romanıdır.

    arapça "canavar, dev" anlamındaki "gûl" ile farsça "çöl, sahra" manasındaki "beyâbân" birleşmiş ve ortaya "gûl-i beyâbân" çıkmış.

    gûl-i beyâbân da değişerek gulyabani olmuş. gulyabani karanlıkta ve tenha yerlerde görüldüğüne inanılan hayalet, hortlak.

    az da olsa yazma eserlerde ilginç gulyabani tasvirlerine rastlanmaktadır.

    -bunlardan biri british library'de kayıtlı bulunan acâibü'l-mahlûkât nüshasında kendine devekuşunu binek yapan gulyabani minyatürü.

    -xvııı. asra ait bir tarih metninde eski kullanımıyla gûl-i beyâbân.
    istanbul kadim tarihinde bir dönem harap kalınca içerisinde gulyabanilerin cirit attığı söyleniyor.
    "dahi gûl-i beyâbân hâdis olmuşdu derûnunda."

    -surname-i vehbî'de acem kılıklı ve gulyabani görünümlü iki dev.

    -şehnâme'de rüstem'in dev'i kementle yakalaması.”
  • adile nasit'in gorunce bayildigi, aysen guruda'nin dilinin tutuldugu ve sorasinda kemal sunal'la gerceklesen tarihin en komik diyaloglarindan birinin olusmasini saglayan en guzel yapilmis canavar
  • arap müslümanlar tarafından arap, fars, hint, türk, mısır ve mezopotamya kültürlerine ait olan masallardan derlenen binbir gece masalları'nda bahsi geçen şeytani varlıktır.

    ifadenin arapça orijinali "gûl"dur. bu ifade, arapçadan ingilizceye ghoul olarak geçmiştir.

    gulyabanilerin ayırt edici özellikleri, geceleri mezarlıklarda dolaşmaları ve ölüleri yiyerek beslenmeleridir.

    tema:
    (bkz: popüler kültür/@derinsular)
  • soundtrackide vardir bu varliğin.. klasik gitarda üstten alta tüm tellere boş vurunuz.. bakin ne oluyo.
  • aslı guli beyabani'dir ki karanlık ıssız yerlerde insanın önüne çıktığı sanılan ürkünç hayalet, hortlak gibi tasavvur edilir. bir korku kültürü gelişmemiş toplum olarak korku verici imgelemin tasviri noktasında hayli sıkıntı çektiğimiz söylenebilir.
    gulyabani denince akla ilk gelen figürün inek şaban olduğu da düşünüldüğünde hakikaten ortaya fantastik bir korku anlayışı çıkmaktadır.
    hoş, şimdilerde türk kaşığı ile fransız boku atıştırmak kabilinden cadılar bayramı, hallowen'ler falan, böyle klüplerde barlarda gençliğimiz tarafından kutlanmakta. bu aklı evvel arkadaşlara mal bulmuş mağribi mi desek başka bir noktai nazar ile mi hadiseye yorum getirsek bilmiyorum. yok ki güzel kardeşim senin korku kültürün... hem olsun mu yani. paşa paşa eğlenip, efendim güzel güzel halleşmek var iken durduk yerde lüzumsuz helecanlar ile zihni kaygılandırmanın, halüsinasyonların ne gereği var.
  • filmde (bkz: süt kardeşler) kullanılan kostümüne milyarları dökmeye hazır olduğum varlık. kimbilir nerededir şimdi o kostüm.
  • türk filmlerinin en (ve muhtemelen tek) korkunç karakteridir. şimdi bile fotoğrafına baktığımda ürperiyorum.
  • rivayete göre gulyabani tek başına ıssız yerlerde uyuyan insanlara gelir onların ayakkabısını çıkarır sonra da ayaklarından kan gelene kadar ayaklarını yalarmış. (bunu uyduranın da nasıl bir fantezi dünyası varsa artık) en sonunda da o ayaktan gelen kanın hepsini emip insanı öldürürmüş. (bkz:the horribly slow murderer with the extremely inefficient weapon)
hesabın var mı? giriş yap