• merzifona yakındır. bir de galiba askeri üs gibi şeyler olmalı orada.
  • bir tarih muzesi niteligi ta$iyan amasya'nin en ya$anilasi yerlerindendir. insanin ruhunu dinlendiren bir havasi vardir...
  • gümüşhacıköy, ismini kendine bağlı olan 5 km uzaktaki gümüş kasabasından almıştır.. rivayete göre gümüş kasabası'ndan hacca giden 3-4 aile hacı olup döndükten sonra gümüş kasabası'nın insanlarını kendilerine göre fazlasıyla harama meraklı, günahkar ve dedikoducu gördüklerinden tekrar aynı ortamda yaşarlarsa hacı olmalarının bir anlam taşımayacağını ve kendilerine göre iyi yaşayamayacaklarını düşünüp hep beraber biraz daha uzağa yerleşme kararı almışlar [bugünkü artıkabat mahallesi'nin kuzeydoğusunda bulunan kışla semtine] ve kurulan yerleşim birimine bu insanların hacı olmaları sebebiyle hacılar mezrası denilmiştir.. (her ne kadar mesnetsiz olduğu belirtilse de küçüklüğümde duyduğum bir anekdot bu aklımda kalan, anlatan da mahalleden yaşlıca bir amcaydı) ilerleyen yıllarda hızla büyüyen mezra, bağlı olduğu gümüş kasabası'nı da geçerek ilçe olmuş, ahalinin ileri gelenlerinin çabalarıyla kaymakamlık gümüşhacıköy taşınmıştır. kurucularının gümüş kasabası'ndan gelmesi sebebi ile hacılar ismine ön ek olarak gümüş getirilerek gümüşhacıköy denilmiştir.. eski dönemlerde kurşun yatakları ve arazilerinden elde edilen tarım ürünleriyle geçinen gümüşhacıköy günümüzde tarım ve hayvancılıkla geçinen, ticaret yapan ve devlet dairelerinde çalışan insanların yaşadığı 14,100 nüfuslu küçük, sevimli, fazla bozulmamış, temiz bir yerleşim birimidir... askeriye birliği ile alakası yoktur, ilçedeki askeriye jandarma karakol merkezinden ibarettir.. ana jet üssü ve askeriye birliği ise gümüşhacıköy'de değil merzifon'dadır..

    edit: gümüşhacıköylü hemşehrilerimden aldığım uyarılar doğrultusunda gümüşhacıköy'ün tarihçesini ekliyorum..bilgiler gumushacikoylu.com sitesinden birebir alınmıştır sadece duyduğum bir rivayeti aktarmıştım, buradan tüm gümüşhacıköylüler'den yanlış anlamalara mahal verdiğim için özür dilerim (bu ne yahu! (bkz: sözlük değil itirafname)oldu sanki)

    ingiliz arkeolog william m. ramse, incelemeleri sonucu 1888 yılında yayınladığı "anadolu'nun tarihi,coğrafyası" isimli kitabında etonia isimli bir şehirden bahseder. bu şehir m.s. 140 yıllarında bugünkü ilçemiz gümüşhaciköy üzerinde kurulmuş ve dogu roma imparatorluğu' nun en gözde
    şehirlerinden birisidir. o kadar ki ; ankara' dan doğuya giden roma üzerindeki eukhaita (çorum), karissa (alaca) ve amesia (amasya) sehirlerini birbirine bağlayan bir merkezdir.

    15. yüzyil anadolu'sunda amasya ve civarında çesitli derebeylikler vardı. gümüshaciköy'de o zamanlar vezirköprü ve merzifon arasında da hüküm süren ve simdiki tavşan dağlarının yukarı kesimlerinde yasayan mirdat oglu celalettin beyin hüküm sürdügü anlatılır. zaten tavsan dağları da adını büyük bir olasılıkla bu beyden almıştır.

    1876 'li yıllarda gümüshaciköy'de etraflı bir güzelleştirme ve geliştirme faaliyeti baslatılmıştır. bunun sonucunda cumara, artıkabat, saray, hacıyahya, adatepe, beylikçayırı, ermeni kilise ve çay mahalleleri olmak üzere sekiz mahalleden oluşan ilçemiz; gümüş'ten kaymakamlığınn taşınmasıyla gerçek kimliğine bürünmüstür.

    balkan savaşları ve i. dünya savaşı sonrasında gümüshaciköy nüfusu oldukça azalmıstır. savaşlarda binlerle ifade edilebilecek oranlarda kayıplar veren ilçemiz halkını; geriye kalan gaziler ve bir kısım savaşta yara almamış kisiler olusturuyordu. anadolu' nun serv anlaşmasından sonra yabancı ülkelerce işgal edilmesinde ingilizlerin merzifon 'a kadar ilerledikleri bilinmektedir. bu duruma rağmen
    ingilizlerin gümüşhaciköy'e kadar gelmeleri ve hükümet konagına bayraklarını çekmeye ugraşmaları geriye kalan kadin ve çocuklarla, sakat gazilerimiz tarafindan bertaraf edilmistir. taşlar ve sopalar onlara silah olarak yetmistir. bagımsızlık atesi o zamanlarda gümüshaciköy 'e sömürgeci devletlerin bayraklarını asmalarına ve hakimiyetlerine imkan vermemistir
    abdi-zade hüseyin hüsamettin efendi amasya tarihi isimli eserinde ilçemizin kuruluşunu şöyle anlatmaktadır. hacı köyü kasabası müslümanların burayı fethettikleri zamanlarda gimri türklerinden bir kısmının oturduğu yer olması münasebetiyle "gemari" diye adlandırmış tır 300 yıldan fazla bir zaman bu isimle anılmakta iken gimri aşiretinden çıkan sadrettin artuk ed-türmani el-kaymari 780 (1378) tarihine kadar burayı mamur bir durumda bulundurmuş ve burada cami ve mektep gibi ilim müesseseleri yaptırmış olmasından"artıkabat" diye isimlendirmiştir. bunun neticesi olarak, gemari adı bir mahalleye isim olarak kalmış sonralarıda bu kelime "cemare"şekline dönüşmüştür demektir. günümüzde ise cemare ismi cumara olarak bir mahalle artıkabat ise yine başka bir mahallenin ismi olarak anılmaktadır.imiller köyü yedi pelitler mevkinde bulunan iskit kumandanına ait mezar kalıntıları ve niyaz baba çevresinde bulunan buluntulardan da anlaşılacağı üzere, iskit türkleri diyer adıyla alan türkleri ilçemize anadolunun fethinden önce gelmiştir.bu mezar buluntuları ile iskit türklerinin anadoluya malazgirt savaşından önce geldiği yerli ve yabancı tarihçiler tarafından kabul edilmiştir. ayrıca bu mezarların bulunduğu bölgenin kuzey ve güney istikametlerindeki köylerimizin güneyindekinin adı alan kuzeyindekinin ise kuzalan isimli olmaları alan türklerinin ismine izafeten bu adları aldıkları kanaatindeyiz. xv. yüzyıl türkiyesinde amasya ve civarında çeşitli isimlerle dere beyler yaşardı. akdağ yöresinde mübarezettin sevindik bey, ladik civarında ihdiyarettin sevinç bey, vezirköprü, gümüşhacıköy arasında bulunan ve taşan dağları denilen (şimdiki tavşan dağları) yerdede mirdat oğlu celalettin taşan bey derebeylik edeyordu. kuvvet ve kudretle, diğer beylerden fazla idi. taşan bey şimdiki tavşan dağının yüksek yaylalarında oturduğu için bu dağlara adını vermiştir. kardeşi idris bey vezirköprü kazasının batı tarafına zeytin ve göl bucaklarına esen beyde somak va alaki bucaklarına derebeylik yaparlardı. gümüşhacıköy kazasında amasya'nın şöhretli kişilerinden gümüşlü zade abdullah çelebinin kardeşi burhanettin ahmet bey derebeylik yapardı. gümüş'te bir mahalleyede adının veren meşhur armağan bey bunun adına kazayı idare ederdi gümüş kasabasıda bu yıllarda gümüş pazarı diye anılırdı. buranın kadısı mevlana nizamettin abdulmelik oğlu ömer el-nihcivan bey idi yine aynı kitabında hüseyin hüsamettin efendi, osmanlı döneminde gümüşhacıköy'ü ve bu ismi alışını şöyle anlatmaktadır. hacı mehmet çelebinin oğlu 1491 tarihinden itibaren gümüş madeni nazırı olarak uzun bir müddet burada oturmuş ve buranın gelişmesini sağlamış burada vefat ettiğinden dolayıda hacı nazır köyü denmiştir. daha önceki ismi olan artukabat adı da bu tarihten itibaren bir mahallenin adı olarak kalmıştır. hacı nazır köyü lafzı halk arasında yanlış telaffuz edilerek bir müddet bu köye hacı nadır köyü denmiştir.daha sonrada nadır lafzı da kaldıralak hacı köyü denmiştir. bu izahlar eski kayıtlardada bulunmaktadır.

    hacı köyü'nün ilçe olması:bir ara gümüş madeni köprülü mehmet paşaya has arpalık olarak verildiğinden burada oturması emredilmişti.köprülü mehmet paşa bu esnada burada kargir ve gayet sağlam bir kervansaray bir bedestan bunların kuzeyinde büyük bir camii ve yanındada bir hamam (ördekli hamam) yaptırarak bunların tamamını 1661 yılında vakvetmiştir. özet olarak 1863 tarihine kadar hacıköy eşrafı ve nahiye müdürleri bu kasabanın imarında çaba sarf etmişler bunun neticesindede cemare,artıkabat,saray hacıyahya adatepe, beylikçınarı, ermeni kilise ve çay isimli sekiz mahalleli yeni bir kasaba meydana gelmiştir. kazanın ileri gelenleri kaza ve halkının gayret ve çabaları ile daha önceleri gümüş'e bağlı nahiye olan ve gümüş'ün hacıköyü diye anılan hacıköy'ü 1881 yılında kaza merkezi haline gelmiştir.daha önceleri kaza merkezi olan gümüş kasabası da nahiye merkezi olmuştur.
  • yolun ortasından gitmeleri ise şöyle açıklanır, gümüşhacıköylüler rahatlarına düşkün insanlardır, yolun kenarından gidip rahatlarını bozmak istemezler.. (bu da lisedeki gümüşhacıköylü bir öğretmenimizden dinlediğimiz anekdot efendim.. itiraz eden olursa değiştirme ve silme işlemine hazırım)
  • her nufüs sayımında rakamın daha da düştüğü ilçe.
  • dayım orda noterlik yaptığı zamanlarda* iki kere gitmişliğim vardır. çocuktum hamamözü diye bir yere gitmiştik parmağımı arı sokmuştu. ama güzel yerdi
  • amasya'nın, merzifon ilçesine 20km uzaklıkta olan, merzifon kadar duyulmamış, nüfus olarak genişlememiş ve şehirleşmemiş olan küçük şirin ilçesi.
  • yedi mahallesi bulunan ilçede total 10 cami bir o kadarda birahane mevcut.
  • sadece civar bölgelerden olanlar değil, bizzat oranın yerlileri tarafından da pek çok kere "hacıköy" olarak anılan, çocukluğumun pek çok güzel hatırasını babaannemlerin eviyle beraber yüreğinde tutan * baba tarafından memleketim.
  • burada bulunan organik meyve bahçesine dünyanın beş kıtasından eko-turist uğrar.
hesabın var mı? giriş yap