• sabah ise gitmeden once, kahve ve kek esliginde kivirta kivirta dinlenilen, pek sevdigim, bi de tek sevdigim funda arar sarkisi.
    bi huzun bi huzun bi huzun(yandan yandan)

    gün gelecek bu hüzün beni öldürecek
    gün gelecek ölümümüm sebebini bir hüzün bilecek

    tüm istanbul emniyeti seferber
    aranmayan sorulmayan kalmayacak
    zanlılar çok ama kanıt yok
    tüm eski aşklarım sorgulanacak birer birer

    annem çok ağlayacak ardımdan
    niye sıradan bir ölümüm olmadı ki sanki
    hani yani kanserden ya da belki ecelden
    zaten o hep müdür olmamı isterdi

    gün gelecek bu hüzün beni öldürecek
    ölümümüm sebebini bir tek kendisi bilecek

    hani o çok sevdiğim
    yüreğimi yaralayan
    ve beni terk eden sevgilim var ya
    o da gelir mi ki cenazeme
    ağlar mı ki ardımdan
    neyse şimdi bir cinayet var çözülecek
  • sevda yanığı albümünden eski kantolar kıvamında gayet eğlenceli ve oynak bir funda arar şarkısı. özellikle nakarat bölümünde pek bir işveli pek bir güzel çıkmaktadır funda hanım'ın sesi...
  • (bkz: seksenler)
  • gün gelecek kan içinde boğulacaklar
    çünkü halkın yaraları daha doğurgan

    üflemekle güneş soğutulur mu?
    ite ite dağlar yürütülür mü?
    taşımakla deniz kurutulmazsa
    kırılmakla halklar çürütülür mü?

    yolunarak çiçek büyütülür mü?
    ölüm ile hayat avutulur mu?
    ısınmadan demir çelik olmazsa
    halkı katledenler unutulur mu?

    grup kutupyıldızı' nın anlamı büyük şarkısı. onurumuz albümündedir.
  • güzel bir miting sloganıdır. tamamı şöyledir efendim:

    "gün gelecek devran dönecek. akp halka hesap verecek"
  • çarklar lehimize dönecek, * şeklinde devam etmek ihtiyacı duyulan.
  • (bkz: roj wê bê)
  • ay takviminde yarına denk düşen zamanın manifestosu.
    "gün gelecek,
    aşıracağım o zamanı senden
    dün,
    ki
    o
    gelecek."
  • umudunu kaybetmemiş bir hayalperestin sıkça kullandığı gelecekte olması beklenenleri ifade etme girişimi.
  • bir pablo neruda siiri,

    " kurtarıcılar, bu amerika'nın
    üzerindeki şafakta, sabahın
    ıssızlaştırılmış karanlığında,
    halklarımın sonsuz yaprağını
    sunuyorum sana ve sevinci
    kavganın her bir anından.

    mavi atlılar, düşmüş
    zamanın uçurumuna,
    yeni dikilmiş sancakları
    ışıldayan askerler,
    bugünün askerleri, komünistler,
    metal dalgalarının
    savaşan mirasçıları.
    dinle buzullar arasından doğan
    sevginin sade görev-ateşiyle
    yükselen sesime:
    aynı toprağız biz, aynı
    halkız sürgündeki,
    aynı kavgadır karışlayan
    amerika'mızın belini:
    gördünüz mü
    biraderin karanlık mağarasını akşamın altında?
    hükmünü verdiniz mi
    umutsuz hayatının o'nun?
    halkın
    çatlamış yüreği, terkedilmiş ve batmış dibe!

    kahramanın huzurunu almış biri
    sakladı onu bir mahzende, biri çaldı
    kanlı hasatzamanı yemişini
    ve böldü coğrafyayı,
    temelini attı düşmansı sınırların,
    avutulmaz, kör gölgelerin bölgelerini.

    topla ülkelerden acıların
    çılgın nabızatışlarını, yalnızlıkları,
    sömürülmüş tarlaların buğdayını:
    bayrakların altında bir şey filizleniyor:
    o eski ses bizi çağırıyor yeniden.
    minerallerin köküne dek in dibe
    ve ıssız yücelerine madenlerin,
    insanın dünyadaki kavgasında bir parça ol
    ışığa kararlı bu elleri hor gören
    işkenceye rağmen.

    savaşan ölülerin size armağanı olan
    bu günü bırakmayın. her bir başak
    yeryüzüne ekilmiş tohumdan fışkırır,
    ve buğday gibi birleştirir sayısızca halk
    köklerini, biriktirir başakları
    ve yükselir evrenin berraklığına
    bu zaptedilmez fırtınada. "
hesabın var mı? giriş yap