• güneşin ufukta kaybolması, gurup:

    "rüzgârların kanyonlarda ıslık çaldığı gün batımları insanın içine dokunurdu."- m. mungan.

    (bkz: tdk)

    kadıköy, moda' da günbatımı için:

    http://farm4.static.flickr.com/…80_4b4ffe3f71_b.jpg
    http://farm4.static.flickr.com/…22_412591c83f_b.jpg
  • burak kut 'un söyledigi bu parça 90'li yillara götürür ve hüzünlendirir.
  • john frederick kensett, günbatımı, 1872 : görsel

    felix vallotton -- souain'deki harabeler, günbatımı, 1917 : görsel
  • fırtınadan sonra denizde gün batımı : görsel
    -- francis danby, 1824
    [bristol müzesi]
  • konstantin bogaevsky -- son ışınlar, 1903: görsel
  • son gözyaşımı bir günbatımında bıraktım. bende öyle bir duygu yoğunluğu ve coşkuya neden oluyor. uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında idim. güneş batmaya hazırlandığında yürümeye başladım. yaz böcekleri ve adım attıkça cızırdayan bozkır otları dışında hiç ses yoktu. güneşin bir kısmı battıktan sonra durdum. doğuya ve batıya doğru baktım. göğün tam ortasında gibi hissettim kendimi. doğudan (kuzey yarımkürede ve yaz mevsiminde iseniz güneydoğu yönüne bakmak daha iyi olur) akşam karanlığının ilk belirtileri göğe hakim olmuştu bile. batıya baktığımda ise gök halen kızıl idi. dakikalar içinde ilk yıldızlar çıktı ve karanlık batıya doğru ilerleyerek tüm göğü kapladı. gökteki değişimi izlerken içim ferahladı, sıkıntılarım gitti sanki. bağdaş kurdum, oturdum arazinin ortasına. o an tüm bozkır ve gökyüzü bana aitti. ve dua ettim. allah'ım beni ölene kadar doğadan ayırma, doğanın bana hissettirdiklerinden esirgeme. o gün yaşadıklarım eşsizdi çünkü.
  • claude monet nin resimde empresyonizm akımının başlamasına sebep olan eserinin ismi..
  • kizili, turuncuyu, gunduzden kalan maviyi, aksamin lacivertligini ve az sonra her yerini saracak gecenin siyahligi ile ankara'da bu aksamin en guzeli... karanlik yavas yavas cokerken doganin birbiri icine gecmis renklerinin uzerine, mozart'in ave verum corpus'unu dinlemek bu anda, pencereden uzun uzun bakmak, dalip gitmek, bir sigarayi sondururken bir digerini yakmak ve su bardaginda icilen kirmizi sarabi yudumlamak... lacivert siyaha gecmeye hazirlaniyorken su an, artik mumlari yakma vakti geldi bile...
  • "sinemacı olsaydım kendimi günbatımlarını avlamaya adardım. (..) her halükarda öyle sanıyorum ki eğer sinemacı olsaydım ne yapıp eder günbatımlarını avlardım, aslında tek ama belirgin bir günbatımına ulaşmak için kırk ya da elli günbatımı çekmem gerekirdi çünkü eğer sinemacı olsaydım sözcükler, kadınlar ya da jeopolitika konusunda olduğu kadar bu konuda da çok titiz davranırdım.

    oysa sinemacı değilim ve makaraya sarılı kutusunda uyuyan avladığım günbatımını düşleyerek kendimi avutuyorum. planım günbatımını yalnızca avlamak değil, aynı zamanda onu, hakkında pek az şey bilen insan kardeşlerime anlatmak; kentlerde yaşayan insanlardan söz ediyorum, bu insanlar güneşin batışını ancak postane binasının ya da televizyon antenleri ve sokak lambalarından oluşan uyduruk bir ufuk çizgisinin üstünden görebilirler, görebilirlerse eğer. film sessiz olmalı ya da yalnızca günbatımında duyulan sesleri kaydetmiş bir ses bandı eşlik etmeli ona, büyük bir olasılıkla bir köpek havlaması ya da uçan sineklerin vızıltısı, ya da eğer şansım iyi giderse bir koyunun boynunda taşıdığı çanın sesi, ya da eğer günbatımı deniz kıyısındaysa karaya vuran dalgaların sesi." (lucas diye biri- j. cortazar)

    günbatımında kendimizi biraz daha çıplak görürüz cümlesiyle de bitiriyor güzellemesini cortazar.
  • turuncunun, mavinin ve pembenin birbirine karıştığı bu zaman diliminde gökyüzü adeta seyredilesi bir tablo gibidir. o büyüleyici renkleri, insanda fotoğraf çekme isteği uyandırır;

    ankara semalarından bir günbatımı fotoğrafı
hesabın var mı? giriş yap