• 12. baskı ile beraber bazı değişikliklerin olduğu sözlük.

    bazı kelimelerin yazımı değiştirilmiş;
    - aksuna / aksona (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - albinos / albino
    - boy bos / boy pos
    - boyu bosu devrilsin / boyu posu devrilsin
    - boyu bosu yerinde / boyu posu yerinde
    - boyuna bosuna bakmadan / boyuna posuna bakmadan
    - bükün / büküm
    - bükünlü / bükümlü
    - bükünlü dil / bükümlü dil
    - bumbar / mumbar
    - çiğ börek / çi börek
    - doğubeyazıt / doğubayazıt
    - eyüp / eyüpsultan
    - hatasıyla sevabıyla / hatasıyla savabıyla
    - horon vurmak / horon tepmek
    - hudayinabit / hüdayinabit
    - kayyum / kayyım
    - kayyumluk / kayyımlık
    - kışkırtıcı ajan / kışkırtmacı ajan
    - kontuar / kontuvar (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - kümeden düşmek / küme düşmek
    - maskulen / maskülen
    - mentor / mentör
    - müskat / muskat
    - neftimsi / neftîmsi
    - nev / nevi
    - ölüm kalım meselesi / ölüm kalım mücadelesi
    - pili / pile
    - pilili / pileli
    - pilisiz / pilesiz
    - sifin / zifin (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - siyem siyem / siyim siyim
    - siyem siyem ağlamak / siyim siyim ağlamak
    - siyem siyem yağmak / siyim siyim yağmak
    - sıcaklıkyayar / sıcaklıkyazar
    - sıla sıygası / sıla sigası
    - sıyga / siga
    - sıygaya çekmek / sigaya çekmek
    - truakar / truvakar
    - unvan / ünvan
    - unvanlı / ünvanlı
    - unvansız / ünvansız
    - unvansızlık / ünvansızlık
    - ticari unvan / ticari ünvan
    - yürük / yörük (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - rokfor / rokfor peyniri
    - besni / besni üzümü
    - kötek / kötek balığı
    - aba vakti yaba, yaba vakti aba / aba vakti aba, yaba vakti yaba
    - boyunduruğa vurmak / boyunduruk vurmak
    - çömlek patlatmak / çanak çömlek patlatmak
    - çul içinde arslan yatar / çul içinde aslan yatar
    - erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi? / erkek aslan aslan da dişi aslan aslan değil mi?
    - iki arslan bir posta sığmaz / iki aslan bir posta sığmaz
    - allah müstahakını versin / allah müstahakkını versin
    - kendi hesabana çalışmak / kendi hesabına çalışmak
    - ata dostu oğla mirastır / ata dostu oğula mirastır
    - bekârın yakasını it yer, yakasını bit / bekârın parasını it yer, yakasını bit
    - oduncunun gözü omçada / oduncunun gözü omcada
    - orman koruma memuru / orman muhafaza memuru

    ayrı ve bitişik yazılan bazı birleşik kelimelerde değişiklik yapılmış;
    - akça armudu / akçaarmut
    - akzambak / ak zambak
    - atbalığı / at balığı
    - göksoğan / gök soğan
    - hasıraltı / hasır altı
    - kara kutu / karakutu (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - kükürt çiçeği / kükürtçiçeği
    - marmara ereğlisi / marmaraereğlisi
    - sarı yağız / sarıyağız
    - sultan efendi / sultanefendi
    - tıntın / tın tın (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - yakan top / yakantop
    - yeşilbiber / yeşil biber
    - yeşilfasulye / yeşil fasulye
    - yeşilsoğan / yeşil soğan
    - yeşilzeytin / yeşil zeytin
    - ek eylem / ek-eylem
    - ek fiil / ek-fiil

    tekil ve çoğul haldeki bazı kelimelerde değişiklik yapılmış;
    - alfa ışınları / alfa ışını
    - beta ışınları / beta ışını
    - gama ışınları / gama ışını
    - yıldız savaşı / yıldız savaşları
    - müşteri hizmeti / müşteri hizmetleri

    bazı maddelerin tamlama yapısı değiştirilmiş;
    - altın çağı / altın çağ (eski sözlükte mevcut olan iki varyant teke düşürülmüş)
    - ara kararı / ara karar
    - ari dil / ari dili
    - gök küresi / gök küre
    - göz bağcı / göz bağıcı
    - göz bağcılık / göz bağıcılık
    - kanun koyuculuğu / kanun koyuculuk
    - mirî mal / mirî malı
    - müzik market / müzik marketi
    - oyun kuruculuğu / oyun kuruculuk
    - yasa koyuculuğu / yasa koyuculuk

    ülke adlarından yeni halk adları eklenmiş;
    almanyalı, arabistanlı, beyaz rusyalı, çeçenistanlı, çekyalı, ermenistanlı, fransalı, gürcistanlı, italyalı, japonyalı, kazakistanlı, kırgızistanlı, macaristanlı, moğalistanlı, özbekistanlı, rusyalı, sırbistanlı, tacikistanlı, türkmenistanlı

    kadınlarla ilgili bazı maddeler kaldırımış;
    - eteği arı: namuslu, iffetli
    - eteği düşük: pasaklı veya düşkün (kadın)
    - eteği temiz: iffetli, namuslu (kadın)
    - eteğine eğri: iffetsiz, kötü (kadın)
    - eteğine pis: aşırı cinsel arzu duyan, şehvetli, tatmin olmayan
    - fettane: cilveli, gönül alıcı (kadın)
    - frijidite: kadında cinsel isteksizlik
    - genel kadın: fuhşu meslek edinmiş kadın
    - kahpecik: oynak, kırıtkan
    - kahpenin dölü: piç, soysuz
    - katır karı: çocuğu olmayan evli kadın; kaba, görgüsüz kadın
    - kiralık kadın: para veya başka bir çıkar karşılığında erkeklerle cinsel ilişki kuran kadın
    - kiralık kız: kiralık kadın
    - orospu yemeği: domates, yeşilbiber, soğan, maydanoz vb. sebzelerin düzensiz doğranması ile yağda acele pişirilen bir yemek türü
    - ortaya düşmek: kadın orta malı olmak, sokağa düşmek

    kadınlarla ilgili bazı anlamlar kaldırımış, kırpılmış veya yumuşatılmış;
    - cadaloz: [11. baskı] çirkin, yaşlı (kadın) / [12. baskı] yok
    - esnaf: [11. baskı] kötü yola sapmış olan kadın / [12. baskı] yok
    - fingirdek: [11. baskı] aşırı derecede oynak ve kırıtkan, cilveli (kadın) / [12. baskı] yerinde duramayan, hareketli, cilveli olan; fıkırdak, fındıkçı, kaynaşık, yelli
    - fıkırdak: [11. baskı] cilveli, oynak (kadın, kız) / [12. baskı] yok
    - fındıkçı: [11. baskı] cilveli, oynak kadın / [12. baskı] yok
    - fındıkkıran: [11. baskı] baştan çıkarıcı kadın / [12. baskı] işveli, şuh kadın
    - hafif yollu: [11. baskı] davranışları ile içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına ters düşen (kadın), hafifmeşrep / [12. baskı] yok
    - hayat kadını: [11. baskı] ... erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden ...kötü kadın, sürtük, paçoz / [12. baskı] ...erkeklerle cinsel ilişkiye giren
    - hayat kadınlığı: [11. baskı] fahişelik, orospuluk / [12. baskı] hayat kadını olma durumu
    - kaltak: [11. baskı] iffetsiz, namussuz kadın / [12. baskı] toplumca hoş karşılanmayan davranışlarda bulunan kadın
    - kaphe: [11. baskı] orospu / [12. baskı] namussuz kadın
    - kaynaşık: [11. baskı] kıpırdak, oynak (kadın) / [12. baskı] yok
    - kirli: [11. baskı] aybaşı durumunda bulunan (kadın) / [12. baskı] yok
    - kırnak: [11. baskı] cilveli, oynak (kadın) / [12. baskı] cilveli olan
    - kötü yola düşmek: [11. baskı] kötü kadın olmak / [12. baskı] yasalara veya ahlak kurallarına aykırı bir hayata karışmak
    - müsait: [11. baskı] flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın) / [12. baskı] yok
    - namazsız: [11. baskı] aybaşı durumunda olan (kadın) / [12. baskı] yok
    - oynak: [11. baskı] davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız) / [12. baskı] cilveli, neşeli, hareketli olan
    - piyasaya düşmek: [11. baskı] kadın, kötü kadın olmak / [12. baskı] kadın para karşılığında cinsel ilişki kurmaya başlamak
    - saçı uzun aklı kısa: [11. baskı] kadınları aşağılamak için kullanılan bir söz / [12. baskı] kadınlar için kullanılan bir söz
    - serbest: [11. baskı] ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın) / [12. baskı] yok
    - sokağa (veya sokaklara) düşmek: [11. baskı] kadın kötü yola saparak orta malı olmak / [12. baskı] yok
    - sokak kadını: [11. baskı] kötü yola düşmüş kadın veya kız / [12. baskı] ahlak kurallarına aykırı hayat tarzı olan kadın veya kız
    - yollu: [11. baskı] kolayca elde edilen kadın / [12. baskı] yok
  • zam: güncelleme.
    karşı devrim: ileri demokrasi.
    torpil: referans.
    cumhuriyetçilik: statükoculuk.
    vahdettin: kahraman.
    hakkını arayan emekçi: terörist.
    terörist: mağdur.
    iş güvenliği: kader.
    subay: potansiyel darbeci.
    kurmay subay: muhtemelen darbeci.
    genelkurmay başkanı: hem darbeci hem terör örgütü lideri.
    öğrenci: terörist adayı.
    hak arayan öğrenci: post-terörist.
    tecavüzcü: tahrike kapılmış, mağdur.
    tecavüze uğrayan: tahrikçi, ahlaksız, suçlu.
    kadın: ahlaksızlığın menbaı.
  • ''dem çekmek'' tabirini şöyle açıklıyor: kuşlar uzun ve güzel sesler çıkarmak.

    var siz de güya tdk sözlük olmak ama bu nasıl cümle kurmak? ugh!
  • tdk tarafından yayınlanan, kelimenin türk işaret dili parmak alfabesiyle gösterilişini de veren türkçe sözlük.

    tarafımca hazırlanmış chrome eklentisi de mevcut:
    http://bit.ly/tdk-chrome
  • inanılmaz hızlı gerçekten. insanı internetten soğutuyor. hangi devirdeyiz arkadaş anlamadım ki.
  • birden fazla anlama sahip bazı kelimelerin telaffuzu, anlamına göre değişiklik gösterebiliyor. örneğin, kabil sözcüğünün ilk mânâsı: "olabilir, muhtemel, mümkün." bu anlamda kullanıldığında -a'nın uzatılması gerekiyor. (ka:bil)

    kelimenin ikinci anlamı: "türlü, gibi, benzer, tür, cins." burada herhangi bir uzatma yok, kısa okunması gerekiyor. (kabîl)

    hatta sözlükte yer verilmese de üçüncü bir anlamı daha var, bildiğiniz afganistan'ın başkenti işte, kabil. buradaki -a'nın da hem inceltilmesi, hem uzatılması lüzum eder. (kâ:bil)

    güncel türkçe sözlük ise bu sözcüğün iki farklı anlamını vermiş ve tek bir şekilde seslendirip geçmiş. "kim uğraşacak, nasılsa kimse dinlemiyor, seslendir geç!" kafasında olmayın anacım, işinize özen gösterin biraz.
    hayalî sukut bey tekiden bildirdi.
  • bir tdk güzelliği. ara sıra götüm gibi tanımlara ev sahipliği yapıyor olsa da (bkz: #34374151) kişisel deneyimlerim doğrultusunda eskisi gibi yavaş olmadığını, hatta baya hızlı çalıştığını söyleyebilirim.

    bir kötü tarafı, statik bağlantı verme özelliğinin olmaması. yaptığınız bir arama sunucunu paylaşmak için adres çubuğundaki bağlantıyı kopyalayıp yapıştırırsanız sonuç hiç de umduğunuz gibi olmayacaktır. tam da bu noktada engin php ve asp bilgi birikimimi* sizlerle paylaşmaktan onur duyarım:

    [http://tdk.gov.tr/…rama=gts&kelime=kelimeniz buraya http://tdk.gov.tr/…rama=gts&kelime=kelimeniz buraya]

    yukarıdaki linkte kelimeniz+buraya yazan yere kelimenizi yazıyorsunuz, linkiniz hazır. bu kadar basit.

    hayır, bu kadar basit değil. türkçe karakterler içeren kelimeler için bir şey daha yapmanız gerekiyor, o da her türkçe karakteri aşağıdakilerden uygun olanıyla değiştirmek:

    ç: %c3%a7
    ğ: %c4%9f
    ı: %c4%b1
    ö: %c3%b6
    ş: %c5%9f
    ü: %c3%bc

    â: %c3%a2
    î: %c3%ae
    û: %c3%bb

    (aslında hepsi büyük harfle olacak, ama bir fark yaratmıyor diye biliyorum)

    varsa boşlukları da `+`* ile değiştirin. ya da hiç uğraşmayın, gidin bir dönüştürücü kullanın, güzel bir tanesi şurada var: http://www.url-encode-decode.com/

    buraya statik bağlantı yaratmak istediğiniz kelimenizi/kelimelerinizi yazın, sonra da sonucu yukarıdaki linkte kelimeniz+buraya yazan yere kopyalayın, olsun bitsin.

    çetrefilli bir örneği için: [http://tdk.gov.tr/…ts&arama=gts&kelime=ayak sürümek http://tdk.gov.tr/…ts&arama=gts&kelime=ayak sürümek] (ayak sürümek deyimine bir statik* bir bağlantı)

    türkçe karakterleriniz veya boşluklarınız varsa, ve paylaşımınızı ekşi sözlük'ten yapacaksanız kamufle link fasilitesini kullanın. mesela ben yukarıda öyle yaptım. [ ve ] arasına <bağlantınız> <kamuflaj> yazıyorsunuz, ikisi arasına boşluk koyup parantezlere de bitişik yapıyorsunuz, oluyor. bunu yapmadan linki direk yapıştırırsanız ssg linkinizi piç ediyor affedersiniz. isterseniz benim gibi kamuflajınızı linkinizle aynı yapabilirsiniz. bir örnek de kamufle link için vereyim:

    mesela [ ve ] arasına şimdi http://example.com örnek yazıyorum, sonuç şu: örnek gibi. bunun için de buton var aslında, niye uğraşıyorsam...
  • tdk'nın büyük saçmalığı.

    güncel sözlük ne demek?
    büyük sözlükten hangi kelimeler çıkarılmış?
    çıkarılan kelimelerin bir listesi var mı güncel olmayan türkçe sözlük diye?
    çıkarılan kelimeyi yarın bir kitapta kullansam editör ben mi yazımı düzeltmeliyim yoksa sözlük kendini mi güncelleyecek?
    bir sözlük kelimeyi güncel değil diye silebilir mi?

    sözlük daraltılmaz sadece genişletilebilir.
  • 12. baskı ile beraber 6452 yeni maddenin eklendiği sözlük. liste biraz uzun ama türk dil kurumu sözlüğe yeni ne eklemiş diye merak edenler varsa liste aşağıdaki gibidir.

    a maddesi:
    aba vakti aba alan yaba vakti yaba alan aldanmamıştır; abadi kâğıt; abak; abanili; abara; abaşo babafingo; abaşo gabya; abaşo gabya yelkeni; abaşo yakası; abdest fıçısı; abdest leğeni; abdüsselam otu; abeci; abelardize; aberant; aberometre; abiş; abırevan; abo; abosa etmek; absentizm; absürdizm; abuslaşma; abuslaşmak; abusülvecih; acelelik; acem ağzı; acem aslanı; acem çapkını; acem gömleği; acem külahı; acemleştirilme; acemleştirilmek; açgözlük etmek; acip; açı ayraç; acı çürüklük; acı dülek; acı kılmak; açı parantez; açık alın; açık alınla; açık alınlı; açık alınlılık; açık düşürme; açık düşürmek; açık erişim; açık görüşlü; açık görüşlülük; açık lacivert; açık mutfak; açık otopark; açık saçık giyinmek; açık seslem; açık turuncu; açıkgözlük etmek; açıklı koyulu; açılır masa; açılır tavan; acımsama; acımsamak; açmamazlık; ad öbeği; ad tümcesi; ad-eylem; ad-fiil; ada mutfak; ada tezgâh; adalat; adali; adam eksiltmek; adam gibi adam; adam içine çıkamamak; adam kılığında; adam kılıklı; adamcı; adamcılık; adamlık etmek (veya yapmak); adanmışlık; adat; addolunabilme; addolunabilmek; âdeti veçhile; adı sanı olmamak; adıl öncelleme; adli kontrol; adrenalini yükseltmek; adres çubuğu; adres kutusu; adrese teslim; adresten alım; affediverme; affedivermek; affınıza mağruren; afurlu tafurlu; ağ günlüğü; ağaç lalesi; ağaç yaprağıyla gürler (veya güzeldir); ağartıcı; ağca; ağır bir yükten kurtulmak; ağır paha; ağır yaralanmak; ağır yaralı; ağır zemin; ağırlık çalışması; ağırlıksızlaşma; ağırlıksızlaşmak; ağırlıksızlık; ağız atlası; ağız dalaşı etmek; ağrı eşiği; agu bebek; agucuk bebek; ağzıaçık; ağzıaçık börek; ağzına almamak; aharcı; ahesteleşme; ahesteleşmek; ahlak masası; ahlakiyet; ahret; ahret evladı; ahu bakışlı; ahunt; aile boyu; aile çay bahçesi; aitlik; aitlik eki; ak ağalı; ak kese; akan su yosun tutmaz; akile; akisli; akissiz; akıllı telefon; akıllı televizyon; akıncı beyi; akıntı vermek; akışkan zekâ; aklileşme; aklileşmek; aklileştirilme; aklileştirilmek; aklileştirme; aklileştirmek; aklilik; akordiyon kapı; akran zorbalığı; akrep burcu; akrilik boya; aksa; akşam keyfi; akşam yemeği; akşama; akşamlayabilme; akşamlayabilmek; aktifleştirici; al (veya alalım); al al olmak; al başına belayı; alabora etmek; alaca bulacalık; alaca hastalığı; alacakokarca; alaim; alaminüt fotoğraf; alaminüt fotoğraf makinesi; alaminüt fotoğrafçılık; alaminütçü; alamot; alan razı satan razı; alan yazını; alaşağı; alat; alat edevat; alay çavuşu; alay emini; alay yollu; albinizm; alçı çekmek; aldanmamazlık; aldatılmışlık; alev alev yanmak; aleyhisselam; algıç; algınlık; algısı vergisi; âlimce; âlimleşme; âlimleşmek; alık alık; alım çalım yapmak; alımlama analizi; alımlama estetiği; alımlama kuramı; alımlanış; alımlanma; alımlanmak; alınlanış; alışveriş merkezi; alkollü içecek; alkolsüz içecek; allah acısın; allah affetsin; allah be; allah encamını hayretsin; allah işini rast getirsin; allah'ın emriyle peygamberin kavliyle; allı morlu; allı yeşilli; almanlık; almanyalı; alofon; alomorf; alsat; alsatçı; alsatçılık; alt açı; alt anlam; alt anlamlı; alt anlamlılık; alt bayi; alt bayilik; alt çenesinden girip üst çenesinden çıkmak; alt işveren; alt işverenlik; alt katman dili; alt soy; altar; altay; altay dilleri; altay türkçesi; altı kese; altıeylül; altın babası; altın oluk; altın oran; altın suyuna batırmak; altından almak; altından kalkmak; altıngöz; altını yakmak; altınlı; altınordu; altınsız; altmışlı; amalı; aman aralık; aman aralık vermemek; aman bırakmamak; aman efendim; aman ya rabbi; aman zaman vermemek; amana getirmek; amanı mamanı yok; amanı zamanı yok; amasız; amasız fakatsız; ambalaj lastiği; amelîlik; ameliyat örtüsü; amerikan güreşi; amerikan mutfak; amerikan servis; amfibi birlik; amillik; amiral gemisi; amiralbattı; amme cüzü; amme hizmeti; amorf olmak; amorti çıkmak (veya vurmak); ana akım; ana akım medya; ana arter; ana bacı; ana bayi; ana bellek; ana sanat dalı; ana tarafı; anafora kapılmak; anafora konmak; anafora vermek; anahtar deliği; anahtar deliğinden bakmak; anahtar dili; anahtar dişi; anahtar kovanı; analar taş yesin yarım yarım beş yesin; analiz edilmek; analizleme; analizlemek; analı babalı büyüsün; analık dürtüsü; analık hakkı; ananat; ananatça; ananeleşme; ananeleşmek; ananın karnında dokuz ay nasıl durdun; anapiyesma; anası onu kadir gecesi doğurmuş; anasını sattığımın …; anat; ancaklı; ancaksız; angajman kuralları; anglikanlık; anı defteri; anksiyete; anlamlama; anlamlamak; anlaşılmamazlık; anlaşmamazlık; anlatı bilimi; anlatıcı; anlatıcı yazar; anlatıcılık; anlayışı kıt; anlık oluşum; anma pulu; anne ayakkabısı; anne elbisesi; anne yarısı; anons panosu; ansıma; ansıtma; ansıtmak; antakya; antep; antepli; anteplilik; antika işi; antikalık etmek (veya yapmak); antimikrobiyal; antin kuntin; antipersonel mayın; antipersonel silah; antipirin; antitank; antivirüs; antiye; antrenman maçı; antrenman sahası; antrenman yeleği; antropozoik; anudane; apopleksi; aport etmek; apranti; apsesiz; ara ara; ara bezi; ara gazı; ara gazı vermek; ara kablo; arabesk müzik; arabistanlı; araç durumu; araç metin; araç muayenesi; araç telsizi; araçsallaştırıcı; araçsallaştırma; araçsallaştırmak; arafta kalmak; arama çubuğu; arama kurtarma; arama kutusu; aramca; aramızdan ayrılmak; arap atı; arap bacı; arap harfleri; arasatta kalmak; ardıç katranı; ardıç reçinesi; ardıç tohumu; ardıç zamkı; ardıl metin; ardına adam takmak; ardından teneke çalmak; ardını boşlamak; ariza vermek (veya sunmak); arı ekmeği; arı kovanı gibi; arı kovanına (veya yuvasına) çomak sokmak; arı zamkı; arıtmacı; arıtmacılık; arıza çıkarmak; arızalık; arjante; arka direk; arkadan iş çevirmek; arkadaşsız kalmak; arkası kuvvetli; arkası sağlam; arkasından söylemek; arktika; arma budamak; armonize etmek; armudiye altını; armut koltuk; armutsu kıkırdak; armuz açmak; arnavutluklu; arşa çıkmak; arşevek; arşı tutmak; arşınına göre bez vermek; art düşünceli; art süremli; art süremlilik; art ünlü; artistik buz pateni; artistik jimnastik; artistik patinaj; artistlik etmek (veya yapmak); artizan; artıkçı; artırılmış gerçeklik; artuklu; arusek; arusekli; arz edilmek; arz olunmak; arza girmek; arzımevut; arzu buyurmak; asabı bozulmak; asabı gerilmek; asabını bozmak; asacak; asal eksen; aşamalama; aşamalamak; aşamalandırılma; aşamalandırılmak; aşamalandırma; aşamalandırmak; aşamalanma; aşamalanmak; asan; asan eylemek; asanlık; asanlıkla; asap bozukluğu; asayişli; asayişsiz; asayişsizlik; asbaşkanlık; asbestli; asbestsiz; aşçı yamağı; asena; aşereimübeşşere; asfalt ağladı; asfalt kesilmek; asgari geçim indirimi; ashabıkehf; ashabıkiram; asilane; asileştirme; asileştirmek; asilleşme; asilleşmek; asilleştirme; asilleştirmek; asimetrik bar; asimetrik paralel; asist kralı; asit yağmuru; asitane; asitane defterdarı; asitane kaymakamı; asık yüz; asıklık; asılsız fasılsız; aşınmamazlık; asıntıda (veya asıntı hâlinde) kalmak; asıntıda bırakmak; aşıramento etmek; aşırı kaçmak; aşırıya kaçmak; aşk ateşi; asker toplamak; askı indirmek; askıntılık etmek (veya yapmak); aslan burcu; aslanın adı çıkmış çakallar baş keser; aslı gibidir; aslına çekmek; aşna fişne yapmak (veya etmek); aşna fişnelik; aşna fişnelik etmek; at kenesi; ata beşibirlik; ata çeyrek; ata ikibuçukluk; ata yarımlık; ata yurdu; atağa kalkmak; atalık tohum; atanılma; atanılmak; atar; atar yapmak; atarlanma; atarlanmak; atarlı; atarlı olmak; ateş burçları; ateş çemberi; (birini) ateşe atmak; ateşölçer; atikifobi; atıf almak; atıf dizini; atıf indeksi; atıflama; atıflamak; atıflanma; atıflanmak; atık yağ; atıl kalmak; atımlık; atış alanı; atış poligonu; atlama kulesi; atlamalı; atlas kese; atletik hareket; atlı cirit; atmacacı; atmacacıbaşı; atmacacılık; atmacagiller; atom altı parçacığı; atom karınca gibi; atom taneciği; atv; aura; aut çizgisi; avadan; avanakçasına; avanaklaşma; avanaklaşmak; avans kredisi; avantaj kullanmak; avantaja bırakmak; avara durmak (veya kalmak); avara kasnak; avara kasnak (gibi) dolaşmak (veya gezinmek); avara kolu; avrasya; avurt zavurt; ay yıldızlı; ayağı karıncalı; ayak ayası; ayak banyosu; ayakbastı parası; ayakkabı sobası; ayakları yerden kesilmek; ayaktan hasta; ayarlayıcı dil bilgisi; ayartıcı; ayazı kırmak; aydınlanma çağı; aydınlanma felsefesi; aydınlanmacı; aydınlanmacılık; aydınlatıcı; ayetikerime; ayetlik; aygın; aygırlık; ayin yapmak; ayinişerif; ayıpsız yâr arayan (veya dost isteyen) yârsiz (veya dostsuz) kalır; ayırdına varmak; aymamazlık; ayna tutmak; aynalaşma; aynalaşmak; aynalık etmek; aynen ödeme; aynılaştırma; aynılaştırmak; ayrıcalıklıca; ayrıcalıksızca; ayrık nizam; ayrıksızca; ayrıksızlık; ayrılmamazlık; ayrım gözetmemek; ayrımlaştırma; ayrımlaştırmak; ayrımlıca; ayrımsızca; ayrıştırıcı; ayva göbek; az ... değil; azametsiz; azat edilmek; azerbaycan türkçesi; azeri türkçesi; azizim; (bir şeyin) azizliğine uğramak; azizlik olsun diye; azı karar çoğu zarar; azlaştırma; azlaştırmak; azotsuz; azotür

    b maddesi:
    baba hindi gibi kabarmak; babacığımcılık; babagân; babalar; babalık davası; babatorik; babayan; babet; babil kulesi; babilhane; babıldama; babıldamak; babun; baca deliği; baççıbaşı; baçlı; baçsız; badeharabilbasra; badem bahçesi; badikleye badikleye; badıçlı; bağ böceği; bagaj bandı; bağban; bağbanlık; bağdaşmamazlık; bağımlı biçim birimi; bağımsız biçim birimi; bağırta bağırta; bağışıklama; bağışıklamak; bağlantısızlar; bağlattırılma; bağlattırılmak; bağlı kredi sözleşmesi; bağlılaşım; bahar dalı; baharatlama; baharatlamak; baharatlanma; baharatlanmak; baharlanma; baharlanmak; bahriye birliği; bahşedilme; bahşedilmek; bakır yeşili; bakşı; bal badem; bal karıncası; bal şarabı; bal sarısı; balayına çıkmak; balcı baltası; baldırlı; balen; balena; balerina; balgam atmak; balgam söktürücü; balici; balinatarağı; balistik füze; balık burcu; balık çatalı; balık hafızalı; balık hafızalılık; balkadın; balkar türkçesi; ballandıra ballandıra; balon barajı; balon gemisi; balta ibik; balta ibikli; baltalık hakkı; balyaj; balyaj yapmak; balyaj yaptırmak; balzam; banka promosyonu; bankamatik memuru; bankocu; bantu dilleri; baraj balonu; baraj maçı; barak havası; barakuda; baranta; baras; barbekü sosu; barbut atmak; bardan bardan; bareme geçmek (veya girmek); barhane; bark; barkan; barkod numarası; barlanma; barlanmak; barlı; baş taş; başa (veya başına) kakmak (veya kakınç etmek); başak burcu; basamaklama; basamaklamak; basamaklandırılma; basamaklandırılmak; basamaklandırma; basamaklandırmak; basamaklanma; basamaklanmak; başarı belgesi; başarısızlık korkusu; başbekçi; başbekçilik; başçıl; başçılık; basit makam; basit zaman; başı dumanlanmak; başı kalabalık olmak; başı kapalı; başı kapalılık; başı örtük; başı örtüklük; başı örtülü; başı örtülülük; başıboş dolaşmak (veya gezmek); başıbozuk alayı; başıbozuk paşası; başın (veya başınız) sağ olsun; başına belayı sardırmak; başına üşüşmek; başını yaptırmak; başkadın; baskı görmek; baskı yemek; başkurt türkçesi; başlama düdüğü; başlama noktası; başlama tahtası; başlangıç çizgisi; başlangıç meridyeni; başlarım (veya başlayacağım) ...; başmemur; başmeridyen; başörtüsüz; başörtüsüzlük; başpolis; başpolislik; başrahibe; başrahibelik; başsedir; başşehirlik; baştan almak; baştan kara; baştaş; baştaşlık; başucu çizgisi; başuyak; batağan; batar kat; batericilik; batiyal; batı mazısı; bâtınilik; battal ebru; bavul turizmi; bayilik vermek; bayıltıcı; baykuş gözlü; baylanlanma; baylanlanmak; bayrak gemisi; bayrak kaldırmak; bayt; bazlı; bebek bezi; becerili; becerililik; becerisiz; becerisizlik; becit; bedasıl; beddualı; bedduasız; bedel ödemek; bedenli; bedensel zekâ; bedensiz; beğeni kazanmak; beklenmemezlik; belasını beklemek; belirtili ad tamlaması; belirtisiz tamlama; belkim; belleksizleşme; belleksizleşmek; belleksizleştirme; belleksizleştirmek; belletici öğretmen; belsem; ben düşmek; bencesi; benekleme; beneklemek; benekli kokarca; beneksiz; benizli; bentonit; benzememezlik; benzerleşme; benzerleşmek; benzeşmemezlik; ... makla (veya ... mekle) beraber; berabere; bergama tatlısı; bergamotlu; berhane gibi; berikisi; berjer koltuk; beş çayı; beş para etmemek; beşamel sos; beşbenzemez; beşcihar; besi çiftliği; beşik kertmesi; besleme hattı; beslemelik etmek; beşuşluk; bet; bet bereket; beton çivisi; beton mikseri; beton suratlı; beton suratlılık; bey arı; beyaz bayrak çekmek (veya açmak veya sallamak); beyaz propaganda; beyaz rusyalı; beyaz sirke; beyaz toprak; beyazlama; beyazlamak; beyazlatılış; beyazlayabilme; beyazlayabilmek; beyazlayış; beyazlayıverme; beyazlayıvermek; beyazmasa; beyazsinekler; beyin lobu; beynen; beyni allak bullak olmak; beyni durmak; beyni zonklamak; beyninde seyyale dolaşmak; beynini kurcalamak; beynini uyuşturmak; beynini yormak; bez çözmek; bezelye çiçeği; bezenti; bezikçi; biçim bilgisi; biçimlendirtme; biçimlendirtmek; bigâne kalmak; bila; bilabedel; bile isteye; bileği çarkı; bileği kayışı; bileğileme; bileğilemek; bileğileniş; bileğilenme; bileğilenmek; bileğileyiş; bileğili; bileğisiz; bileyleniş; bileylenme; bileylenmek; bileyleyiş; bileyli; bileysiz; bilgi çağı; bilgisayar çağı; bilgisayar destekli; bilgisayar oyunu; bilici; bilim ataşesi; bilim kurulu; bilinmemezlik; bilinmeyenli; bilişim çağı; bilişim suçu; billurlandırma; billurlandırmak; billurlanma; billurlanmak; billurlaştırılma; billurlaştırılmak; bilmesinlerci; bilmesinlercilik; bilmez; bilmezden gelmek; bilvesile; bin bela; bindirilmiş kıta; bindirimsiz; binli; bipolar bozukluk; bir ayak üzerinde (veya üstünde); bir gülmedir almak (veya tutmak); bir gün; bir hiç uğruna; bir vakit; birbirini kovalamak; birer birer; bireyleşmek; birikim alanı; birikinti yelpazesi; birinci kânun; birinci teşrin; birinci zaman; birincil ileti; birleşik çekim; birleşik makam; birliktelik durumu; birmanca; bit sirkesi; bitimsizleşme; bitimsizleşmek; bitimsizleştirilme; bitimsizleştirilmek; bitimsizleştirme; bitimsizleştirmek; bitiş çizgisi; bitişik nizam; bitki çayı; bitkin düşmek; bitkisel çay; biyoloji coğrafyası; biyolojik anne; biyolojik annelik; biyolojik baba; biyolojik babalık; biyolojik fizik; biyolojik ortam; bizcesi; bıçaksız; bıçılganlı; bıçırgan; bıcırık; bırakılmışlık; bıttım; bıttım sabunu; bıttım yağı; blakbotom; blog; blok aut; blok nizam; blokajlı; bloklama; bloklamak; bloksuzlar; böcek bilgisayar; böcek ilacı; böcek kamera; boğa burcu; boğucu; boğumsuz; boğunçlu; bok gibi; boka sarmak; boksçu; bölgesel anestezi; bollukta büyümek; bölünmemezlik; bölüşülme; bölüşülmek; bölüşümcü; bölüşümcülük; bomba patlatmak; bombardımana tutmak; bombası patlamak; bombe yapmak; bombeleşme; bombeleşmek; boncuk boncuk terlemek; borazan gibi; borazan kuşugiller; borç bilmek (veya saymak); borç takmak; borç vermek; borçlu harçlı; borçlu kalmak; borçlu yatırmamak; borcu boğazını aşmak; bordo pasaport; bordro mahkûmu; börek çevirmek; börtletme; börtletmek; börü; boru gibi ötmek; borumsu; boş alan; boş geçmek; boşalma havzası; boşaltma borusu; boşaltma hortumu; boşaltma kanalı; boşaltma limanı; boşaltma pompası; boşan da semerini ye; boşluğa düşmek; bostan beygiri; bostan beygiri gibi; bostan kuyusu; bostan sineği; bostancıbaşı; boy hedefi; boya (veya boyasını) vermek; boya kaplama; boya koruma; boylu boyuna; boylu poslu; boynuzları yaldızlatmak; boyunduruk altına almak; boyunu görmek; boyut kazanmak; bozguna uğratmak; bozkırlaştırma; bozkırlaştırmak; bozkırsız; … bozuntusu; brezilya at kenesi; brülörcü; brülörcülük; brülörlü; brülörsüz; bu biçimde; bu cümleden olmak üzere; bu sebeple; bu şekilde; buhar türbini; buharlı lokomotif; buhransız; bukalemun gibi; bukalemun olmak; bükme börek; bula bula; bulaş; bulaşı; bulaşık tozu; bulaşlı; bulaştırıcı; bulgusal analiz; bulunmalı tümleç; bulunmamazlık; bulut mutfak; bulvar gazeteciliği; bulvar gazetesi; bumbar; buna karşılık; bunalımda olmak; buncadır; bundan dolayı; buralılık; burjuvacasına; burnuna halkayı takmak; burnuna pis (veya kötü) kokular gelmek; bürüklü; bürüksüz; burun farkı; burun farkıyla; büryan kebabı; butik grup; butik pastane; bütünce; bütüncü; bütüncül bakış; bütüncül bakış açısı; bütüncül yaklaşım; bütüncülük; bütünleme imtihanı; bütünlemeye bırakmak; bütünleştirici; bütünleştirme eğitimi; bütünleyici; bütünleyicilik; bütünleyiş; bütünlüklü; bütünüyle; büyük fotoğraf; büyük resim; büyük resmi görmek; büyük tımar; buyurma kipi; buz beyazı; buz mavisi; cabası

    c maddesi:
    cabası; cahil cesareti; cahilliğine vermek; calip olmak; cam bezi; cam filmi; camadansız; cambazvari; cambultu; can kuşunu uçurmak; can salı; canavara dönmek; cancağızı isterse; cancağızım; canı tatlı gelmek; canından olmak; canını dar kurtarmak; cankurtaran demiri; car car ötmek; caraskal; cari açık; cari olmak; casus kamera; casus yazılım; caygınlık; cayır cayır yanmak; cebinde akrep olmak; cedelci; ceditçi; ceditçilik; cefasız; cehenneme direk olmak; cehtsiz; celadetli; celiye; cemi cümle; cemi cümlesi; cemse; cenabıallah; cenazeevi; ceninli; cennete düşmek; cereyansız; cerrahi maske; cerrarlık; cesaretlice; cesaretsizlenme; cesaretsizlenmek; cevap almak; ceviz kabuğu gibi sallanmak; ceviz sucuğu; ceviz yeşili; cevizli sucuk; ceylan gözlü; cezai ehliyet; cezbedici; cici bebek; ciddi ciddi; cifeleşme; cifeleşmek; cigabayt; cigara; ciğer mantarı; ciğerci sırığı; ciğeri dağlanmak; ciğeri parça parça olmak; ciğeri sökülmek; ciğerinden vurmak; ciğerine ateş düşmek; ciğerine geçmek; ciğerine yapışmak; ciğerini dağlamak; ciğerini kavurmak; ciğerini parçalamak; ciğerlerine çekmek; ciğerli; ciğersiz; ciğersizlik; cihandan el çekmek; ciharıpenç; cila vurmak; cilt bezi; cilt parlatıcı; ciltlettirme; ciltlettirmek; cilve kutusu; cin biber; cin biberi; cin çağırmak; cin cin gülmek; cinaslı kafiye; cinaslı mâni; cinaslı uyak; cinlik; cinlik yapmak (veya etmek); cins adı; cins ismi; cinsel bunalım; cinsel çekicilik; cinsel güç; cinsel güçsüzlük; cinsel içgüdü; cinsel ilişki; cinsel istismar; cinsel istismara uğramak; cinsel istismarda bulunmak; cinsel münasebet; cinsel organ; cinsel saldırı; cinsî münasebet; cinsiyet ayrımı; cinsiyetçi; cinsiyetçilik; cinslik etmek; civarlı; civil peyniri; cılcıbık; cılcıbık kalmak; cılga; cılk kesmek; cılk olmak; cıllığı çıkmak; cıllık; cırdavallı; cırmaklama; cırmaklamak; cırtcırt; cırtcırtlı; cırtcırtsız; cızbız köfte; contalı; contasız; contasızlık; coşku denetimi; coşku patlaması; coşkusal; cozur; cozur cozur; cozurdama; cozurdamak; cozurdatma; cozurdatmak; cozurta cozurta; cozurtma; cozurtmak; cozutma; cozutmak; cüce gezegen; cüce kalmak; cüda kalmak; cukkalama; cukkalamak; cukkasını almak; cumasız; cumbalak aşmak; cumbul; cümbüş patlamak; cumhurbaşkanlığı kabinesi; curcuna havası; curcunacı; curcunaya çıkmak; cüretlice; cüzi irade

    ç maddesi:
    çaçaronluk etmek; çadır kurmak; çadır yıkmak; çağanak; çağatay; çağatay türkçesi; çak yapmak; çakar lamba; çakarlı; çakarsız; çakıl döşeme; çakıl kayaç; çakıl taşlı; çakır göz; çakır gözlü; çakırcıbaşı; çakırımsı; çakmalık; çalakırbaç; çalataban; çalkandırma; çalkandırmak; çanak çömlek patlamak; çangallı; çanta malı; çaparhane; çapraz bulmaca; çapraz koşu; çapraz uyak; çare edememek; çaresizleşme; çaresizleşmek; çaresizleştirme; çaresizleştirmek; çarha; çarhacı; çatılık; çatır çatır söylemek; çatır patır; çay kazanı; çay koymak; çayır köpeği; çeçenistanlı; çeçil peyniri; çehresinden okunmak; çekbırak; çekçekli; çekicileşebilme; çekicileşebilmek; çekicileşme; çekicileşmek; çekicileştirebilme; çekicileştirebilmek; çekicileştirilebilme; çekicileştirilebilmek; çekicileştirilme; çekicileştirilmek; çekicileştirme; çekicileştirmek; çekimsizleşme; çekimsizleşmek; çekincesizlik; çekirdekten yetişmek; çekmenli; çekpas; çekyalı; çelebiler; çelebiyan; çelik boru; çelişmemezlik; çellist; çember yağı; çemen otu; çengel bulmaca; çepçevre; çerçeve çizmek; çerçevelettirilme; çerçevelettirilmek; çeri domates; çeşm; çeşmisiyah; çetele silmek; çetele tablosu; çeten; çevre şartı; çevrelik etmek; çevresel etki değerlendirmesi; çevresel kirlilik; çevrim içi eğitim; çevrim içi öğrenme; çeyiz alayı; çeyiz asmak; çeyiz çemen; çeyiz sermek; çeyizleme; çeyizlemek; çeyizlenme; çeyizlenmek; çeyizli çemenli; çeyizsiz çemensiz; çeyrek daire; çeyrek saat; çeyreklik; çi börek; çiçek balı; çift dalmak; çift dikiş yapmak; çift tırnak işareti; çifte demir atmak; çifte ezan; çifte hamam; çifte nakkare; çiftlik yumurtası; çiftsiz çubuksuz; çiğitsiz; çiğnemeden yutmak; çim çim etmek; çim makası; çimadam; çimçim; çimdik çimdik; çimdik çimdik doğramak (veya yolmak veya koparmak); çimdik kadar; çimdik süsleme; çimdik yemek; çimenleme; çimenlemek; çimento kâğıdı; çin-tibet dilleri; çingil; çingil çingil; çipli; çipsiz; çirkefe batmak (veya düşmek); çirkefe taş atma üstüne sıçrar; çirkefi üzerine sıçratmak; çisentili; çit makası; çitil; çitime; çitimek; çivi çakılmamak; çivi çakmamak; çivi gibi çakılı (olmak); çivi gibi çakılmak; çivi yapmak; çizgili defter; çizgisiz defter; çizik atmak; çizik çekmek; çizik çizik olmak; çizik plak gibi takılıp kalmak; çizoynat; çıfıt çarşısına dönmek; çığalı; çığırından çıkmak; çığırtkanlık etmek (veya yapmak); çığrılma; çığrılmak; çığrışma; çığrışmak; çıkar çatışması; çıkarsamada bulunmak; çıkıcı; çıkıcı aralık; çıkıcı dizi; çıkıcılık; çıkılatıverme; çıkılatıvermek; çıkım; çıkma olmak; çıkmamazlık; çıldırtıcı; çıma almak; çıma atmak; çıma salmak; çımariva ettirmek; çımariva selamı; çımbarlama; çımbarlamak; çın çın çınlamak; çın çın öttürmek; çıngıl çıngıl; çıngıl çıngıl çınlamak; çıngıl çıtak; çıngıllı; çıngıllı çavuş; çıngır çıngır çınlamak; çıngır çıngır ötmek; çıntar; çıp; çıpı çıpı yapmak; çıplak model; çıra gibi yanmak; çıracı; çıracılık; çırak çıkmak (veya çıkarılmak); çırakmana çıkmak; çırçırlanma; çırçırlanmak; çırpı çekmek; çırpıcı değirmeni; çırpıdan çıkmak; çırpıya gelmek; çıtır çıtır kızarmak; çıvgara getirmek; çıyancık; çobançökerten; çobansız davar kurda kuşa yarar; çocuk muamelesi görmek; çok başlı; çok başlılık; çok katlı; çok milletli; çok milletlilik; çok yüksek gerilim; çoklaştırma; çoklaştırmak; çoklu organ yetmezliği; çoklu zekâ kuramı; çoklu zekâ teorisi; çoktan seçmeli; çoktandır; çoluk çocuğun maskarası olmak; çoluksuz çomaksız; çömçe gelin; çömlekçi çarkı; çöpkapar; çöplemek; çözgü çözmek; çubuk çay; çubuk kahve; çubuklu balinalar; çukur baskı; çulaki; çünkülü; çünküsüz; çuvaş türkçesi

    d maddesi:
    dağ kedisi; dağıstanlı; dağıtıcı kablo; daire başkanı; daire başkanlığı; daire dilimi; daksil; dalağı şişmek; daldırma sos; dalöğlen; dama taşına dönmek; damak uyumu; dambıl; damdazlak kalmak; damla kahve; damlalıklı; daniskasını bilmek; danışan; danışma kurulu; dar etmek; dar etmek (veya bulmak); daral; darbe üstüne darbe vurmak; darbe yapmak; darılışma; darılışmak; darlama; darlamak; darlanma; darlanmak; davadaş; davalaştırma; davalaştırmak; davalık olmak; davetiye çıkarmak; davetsiz misafir; davranış çizelgesi; davranış tablosu; dedebörkü; dedekülahı; dedindi; define avcısı; değil mi; değiş tokuş etmek; değişmemezlik; değiştirici; deklare etmek; dekovil hattı; deli mantar; delicoş; dellenme; dellenmek; deminden; demini almak; demir boru; demir eksikliği; demir korkuluk; demir parmaklık; demir tatlısı; demir testeresi; demleme çay; deneme imtihanı; deneme sınavı; deneme tahtasına dönmek; denetimli serbestlik; denetişim; deneyimleme; deneyimlemek; deneyimlenme; deneyimlenmek; deneyimsel; deneyimsizce; deniz banyosu; deniz birliği; deniz salyası; deniz teresi; deniz turnası; denizgülleri; denizlalesi; denizleylağı; denizleylakları; denizpatlıcanı; denizzambağı; denizzambakları; denk bütçe; denklik belgesi; dentin; deprem odağı; depreme; depremek; depremölçer; depresif; depresyon geçirmek; depresyona girmek; depresyonda olmak; dercep; dercep etmek; dergilik; deri altı tabaka; derimsi; derin bakış; derin bakışlı; derlenip toparlanmak; dermansızlaştırma; dermansızlaştırmak; dermason; dermokozmetik; ders yılı; dert dökmek; dertop edilmek; dertop etmek; dertop olmak; dest; destiizdivaç; devamcı; devamcılık; deve güreşi; devegiller; devlet ricali; devletçe; deyişme; dezenfekte olmak; dijital çağ; dijital dönüşüm; dijital imza; dijital kütüphane; dijital ortam; dijitalleşme; dijitalleşmek; dijitalleştirme; dijitalleştirmek; dijitallik; dikkatinden kaçmamak; dikkatine çarpmak; dikliğine; diktatorya; diktatoryal; dil avcısı; dil bilgisel; dil bilgiselleşme; dil bilgiselleşmek; dil bilgiselleştirilme; dil bilgiselleştirilmek; dil bilgiselleştirme; dil bilgiselleştirmek; dil içi çeviri; dilhun; dilini ballamak; dilini kısıp oturmak; dillere destan; dilsel zekâ; din ataşesi; dinleme cihazı; dip çizgisi; dip sos; dipli bucaklı; diplomatik pasaport; direksiyon imtihanı; direksiyon sınavı; diretken; diretkenlik; dirijabl; diş aynası; diş odacığı; disiplinler arası; disiplinler arasılık; disleksi; dizimli; dizimlilik; dış yıkama; dışarıya iz vermemek; dışrakçı; doğa kanunu; doğa zekâsı; doğal dil; doğal dil işleme; doğal gaz sobası; doğal konuşucu; doğancıbaşı; doğrulanabilirlik; doğrulanabilirlik ilkesi; doğrusal cebir; doğrusunu ararsan; doğum haritası; döke döke; dökme çay; doksanlı; doktor öğretim üyesi; dokunulmamazlık; dokuzsekizlik; dolanık; dolaplama; dolaplamak; dolaplanma; dolaplanmak; dolaplatma; dolaplatmak; dolgan; dolgan türkçesi; dolganca; dolunma; dolunmak; doluşulma; doluşulmak; domine; donanımlı; donanımsız; donatan; dondurucu; dönem sonu; dönem sonu imtihanı; dönem sonu sınavı; döner koltuk; dönüşlülük zamiri; donut; dördüncü çeyrek; dördüncü hakem; dördüncü zaman; dört kollu; dört kolluya binmek; dörtçekerli; dörtnalayı tutturmak; doruklu; doruksuz; dövme demir; dövüş çekiş; down sendromu; doymamazlık; doymamış yağ; doymamış yağ asidi; doymuş yağ; doymuş yağ asidi; drenaj sineği; drift; drift atmak; dubleks ev; dudak ünlüsü; dudak uyumu; düğme pil; dülek; dulkadiroğlu; duman mantarı; dumur etmek; dumura uğratmak; dünyadan çekilmek; dünyasal; dünyasallaşma; dünyasallaşmak; dünyasallık; dünyaya gözlerini açmak; dünyevileşme; dünyevileşmek; durağan sırık; durucu; duruculuk; durumunu açmak; düş azması; duşa kabin; düşünce hayatı; düşüncelenme; düşüncelenmek; duvaklıca; duyarlı konak; duygu durumu; duygu durumu bozukluğu; duygu karmaşası; duygularını açmak; duygusal zekâ; duymazlanma; duymazlanmak; duyulan geçmiş zaman; düzelti yapmak; düzensiz göç; düzensiz göçmen; düzlemleştirme; düzlemleştirmek

    e maddesi:
    e-arşiv; e-belge; e-bilet; e-defter; e-dergi; e-devlet; e-devre; e-fatura; e-gazete; e-içerik; e-imza; e-kayıt; e-kitap; e-kütüphane; e-müze; e-nabız; e-öğrenme; e-okul; e-sözlük; e-tebligat; e-ticaret; ebedî istirahatgâh; ebedî istirahatgâhına uğurlamak (veya tevdi etmek); ebedîleştirebilme; ebedîleştirebilmek; ebedîleştirilme; ebedîleştirilmek; ebişke; ebrulanma; ebrulanmak; ecrimisil; edeben; edibe; edilgen eylem; efeler; efsunlanma; efsunlanmak; egavlama; egavlamak; eğilinme; eğilinmek; eğitim ataşesi; eğitim kampüsü; eğitim öğretim planlamacısı; eğitim öğretim yılı; eğitim uçağı; eğitim yerleşkesi; egzersiz stres testi; ejder meyvesi; ek çizgisi; ek yığılması; ek-fiil çekimi; ekinezya; ekinsel; eklem kaynaşması; ekmek arası; ekolu; ekosuz; ekran filmi; ekran kartı; ekran okuma; ekran okuyucu; eksen kayması; eksiltili cümle; eksiltim; el ağırlığı; el aynası; el becerisi; el çıpı; el hareketi; el hareketi yapmak; el kürkü; el yordamı; elbasan tava; elektrik sobası; elektrikli battaniye; elektrikli fırın; elektrikli soba; elektronik arşiv; elektronik belge; elektronik bilet; elektronik defter; elektronik dergi; elektronik devlet; elektronik devre; elektronik fatura; elektronik gazete; elektronik içerik; elektronik ileti; elektronik kayıt; elektronik kitap; elektronik kütüphane; elektronik müze; elektronik öğrenme; elektronik posta kutusu; elektronik sigara; elektronik sözlük; elektronik tebligat; elektronik ticaret; elest bezmi; eli zayıf; elifbe; elin adamı; elin oğlu; elleçleme; elleçlemek; elleçlenme; elleçlenmek; ellili; embriyoloji uzmanı; emiş gücü; emmilik; emniyet ataşesi; emniyet getirmek; emoji; empirme; emredilme; emredilmek; emrine alınmak; emrolunma; emrolunmak; en azdan; en üstünlük derecesi; endişelice; endişesizce; endoskopik ameliyat; endoskopik cerrahi; enerji verimliliği; enfekte; enfekte olmak; engebeli arazi; engebelilik; enin; entübasyon; entübe; entübe etmek; entübe hasta; entübe olmak; ergen tavrı; erişime açmak; erkek güzeli; erkek kardeş; erkek tarafı; erkekliğine dokunmak; erkeklik uzvu; erkeksileşme; erkeksileşmek; ermenistanlı; eş biçim birimi; eş dizim; eş dizimli; eş dizimlilik; eş sürem; eş süremli; eş süremlilik; esami; esaskız; esasoğlan; eşek kafalılık; eşek turpu; eşeletme; eşeletmek; eşelettirme; eşelettirmek; esirgememezlik; eşit tutmak; eşitlik durumu; eşitlik hâli; eski anadolu türkçesi; eski kasım; eski oğuz türkçesi; eski türkçe; eski türkiye türkçesi; eski uygur türkçesi; eskicil; eskiler; eşlikçi; eşlikçilik; estetik cerrah; esvap dolabı; et kafa; et sote; etek pantolon; etkin pişmanlık; etme bulursun; etniklik; etnisite; etnisiteci; etnisitecilik; ettirgen eylem; etyememezlik; ev çizgileri; evlilik yüzüğü; evrak kayıt; evrak kayıt defteri; evreleme; evrelemek; evrelendirme; evrelendirmek; evrelenme; evrelenmek; evrile çevrile; evrilim; evrilip çevrilmek; eyer kolanı; eyer takımı; eyeri ters kapamak; eyerleyiş; eylem tümcesi; eylem yapmak; eylemsel; eyüp sabrı; eyvahlar olsun; eyyübiye; eza cefa etmek; eza duymak; eza vermek; ezancılık; ezeliyet; ezici çoğunluk; ezoterik öğreti; ezoterik örgüt; ezoterik sembol; ezoterizm

    f maddesi:
    fabrika ayarları; fabrika ayarlarına dönmek; fabrika fiyatı; faça açmak; faça façaya; fahri trafik müfettişi; fahri trafik müfettişliği; faka bastırmak; fakatlı; fakatsız; fakir fukara babası; fakir kol; fal tutmak; falso almak; fantezili; fantezisiz; fanyalı; fanyalı ağ; far paleti; farbalalı; farbalasız; fare surat; fare suratlı; farkı kalmamak; farslaşma; farslaşmak; farslaştırılma; farslaştırılmak; farslaştırma; farslaştırmak; fatiha çekmek (veya demek); fatiha okumak (veya göndermek veya ihsan etmek); fatiha'sını çekmek; fatmaanaeli; faul almak; faul vermek; faul yapmak; fay hattı; fayda etmek (veya vermek); faydalanılabilme; faydalanılabilmek; faydasız yere; fazıla; fazla gitmek; fazla görmek; fazla mesai; felaketini hazırlamak; felek mustafa'ya yâr olmadı; feminenleşme; feminenleşmek; femur; fen bilgisi; fena vurmak; fena yaparım; fener gemisi; fennen; fennî sünnetçi; fenomen olmak; ferade ferade; ferahlı; ferman buyurmak; ferman yürütmek; fesleğen mantarı; fesleğen sosu; fibula; fibula kemiği; fidelenme; fidelenmek; fikir alışverişi; fikir hayatı; filanıncı; filateli zarf; fileto çıkarmak; filikalık; film banyosu; filtre kâğıdı; filtre kahve; filyasyon; final imtihanı; final sınavı; fintek; fiyakasız; fiyakasızlık; fiyongo; fizik tedavi uzmanı; fiziken; fiziksel mesafe; fizyolojik anne; fizyolojik annelik; fıldır fıldır; fırın torbası; fırsata çevirmek; fırtına koparmak; fırtınamsı; fırtlama; fırtlamak; fısfıslı; fıstıki makam; flaş bellek; flaş haber; flörtleşme; flörtleşmek; flörtlü; flörtlük; flörtöz; flörtsüz; flörtsüzlük; fonetik alfabe; fonetik imla; fonlama; fonlamak; forma girmek; forse; fosfor bombası; fosnot; fosnot yapmak; fotokapan; fötrlü; fötrsüz; franchising; frankofon; fransalı; frizbi; futsal; fuzulen

    g maddesi:
    gadirlik etmek; gadirlik olmak; gagavuz türkçesi; galago; gamlıca; garaz olmak; garazkârane; garip gelmek; garplılaştırılma; garplılaştırılmak; garson boy; gasba uğramak; gasbedilme; gasbedilmek; gassallık; gastronorm; gayriihtiyarilik; gayriiradilik; gayrikabillik; gayrikanunilik; gayrimaddi; gayrimaddilik; gayrimahdutluk; gayrimakullük; gayrimenkullük; gayrimeşru çocuk; gayrimillî; gayrimillîlik; gayrimuayyenlik; gayrimümkünlük; gayrimuntazamlık; gayrinizamilik; gayrisafilik; gayrisıhhilik; gaz bezi; gaz türbini; gaz yağı sobası; gazlı içecek; geberesice; geçe kalmak; gececil; geçerli oy; geçersiz oy; geceye kalmak; geçici pasaport; geçmemezlik; … geçmişi (olmak); geçmişte; geçmişte yaşamak; gele atmak; gelen gideni aratır; geleneksel dil bilgisi; gelim; gelimli gidimli; gelin mantarı; gelinbaşı; gelinbaşı yapmak; gelip gitmek; gelirse hane hoş gelmezse daha hoş; gelişimsel; gelişimsellik; ...-e gelmemek; gemi defteri; gemi jurnali; gen bilimi; genceciklik; gençliğine doyamamak; gençliğine vermek; genel anestezi; genel kongre; genel kurul toplantısı; genel seçim; genel uyuşturma; genel vekâletname; geniş aile; geniş tutmak; gerçek olmak; gerçeklenme; gerçeklenmek; gerçekleştirme görevlisi; gerçekleştirme memuru; gerçeküstülük; gereğini yerine getirmek; gerek olmak; gerekçeli karar; gereksizleşme; gereksizleşmek; gereksizleştirme; gereksizleştirmek; gerginleştirici; geri gelmek; geri getirmek; geri komak (veya koymak); geri püskürtmek; geri tepmek; geride (veya gerilerde) kalmak; geride bırakmak; geride kalanlar; gerileyici; gerisini getirmemek (veya getirememek); gerisini sen getir; geriye almak; gerzekçe; gerzekleşme; gerzekleşmek; gerzeklik etmek; getirgötür; getirgötürcü; getirgötürcülük; getirtilme; getirtilmek; getirtiş; gettolaşma; gettolaşmak; gettolaştırılma; gettolaştırılmak; gettolaştırma; gettolaştırmak; gevelenme; gevelenmek; gevezeleşme; gevezeleşmek; gevrek gevrek; gevşek davranmak; gevşekleşme; gevşekleşmek; gevşetici; gezen tavuk; gezen tavuk yumurtası; gezici tiyatro; (... ile) gezmek; gibili; gibisi fazla (olmak); gibisiz; giderici; gidim; gidiş ağası; git git; gizli çekim; gizli çekim yapmak; gizli gizli; gizli kamera; gıcır gıcır olmak; gıda pazarı; gıdı; gıdıklanış; gığıldama; gığıldamak; gır gırına; gırtlağı yırtılmak; gıy gıy etmek; gıyabi cenaze namazı; gıygıylama; gıygıylamak; gladyo; glasiye; göbek marul; gofre; gofreli; gofresiz; goji berry; gökbalina; göknar; göktürk alfabesi; göktürk türkçesi; gökyüzü evleri; gol açısı; gol çizgi teknolojisi; gol çizgisi; gol kralı; gol kurtarmak; gol sevinci; gol vuruşu; gölge mutfak; gölge yapmak; gölge yaptırmak; gölgelikli; gölgeliksiz; gölgevari; gömlek yağı; gönderi kodu; gönlü kararmak; gönlü kırıla kırıla toz hâline gelmek; gönlü rahat olmak; gönlü tutuşmak; gönlünü açmak; gönlünü aydınlatmak; gönülde şafak açmak; görececi; görkemleşme; görkemleşmek; görmezlenme; görmezlenmek; görsel zekâ; görülen geçmiş zaman; görünmemezlik; gösterim odacığı; goygoy; goygoy yapmak; goygoya çıkmak; goygoyculuk etmek; goygoyculuk yapmak; göz çukuru; göz hapsinde olmak; göz hapsinde tutmak; göz kuruluğu; göz yordamıyla; göze göz dişe diş; gözleri düğümlenmek; gözleri ışımak (veya ışıldamak); gözleri nemlenmek; gözleri şimşeklenmek; gözlerinden perde kalkmak; gözlerine bir ağırlık çökmek; gözlerine içirmek; gözlerini duman kaplamak; gözlerini hayata açmak; gözünde kan tütmek; gözünden sakınmak; gözünün feri sönmek; gözünün önünden ayırmamak; gözyaşı damlası; grafik bilgi; gramerleşme; gramerleşmek; gramerleştirilme; gramerleştirilmek; gramerleştirme; gramerleştirmek; grantuvalet; greçka; gregoryan takvimi; gri propaganda; gribal; grida; gron; gücenmişlik; güçlendirici; güdümlü füze; güdümlü mermi; guguk gibi kalmak; guguk gibi oturmak; gül ibik; gül ibikli; güleyazma; güleyazmak; gülme tutmak; güman; gümrük muayenesi; gün yüzüne çıkmak; güneş çiçeği; güneş kolektörü; güney karaman koyunu; güney rüzgârı; güney yarım küre; gürcistanlı; güreş ayakkabısı; gurubi; gurubi saat; gurul gurul; gurul gurul etmek; guruldatma; guruldatmak; gurur meselesi yapmak; güveli; güven göstermek; güven tazelemek; güvenceleme; güvencelemek; güvendiği dal elinde kalmak; güvenli bölge; güvenlice; güvenlik ataşesi; güvenlik çemberi; güvenlik çemberine almak; güvenlik kamerası; güvenlikli; güvenliksiz; güvenliksizlik; güvey; güvezî

    h maddesi:
    haber etmek; haber olmak; haber portali; haber yapmak; haberlere çıkmak; haciz gelmek; hacı fitil; hacı kandil; hacıbaba; haçlı seferleri; haçlılar; had safha; haddelenme; haddelenmek; hadi canım; hadi canım oradan; hadisişerif; hadsiz; hadsizlik; hafif müzik; hafif raylı sistem; hafifleştirilme; hafifleştirilmek; hafifletilme; hafifletilmek; hafifletme kemeri; hafiye takılmak; hafiye takmak; hafızasını yormak; hafızlık mektebi; hafızlık okulu; hafriyat kamyonu; hafriyat makinesi; hafriyat toprağı; hak aramak; hak iddia etmek; hak söylemek; hakaniye türkçesi; hakarete uğramak; hakarette bulunmak; hakas türkçesi; hakem atışı; hakem dörtlüsü; hakiki adam; hakk'a dayanmak; hakk'a sığınmak; hakk'a yönelmek; hakkedilme; hakkedilmek; hakkı çiğnenmek; hakkına razı olmak; hakkından vazgeçmek; hakkını çiğnemek; hakkını kaybetmek; halaç türkçesi; halatçı; halatçılık; halecan; haledilme; haledilmek; halelendirme; halelendirmek; haliliye; halk meydanı; halkacık; halkalandırma; halkalandırmak; halkamsı; halkamsı kıkırdak; hâlsizleştirme; hâlsizleştirmek; hamam çadırı; hamam nalını; hamam odası; hamayıl; hamlacılık; hamlacılık etmek; hanımağa; hap almak; hapaz hapaz; haplama; haplamak; haplanma; haplanmak; hapşırış; harbiye nazırı; harekelendirme; harekelendirmek; hareket duyumu; harekete girişmek; hareleme; harelemek; harezm türkçesi; harezmce; harhara; harhara kopmak; harharalı; harita metot defteri; harlandırma; harlandırmak; harmaniye; hasar almak; hasbünallah; haşhaş ezmesi; hasta bezi; hastalık hastası; hastamsı; hatıralı; hatıramsı; hatırasız; hatırlatılabilme; hatırlatılabilmek; hava ambulansı; hava barajı; hava burçları; hava girdabı; hava taksi; hava trafik kontrolörü; havacıva merhemi; havacıva muşambası; havadan gelmek; havale geçirmek; havalı korna; havalık; havalık borusu; havit; hayal âlemi; hayal dünyası; hayal dünyasında yaşamak; hayal kırıklığı yaratmak; hayalet mutfak; hayali kırılmak; hayallenme; hayallenmek; hayat arkadaşlığı; hayat arkadaşlığı etmek; hayata dönmek; hayata karıştırmak; hayatı gitmiş mematı kalmış; hayatın sillesini (veya tokadını) yemek; hayatını vermek; hayatını zehir etmek (veya zehre çevirmek); hayır haber; haymatlosluk; hayra karşı; hayretler içinde bırakmak; hayvan damı; hayvani yağ; hayvansal yağ; hazar türkçesi; hazine çadırı; hazır şimdi; hazırlopçu; hazırlopçuluk; hece tekleşmesi; hece vurgusu; hedef çekmek; hedef değiştirmek; helecan geçirmek; helecanlı; helecansız; helezonik; hemdem; hemdem olmak; hemşo; hepi topu; her an; her dediği olmak; her işe burnunu sokmak; her önüne gelen; her şey; her şey dâhil; her şeyci; her türlü; heragil; herhâl; hes kodu; heterosiklik; hevesi olmak; hevesini kursağında bırakmak; hevessizce; hey hey; heyecana vermek; heyheyler basmak; heyheyleri üstünde (veya başında veya tepesinde) olmak; heyheyli; heyheysiz; hezar; hiçenderhiç; hidrojenlenme; hidrojenlenmek; hile hurda; hilti; hindistanlı; hint cevizi; hipnotist; hipnotizmacılık; hipnozcu; hipnozculuk; hipotermi; hisçe; hizmet pasaportu; hizmetçili; hizmetçisiz; hıçkıra hıçkıra; hırgür eksik olmamak; hırızmalı; hırt olmak; hızmalı; hokka oynamak; hokka oyunu; hokka takımı; holiganlaşma; holiganlaşmak; holistik; holizm; hologram; hologramlı; homurdama; homurdamak; hoplak; hopur hopur; höpür höpür; höpürdek; horasan buğdayı; horasan türkçesi; horasan türkü; horasanca; horgörü; horgörücü; horgörücülük; horgörülü; horgörülülük; horon vurmak; horoskop; horultulu; hoşgörüsüzce; hoşlama; hoşlamak; host; hostel; hostluk; hoygoygoy; hoygoygoya çıkmak; hoygoygoycu; hoygoygoyculuk; hüceyre; hükmi şahıs; hukuk müşaviri; hükümsüzleştirme; hükümsüzleştirmek; hulahop; huluskârane; hünkâr mahfili; hurma şekeri; huruç etmek; husumetli; huşunetli; hususen; hususi pasaport; huysuzlaştırma; huysuzlaştırmak; huyum kurusun; huyunu suyunu bilmemek

    ı maddesi:
    ıh pıh; ıh pıh etmek; ısı payölçer; ışık demeti; ışık ışık; ışıklamak; ışıklık; ısınma hareketi; ıslıklayış; ıtırşahi; ıttıratlı; ıttıratsız; ıttıratsızlık; ızdırap ızdırap üstüne keder keder üstüne çekmek; ızdırap vermek; ızrar etmek

    i maddesi:
    ibrikçibaşı; ibriksi; ibriksi kıkırdak; iç bayıltıcı; iç ezan; iç organlar; iç vuruş; iç yıkama; iç yönetmelik; icap ettirmek; içeriksel; içi pır pır etmek; içikızıl; içindeki ateş yalazlanmak; içine konuşmak; içini acıtmak; içini dökmek; içörgü; içrekçi; içsel zekâ; idam edilmek (veya olunmak); idrar borusu; idrar söktürücü; iflah bırakmamak; ifratlı; ifratsız; iftiharla geçmek; iftitah; iftitah olunmak; iftitah tekbiri; iğdiş ettirmek; iğnedan; iğnedanlık; iğneleyici; iğneleyicilik; iğneyurdu; iğrençleşme; iğrençleşmek; iğrengeç; iğsi; iğtişaş; ihamlı; ihlak; ihsasırey; ihsasırey etmek; ihtida etmek; ihtikan; ihtilaflı; ihtilafsız; ihtilattan menetmek; ihtimal vermek; ihtimalen; ihtira etmek; ihtiyat etmek; ihtiyat tedbiri; ihzarlı; ikametgâh belgesi; ikametgâh senedi; ikbal görmek; ikballi; ikbalsiz; iki çenekli; iki eli yanına düşmek; iki gözüm önüme aksın; iki günün başı; iki kapılı han; iki takla bir bakla; iki uçlu bozukluk; iki yaşayışlı; iki yaşayışlılar; ikili eğitim; ikili mücadele; ikili sıkıştırma; ikinci adres; ikinci çeyrek; ikinci devre; ikinci kânun; ikinci kaptanlık; ikinci mevki; ikinci öğretim; ikinci planda kalmak; ikinci planda olmak; ikinci teşrin; ikincil ileti; ikincilleştirme; ikincilleştirmek; ikindiye; ikiz villa; ikiz yatak; i·kizler burcu; iklil; iklimlendirme; ikmal gemisi; ikmal yapmak; ikrah gelmek; ikrardan dönmek; iktidar ortağı; iktidar partisi; iktidara geçmek; iktidara gelmek; iktidarda olmak; iktidari; iktidari fiil; ilaç almak; ilahi aşk; ilave çizgisi; ilenilme; ilenilmek; ilgi durumu; ilimsiz; ilimsizlik; ilişkisel; ilk gösterim; ilk gün zarfı; ilkbahar ekinoksu; illiyet bağı; ilmekli; ilmeksiz; iltisaklı; imama uymak; imameci; imdat dilemek; imik; imişçesine; imla kılavuzu; immün; imparator mantarı; imtiyaz hakkı; imtiyaz sahibi; imza kartonu; incekara; inciruyutması; incitici; indirmelik; infaz ve koruma başmemurluğu; infaz ve koruma başmemuru; infaz ve koruma memurluğu; infaz ve koruma memuru; infial duymak; infografik; i·ngiliz atı; i·ngilizsever; i·ngiltereli; inkisara uğramak; insan içine çıkamaz olmak; insaniyet gütmek; insanlığa sığmamak; insanlık dışı; insansever; insanseverlik; insansız hava aracı; insolent; integralleme; intelijansiya; interaktif ortam; intibak ettirmek; intifa etmek; intihalci; intihalcilik; intizamperver; intizar odası; inzibat meclisi; ipeksi mat; i·pekyolu; ipipullah; iplik sarmak; iplikçik; irade buyurmak; irade etmek; iradesini takınmak; irfanlı; irticalî; irtidat; irtidat etmek; irtifa tahtası; iş (veya işler) becermek; isal etmek; işaret çakmak; işçibaşı; işçibaşılık; işçimen; işe girişmek (veya koyulmak); işe sarılmak; işgal eylemek; işi çiş etmek; isim-fiil; işin içyüzünü bilmek; işitme engelli; işitme engellilik; işitsel zekâ; iskambil falı; iskân bölgesi; i·skandinav koltuk; i·skandinavca; i·slamofobi; işlememezlik; işletim; işletim sistemi; i·spanyalı; ispatlandırma; ispatlandırmak; ispatsız; ispatsızlık; işsever; işsizlik maaşı; işsizlik sigortası; i·stanbul nazendesi; işte o kadar; işte öyle; istek kipi; istem dışı; istem dışılık; istençsizce; istifadeli; istifadesiz; istifadesiz kılmak; istifaen; istifayı dayamak; istikametlendirme; istikametlendirmek; istikametlenme; istikametlenmek; istikrarlılaştırma; istikrarlılaştırmak; istikrarsızlaştırılma; istikrarsızlaştırılmak; istikrarsızlaştırma; istikrarsızlaştırmak; istikşaf etmek; istikşafi; istikşafi görüşme; istim tutmak; istinat ettirmek; istirahatgâh; işvebaz; işvebazlık; işveren vekili; işveren vekilliği; işvesiz; işvesizlik; i·talyalı; itidalsiz; itidalsizlik; itilmişlik; itle yatan bitle kalkar; ivmeleniş; ivmelenme; ivmelenmek; iyiliğe kemlik etmek; iyisinden; iyonosfer; iyot gibi açıkta kalmak; izinsiz cezası; izinsiz kalmak

    j maddesi:
    janti; japon feneri; japonyalı; jimnastikhane; jülyen

    k maddesi:
    kaçak güreş; kaçakaç; kaçkaç; kaçkaç arabası; kadarınca; kadife kaplı (veya kadife eldiven içinde) demir yumruk olmak; kadifemsi; kadimlik; kadir kıymet bilmek; kadın milleti; kadın otu; kadınefendi; kadınlar mahfili; kadınlar matinesi; kadraja girmek; kadrajlama; kadrajlamak; kadrajlanma; kadrajlanmak; kafa karışıklığı; kafa vergisi; kafa vuruşu; kafadan çatlak; kafadan çatlaklık; kafadan sakat; kafadan sakatlık; kafasına kakmak; kafasına saplanmak; kafasına sokmak; kafasına takılmak; kafasından aşağı kaynar sular dökülmek; kafaya girmek; kafayı demlemek; kafes kuşu; kafile başkanı; kafiye düzeni; kafiye örgüsü; kafiye şeması; kafiyelendirilme; kafiyelendirilmek; kafiyelendirme; kafiyelendirmek; kafiyeleniş; kafiyelenme; kafiyelenmek; kafiyelilik; kafkasyalı; kâfur ruhu; kâfuru; kâğıt bıçağı; kahkaha fırtınası kopmak; kahramankazanlı; kahramankazanlılık; kahvaltılık sos; kahve tütün keyifler bütün; kalafat etmek; kalanlı; kalansız; kalansız bölme; kalaycı çamuru; kalbinde ateş yanmak; kalbini deşmek; kalçın ağızlı; kale alanı; kale korkuluğu; kale seçimi; kalemdan; kalgay; kalifiye eleman; kalita; kalıp sabun; kalkansı; kalkansı kıkırdak; kalp cerrahı; kalp hastalığı; kalp pili; kalp ve damar cerrahisi; kamer takvimi; kamkat ağacı; (birinin) kampanasını sökmek; kan boşanmak; kan davası gütmek; kan kırmızısı; kan revan içinde bırakmak; kanaat notu; kanaatkârane; kanalizasyon sineği; kanat oyuncusu; kanına çılgınlık yürümek; kanlı ay tutulması; kanlıca; kanmamazlık; kantarongiller; kanunilik; kanunilik ilkesi; kapalı garaj; kapalı otopark; kapı zili; kapış kapış; kapış kapış etmek; kapış kapış yemek; kapri; kapya biber; kapya biberi; kar beyazı; kar kış; kar zinciri; kara birliği; kara kovan balı; kara toprak; kara yazılı; karabağlar; karaçay; karaçay türkçesi; karaçay-balkar türkçesi; karaçöpleme; karaf; karafaki; karahanlı; karahanlı türkçesi; karahanlıca; karaim türkçesi; karakalpak; karakalpak türkçesi; karaköprü; karalahana sarması; karamel rengi; karanlıkçı; karanlıkçılık; karapapak; karapapak türkçesi; karapapakça; karar seti; karavana atmak; karay türkçesi; karaya düşürmek; karbohidrat; kardeş değil kara taş; kardeş kanı; kardeş ülke; kardeşliğe sığmamak; kare bulmaca; karekod; kareli defter; karesi; kargaya yavrusu şahin (veya kuzgun) görünür; kargo alım belgesi; kargo paketi; kargo pantolon; karı kılıklı; karı milleti; kârıkadim; karınca kadarınca; karışık kuruşuk; karkas et; karma yöntem; karmaç burgaç; karmakarışıklık; karmaşık önerme; karnaval havası; karneye bağlamak; karnı davul olmak; karnı geniş olmak; karnı karnına geçmek; karnıyarık otu; karot; karot makinesi; karotçu; karotçuluk; karpuz kafa; karpuz lamba; karpuzlama; karşı açı; karşı açıdan bakmak; karşı atak; karşı çıkıcı; karşı çıkıcılık; karşı karşıya getirmek; karşı karşıya kalmak; karşılaşmacı; karşılayıcı; karşılayıcılık; kart horoz; kart okutmak; kart zampara; karta kaçmak; kartalcı; kartalcılık; kartalkanadı; kartaloşça; kartalozca; karteks; kartonet; kasadan geçirmek; kaşağı rendesi; kasap et derdinde koyun can derdinde; kaset çıkarmak (veya doldurmak); kaseti çıkmak; kaşık dökmesi; kasıtlı faul; kaskat; kaskat sistemi; katalizör olmak; katastrofik; katı sabun; katıkçı; katıkçılık; katılgan; katkıcı; katlantı; katmansız; katmerli birleşik çekim; katrat; kavgasız gürültüsüz; kavgasız gürültüsüz yaşamak; kavimleşme; kavimleşmek; kavram yağı; kavrulmuşluk; kayalaşma; kayalaşmak; kaydırık; kayetme; kayetmek; kaygı bozukluğu; kaygı duymak; kaygılanabilme; kaygılanabilmek; kaygısız olmak; kayıp ilanı; kaynaştırma eğitimi; kaynaştırma ünsüzü; kaza kırım heyeti; kaza kırım raporu; kaza kırım sandığı; kaza kırıma uğramak; kazak türkçesi; kazakistanlı; kazanlı; kazanlılık; kazayağı mantarı; kazımamak; kebapçı kedisi gibi yutkunmak; kebapçı yedeği; keder etmek; kedi kumu; kedi uykusu; kedi yünü; kekrelenme; kekrelenmek; kelebek etkisi; kelimeci; kelimecilik; kem gözlü; kenar çekmek; kenar taşı; kenara atılmak; kenara çekmek; kenara itmek; kenarından köşesinden; kenarından köşesinden geçmemek; kendileşme; kendimci; kendimcilik; kendine hâkim olmak; kendini dünyanın merkezi sanmak (veya merkezinde görmek); kepçe operatörü; kepçeci; kepçecilik; keremli; kerih görmek; keriz havası; kerize taş atmak; kesikleşme; kesikleşmek; kesirli sayı sıfatı; kesişim; keşkeli; keşkem; keşkesiz; keskin bakış; keskin bakışlı; keskin zekâ; keskin zekâlı; kestaneyi çizdirmek; keten bezi; kibrit çalmak; kibrit kutusu; kick boks; kick boksçu; kifafınefis etmek; kilimli; kilobayt; kim o; kimlerden; kimlikli; kimliklileştirme; kimliklileştirmek; kimliklilik; kimliksiz; kimliksizleştirme; kimliksizleştirmek; kimliksizlik; kimsenin burnu kanamamak; kimsenin yüzüne bakamamak; kimsesizler mezarlığı; kimsesizlerevi; kimyası tutmak; kinestetik; kinestetik zekâ; kinoa; kiren; kirli beyaz; kirpi otu; kişilik hakkı; kişisel bakım; kişisel gelişim; kisra; kitabe taşı; kitara; kitle bağışıklığı; kılağıcı; kılağıcılık; kımıltısızca; kıpçak türkçesi; kıpkısa; kırbaçvari; kırçıllı; kırçılsız; kırgız türkçesi; kırgızistanlı; kırıcılaşma; kırıcılaşmak; kırık beyaz; kırık çıkık; kırılım; kırım tatar türkçesi; kırım tatarcası; kırıma uğramak; kırımçak; kırımçak türkçesi; kırımçakça; kırımlı; kırlangıç bayrak; kırma makinesi; kırmızı ırk; kırmızı kese; kırmızı şarap; kırpık kelime; kırpım; kırsal kesim; kırtık; kısaç; kısaçlama; kısaçlamak; kısaltma ad; kısasen; kışır bağlamak (veya tutmak); kıskaçvari; kışkırtıcı ajan; kışkırtmaya durmak; kıskıvrak bağlamak; kısmaç; kışri; kışrında kalmak; kıst; kıst maaş; kıst yevmiye; kıstırılmışlık; kıta avrupası; kıtasal; kıtavi; kıtık doldurmak; kıtırdak; kıtmir; kıvrandırıcı; kıyı çizgisi; kıyı kordonu; kıyık kıyık; kıyık kıyık etmek; kıyır kıyır; kıymetlendirilme; kıymetlendirilmek; kız güzeli; kız tarafı; kızarı; kızıl ay tutulması; kızılaltı; kızıltılı; kızıltuygun; kızkaçıran; kızkovalayan; klasını konuşturmak; koç burcu; kocamanlaşma; kocamanlaşmak; kodlanma; kodlanmak; kök kelime; köksellik; köktürk alfabesi; köktürk harfleri; köktürk türkçesi; kokulu bezelye; kokuölçer; kol kırılır yen içinde (kalır); kolajlama; kolajlamak; kolajlanma; kolajlanmak; kolajlı; kolajsız; kolayda mal; kolayda ürün; koleksiyoner; koleksiyonerlik; koli cebi; kollaşma; kollaşmak; kolluluk; kolonizatör; kolonizatörlük; kolpo çekmek (veya yapmak); kolpo çevirmek; kombin; kompakt; komşuluğa sığmamak; kömür sobası; komut almak; kondisyoner; kondisyonerlik; konsinye; konsinye ihracat; kontaminasyon; konumsal; konuşlu; köpeksiz köyde çomaksız dolaşmak (veya gezmek); köprülemek; köpük banyosu; kör balta; kordonlu; koridor mutfak; körleme; körlemek; körlemesine; korner bayrağı; korner çizgisi; koronavirüs; korulanma; korulanmak; korunma mesafesi; koruyucu ailelik; köşe bayrağı; köşe çizgisi; köşe direği; köşe gönderi; köşe takımı; köşe yayı; kostaniçe; kostaniçeli; koşullanmışlık; kot altı; kötümser olmak; kova burcu; kovalaşma; kovalaşmak; kovucu; köy bağlısı; köy öğretmeni; köy yumurtası; köyaltı; koyu kestane; koyu turuncu; koyuca; koz kabuğuna girmek; kozlu; kozu kaz anlamak; kozunu kullanmak (veya oynamak); kraliçe arı; kremsi; krepe; krepe atmak; krepe balyaj; krepe balyaj yapmak; krepe yapmak; krepe yaptırmak; krepeli; krepesiz; kripto para; kriptografi; kristalize; kristalize zekâ; kristalleşebilme; kristalleşebilmek; kristalleştirebilme; kristalleştirebilmek; küçükseme; küçültü; küçültülmek; küfeki; küfeki tutmak; küfekiye dönmek; küfürlü; küfürsüz; kuğurdama; kuğurdamak; kukumav gibi düşünmek; kukumav gibi kalmak; kukumav gibi oturmak; kükürt banyosu; kulağa kadar gelmek; külhanilik; kullanat; kullandırım; kullanıcı; kullanıcılık; kullanımlık; külli irade; kültür ataşesi; kuluçka devresi; kuman türkçesi; küme ayraç; küme düşürmek; küme parantez; kumuk türkçesi; kündekâr; kuralcı dil bilgisi; kurban ayı; küresel salgın; kurgusal gerçeklik; kurra; kurra hafızı; kürsör; kurt gibi acıkmak; kurt üzümü; kurtbacağı; kurtça; kurtkulağı; kuru çeşmeden abdest almak; kuru sele; kurulama bezi; kurun; küsküt otu; küstereye tutmak; kutsal ruh; kutsanma; kutsanmak; kutsileştirme; kutsileştirmek; kutucuk; kutucuklu; kutucuksuz; kutup girdabı; kutupbaşı; kuyruğu dik tutmak; kuyruğu kıstırmak; kuyrukçu; kuyrukçuluk; kuyu suyu gibi; kuzey rüzgârı; kuzey yarım küre; kuzu dolması; kuzu kapı; kuzu sarması; kuzucak; kuzucuk; kuzuya dönmek

    l maddesi:
    l koltuk; l mutfak; laf sokmak; lafın altını kazımak; lağım sineği; lakinli; lakinsiz; lam cim dememek; lambayı söndürmek; lamelif çevirmek (veya çizmek veya çekmek); langırt makinesi; langırt masası; langırt salonu; langur lungur; lansman fiyatı; lap diye; laparoskopi; laparoskopik; laparoskopik ameliyat; laparoskopik cerrahi; lapislazuli; lappadanak; lastik basıncı; lateks alerjisi; latin alfabesi; latinize; layıkı veçhile; lazer tedavisi; lehim teli; lehistanlı; lejander; lemur; lenf kanseri; levantenleşme; levantenleşmek; levantenlik; levhimahfuz; lider oyuncu; lifçik; liftli; ligden çekilmek; likenli; likit gaz; likit petrol gazı; limit koymak; limon gibi sıkmak; limon sıkmak; limonlanma; limonlanmak; linç kampanyası; lineer cebir; liste dışı bırakılmak; literatür taramak; loğ taşı; logaritma cetveli; lokal anestezi; lokasyon; lokavt yapmak; lokma lokma; lokma lokma doğramak; löp et; löpür löpür oynamak; lösemili; lükse gitmek; lükse kaçmak; lütuf buyurmak; lüver; lüzucetli; lüzumsuz insan

    m maddesi:
    maç sayısı; macaristanlı; macera yaşamak; maceradan maceraya koşmak; macerasever; maceraseverlik; madalya almak; maddi tazminat; maestroluk; mafya babası; magazinel; magazinsel; mağduriyet yaşamak; mağduriyet yaşatmak; magnezyum oksit; magnezyum silikat; mağruren; mahalle baskısı; mahalle kavgası; mahşer yeri; mahşer yeri gibi; mahzuz; makamında; makamlı; makamlı makamlı; makamsız; makas atmak; maklube; malakâr; malakâri; malay; malayca; mali müşavir; mali müşavirlik; malkadın; malkar türkçesi; mallı mülklü; maltaca; malulen emekliye ayrılmak; malumun ilamı; mamografi çektirmek; mamografi cihazı; mana taşımak; manası kalmamak; mandıra köpeği; manevileşme; manevileşmek; maneviyatı kırılmak; manevra mermisi; mangiz bayılmak (veya uçlanmak); manifesto torbası; manik depresif; manik depresif bozukluk; manipülatif; manipüle; manşonlu; mantar pano; mantar sotesi; mantıksal zekâ; manyaluka; maraş; maraşlı; maraşlılık; marş etmek; mart martladı tavuk yumurtladı; mart yağar nisan övünür; nisan yağar, insan övünür; mart yağmuru gümüş nisan yağmuru altındır; martavalca; masa futbolu; maşa yapmak; masada kalmak; masada kaybetmek; masada kazanmak; masadan kalkamamak; masalı; masasız; masasızlık; masatlama; masatlamak; masaüstü bilgisayar; maskülenleşme; maskülenleşmek; mastori; mastori postası; matematiksel zekâ; matiz etmek; maverai; maveraileşme; maveraileşmek; mavibalina; mavisinek; mayalaşma; mayalaşmak; mayınlatma; mayınlatmak; mayışık; mayışıklık; (birini) maymun gibi oynatmak; maymun mu oynuyor; maymun suratlı; mayna olmak; mayokin; mayt; mazeret imtihanı; mazeret sınavı; mazgal deliği; mazgal dişi; mazgal şevi; mazgal siperi; maziperest; maziperestlik; meç yapmak; meç yaptırmak; mecalsizce; mecazi aşk; mecazlaşma; mecazlaşmak; mecburi istikamet; meçhul çatı; mecidiyelik; medeni hukuk; medeni kanun; medenice; medenileştirici; medenileştirilme; medenileştirilmek; medeniyet yuları; medet etmek (veya eylemek veya kılmak); medikososyal; medya maymunu; medya okuryazarlığı; mefkûresizlik; megabayt; megapiksel; meğersem; mehter marşı; mehteran bölüğü; mekanik enerji; mekânsal; mekânsallık; mekânsız; mektebe başlatmak; mektepten çıkmak; melamet hırkası; melhem; membran; meme emmek; memecik zeytini; memnunlukla; memur olmak; mendil açmak; mendil yaka; menevişsiz; menfaat elde etmek; menfaat görmek; menfaatine dokunmak; menfaatini ayaklar altına almak; mengene gibi; mentörlük; menzil atı; menzil beygiri; menzil emini; menzile varmak; merak etme; merakına yenilmek; merakını beslemek; merakını çekmek (veya celbetmek); merakını gidermek; merakını yenmek; meraklı melahat; merakta olmak; meraktan çatlatmak; meraretli; merasim kılıcı; mercananaeli; merhaba siperi; merhametine sığınmak; merhametsizleşme; merhametsizleşmek; merhun; merkez ilçe; merkez valiliği; merkez valisi; merkeze alınmak; merkeze almak; merkezefendi; merkezî işlem birimi; merkezî sinir sistemi; meryem ana kandili; meryem ana kandili gibi; meryemanaeli; mesane pedi; meseleyi açmak; meslek yüksekokulu; meşruiyetçi; mesuliyet duymak; metanol; metin tamiri; metot defteri; metro hattı; metrobüs; mevlâna şekeri; mevlit gecesi; mevzi almak; mevzii yağış; meyillenme; meyillenmek; meyusluk; meyve salatası; meyve sıkacağı; mezhebî; mezhepsel; mi paket; mihnetsiz aş ya karın ağrıtır ya baş; mihriban; mihribanlık; mihribanlık etmek (veya eylemek); mikolog; mikroteknoloji; mikroteknolojik; mikserlik; mikserlik etmek; milletlerarası hakem; milletlerarasılaşma; milletlerarasılaşmak; milletlerarasılaştırılma; milletlerarasılaştırılmak; milletlerarasılaştırma; milletlerarasılaştırmak; milletleşebilme; milletleşebilmek; milletleştirme; milletleştirmek; milletsiz; milletsizlik; millettaşlık; milletvekili dokunulmazlığı; millî bayram; millî hakem; millî oyuncu; millî sporcu; milyem; minaresizlik; minder altı etmek; minnet çekmek; minyatür kale; miras hukuku; mirî malı balık kılçığıdır yutulmaz; mirlik; misket bombası; misket köfte; misli menendi olmamak; misvaklama; misvaklamak; misvaklanma; misvaklanmak; mitoman; mitomani; mıhbaşı; mıhçı; mıhçılık; mıhlayıverme; mıhlayıvermek; mıhsız; mıhtepesi; mıklepli; mıklepsiz; mıncık mıncık etmek; mıncık mıncık olmak; mısır koçanı; mısır koçanı gibi; mobese; mobilet; modelleme; modellemek; moderatör; modern dekovil; modernite; modifiye; modifiye etmek; moğolistanlı; moldovan; monbey; mondenlik; monotip baskı; montajlanma; montajlanmak; mordut; morg raporu; morsalkımlı; motorlu paraşüt; motoru soğutmak; muarefesi olmak; mücerretlik; müddeaaleyh; mudhike; müessesat; müfteris; muhakemat; muharebe etmek; muharrire; muhasebeleştirme; muhasebeleştirmek; muhibbe; mühimsememezlik; muhtıra vermek; mühür göz; müjdeleşme; müjdeleşmek; mükâfatlandırıcı; mukatele; mukayeseli edebiyat; mükerrer oy; mülhitlik; mülhiye; mülklü; mülksüz; mülksüzleşme; mülksüzleşmek; mülksüzleştirme; mülksüzleştirmek; mülksüzlük; mumbar dolması; mümkünsüzlük; mümtazen; münasebetsizlik etmek; münebbihli; münebbihsiz; münhasır ekonomik bölge; müracaat edilmek; mürekkep cümle; mürekkep fiil; mürekkep isim; mürekkep makam; mürekkep zaman; mürekkeplik; mus; müsaade almak; musammat; müsilaj; müslümanca; müsnet; müsnet suç; müstekbir; mutant; mutant virüs; mutasyona uğramak; mütegallibelik; mütesanit olmak; mutfağında öğrenmek; mutfak makası; mutfaktan yetişmek; muvafakat belgesi; muvafakat vermek; müzik defteri; müziksel zekâ; muzır neşriyat; muztar; muztar kalmak

    n maddesi:
    naftalinli; nallı; nalsız; nalsızlık; nanometre; napoliten; napoliten sos; narkoz almak; naşad; naşad olmak; naşirlik; navteks; navteks ilan etmek; nazarlı; nazende; nazende çiçeği; ne akla hizmet ediyor; ne arayan var ne soran; ne çabuk; ne karın ağrısıysa; ne malum; nebati yağ; nedensiz yere; nefes deliği; nefesi keskin; nefretlik; nefretlik gelmek (veya getirmek); nefsî; nefsi çekmek; nefsini yenmek; neftçi; nekropol; neli; nem kapmak; neoliberal; neşe saçmak; nevazişli; nevzuhur; neye; niçinli; niçinsiz; nişan taşı; nizalı; nizasız; noel gülü; nogay türkçesi; nonfigüratif sanat; nordik; norm kadro; normal eğitim; normale dönmek; not baremi; not döküm belgesi; notlama; notlamak; notlandırılma; notlandırılmak; notlanma; notlanmak; nüvaziş; nüvazişli

    o maddesi:
    o biçim; o biçimde; o şekilde; obligasyon; obruk önlüler; obruk peyniri; obruklanma; obruklanmak; obruklaşma; obruklaşmak; obrukluk; obruma; obrumak; obskürantist; obtüratör; obturatoryus; obuz; ocağı uyarmak; ocağı yanmak; ocağın yansın (veya sönsün veya yıkılsın); ocağına su dökmek; ocak açmak; ocak ağası; ocak anası; ocak bastırmak; ocak beytülmalcisi; ocak bezirgânı; ocak boşaltıcısı; ocak bucak; ocak çekirgesi; ocak erkânı; ocak halkı; ocak kâtibi; ocak sanatı; ocak sehpası; ocak siperi; ocak takımı; ocak yıkmak; ocakayı; ocaklık demiri; ocaklık punteli; od düştüğü yeri yakar; od getir ocağına dolan gel bucağına; od ocak olmak; od vermek; oda çeşmesi; oda hizmetçisi; oda kethüdası; oda yakmak; odacıklı; odak ölçümü; odak uzunluğu; odaklama aygıtı; odaklama cihazı; odaksız; odalı yeniçeriler; odaşık; oddan gömlek; odograf; odografi; odolyograf; odolyometri; odometre; odontalji; odontatrofi; odontektomi; odontit; odontoblast; odontofobi; odontoglif; odontografi; odontoit; odontoit çıkıntı; odontojen; odontojenez; odontojenik; odontoklast; odontoklazi; odontoksi; odontolit; odontoliz; odontolog; odontoloji; odontoloksi; odontom; odontometre; odontonozoloji; odontopati; odontoraji; odontosi; odontoskop; odontoterapi; odontotomi; odontotripi; odorimetre; odorimetri; odotakimetre; odun biti; odun damarları; odun kafalı; odun kafalılık; odun kalbi; odun kurdu; odun lifi; odun ruhu; odunağa; odundan geçirmek; odunlu kâğıt; odunsu damarlar; odunsuz; odunsuz kâğıt; odyofon; odyofrekans; odyogram; oerstedit; oerstit; oflayış; oğlak burcu; oğlan ağrısı; oğlan anası evin binası; oğlan dayıya kız halaya çeker; oğlan derdi kız derdi bahar derdi yaz derdi; oğlan tarafı; oğlan uşak; oğlan yedi oyuna gitti çoban yedi koyuna gitti; oğlanınki oğul balı kızınki bahçe gülü; oğul almak; oğuz türkçesi; ohm; ojeleme; ojelemek; ojesiz; okarina; okdanlık; okeyci; okra; okruk; okside etmek; okside olmak; oksitleniş; oksitleşme; oksitleşmek; oksu; okul başarı puanı; okul taşıtı; okumuş olmak için okumak; okurluk; okuryazarlaşma; okuryazarlaşmak; oladurma; oladurmak; olağanlaşabilme; olağanlaşabilmek; olamamazlık; olaysızlık; olcay; olduğu gibi; olgunluk göstermek; oligark; oligopolleşme; oligopolleşmek; olmamazlık; olmazlanma; olmazlanmak; olumsuzlama; olumsuzlamak; olumsuzlaşma; olumsuzlaşmak; olumsuzluk edatı; ombre; ombre yapmak; ombre yaptırmak; omentum; omuz atmak (veya vurmak); omuz bezi; omuz omuza vermek; omuzlayış; omuzundaki ağır yükü hafifletmek; onam; onarış; onaya sunmak; ondülasyon; ondülin; onikişubat; onkolog; optisyen; optisyenlik; oralı buralı; organ bağışı; organ yetmezliği; organize olmak; orhun alfabesi; orhun türkçesi; orkestra şefi; orkestra şefliği; orman sineği; orta baklası; orta baklası olmak; orta gerilim; orta sandığı; orta şerit; ortahisar; ortak dolaylı tümleç; ortak zarf tümleci; osuruk mantarı; otizmli; otlaklama; oto yıkama; oto yıkamacı; oto yıkamacılık; otogaz; otokuaför; otomobil kolçağı; oturma banyosu; otuzikilik; otuzlu; oyun konsolu

    ö maddesi:
    ödem söktürücü; ödüllendirici; öfke yumağı; öfkelendirici; öfkesi burnunda olmak; öğlenki; öğleye; öğrenci işleri; öğrenilen geçmiş zaman; öksüz oğlan (veya çocuk) göbeğini kendi keser; öksüzleşme; öksüzleşmek; öküz kafalı; öküz kafalılık; ölçekleme; ölçeklemek; ölçeklendirilme; ölçeklendirilmek; ölçeklendirme; ölçeklendirmek; ölçeklenme; ölçeklenmek; ölçü çizgisi; ölçüye biçiye gelmez; ölçüyü aşmak; ölmeden evvel ölmek; ölmemezlik; ölü aşı; ölüm kalım; ölüm kalım meselesi; ölüm kalım mücadelesi vermek; ölüm kalım mücadelesine girişmek; ölüm kaygısı; ölümlük kalımlık; ön almak; ön direk; ön kabul mektubu; ön libero; ön ünlü; öncel metin; öncelleme; öncelleme sürati; öncellemek; önemsememezlik; önemsemezlik etmek; önlenebilme; önlenebilmek; önlü; öpücük almak; öpücük atmak; öpücük beklemek; öpücük bırakmak; öpücük vermek; öpücüklere boğmak; öpücüklere boğulmak; ören yeri; örfi hukuk; örgütsel çalışma; örgütsel doküman; örgütsel faaliyet; örme kese; örtü pensi; örtücü; örtük anlam; örtük anlamlı; örtük anlamlılık; örtülü anlam; örtülü anlamlı; örtülü anlamlılık; örtüsüzlük; örümcek ağı; örümcek kızılı; örüşük; örüşük kafiye; örüşük uyak; öteki dünyayı boylamak; ötekileştirilme; ötekileştirilmek; ötekileştirme; ötekileştirmek; ötüm; ötüp durmak; övünç madalyası; öyle de böyle de; öyle gelip öyle gitmek; öylemesine; öz anne; öz baba; öz bakım; öz bakım gücü; öz evlat; öz türkçe; öz türkçeci; öz türkçecilik; öz türkçeleştirilme; öz türkçeleştirilmek; öz türkçeleştirme; öz türkçeleştirmek; özbek türkçesi; özbekistanlı; özçekim; özçekim çubuğu; özçekim yapmak; özel eğitim; özel gün kartı; özel gün zarfı; özel kalem müdürlüğü; özel kalem müdürü; özendirici; özenilesi; özgürlüksüzlük; özümletme; özümletmek; özümseyebilme; özümseyebilmek; özverilice

    p maddesi:
    paçozlaşma; paçozlaşmak; paçozluk; padıl; padıl kürek; padıllı karıştırıcı; paf; paf diye; paf puf; paf puf etmek; paket lastiği; paluze; paluze gibi; pamukkale; panç; panç işi; panç nakışı; panço; pandemi; pandemik; pandif; pandomimci; panduf; pane; paneli; pangolin; pangolingiller; pantolon etek; paragat; paralel bar; paralimpik; paralı yatılı; parametrelenme; parametrelenmek; paramotor; parasal şişkinlik; paravan olmak; paravan şirket; parça parça olmak; parça pinçik; parça pinçik etmek; parlamenter sistem; parsayı toplamak; parti parti; pasaportunu almak; pasif ofsayt; pasifik ateş çemberi; paskalya yortusu; paslanmamazlık; pasta cila; pastadan pay almak; pastayı bölüşmek; pastayı büyütmek; patoz etmek; patoz yapmak; patozcu; patozculuk; patozlamak; patso; patsocu; patsoculuk; payas; paydossuz; paylaşılabilme; paylaşılabilmek; paylaştırılabilme; paylaştırılabilmek; paylaştırıverme; paylaştırıvermek; payölçer; paytak paytak; peçenek türkçesi; ped; pedagojik formasyon; peh; pehpeh çekmek; pehpehli; pekiştireç; pekiştirilme; pekiştirilmek; pekiştirme edatı; pekiştirme eki; pekiştirme hecesi; pekiştirme ünsüzü; pekiştirme vurgusu; pembe pasaport; pembelik basmak; penç; perde beton; perde gazeli; perde pilavı; perde tokası; pergel takımı; perişani; peşin ödemeli; pesto sosu; pet; piksel; pinçik; pinçik pinçik; pinpon topu; pinpon topu gibi oynamak; pirüpak etmek; pişirme kâğıdı; pitaya; pivot; piyastos; piyastos etmek; piyastos olmak; pırnakıl; pırpırlı; pışık; pışpış; plak doldurmak; plak yapmak; plaket almak; plaket töreni; plaket vermek; planet dişli; planimetre; planlı kalkınma; planörlü; planya tezgâhı; plastik badana; plastik toprak; plastiklik; platin sarısı; platonik aşk; plazma televizyon; pli; plili; plise; plisiz; plonjon yapmak; plütonik; plütonik kayaç; pöç kebabı; podyuma çıkmak; poflamak; pofur pofur poflamak; polak; polar; polarılma; polarılmak; polim atmak (veya yapmak); polimci; polisiye olay; polyannacı; polyannacılık; polyannacılık oynamak; polyester iplik; polyester kumaş; pomelo; ponçik; ponponlu; ponponsuz; ponzalanma; ponzalanmak; porselen makyaj; porsukluk; portakal çiçeği; portma; portmak; pos cihazı; pos makinesi; posası çıkmak; poşe yumurta; posta alındısı; posta gönderisi; pösteki mantarı; pösteki saydırmak; pöstekiyi sermek; postunu çıkarmak; postunu sermek; postunu sudan çıkarmak (veya kurtarmak); pot olmak; potansiyometre; potbaşı; pötikareli; poyrazlık; pozlama; pozlamak; pozlanma; pozlanmak; pozlu; pozometre; prangabent; pratik yapmak; pratik zekâ; pratik zekâlı; preboli; prefabrik ev; presbiteryenizm; presletme; presletmek; prim yapmak; prizmatik; profan; proje okulu; projeksiyon cihazı; projeksiyon makinesi; promosyon yapmak; propaganda yapmak; propan; propolis; protesto edilmek; prova baskı; provalı; provasız; provizyon istemek (veya almak); provokatörlük etmek (veya yapmak); psikanalitik; psikolengüistik; psikologluk; psikolojik danışman; psikolojik danışmanlık; psikososyal; psikososyal destek; puan kazandırmak; puantiye; puantiyeli; puantörlük; pudralanma; pudralanmak; puf mantarı; pul biberli; pul kaya; pullatma; pullatmak; pülverizasyon; punççu; punta; puntalama; puntalamak; puntel; pupa gitmek; pürtük pürtük; pusatlanma; pusatlanmak; püsküllenme; püsküllenmek; püskürtüm

    r maddesi:
    rakit bulmak; rattan; ravi; raylı; raylı sistem; raylı sistem bina; raylı temel; raysız; raz; razılık vermek; reçeteleme; reçetelemek; recmen; reflü; reftar; rehbercik; rehberlik servisi; reji kolculuğu; remzî; rengini almak; renk kartelası; renk küre; renk skalası; renklendirilme; renklendirilmek; renksemek; replika; resepsiyon vermek; resim defteri; resim sehpası; resimce; resimlendirilme; resimlendirilmek; resital vermek; resmî yazı; resmî yazışma; (...-in) resmidir; resmîleştirilme; resmîleştirilmek; ressam sehpası; resto; revaklı; revaksız; reverans yapmak; revolverini çekmek; reyini almak; rikkatine dokunmak; ritmik jimnastik; ritmik zekâ; rivayet etmek (veya eylemek); riyale; riyaset etmek; riyaseticumhur; rıhtım boyu; rızıklanma; rızıklanmak; rızkı kesilmek; rızkını taştan çıkarmak; robot gibi; robotik ameliyat; robotik cerrahi; robotik kodlama; röfle yapmak; rol dağılımı; rol dağıtmak; rol kapmak; rol modeli; rölantide götürmek; rölik; röliker; romanlaştırılma; romanlaştırılmak; rondel; rondo; röntgene yatmak; röportaj vermek; röportaj yapmak; rot başı; rot kolu; rot mili; rota çizmek; rubik küpü; rugani; ruh bulmak; ruh çağırmak; ruh hâleti; ruh hâli; ruh ikizi; ruh ikizliği; ruhçu; ruhçuluk; ruhi çözümleme; ruhi hâlet; ruhsal durum; ruhu ızdırap içinde çalkanmak; ruhülkudüs; ruhuna işlemek; ruhunu doldurmak; ruhunu okumak; rüküşleşme; rüküşleşmek; rulmanlı; rulmansız; rustik ampul; rüsubat; rusyalı; rütbelenme; rütbelenmek; rüya görmek; rüya tabiri; rüzgâr türbini; ruznamçeci; ruznameci

    s maddesi:
    sabah demez akşam demez; sabah olmak; sabah olmak bilmemek; sabi sübyan; sabit telefon; sabır küpü; sabırsızlıkla; sabrıcemil; sabrını taşırmak (veya tüketmek); saçyıldızı; saçyıldızları; safran rengi; safran sarısı; sağdan soldan; sağır cam; sağır duymaz (veya işitmez) uydurur (veya yakıştırır); sağlıcakla git (veya gidin); sağlık kontrolünden geçmek; sağlık topu; sağlıkla; saha türkçesi; sakinleştirici; sakinleştirici almak; sakınca görmemek; salar; salar türkçesi; salarca; saldırmamazlık; salkım bombası; salkım domates; salkım sineği; salli barik; salon futbolu; salya sümük; sami dilleri; samiin; samoyetçe; sanal gerçeklik; sanal hesap; sanal ortam; sanal para; sanatlık; sankim; santrforluk; sapıntı; sapıntılı; sapsız meşe; sarahatle; saray sarması; sarı kuşak; sarı sürü sineği; sarı uygur; sarı uygur türkçesi; sarı uygurca; sarı yağız; sarıyer böreği; sarma uyak; sarmal kafiye; sarmal uyak; sarsıcı; sarsıcılık; sarsıntıya uğramak; sat komandosu; satır kıyması; satvetine mağruren; savap; savaş uçağı; savış; savunmacı; savurta savurta; saydam pudra; sayha çıkarmak; sayısal dönüşüm; sayısal imza; sayısal zekâ; sayısallaşma; sayısallaşmak; sayısallaştırma; sayısallaştırmak; sayışmaca; saz delicesi; seçeneklik; sedalılaşma; sedalılaşmak; sedasızlaşma; sedasızlaşmak; sedasyon; sefaletin kucağına bırakılmak; sefer görev emri; seferlik kiralama; sefile; seğirdim yeri; seher kuşu; seke seke; seksenli; sekülerleşme; sekülerleşmek; sekülerlik; selfie; selimî; semah dönmek; semaha durmak; semahçı; semavi dinler; sen sen ol; senaristlik; sencesi; senden iyi olmasın; sendikasyon; seneden seneye; sera beyazsineği; serbest atış; serbest atış çizgisi; serbest kalmak; serbest muhasebeci; serbest muhasebeci mali müşavir; serbest muhasebeci mali müşavirlik; serbest muhasebecilik; serencamlı; serencamsız; serhatli; seril seril; seririyat; serlevhalı; serlevhasız; sermaye birikimi; sermelik; serpme kahvaltı; sersemletici; sert sessiz; servis açmak; servis botu; serviyet; serviyet bezi; serviyet pensi; serviyetli; ses değişkesi; ses laboratuvarı; sesçil imla; sesini dikleştirmek; seslenilme; seslenilmek; set sayısı; sev seni seveni hâk ile yeksan ise; sevme seni sevmeyeni, mısır'a sultan ise; sevda geçer yalan olur sonra sokar yılan olur; sevdaya düşmek; sevdaya tutulmak; seve seve; seyahat boyu; seydikemer; seyir defteri; seyre koyulmak; seyyale; seyyanen zam; seyyar kablo; sezar mantarı; sezdirtme; sezdirtmek; sezgisellik; sezinleme sürati; sezinti; siber; siber âlem; siber dayanıklılık; siber güvenlik; siber saldırı; siber savaş; siber silah; siber sohbet; siber suç; siber suçlu; siber suçluluk; siber uzay; siber zorbalık; sigara kutusu; sigarillo; sikkeci; sikkecilik; siklamen rengi; silahtarlık; siliksiz; sim kart; simalı; sinestezik; sinir bozukluğu; sinir gazı; sinirleri bozmak; sinkaf; sinkaf etmek; sinkaflı; sinkaflı küfür; sinoptik; sinoptik harita; sinsi sinsi; siperlikli; siperliksiz; siret; sireten; sireti suretine uymamak; siretünnebevi; siretünnebi; sisleme; sislemek; sivilde; siyah adam; siyah hardal; siyah kese; siyah pasaport; siyah pirinç; siyahlı; siyez buğdayı; siyez bulguru; siyez unu; sizcesi; sıcak haber; sıcak içecek; sıcak temas; sıcaklanma; sıcaklanmak; sıfır numara; sığ gitmek; sığaç; sığırlık; sıhhi banyo; sıkı mı; sıkılmamazlık; sıkış tepiş; sıkıysa (veya sıkıyorsa); sıkma portakal; sıkma tarhana; sıkmalık portakal; sınav açmak; sınıf annesi; sınıf atlamak; sınıf muallimi; sınıf muallimliği; sınıflandırılış; sınıflandırılma; sınıflandırılmak; sınırları aşmak; sınırlı uyuşturma; sırbistanlı; sırça saray; sıtma sivrisineği; sıtmaya tutulmak (veya yakalanmak); sıva alçısı; sıvaşık; sıvat; sıvı gaz; sıvı sabun; sıvılaşma; sıvılaşmak; sıvılaştırılma; sıvılaştırılmak; sıvılaştırılmış petrol gazı; skolastisizm; skor tabelası; slash; slavlaştırma; slavlaştırmak; söbelen; sodyum florür; sofracıbaşı; sofracılık; soğuk çay; soğuk espri; soğuk espri yapmak; soğuk hava dalgası; soğuk içecek; söke söke; söke söke almak (veya geri almak); soket çorap; söktürücü; sökümcü; sökümcülük; sol kanat; soloz; solozcu; soluğan olmak; soluk beniz; solunum cihazı; somutlama; somutlamak; son cemaat yeri; son model; sonbahar ekinoksu; sonki; sonsuzlaştırabilme; sonsuzlaştırabilmek; sonsuzlaştırılma; sonsuzlaştırılmak; sönümlendirilme; sönümlendirilmek; sönümlendirme; sönümlendirmek; sönümlenme; sönümlenmek; sörf tahtası; sörf yapmak; sorgu sual etmek; sorumluluk duymak; sorumluluk sınavı; sosyal deney; sosyal güvence; sosyal medya; sosyal medya fenomeni; sosyal mesafe; sosyal morfoloji; sosyal tabakalaşma; sosyal zekâ; sosyometri; sotelenme; sotelenmek; soya sosu; soyguncusuz; söylem analizi; soylulaşma; soylulaşmak; soylulaştırma; soylulaştırmak; soyunuk; soyut resim; söz kapısı; söz olsun diye; söz yüzüğü; sözcelem; sözel zekâ; sözgötürmezlik; sözleşmeli er; sözleşmeli erbaş; sözlü edebiyat; sözlükselleşme; sözünü ağzına tıkmak; sözünü karşılamak; spam; spam atmak; spam yemek; spama düşmek; spamlama; spamlamak; spamlanma; spamlanmak; spamlatma; spamlatmak; spin; spiralli; spiralsiz; spor araba; spor ayakkabısı; spor otomobil; sporlaştırma; sporlaştırmak; step tahtası; steps; stereo; strafor; straplez; straplez elbise; stupa; su bazlı; su bazlı boya; su burçları; su itici; su kurbağası; subasar orman; suçlanılma; suçlanılmak; sugötürmezlik; sulakiye; süleymanpaşa; sulhen; sultanhanı; sumaymuncuğu; sumaymunu; suni çim; suni çim saha; sünnetlemesine; sünuhat; sunuştay; süper ay; supla; suratlılık; sürdürülebilir; sürdürülebilir tarım; sürdürülebilirlik; sürdürülebilme; sürdürülebilmek; sürdürülme; sürdürülmek; süreli yayın; sürem; süremli; süremlilik; süremsiz; sureten; sürgün etmek (veya eylemek); surname; sürre altını; sürreal; sürü bağışıklığı; sürü gibi yaşamak; sürüntü; sürüntü çubuğu; sürüp sürüştürmek; sürüye sürüye; sürveyanlık; sürveyans; süs biberi; … süsü vermek; süt banyosu; süt beyazı; süt kesiği; sütbabalık; sütbaşı; sütle giren huy canla çıkar; sütliman olmak; sütlüyü sürüden çıkarmazlar; sütsüz koyun (veya inek) meleyen olur; sütünü helal etmemek; süzgeç kâğıdı; süzme kâğıdı; süzme kahve; süzme peynir; süzücü; süzüşme; süzüşmek

    ş maddesi:
    şabanlık etmek; şabaş; şablonsu; şafaklama; şafaklamak; şafaklandırma; şafaklandırmak; şafaklaşma; şafaklaşmak; şaftı kaymak; şahit tepe; şahımı bu kadar severim; şahlandırış; şahsiyet sahibi; şairimsilik; şakalaşış; şakamsı; şakırdayış; şakıt; şakkolma; şakkolmak; şaklabanlık etmek; şaklatış; şaklayış; şal yaka; şalopa; şamarlanma; şamarlanmak; şampanya patlatmak; şan almak; şan olsun (veya şan olsun diye); şangırtılı; şangırtılı şungurtulu; şanına düşmek; şanına layık (olmak); şans eseri; şans yüzüne gülmek; şansını denemek; şap başka şeker başka; şap kayışı; şap kesilmek; şarap tortusu; şaraplı; şaraptan bozma sirke keskin olur; şarklılaştırma; şarklılaştırmak; şarniyer; şaşarlık; şaşırtıcı; şaşkaval; şaşkavalca; şaşkınlıkla; şaşmamazlık; şatranç; şavklanma; şavklanmak; şayanıdikkat; şayanıhayret; şehir plancısı; şeker pembesi; şekerimsi; şekersi; şekilgeç; şekilkes; şekillendirebilme; şekillendirebilmek; şekillendirilebilme; şekillendirilebilmek; şekillenebilme; şekillenebilmek; şekilleniverme; şekillenivermek; şekillilik; şekilsel; şekilselleştirme; şekilselleştirmek; şekilsellik; şekilsizce; şekilsizleşebilme; şekilsizleşebilmek; şekilsizleşme; şekilsizleşmek; şekilsizleştirebilme; şekilsizleştirebilmek; şekilsizleştirilme; şekilsizleştirilmek; şekilsizleştirme; şekilsizleştirmek; şelpe; şemseli; şemsesiz; şerbet ezmek; şerbet şekeri; şerbet vermek; şeref belgesi; şerha şerha; şerham şerham; şeştari; şevklendirme; şevklendirmek; şevklenme; şevklenmek; şeytanlaşma; şeytanlaşmak; şeytanlaştırma; şeytanlaştırmak; şiddetle; şifahi edebiyat; şimal rüzgârı; şimdiki zaman; şime; şiniklik; şirazeli; şirazesi kaymak; şirazesiz; şirden dolması; şire; şireli; şiresiz; şirin görünmek; şirinlik etmek; şirinlik muskası; şirinlik muskası takmak; şirürji; şişeyi dışından yalamak; şist yağı; şitap; şitap etmek (veya eylemek); şıklatma; şıklatmak; şıngırdak; şıngırtılı; şıngırtısız; şıpıldak; şıpıldama; şıpıldamak; şömentabla; şor türkçesi; şosonlu; şövale resmi; şövalyelik ruhu; şu biçimde; şu şekilde; şuara tezkiresi; şubara; şube müdürlüğü; şube müdürü; şükrünü bilmek; şükürsüz; şükürsüzlük; şümullenme; şümullenmek; şundan dolayı; şunsuz; şüphe götürmez; şüphelilik; şuralılık; şurupçu; şurupçuluk; şuruplama; şuruplamak; şuruplanma; şuruplanmak; şuruplu; şurupsuz; şusuyla busuyla; şuur kaybı; şuurlaştırma; şuurlaştırmak; şuuruna ermek; şuuruna varmak

    t maddesi:
    t borusu; taaddüt etmek (veya eylemek); taala; taarruz helikopteri; taarruza geçmek; taarruzi; taat etmek; taayyüş etmek; tabak yapmak; tabakalaşma; tabakalaşmak; tabanı yanık; tabanı yanmış it gibi; tabanvayla gitmek; tabedilme; tabedilmek; tabela partisi; tabiat kanunu; tabiat taklidi; tabiat yasası; tabiatçı; tâbii; tâbiin; tabiiye; tabiiyeci; tabiiyetlilik; tabiiyun; tabildot boy; tabirci; tabiye; tabiye etmek; tabla taşı; tablakârlık; tablet bilgisayar; tablet boya; tablo çizmek; tablolaştırılma; tablolaştırılmak; tablolaştırma; tablolaştırmak; tabolunma; tabolunmak; tabulaştırılma; tabulaştırılmak; taburcu olmak; taç atışı kullanmak; taç çizgisi; taç yaprak; taca çıkmak; tacikistanlı; tadilat geçirmek; tadılma; tadılmak; tafrafuruş; tafrafuruşluk; tahakkuk fişi; tahakkuk memuru; tahakküm kurmak; tahammüllü; tahammülsüzlük etmek (veya duymak); taharet çubuğu; taharet etmek; taharet musluğu; taharrüs; tahassüsat; tahayyüle dalmak; tahdit kılınmak; tahdit olunmak; tahfif ettirmek; tahfif kılınmak; tahfif olunmak; tahir; tahkikat yapmak; tahkim şartı; tahkimname; tahlis etmek; tahliye borusu; tahliye edilmek; tahliye hortumu; tahliye kanalı; tahliye olmak; tahliye pompası; tahmil etmek; tahmishane; tahnit etmek; tahrifat yapmak; tahrikçilik etmek (veya yapmak); tahripkâr olmak; tahrir etmek; tahrirli; tahsin; tahsin etmek; tahsisen; tahta havale; tahta pabucu; tahta sakal; tahtalıköye yollamak (veya göndermek); takatsizce; takatsizleşme; takatsizleşmek; takatsizleştirme; takatsizleştirmek; takipleşme; takipleşmek; takınış; takırdayış; takıştırış; takızafer; takkeyi önüne koyup düşünmek; takoz atmak; taksim geçmek (veya yapmak); takvime bağlamak; talakatli; talanlanma; talanlanmak; talebe yurdu; taler; tali bayi; tali bayilik; talihi yâr olmak; talimarlı; talveg; tam ekran; tam ekran yapmak; tam uyak; tamahkârlık etmek; tamam etmek; tamamlayıcı; tamamlayıcı eğitim; tamamlayıcılık; tamlaştırılma; tamlaştırılmak; tamlaştırma; tamlaştırmak; tamlayıcı; tamtur; tan kızıllığı; taneleniş; tanı kiti; tanıklanış; tanıklanma; tanıklanmak; tanıtım sunumu; tanıtım ürünü; tanıtlandırma; tanıtlandırmak; tanıtsızlık; tanrısallaşma; tanrısallaşmak; tanrısallaştırma; tanrısallaştırmak; tanrıtanımamazlık; taparcasına; tarafçı; tarafçılık; taraz taraz; tardolunma; tardolunmak; tarifeli uçuş; tarih atlası; tarih değiştirme çizgisi; tarihîlik; tarihleme; tarihlemek; tarihlenebilme; tarihlenebilmek; tarihlenme; tarihlenmek; tarihsellik; tarım bilimi; tartışmagötürmez; tartışmagötürmezlik; tartıya vurmak; taş çağı; taş fırın ekmeği; taş kafalı; taş kafalılık; taş yünü; tasalanabilme; tasalanabilmek; tasalandırma; tasalandırmak; tasalanış; tasasızca; taşınım; taşınmamazlık; taşıyıcı anne; taşıyıcı annelik; taşkınlaşma; taşkınlaşmak; tasvir fiili; tatar türkçesi; tataristanlı; tatlısız; tatlısızlık; tavanlık; tavaşi; tavhane gibi; tavla uşağı; tavşan atlet; tavşan diş; tavşan dişli; tavuk mantarı; tavus çıkarmak; tay tay bisikleti; tayca; taylandlı; tebarüz ettirmek; teç; tecelligâh; teçhizatlı; tecriden; tecrit odası; tedavüle sürmek; tedhiş etmek; tedviren atama; tedviren görevlendirme; tefekkür dünyası; tehalük göstermek; tehlikeye atmak; tek adamcı; tek adamcılık; tek başınalık; tek ders imtihanı; tek ders sınavı; tek duvar mutfak; tek tip; tek tipçi; tek tipçilik; tek tipleşebilme; tek tipleşebilmek; tek tipleşme; tek tipleşmek; tek tipleştirilme; tek tipleştirilmek; tek tipleştirme; tek tipleştirmek; tekdüzeleştirme; tekdüzeleştirmek; teklif almak; teknik direktörlük; tel ıspanak; tel peynir; telaki etmek; telaşe memuru; telaşe müdürlüğü; telefon ihbarlı; telefon operatörlüğü; telefon operatörü; telejenik; teleme yapmak; teletıp; teleüt türkçesi; telsel; temas takibi; temaslı; temaslılık; temassız; temassız alışveriş; temassız kart; temassız ödeme; temassızlık; tembel teneke; temperleme; temperlemek; temperlenme; temperlenmek; temperli; temperli cam; teneke sele; tenfiz; tenzihen; tenzihî; tepetaklak olmak; tepsi mantısı; terabayt; teraryum; terazi burcu; terbiyelenme; terbiyelenmek; terekeme; terekeme türkçesi; terekemece; terfi maaşı; terkos suyu; terliksi hayvan; ters orantı; ters orantılı; ters türs; terzi kuşu; tesir altında kalmak; teslim bayrağı; tespih böceği gibi büzülmek; teşrifatlı; teşrifatsız; test kiti; testleme; testlemek; testlenme; testlenmek; tetbeş; teyze kızı; teyze oğlu; tezatlık; tik atmak; tillo; tiranlık; tiril tiril giyinmek; tiril tiril titremek; tıbbi maske; tıbbileşme; tıbbileşmek; tıkalı delik; tıknazca; tımarlı sipahi; tın tın etmek; tınlı toprak; tıraşçılık; tırcı; tırcılık; tırıs pırıs; tırmanma sırığı; tırmaşma; tırmaşmak; tırnağın varsa başını kaşı; tırnak cilası; tırnak pidesi; tırsık; toksik; tonlulaşmak; tonluluk; tonsürton; tonsuzlaşmak; tonsuzluk; top başı yapmak; top sektirmek; topaç çevirmek; topla buluşmak; topluluk sayı sıfatı; toplum mühendisi; toplum mühendisliği; toplumsal bağışıklık; toplumsal tabaka; toplumsal tabakalaşma; toprağım; toprak burçları; topu şişirmek; topu uzaklaştırmak; topuğuna basmak; topuk vuruşu; topun ağzında olmak; torakçı; torakçılık; toramanlık; torbalanış; tören kılıcı; toriği (veya toriğini) çalıştırmak (veya işletmek veya kullanmak); toriğini kaşımak; torlukçu; torlukçuluk; torpil geçmek (veya yapmak); torpil patlatmak; toz mantarı; trafik müfettişliği; trans yağ; trans yağ asidi; transfer etmek; transfer olmak; transkribe; transkript; transparan elbise; transparan giysi; transparan kıyafet; trileçe; trip; trip atmak; tripleks ev; tripot; trolleme; trollemek; tropik bitki; truva atı; truvakar kol; tüberkülozlu; tüccar terzi; tufa; tufacı; tufacılık; tufalama; tufalamak; tufalı; tufaya gelmek (veya düşmek); tufaya getirmek (veya düşürmek); tuhaf bulmak; tuhafçı; tükenmemezlik; tükenmişlik sendromu; tüketilme; tüketilmek; tükürüğü kurumak; tükürükle (veya tükürüğe) boğmak; tül perde; tülek; tüleme; tülemek; tümdengelimci; tümdengelimcilik; tümdengelimsel; tümellik; tümevarımcı; tümevarımcılık; tümevarımsal; tümletme; tümletmek; tümleyici; tümleyicilik; tümüyle; tunç çağı; tunç uyak; tüp taktırmak; tur operatörlüğü; türbanlı; türbansız; türbinli; türdeşleşme; türdeşleşmek; türdeşleştirme; türdeşleştirmek; türem; türemiş sözcük; türetilme; türetilmek; turist rehberi; turist rehberliği; türk dünyası; türkçeleştiriliş; türkçeleştirilme; türkçeleştirilmek; türkçeleştiriş; türkçesizlik; türkiyatçı; türkiyeli; türkleştirilme; türkleştirilmek; türklük bilimci; türkmen türkçesi; türkmenistanlı; türkü çekmek; türküleştirilme; türküleştirilmek; türkülü; türküsüz; turnabacağı; turneye çıkmak; türüm türüm; türüm türüm tütmek; tuşba; tuşlu; tuşluk; tuşsuz; tütsücü; tutulmamazlık; tütün beyazsineği; tütün kolculuğu; tütün kolcusu; tuva; tuva türkçesi; tüvan; tüy bulut; tüy kabası; tüycük; tüydürülme; tüydürülmek; tüyler ürpertici olmak; tüylü tüslü; tüyo almak; tüysü; tüyü bitmedik yetim hakkı; tüyü tüsü olmamak; tuz koktu; tuzaklı; tuzaksız; tüzeci; tüzecilik; tuzlaşma; tuzlaşmak; tuzlatmak; tuzu biberi olmak; tüzüksel

    u maddesi:
    u mutfak; uç alma; uç baba torik; uçağı kaçırmak; uçak mezarlığı; uçan kuştan kıskanmak; uçar gibi; uçkur çözmek; uçkur çubuğu; uçkur havası; uçkurunu (bile) bağlayamamak; uçsuzluk; ucu ucuna gelmek (veya yetişmek); ucubelik; uçucu madde; uçucu yağ; ucunda ölüm yok ya; ucunu göstermek; uçurtma kâğıdı; uçuş kulesi; ucuz etin yahnisi yenmez; ucuzlayış; uf çekmek; ufacıcık; ufak tefek gördün de karamürsel sepeti mi sandın; ufaltılma; ufaltılmak; ufantı; uflayış; ufo; ufuk dairesi; ufuk düzlemi; ufuk hattı; uful etmek; uğruluk etmek; uğruluk yapmak; uğursuzca; uğurun açık olsun; uğurun hakk'a olsun; uhdesinde bulunmak; uhdesine vermek; uhrevileşme; uhrevileşmek; ukalalık etmek (veya yapmak veya satmak veya taslamak); ukde kalmak (veya olmak); ukrayn; ukraynaca; ukulele; ulemalık taslamak; ultrason çekmek (veya yapmak); ulu orta söz söylemek (veya konuşmak); ulusal basın; ulusal değer; ulusal eğitim; ulusal güvenlik; ulusal hakem; ulusal irade; ulusal kimlik; ulusal marş; ulusal medya; ulusal park; ulusal takım; ulusal varlık; ulusallaşma; ulusallaşmak; ulusallaştırılma; ulusallaştırılmak; ulusça; uluslararası hakem; uluslararasılaşma; uluslararasılaşmak; uluslararasılaştırılma; uluslararasılaştırılmak; uluslararasılaştırma; uluslararasılaştırmak; uluslaştırma; uluslaştırmak; ulusluk; ulustaş; ulustaşlık; umarsızca; umarsızcasına; umarsızlaşma; umarsızlaşmak; umarsızlaştırma; umarsızlaştırmak; umreci; umrecilik; umudu suya düşmek; umudunu suya düşürmek; umulmadık; umum mutabakat beyannamesi; umumi pasaport; umumileşme; umumileşmek; umumileştirilme; umumileştirilmek; umumileştirme; umumileştirmek; umur görmek; umurlama; umurlamak; umut bağlamak; umutlandırıcı; umutlandırılma; umutlandırılmak; umutlandırış; umutsuzlanma; umutsuzlanmak; umutsuzlaşma; umutsuzlaşmak; umutsuzlaştırılma; umutsuzlaştırılmak; umutsuzlaştırma; umutsuzlaştırmak; umutsuzluğa düşürmek; un kurabiyesi; unutturulma; unutturulmak; unutulmuşluk; urfa; urfalı; urfalılık; urum; urum türkçesi; urumca; us dışılık; usa vurmak; uşak olmak; uşak yatağı; uşaklık yapmak; usanç duymak; usanç gelmek; usanç uyandırmak; usançlık vermek; usandırıcı; usantı vermek; usareli; usaresiz; usat; uskundura; uslu uslu; ussallaşma; ussallaşmak; ussallaştırılma; ussallaştırılmak; ussallaştırmak; usta çıkmak; usta öğretici; ustabaşılık; ustuka; ustukacı; ustunç takımı; ustura gibi; usturmaça atmak; usturup; usturuplu usturuplu; usul usul; usulcana; usulet; usuletle; usuli; usulü dairesinde; utanılası; utanılma; utanılmak; utanma duymak; utanmamazlık; utv; uy; uyak düşürmek; uyak düzeni; uyak örgüsü; uyak şeması; uyaklandırılma; uyaklandırılmak; uyaklandırma; uyaklandırmak; uyaklanış; uyaklanma; uyaklanmak; uyaklılık; uyandırıcı; uyandırıcılık; uyandırma servisi; uyanılma; uyanılmak; uyar; uyarı bulunmamak (veya olmamak); uyarı cezası; uyarına gitmek; uydu alıcısı; uydu anten; uydu görüntüsü; uydu yayını; uyducu; uyduculuk; uydulaştırılma; uydulaştırılmak; uydumcu; uydumculuk; uydurkaydır; uydurmasyoncu; uydurmasyonculuk; uyduru; uyduruk kaydırık; uydurukça; uydurukçacı; uydurukçacılık; uydusavar; uygarlaştırıcı; uygarlaştırılma; uygarlaştırılmak; uygarlıkçı; uygarlıkçılık; uygu; uygulama öğretmeni; uygulama sınıfı; uygulatılış; uygur alfabesi; uygur türkçesi; uykucubaşı; uykuda gezmek; uykusu hafif olmak; uykusuzluk çekmek; uylama; uylamak; uylaştırılma; uylaştırılmak; uylaştırma; uylaştırmak; uymazlık etmek; uyum sağlamak; uyumlandırılma; uyumlandırılmak; uyumlandırma; uyumlandırmak; uyumlu olmak; uyuşkanlık; uyuşmamazlık; uyuşmazlık çıkmak; uyuşturucu kullanmak; uyuşturulabilme; uyuşturulabilmek; uyuşturuluş; uyuşturuş; uyuşumlu; uyuşumsuz; uyutucu; uyutum; uyutumcu; uyutumculuk; uyuz böceğigiller; uzak görmek; uzak olmak; uzak şark; uzaklaşma durumu; uzaktan güdümlü; uzama katsayısı; uzatma bölümü; uzatma dakikası; uzatma kablosu; uzay boşluğu; uzay çağı; uzlaşmamazlık; uzlaştırılma; uzlaştırılmak; uzzal

    ü maddesi:
    üç ders imtihanı; üç ders sınavı; üç etekli; üçgenleşme; üçgenleşmek; üçüncü çeyrek; üçüncü mevki; üçüncü sınıf; üçüncü zaman; üf; üleşebilme; üleşebilmek; üleşilebilme; üleşilebilmek; üleşiverme; üleşivermek; üleştirebilme; üleştirebilmek; üleştirilebilme; üleştirilebilmek; üleştiriverme; üleştirivermek; ümitsizlenme; ümitsizlenmek; ümransızlık; ündeşli; ündeşli mâni; ündeşli uyak; üniseks; ünlü daralması; ünlü düzleşmesi; ünlü harf; ünlü yuvarlaklaşması; ünsiyet etmek (veya peyda etmek); ünsüz harf; üretici dönüşümlü dil bilgisi; ürkütücü; ürkütücülük; üst açı; üst anlam; üst anlamlı; üst anlamlılık; üst dil; üst direk; üst eşik; üst katman dili; üst kavuşum; üst soy; üst yanı; üste para almak; üste vermek; üste vurmak; üstesinden gelmek; üstsüz başsız; üstten almak; üstüne iyilik sağlık; üstüne mal etmemek; üstüne sıçratmak; üstüne tüy dikmek; üstünü çizmek; ütülük

    v maddesi:
    vadedilme; vadedilmek; vakfeye durmak; vâkıfane; vâle; valelik; valla; vanklama; vanklamak; vantuzlu; vardiyalı; vasati saat; vayvaylama; vayvaylamak; veballi; vebalsiz; vehimlilik; vejetasyon coğrafyası; ventilatör; veri akışı; vicdani ret; vicdani retçi; vicdani retçilik; video oyunu; viral olmak; viral video; vire; vitaminleştirme; vitaminleştirmek; vizite kâğıdı; vizyona girmek; vizyoner; vizyoner olmak; vıraklama; vıraklamak; vokabülerli; vücut çalımı; vurdumduymamazlık

    y maddesi:
    y kuşağı; ya nasip; yabancı kalmak; yabani hardal; yağ asidi; yağ fıçısı; yağ kandili; yağ tabakası; yağ yeşili; yağlı ilmek; yağlı sele; yağlı urgan; yağmurkuşağı; yaka iğnesi; yaka mendili; yakınlama; yakınlamak; yakut türkçesi; yalancı ıspanak; yalancı tan; yalanı ortaya çıkmak; yalım yalım; yan direk; yan katman dili; yan keski; yan pas; yan rol; yan soy; yandaş göçüşme; yanı gerisinde durmak; yanıcı; yanıcılık; yanık kremi; yanık yağ; yanık yağ sobası; yankılanabilme; yankılanabilmek; yankılatabilme; yankılatabilmek; yankılatılış; yankılatılma; yankılatılmak; yankılatış; yanlışlama; yanlışlamacı; yanlışlamacılık; yanlışlamak; yanlışlanabilirlik; yanlışlanabilirlik ilkesi; yanlışlanma; yanlışlanmak; yanmaz; yanmaz tava; yansımalı kelime; yansınım; yansıtılış; yapay çim; yapay çim saha; yapay zekâ; yapmacıklık; yaprak kıkırdak; yaprak menteşe; yaradan'a yan bakmak; yaradılışça; yararsız yere; yaratıcı zekâ; yardımcı doçent doktor; yardımcı rol; yardımcı ünlü; yardımcı ünsüz; yârenliğin gözüne vermek; yarı ünlü; yarıda kesmek; yarım çeyrek yürümek; yarım porsiyon; yarım saat; yarımada mutfak; yarıya vermek; yarıyıl sonu; yarıyıl sonu imtihanı; yarıyıl sonu sınavı; yarma harekâtı; yaş almak; yaşa takılmak; yasak edilmek; yasak yayın; yasakçı zihniyet; yasaklandırılma; yasaklandırılmak; yasaklandırma; yasaklandırmak; yasaklı yayın; yasallık ilkesi; yaşama savaşı; yaşanmaz olmak; yasaya bağlamak; yaşayış biçimi; yaşayışlı; yasevi; yatak banyosu; yatak odası takımı; yatık döner; yatsılık; yatsıya doğru; yay burcu; yayınlama; yayınlamak; yazı geçirmek (veya çıkarmak); yazılı edebiyat; yazım kılavuzu; yedek soyunmak; yedi uyurlar; yeditaş; yeğen deve; yekdü; yelken kayağı; yemek çizelgesi; yeminli mali müşavir; yeminli mali müşavirlik; yeminli muhasebeci; yeminli muhasebecilik; yemleniş; yengeç burcu; yeniçeri ocağı; yenidoğan servisi; yenidoğan ünitesi; yenikli; yenilmemezlik; yer bezi; yer tamlayıcısı; yerel seçim; yersizleşme; yersizleşmek; yeşil çay; yeşil kese; yeterlik alanı; yeterlilik sınavı; yetersiz kalmak; yetersizleşme; yetersizleşmek; yetime; yetinilme; yetinilmek; yetmemezlik; yetmişli; yirmili; yiyorsa; yıkamacı; yıkamacılık; yıldız haritası; yıldız sporcu; yılış yılış; yıllanmış şarap gibi; yıllık izin; yısa eylemek; yok saymak; yokluklu; yokluksuz; yol yol olmak; yol yöntem; yolcu vagonu; yollu yordamlı; yolunu çizmek; yolunu yitirmek; yönderlik; yönelinme; yönelinmek; yöney; yönüyle; yordamlama; yordamlamak; yorulmasız; yozlaşmışlık; yücelenme; yücelenmek; yük etmek; yukarıda allah var; yükleme limanı; yüksek adrenalin; yükselen burç; yumurta mantarı; yumurta topuk; yumurtamsı; yumuşak sessiz; yunanlılık; yunusemre; yüreğinde bir şeyler kaynamak; yüreğine daral gelmek; yürek burmak; yürek istemek; yürekli olmak; yurtsuzlaşma; yurtsuzlaşmak; yürük; yüz sineği; yüz yüze eğitim; yüzeyleştirme; yüzeyleştirmek; yüzeysellik; yüzletme; yüzletmek; yüzü astarlı; yüzü astarsız; yüzüksü; yüzüksü kıkırdak; yüzünden okunmak

    z maddesi:
    z kuşağı; z raporu; z-kitap; z-kütüphane; zaaf duymak; zabıt kâtibi; zabıt kâtipliği; zafer takı; zahme; zalimleşebilme; zalimleşebilmek; zalimleşme; zalimleşmek; zaman çizelgesi; zaman dizinsel; zaman dışı; zaman dışılık; zaman zarfında; zambırlı; zarıl zarıl; zayi ilanı; zede; zekâ küpü; zenci yüzü yıkamakla ağarmaz; zengin uyak; zenginleştirilme; zenginleştirilmek; zenginleştirilmiş kitap; zenginleştirilmiş kütüphane; zengûle; zerdaliden kaval olmaz al zurnadan haberi; zevk vermek; zeyrek kuş iki ayağından tutulur; zeytin yeşili; zifirlenme; zifirlenmek; zifirli; zifirsiz; zihinden yapmak; zihinsiz; zihinsizlik; zikir çekmek; zimmet defteri; zina etmek (veya işlemek); zindancıbaşı; zindancılık etmek; zingirdek; ziraat yumurtası; ziyan zebil etmek; ziyaretçi kartı; zıbarıp yatmak; zımba tabancası; zımba teli; zırh bıçak; zırh kebabı; zırh kıyması; zırhlama; zırhlamak; zırhlı kıyma; zırhlı personel taşıyıcı; zırlayıp durmak; zon; zona olmak; zonal; zonal toprak; zorunlu eğitim; zorunlu öğretim; züğürtleyen bezirgân eski defterleri açar (veya yoklar); züğürtlük soyluluğu bozar; zula olmak; zulacı; zulalama; zulalamak; zulaya yatmak; zülbiye; zülüflü baltacı; zurnalı; zurnasız; zürriyeti kesilmek (veya kurumak); zuzubak otu
hesabın var mı? giriş yap