• bir tükenmez kalemin birim çizgi uzunluğu başına harcadığı mürekkep miktarı genellikle sabittir.

    üst üste 20 kağıttan oluşan bir tomar kağıdın en üstündekine bir çizgi çizilirse kağıt nisbeten yumuşak zeminde olduğu için tükenmez kalem ucu hafifçe içe gömülerek daha kalın bir çizgi çizer. aynı kağıt bir mermerin üzerine konarak aynı çizgi çizilirse çizgi daha ince olur. kalemin ucundan çıkan mürekkebin fazlası ise kenarlara birikir. dikkat edilmezse sağa sola damlar.
  • hicbirseyi riske atmiyosak , herseyi riske atiyormu$uz demekmi$..
    burda gelistirilebilecek teoriler bunun ne derece dogru ne derece yanli$ oldugu ve bireysel ya$antiniza adapte edip uyumlulugunu sorgulama olabiliyor.. gun sonunda elde var sifir'la okeye donuyorsaniz cevabi sonsuzmu$ diyip gecebiliyorsunuz..
  • otobüste telefonla konuşan bi kişinin telefonu kapatınca duyduğu huzursuzluk, yaptığı konuşmanın süresinin uzunluğu ve konuşma boyunca değinilen konuların kişinin özel hayatıyla olan ilgisinin çokluğuyla doğru orantılıdır.
    (otobüste karşımda oturan kızın yaklaşık 15 dk boyunca telefonda erkek arkadaşından bahsettikten sonra, telefonu kapattığı an)
  • size o an hayatınızın en önemli meselesi gibi görünen şeyi, mesele ortadan kalkınca "ulan amma kafa yormuştum ha ehehe." şeklinde biraz kendinizi küçümseyerek, biraz kendinize acıyarak, çoklukla tebessümle anımsarsınız. eğer bir meselenin içinde boğuluyor ve bir dakika olsun nefes almak istiyorsanız, bu bilgiyi o meseleyi düşünürken "şimdi ben bu günü ileride anımsayınca "ya ben var ya, amma çok takardım kafaya ha ehehe." derim kesin, hatta o an bu anı anımsayıp "ve bunun da farkındaydım, bir süre sonra anımsayınca bunun bana komik geleceğini biliyordum." hatta o an bu anı da anımsayıp..." şeklinde kullanıp karsilikli iki aynanin icinde sonsuza gitmek eyleminin bir benzerini elde edebilirsiniz. buranın verdiği rahatlama hissi takriben altıncı yansımada kaybolur, ilk bilgiyi tamamen unutup tekrar meselenizin içine gömülürsünüz.

    televizyon izlemenin bile kifayetsiz kaldığı anlarda, muhtelif mekanlarda
  • ''soğukta yürürken ayakkabınızın bağcığının çözülmesi kadar kötüsü yoktur. yürürken biraz ısınmışsınızdır, durup ayakkabıyı bağlayınca tekrar üşümeye başlayacağınızı bilirsiniz, üşenirsiniz biraz da. cırt cırtlı ayakkabıların gözünü seveyim.''

    mecburen domalmış, ayakkabımı bağlarken.
  • türk olduğumuz için değil karşıda her kim, ya da her ne, varsa hep de en okkalısını hak edecek bir şeyler yaptığı için tüm samimiyetimizle küfretmeyi seçeriz. bunun dışında, yine gün içinde ve dışında, sevgi göstergesi olan küfürler vardır. onları da samimiyetinden şüphe duymadığımız kişilere ederiz. yani küfür ile samimiyet arasında farklı eksenlerde ve yoğunluklarda ilişkiler vardır. es geçmemek gerekir.
    (kapağını henüz açtığım kolalı içeceğin gazozunun kaçmış olduğunu fark ettiğim an / market çıkışı)
  • gercekten zeki olup da zeki oldugunu belirten, belirtme ihtiyaci duyan insan; aslen bir kaybedendir.
  • bir dersi calisirken diger dersler insanin gozune daima daha kolay gorunur. ornegin istatistik calisirken makro iktisat daha kolay gorunur, kiymetli evrak hukuku calisirken ölmek bile daha kolay gorunur vs.
  • halk otobusune arka ya da orta kapidan binildiginde bilet kabinine yollanan akbilin sahibine geri dönme ihtimal yüzdesi;akbil sahibinin otobüsteki insanlarin hicbirini tanimama ihtimal yüzdesine neredeyse denktir.
  • toplu taşıma araçlarında viraj dönülürken herkesin kafasının aynı yöne yatması ve aynı şekilde sallanması çok komik bir senkron oluşturuyor.
hesabın var mı? giriş yap