• ailenize, arkadaşlarınıza, eşinize ve iştekilere sürekli birilerini veya bir durumu şikâyet etmek sizi çözüme değil probleme odaklar. enerjinizi problemi tekrar tekrar anlatıp sempati toplamaya değil, çözmeye verin. sürekli şikâyet, sadece durumu değil, durum karşısında kendi tutumunuzu da kontrol edemediğinizi gösterir.
  • “bu konu sınavda yok, genel kültür olsun diye anlatıyorum” diyen hoca o dakikadan itibaren kimse tarafından siklenmez.

    eğitim sistemi, öğrencinin beynine “çıkar kazanma güdüsünü” vermek üzere dizayn edilmiştir, “çıkarım yoksa işim olmaz” kafasıyla yetişen çocuklar ileride devlet veya iş adamı olurlar.
  • sözlükteki insanların çoğu kaostan besleniyor. kavga çıkarmadan, birini aşağılamadan, genelleme yapmadan, ayrımcılıkla birilerini ötekileştirmeden, insanları manipule etmeye ve kendisi gibi düşünmeyenlere karşı kışkırtmadan bir günleri geçecek diye ödleri kopuyor.

    sözlüktekilerin pek azı sadece bu platformu kutsal bilgi kaynağı olarak kullanıyor. bu durumun bir süredir farkındaydım, sözlüğe ara vermiştim.

    bunun altında yatan psikolojik sebebi bilmiyoum. toplum olarak biraz kavgacı bir toplumuz da ondan her ortamda kendimize kavgayla mı yer ediniyoruz acaba diyorum. tespiti yapabilmek kolay, altındaki motivasyonu anlamak çok zor.
  • nomofobi yaşadığımız çağın tutkusu oldu. bir an olsun minik ekranlarımızdan kafamızı kaldırıp etrafımıza bakamıyoruz artık.

    sadece iletişim için değil, akıllı telefonlarımız sayesinde dünya ile samimi bir bağ kuruyoruz. kendimizi güvende hissetsek bile olup bitenden bihaber yaşamak korkutuyor bizleri.
  • “empati kursan da, anlayışlı olsan da, kendini defalarca onun yerine koysan da aklına yatmıyor. çünkü sen onun yerinde olsan tüm zor şartlara rağmen öyle yapmazdın.”
  • fazla depresif hallerinden annen bile bıkıyor. ama umutlu ve mutluyken yoldan geçen teyze bile seni sevebiliyor.
  • "olmayanlara takılıp da olanları da kaybetme. "
  • 8 saat standart uyku ama dayak yemiş gibi uyanmak hemde önceki gün neredeyse hiç hareket etmeden. zihnin yorgun olduğunda bedenin mecali kalmıyor ki. ama en zor dinlendirebileceğimiz şey de yine zihnimiz. oturduğumuz yerde kendimizi çıkmazlara sokarak bütün günü daha öğlen saatlerinde bitirebiliriz , keza bende gün bitti.
  • bir hocamız, bazı insanlar kaç yaşlarına gelseler de ergenlikten çıkamayabileceklerini söylemişti. üzerine düşünülesi bir çıkarım. fiziken istikrarlı bir yıllanmanın yanı sıra, psikolojik olarak sadece yıpranıyor, yerimizde mi sayıyoruz acaba? karşılanamaz beklentilentiler bunu yapıyor belki de bize. bu dünya hali yani.
  • çok düşündüğün şey başına gelmez

    hiç ummadığın,aklının köşesine teğet bile geçmeyen şey başına gelir
hesabın var mı? giriş yap