• yetmişlerin sonlarında sinemalarda gösterilen, başrollerinde cüneyt arkın vebaki tamer'in olduğu ve insanların şoven hislerini tahrik eden bir film.

    türk siyasi hayatında yer almasına sebep olan olay maraş katliamıdır. bu film maraş'ta da gösterime girmiş. salonu anlı şanlı faşolar hınca hınç doldurmuş. tam o sırada sinemada bomba patlamaz mı? birden kitle galeyana gelmiş ve "bu allahsız goministlerle, kızılbaşların işidir" diye şehirdeki solculara ve alevilere girişmişler.

    aslında olayın tam bir provokasyon olduğu sonradan anlaşıldı. bombayı namlı ülkücülerden ökkeş kenger'in patlattığı iddia edildi. bir numaralı sanık olarak yargılandı. (bkz: okkeş kenger)
  • eğer bir sinema filmi olarak ele alınırsa çok kötü bir filmdir. çok kötü bir kurgusu vardır. film içersinde bir devamlılıkdan söz edebilmek çok zordur. aslında filmin ilk dakikalarında anlıyoruz ki bir dertti var. özellikle sosyalist bir ülkede geçen bölümlerde film anlatmak istediğine çok hızlı ba$lıyor. bu yüzden araya bir biri ile bağlantısız bir çok sekans giriyor. mesela bu sosyalist ülkede okullarda gayri me$ru çocuklar te$vik ediliyor, lise dengi olan bir okulda öğretmen bir çocuğa kimimle sevi$eceğini söylüyor. bu bölümler ciddi bir dinsizlik vurgusu, baskı ve insan özgürlüğü zedeleyen birbirinden kopuk sekanslardan olu$uyor. filmin iki ana karekteri olan yavuz ve alpgiray'in bu sosyalist ülkeden ayrılıp istanbul'a geli$i ve burada geçen olaylarda birbirinden kopuk bir $ekilde ilerliyor.

    yavuz'un gözünden gördüğümüz istanbul'un geldikleri yerden bir farkı yok. gazetelerde çıplak kadın resimleri, açlıkdan kıvranan insanlar, sinemaları kaplayan erotik filmler. (filmin en kopardan sahnesi de aydemir akba$'ın bir sinemanın önünde erotik film çığırtkanlığı yaptığı sahnedir.) daha sonraları filme dahil olan cemile karekteri ve yavuz ile aralarında geçen diyalogdan anladığımız $u ki, film iki sisteme de kar$ı. ama bunun yanında kendi sistemini de bize hiç anlatmıyor. bu iki sistemin ka$ı olarak kendi sistemini yavuz bir sahne de faiz olmayacak, i$çilierin parası teri kurumadan verilecek $eklinde açıklıyor. daha sonraları filme dahil olan hem bıyık stilinden hemde sahibi olduğu eczanenin adından* hangi kesimi temsil ettiği anladığımız ki$inin ağızından çe$itli teoriler dökülse de film bunun üzerine de fazla gitmiyor.

    özgürlükten, insan haklarında filan söz ederek ba$layan film. kısmı olarak özgür olan bir ülkede insanların kahvede kağıt oynamasına, bo$ oturmasına da kafayı takıyor. yani özgürlük söylenmelerini benden olmayan kötüdür manasına getiriyor. bu durumda homojen bakı$ının aslında belli yanı olduğu ortaya koyuyor. ümmetcilik ve milliyetcilik eksenli bir yan bu. film bir çok $övenist söyleme sahip olsa da ne iki sistemi tam olarak ele$tiriyor ne de kurtulu$ olarak bir sistem ortaya koyuyor. bütün i$çiler çalıştığı fabrikanın sahibi olsun diyerek aslında kar$ı olduğu dı$arıdan gelme fikirlere yelken açıyor.

    araya koyduğu a$k teması ve olup olmadık yerde gerçekle$en kafkas dansları sahneleri ile filmi iyice çekilmez hale getiriyor. film ne söylemek istediğini tam olarak söylüyor ne de anlatdığı hikayeyi tam olarak izleyiciye anlatıyor. ilkokul müsameresinden öteye gitmeyen kötü bir $ey ortaya çıkıyor.
  • bir sahneyi hatırlatayım filmden;

    çocukcağızın birisi yolda koşarken düşer (istanbul'da tabi ki bu yol), kalkmaz, ağlamaya başlar... o sırada sokağın bir ucundan 3 eleman dahil olur sahneye; kungfu ustası gibi giyinmiş bir çinli (komünist pezevenk), kovboy kıyafetleriyle bir amerikali (emperyalist bu da, evet anladık), bir de kalpaklı paltolu rus, alnında kızıl yıldız tabi ki (aha bu da komünist demek ki)... bu "fantastik üçlü" çocuğu alaya almaya, durduk yere düşmüş bir çocuğa gülmeye başlarlar (kadroya bak allasen, olaya bak, anlatımdaki inceliğe kurban ol)... ta ki cuneyt arkin (cucu) ve yavuklusu köşeden görünüp, cucu bunlara buzzz gibi bir bakış atana kadar... çocuk alınır, "ülkü eczanesi"nde yaraları sarılır... ufak tefek ajitle sahne biter...

    böyle bir filme "stalinst eleştiri" gözüyle bakabilmek filmi yok saymaktır, ekmeğe yağdır... bu film, insanlar sovyetlerdeki insan hakkı ihlallerini anlasınlar diye yapılmış falan değil, basbayağı özellikle düşük zekanın zalimliğine oynayan bir bombadır... amaçsızca, sadece para kazanmak için, dönem ruhu gözünde tutularak yapılmamıştır yani diyorum...

    aynı cüneyt arkın'in diğer filmlerindeki teorik yüksekliğini açıklayamazsınız yoksa, yönetmenin tavrıyla falan da açıklanmaz durum, para kazanmakla da... o kadar kolay değil... kasıt var burada, alenen siyasi, sinsi bir hamle var... maraş'ın tetiğini çeken olaylardan birini de mehmet ali birand'in (şimdi birisi de "senin referansın da bu herif mi?" demesin allasen, biliyorum neyin ne olduğunu) 12 eylul'ünden öğrendiğim kadarıyla anlatayım; maraş zaten gergin, bir tarafın bariz üstünlüğü yok... maraş'ın bir sinemasında (belki de tek sinema salonu) oynayan ve bir süre daha oynaması gereken yesilçam aşk filmi anlamsızca değiştirilmiş, birdenbire, durduk yere bu film oynatılmaya başlanmış... ve bu durum belediye anonsuyla duyurulmuş... şehrin bütün faşist militan kadrosu sinemada... tek hareket kalıyor geriye, sinemaya ses bombası atılması... tabi ki bir ülkücü tarafından (ökkeş kenger)...

    bütün ocağı bir sinema salonunda toplayacak bir film çekmek?... hmm...
  • stv'de dizi olsa sırıtmaz.
  • yetmi$li yılların sonlarında daha cok sag kesim tarafından ragbet gormu$ ve kırım turklerinin hikayesini anlatan cuneyt arkın filmidir..aslında film,tum diger turk filmleri gibi basit ve yetersizdir..yalnızca digerlerinden farklı olarak hassas degerlerin uzerine uzerine gitmeleri ve adeta tribunlere oynamasıdır o kadar..filmi bu kadar bahsedilebilir kılan niteligi ise,yanılmıyorsam 16 aralik 1978 tarihinde kahramanmara$ cicek sinemasında gosterildikten sonra mara$ olaylarının fitilini ate$lemesidir..o tarihte cicek sinemasında filmi izleyenlerin tamamı yine ulkucu kesimdir..filmin ilk yarısı bittikten sonra buyuk bir gurultu kopar,ortada kısa sureli bir arbede ya$anır..ses bombası atılmı$tır..galeyana gelen izleyiciler bunun planlı bir saldırı olabilecegi uzerinde dururlar..hemen sonrasında izleyicilerden biri -okkes sendiller- sinemadan cıkarak telefonla bir yerleri arayarak komunistlerin sinemayı bombaladıklarını soyleyerek yardım istemi$tir..oyleki zamanın gazetecilerinden gungor gonulta$ dahi ba$lık olarak "ilk kıvılcım sinemaya atılan bir bomba oldu" $eklinde man$et atmı$lardır..
    turkiye'nin siyasi hayatında dolaylı olsada,i$te boyle de onemli bir yeri vardır bu filmin..
  • filmden bir replik:

    - bu gazetelerde belirtilen kavgalar niye? ölen de öldüren de türk değil mi? mutlaka azınlıkların işidir.

    filmin amacını özetleyen cümle bu olsa da, izlerken en ilgimi çeken, başlarda türkiyeye gelen iki göçmenden cüneyt arkın'ın çocuklar gibi sevinen alpgiray'a dönüp "onlar seni nasıl albay yaptı anlayabilmiş değilim" demesidir. daha en başta, yaşamını bilmedikleri bir ülkeye ayak bastıkları anda, içlerinde yıllarca çalıştıkları sistemi "onlar" diye ötekileştirmesi küçük ama büyüleyici bir detay idi.

    bunlar dışında film; sararmış görüntüsünde, zamana yenilmiş çiziklerinde, her diyaloğunda, her monoloğunda maraş katliamı'nın ağırlığını üzerinde onca yüküyle taşımakta. ve sanırım hiçbir zaman bunları üzerinden sıyıramayacak. farklı bir gözle izlenemeyecek. çünkü tarihten tek bir şeyi net öğrendik; o da güneşin bu yolla hiçbir zaman doğmayacağı..
  • 1973-1980 arası iğrençliklerin pik noktası.

    35 iqlu insanları öyle bir gazlamıştır ki koca bir kentte 3 gün boyunca 150 civarında insanın ölmesine neden olmuştur.

    normal bir ülkede yapımcısından oyuncusuna kadar kim varsa hapsi boylaması gerekirdi.

    işin trajikomik kısmı filmde başrol oynayan oya aydoğan'ın alevi olması.
  • cüneyt arkın bu filmden kısa bir süre önce tarık akan ile birlik'te maden filminde oynamış ve kitlelere oldukça yoğun sol mesajlar vermiştir.

    hatta cüneyt abimizin, maden filminde verdiği solcu görüntüyü nötralize edebilmek için bu filmde oynadığı söylenir.
  • tarihsel yeri nedeniyle pek öyle kahkahalarla gülemeyeceğimiz film. doğrudan bir bağlantısı olmasa da hatırlatıcıdır. dünyayı kurtaran adam bunun yanında çok daha masum, çok daha sinema.

    (bkz: maraş katliamı)
  • metrajlı paçavra.
    fantastik bir yapıt olarak izlenirse oldukça eğlenceli olabiliyor, ama bu filmin temsil ettiği zihniyetin hâlâ aramızda olduğunu düşününce epey geriliyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap